hesabın var mı? giriş yap

  • sırma saçlı kel şov peşinde dolanmayıp görevini yapıyor olsa haber daha buraya düşmeden emniyete alınacak kişinin çağrısıdır. ülkenin dingo'nun ahırına döndüğünü kanıtlar.

    ayrıca hep söylerim bu kargo şirketlerinin veritabanları kişiler için güvenlik açığıdır. çalışanlar zaten bilinçsiz. birinin yayınlamasına gerek yok isteyince söylecek hale gelmişler.
    [entry'nin bundan sonraki kısmı mesajla gelen haklı talepler üzerine silinmiştir.]

    özetle bu veritabanı işine bir çare bulunması lazım. adres kodu tanımlayıp sadece dağıtıma çıkan elemana mı verirler adresi, barkod sistemine mi geçerler bilmem.

    her şubede 5 kişi çalıştığını ve her firmadan kargo aldığınızı düşünün:
    yurtiçi kargo 900 şube, aras kargo 900 şube, 800 şube, 800 şube toplamda 17.000 kişi size kargo gönderilen adresleri, telefon numaralarınızı görebiliyor demektir...

    yurtiçi kargo'nun şu açıklaması yalandır. sık sık kargo gönderenler ne dediğimi biliyorlar. sadece alıcı ismi sorup "falanca adres mi?" diye teyit ettiklerine şahit olmuşsunuzdur...

  • yaklaşıkbir ay sonra içimde değil kucağımda olacaksın küçük hanım.

    ek: güzel dilekler geliyor, güzel yeşil mesajınız var ışığını gördükçe mutlu oluyorum. teşekkür ederim herkese.

    ek 2: kızım bugün (21 ağustos) bir aylık oldu. arada merak edip mesaj atan güzel insanlar oluyor, burada dursun bilgisi :)

    ek 3: minik cadı artık bir yaşında. yaramaz, cazgır ve inatçı...

    ek 4: yaa 2 yaşını geçti editi yapmamışım. gerçek insan gibi oluyor git gide. konuşmaya başladı ki sormayın...

    ek 5: minik böcek 3,5 yaşında. kreşe gitmek suretiyle hafta aşırı hastalanıyor. imkanı olan anne 3 yaşına kadar kendisi yanında olmalı bebeğinin ve sonra da okula gönderip bozmamalı mis gibi hayal gücünü, insanlığını, mutluluğunu.

    ek 6: merak edip soranlar var, öpücükler sevgiler yollayanlar var. mutlu ediyor insanı.
    uzun zaman oldu, 5,5 yaşına geldi. çok ilginç bir şey insanın çocuğunun olması ve onun büyümesi. çünkü eski fotoğraf ve videolara bakınca şaşırıyor insan o kadar küçük olmuş olmasına :) hep en son olduğu hali en küçükmüş gibi geliyor ondan demek ki çocuklar anne babaların gözünde büyümez diyorlar.
    mavi hanım çok şeker bir cin cüce şu anda, konuşması hareketleri yürüyüşü bile mucize gibi. arada tutup ısırmak istiyorum ama o istemiyor maalesef :)) isteyen herkesin çocuğu olur umarım.

    ek 7: geldik ilkokul çağına. 1. sınıfa başladı bu sene. başta hiç sevmedi :( etkinlik yokmuş, "hep ders hep ders"miş.
    ama şimdi tüm okulu güzelleştiren bir mert'i oldu :))) ilk hayal kırıklığını yaşayana kadar mutlu gidecek okula en azından.

    ek 8: 2. sınıf oldu :) valla doğan büyüyor, eşeği bağlasan büyüyor... okullar çocukları kendi çerçevelerinde baltalıyor. eğitim insanı ezen bir şey.

    ek 9: iki gün önce doğum gününü kutladık mavi'nin. 8 yaşı bitti. harry potter temalı doğum günü istedi şapşik. peron 9 3/4 tabelası yaptık, draco malfoy kafası şeklinde pinyata yaptık, cüppesi asası kravatı falan... büyüdükçe güzelleşiyor çocuk sahibi olmak.
    ama yine de aklı olan çocuk yapmaz, onu diyim ben yani :)

  • zorunlu edit: ustayı ayağına çağırdın diyenler olmuş. yok efendim eve gelmedi, vatsaptan foto ve video yolladık. eve gelemezmiş önce işi görmeliymiş. ayrıca işin uzunluğundan ve emeğinden bahsedilmiş. parçayı eve getirip takmamız 30 sn sürdü. (sıcak-soğuk ayarı yapılan kolun içinde bir parça idi) indirim yapabilir miyiz diye konuştuğumuzda akşam saatinde - ki saat 6 civarıydı- bu fiyatın normal olduğu, yarın ölü bir saatte çağırırsak ücreti 170 liraya düşüreceğini söyledi. 30 liralık farkı saate göre belirledi.

    az önce tecrübe ettiğim durum. duşa kabin su akıtınca tesisatçıyı aradım. baktı, 200 liraya olur anca dedi. biz de hırdavatçıdan 10 liraya parçayı aldık. kendimiz uğraşıp yaptık.

    el işçiliğine 190 lira alınır mı?!

    evinizde bozulan bir şey olduğunda siz yapın, uğraşın en azından. bu hırsızlara para kaptırmayın.

  • konseye bak konseye. 23 nisan konseyi gibi amk. elim ayağım titriyor bu ne ya izlediğimiz gerçek mi. hedef ben miyim lan!

  • hayırlısı olsun dediğim olaydır. dna onarımı üzerine yaptığı çalışmalar üzerine 2 kişiyle beraber ödülü paylaşmıştır.

    http://www.nytimes.com/…ancarn-nobel-chemistry.html

    edit: öncelikle başlığı benden önce açan arkadaşı tebrik ederim. new york times okurken resmen son dakika haberi düşer düşmez buraya yazdım ona rağmen ikinci olmuşuz. kendisi ödülü veren jurilerden biriydi herhalde.

    bununla birlikte aziz sancar ile ilgili çok önemli bir bilgi vermek istiyorum. kendisi mardin'in savur ilçesinde, okuma yazma bilmeyen 8 çocuklu bir ailenin çocuğu olarak doğmuş. ailesi eğitime önem verdiği için okulunu okumuş, üniversiteyi kazanmış.

    işte aziz sancar gibi insanlara bakarak eğitimin ve cumhuriyetin önemini unutmamalıyız. herkese örnek olsun.

  • "sedat sozlugun amina koydun lan su hale bak. acilan basliklara bak. ne kadar it kopuk varsa topladin buraya aferin."

    isin garibi adim da sedat degil. allah allah...

  • mahal yurt odası. seneyi sorma ama en baba öğrencide bile laptop yok, bi milenyum öncesi anlıycan. cd yazmak falan uu lüks ötesi.

    bilgisayar formatlanmış, film izlemek dışında sadece çok gerekli programlar yüklenecek diye karar alınmış ama nedense hiç bir yerden office cdsi bulunamamış. ödev yapmaya gelenler kafa ütüler şimdi..

    ertesi gün eleman büyük bir heyecanla elinde disket olduğu halde odaya dalar.
    "abi tak şunu".

    kesin ödev yetiştirecek, başka da bilgisayar yok ama "office yok kardeş".
    "abi sen tak".

    notepad dosyası falan herhalde diye taktım.. disket sürücü şöyle bir kasıldı. içeriğe baktım..

    hatırladıkça hala utanıyorum lan :/

    4 tane şortkat! word, excel, access, power point..

    "abi tıkla!"

    ben kitlendim, öldürsen tek kelime edemem ama eleman dürtüyor bi taraftan "abi hadi tıklasana!!" diye bağırıyor vecd ile. "wörde tıkla. bi de şu agzesi öğretsene bana".

    iyilik yapmış haspam. hafta sonu abisindeyken masaüstünde gördüğü office kısayollarını diskete kopyalamış getirmiş ve hala tıkla diyor. tıkladım ama neden çalışmadığına inanamadı. anlattım, anlamadı. ağzının üstüne vurdum, idrak yolları açılır gibi oldu ama kafasını ranzanın kenarına bir kaç kez çarptığımda gözlerinde ışığı gördüm diye hatırlıyorum. ben hava almak için dışarıya kaçarken dönüp baktım, monitörü yalıyordu en son..

    la hep mi beni buldunuz?
    (bkz: #15983755)