hesabın var mı? giriş yap

  • ağustos ayında olmaktır.

    bildiğiniz dünyanın yok olmaya başladığını görmektir.

    etraftaki acayip tavırlı insanların nereden çıktığını anlamaya çalışmak, söylemesenizde, "bizim zamanımızda böyle tipler yoktu" diye düşünmektir.

    bilinçaltınızda ölümsüz sandığınız insanların tek tek öldüğünü görmektir.

    amca / teyze diye hitapların çoğalmaya başladığı yaştır.

    çocukluğunuzdan beri duyduğunuz, okuduğunuz, "x e çare bulundu, insanlar 150 yaşına kadar yaşayacak, 2015 te uçan arabalar" vs. nin bullshit olduğunu anlamak istemesenizde iyice anlamaktır.

    en kötüsü, insanların hatta akrabalarınızın sandığınız gibi olmadığını anlamak olacaktır. göründüğü gibi olmayan sevgililer, içten pazarlıklı dostlar ı fark ettiğiniz ya da daha erken uyandıysanız, o anıların sızısının arttığı yaştır.

    bir zamanlar "ölümden korkmuyorum" dediğinizi hatırlayarak acı acı tebessüm ettiğiniz yaştır aynı zamanda.

    en olumlu yönü şudur; artık iyi-kötü insan farkını daha iyi anlayabilirsiniz. bu özelliğiniz gittikçe gelişecektir. az sayıdaki iyi insanlarla, uzun bir ömür sürmeye çalışma zamanıdır.

  • bu dizinin başından beri aktarmakta olduğu metin 5x11'de çok net özetlendi. zaten her bölüm veriliyordu ama bu sahnede nefis:

    --- spoiler ---
    çalıların arasından ses gelir. herkes panik yapar korkuyla silahlarına sarılır. bir zombi hızla üstlerine doğru yürümeye başlar. bunun üzerine herkes rahat bir nefes alır.
    --- spoiler ---

  • 1874 yilinda san fransisko'da dogup, 1963 yilinda olmus olan unlu amerikali sair..
    siir kitaplariyla dort kez pulitzer odulu almistir..
    siirleri oldukca yalindir ve bu yuzden basit anlatiminin altindaki ustalik gozden kacirilirak uzun sure ikinci sinif bir sair olarak gorulmus, degeri sonradan anlasilmistir..

    " yagmur ruzgara dedi ki
    'sen it, ben bastirayim.'
    bahceye oyle yuklendiler ki
    ciceklerin egildigini gordum,
    tarhlara gomulduler, ama olu degil.
    cicekler ne hissetti ben bilirim. "

  • şu hayatta cevabını en çok merak ettiğim şeylerden biri de bu. diğeri de kitapların önsözünün birileri tarafından okunup okunmadığı. ben, kitabın sahibinin de, editörün de, yayıncının da okumadığını düşünüyorum.

    peki neden övgü bekliyor çayı şekersiz içenler. ne yapmamızı istiyorlar. madalya mı takalım, ayağa kalkıp alkışlayalım mı, torpil mi patlatalım, kızkaçıran mı yakalım, çatapat mı gömelim ne yapalım istiyorlar. böyle bir vakur duruşlar, poz kesmeler, takdir beklemeler falan. gerçekten çok sinir bozucu. hayır 2 tane küp şeker harcamadık diye memleket mi kalkındı. peki benim şeker pancarı üreten köylüm ne yapacak, nasıl geçimini sağlayacak. üç beş tane entel mutlu olacak diye köylümüzü yedirmeyiz arkadaş. şekerli çay içmiyorsanız gidin dağda yaşayın.

  • bizim buradaki bakkal amcanın "eğer biri gelir de daha önce hiç duymadığım bir sigara almak isterse hemen bunu veriyorum. şimdiye kadar %100'le tutturdum." diyerek çözdüğü sorunsal.

  • yapilan haksizliga pasif-agresif bi tutumla karsilik verilmis olaydir. motorcu aracina verilen hasarin karsilanmayacagini anladiktan sonra daha fazlasini karsi tarafa vermekten cekinmemistir. hukuk sistemi ve adalet olmayan toplumlarda sikca karsilasilan bir cesit odesme yontemidir.

  • --- spoiler ---

    kaldırımda yürüyorsan üzerine motosiklet geliyor. bazen kurye, bazen motor alıp trafikten kurtulduğunu düşünen bir öküz.

    motosiklet zaten tam bir terör olmuş.

    trafik akışı onları ilgilendirmiyor. ters düz her yolu kullanmak en doğal hakları gibi davranıyorlar. sonra sorsan motosikletliye saygı istiyor terbiyesizler.
    --- spoiler ---

    adam %100 haklı.