hesabın var mı? giriş yap

  • yabancı sanıldım ama tipten değil.

    bir mekanda "fazla sigaranız var mı?" diyen yaşı ufak görünümlü birine "yaşın tutuyor mu?" dedim ve yüzüme tip tip baktı. (ben de sandım ağır laf gelecek) yan masadaki arkadaşına dönüp, "sen konuşsana ya yabancıymış" dedi, diğer arkadaşı gelip "do you have a cigarette" dedi. şimdi sabahtan beri "yaşın tutuyor mu?" cümlesini ingilizce bir şeye benzetmeye çabalıyorum.

  • sivas katliamı hakkında şunları söyleyen dallamaların fikir önderi, ibda-c'lilerin sevgilisi olan birinin ölmesi:

    "kendinen zuhur" şeklinde ortaya çıkan şanlı sivas kıyamından alınacak ne çok ders var herkes için! biz sadece çok azının altını çizebildik! sivas'taki "cuma’da ani zuhur"dan, son olarak altını çizmek istediğimiz husus şu: halk, hakkına sahip çıkıyor ve 70 yıldır kendisine hayatı zindan eden işgalci laiklere karşı "kısas"ın hayat veren soluğuna sığınıyor! artık tc'de hayat, yalnız müslümanlar için zor olmayacak, işgalci laikler için de zor olacak! sivas, sadece küçük bir haber! herkes safını doğru seçmekle mükellef! bizden söylemesi!"

    umarım haber doğrudur, bunun gibi biri dünyadan temizlenmiştir.

    edit: yukarıdaki söz mirzabeyoğlu tarafından değil, faruk akıncı denen taraf dergisi yazarı tarafından söylenmiş. taraf dergisi ise ibda-c denen örgütün yayın organı. bunu düzelttim.

    fikir adamı, sevgi dolu mütefekkir(!) mirzabeyoğlu'nun sözleri ise şöyle:

    "sağlam inşa ancak yıkmakla mümkündür (...) ihtilaller, meydandaki kalabalığın gürültüsünde değil, birkaç insanın kafasında ve kalbinde başlar (...) ruhi bir veridir ki, adam öldürmenin tasdik edici bir değeri vardır ve bu aynı zamanda doktrin bağlıları arasında, bunların inançlarını kuvvetlendiren bir çeşit ortak bağın meydana gelmesine yarar (...) düşmanınıza öyle vurun ki bir daha yerinden kalkamasın (...) hiçbir siyasi tasavvur, silahlı kuvvetlere veya bu kuvvetlerin bir kısmına gizli veya açık olarak intikal ettirilemezse, illegal bir harekete kalkışmak mümkün olamaz (...) gerçek bir insan, karnına bir mermi parçası isabet ettikten sonradır ki mutlu olur (...) askeri tekniği iyi öğrenmeye bakın..."

    yani bu adamın fikirleri tamamen türkiye cumhuriyeti'ni yıkmak, gerekirse silah zoru kullanmak ve kendi istediği düzeni getirmek üzerine. getirmek istediği düzen ise hiç öyle hoşgörü düzenine, adil bir düzene benzemiyor.

    özelden veya entryleri ile bunu övenler hangi kafadalar acaba?

    bu kişi hakkında oda tv'de yazılan yazıyı ve kaynakları da şurdan inceleyebilirsiniz.

  • bir çok kez başıma geldi. zaman aşımları falan oldu, sicilim temizlendi sonra tekrar yakalandım.. en sonuncuda ehliyeti geri alabilmek için zorunlu olarak bir ay süren "sürücü davranışları geliştirme eğitimi" aldım.. bu eğitimdeki bir kaç şey hiç aklımdan çıkmıyor. bunlardan iki tanesini paylaşayım;

    -eğitimde psikolog hoca bize "diyelim ki sizin çocuğunuza 0,51 promil alkollü olan bi sürücü çarptı ve çocuğunuzu öldürdü. o adam için aman canım 0,01 promil geçmiş sadece, zaten adam 10 tane de içse çok dikkatli kullanacak birine benziyor" şeklinde düşünebilir miydiniz diye sormuştu.

    -başka bir gün ki eğitimde de trafik polisi eğitmen alkol nedenli bir çok kazanın resmini gösterdi. içimiz kalkmıştı. polisin sözleri hala aklımda. "keşke bu kazalardan önce trafik kontrolüne yakalansalardı da, ehliyetlerini alsaydık. şu an ehliyetsiz de olsa en azından hayatta olurlardı"

    öyle işte.. anlayana!

  • attention! makyaj temizlemeye saatlerini harcayanlar, dünya paralar dökenler, tembel olanlar, yüzüne fazladan kimyasal sürmek istemeyenler. kendi temizleyicinizi kendiniz yapın. bilgi yüklü bir entrye hazır mısınız. özet geç piç diyenler için başlıyorum.

    öncelikle gerçekten temizlemenin ancak uygun bir temizleme jeliyle yıkayarak ve peeling yaparak olduğuna inanıyorum. (peelingi türk kahvesiyle yapmayı denediniz mi? süperdir) ancak sürekli yüz yıkamak cildi kurutur. ayrıca akşamları yüzümü yıkayınca uykum kaçıyor. (yıkamayı soğuk suyla bitirmezseniz gözenekleriniz açık kalır çünkü)
    benim aşırı hassas kuruya yakın ama her an sivilceye meyilli(?) ilginç bir cildim var. baya bi dermatolog ziyaret etmişliğim de vardır.

    aradığım temizleyici şu; akşam eve gelince beni yormıycak, makyajı tertemiz çıkarıcak, gözenekleri tıkamıycak, sivilce yapmıycak, durulamaya da gerek bırakmayacak. eğer senin de aradığın buysa okumaya devam et.

    bu anlamda favorim micellar makyaj temizleme suları oldu. birçok markasını kullandım. bazısı makyajı yeterince çıkarmadı, bazısı yüzümü gerdi, bazısı yağlandırdı vs vs. uygun olanlaraysa dünya kadar para döktüm. yine de hepisinin içinde dünya kadar koruyucu var ve durulamıyorsun. bu fikir hoşuma da gitmiyordu açıkcası.

    uzun zamandır internette yurtdışı forumları da dahil araştırıyorum. bunların hepsinin arka etiketlerini de tek tek inceledim. çoğunun içinde hint yağı, üzüm çekirdeği yağı, ayçiçek yağı, panthenol(b5 vitamini) ve gliserin var.

    hint yağı en temel maddemiz çünkü temizleyici ve antibakteriyel ozelliklere sahip. üzümçekirdeği yağı da sivilcelere iyi gelmekle beraber anti aging, sıkılaştırma, lekeler, nemlendirme vs vs özelliklere sahip. internetten yağları inceleyebilirsiniz.

    micellar yaparken iki ana yağ kullanıyoruz. hint yağını mutlaka kullanıyoruz ancak ikinci yağı seçmek size kalmış. ama bu arada yağlar taşıyıcı yağlar, uçucu yağlar diye ayrılıyor. yağları araştırmadan yağ seçmeyin. yağı nasıl seyrelticeğiniz ve hangi oranda seyrelticeğinizi iyice araştırp öğrenin.

    genel olarak hint yağı+ üzüm çekirdeği yağı ve hint yağı + ayçiçek yağı kullanıyor markalar temizleme sularında. bu yağlar her cilt tipine hitap ediyor. çok sivilce problemi olanlar için çıkarılan ürünlerin içinde de genellikle çay ağacı yağı da var(seyreltmeden kullanılmaz! tahriş eder). bunu da ekleyebilirsiniz 3. bir yağ olarak ama cildi kurutur söyliyim. bence sadece sivilcelere sürmek daha akıl karı.

    gelelim tarife;
    şimdi bize önce su lazım. medicalparktaki dermatoloğumun yatıp kalkıp önerdiği doğal maden suyu olabilir. (soda değil ama maden suyu! ve asiti gittikten sonra tabi) çiçek suları olabilir. ben gülsuyunu çok seviyorum özellikleri bana hitap ettiği için ya da gülsuyuna göre daha az kurutan lavanta suyu da çok güzel. burda şuna dikkat edin üzerinde "güllü su" yazmasın. otacının bile böyle ürünleri var saf gülsuyu olmayan. hangi marka olursa olsun okuyun %100 gülsuyuyu yazıyor mu bir bakın. (rossense ürünlerini severim) iki farklı suyu karıştırarak da kullanabilirsiniz.

    yağlarımı watsonsdan alıyorum. gliserin de watsonsda var. fiyatları 6-9 lira arasında değişiyor herbirinin. ben hint yağı ve üzüm çekirdeği yağı kullanıyorum. b5 (panthenol) vitaminini doa kozmetikten alıyorum ama b5 kullanmanız zorunlu değil. eczanelerde de var mıdır bilmiyorum.

    oranlarımız şu;
    yağlı cilt: % 70 üzüm çekirdeği yağı, % 30 kastor yağı (hint yağı) karışımı
    normal cilt: % 80 üzüm çekirdeği yağı % 20 hint yağı karışımı
    kuru cilt: % 90 üzüm çekirdeği yağı, % 10 kastor yağı karışımı

    seçtiğiniz suyu uygun bir şişeye koyun. sonra içine yukardaki orana göre yağlarınızı ekleyin. oranı mesela 5 çay kaşığı hesabıyla yapabilirsiniz. örneğin "%80 üzüm çekirdeği ve %20 hint yağı" oranı 4 çay kaşığı üzüm çekirdeği ve 1 çay kaşığı hint yağına tekabül eder.

    şişenizin büyüklüğünü bilemeyeceğim için size sallamasyon bir görsel ekleyeceğim;
    https://www.suslusozluk.net/…_1460229404_de708a.png
    (linkler kurbağa olursa diye görseldeki ürünün adını yazayım. garnier micellar çift fazlı kusursuz makyaj temizleme suyu)

    içine koyacağınız yağ oranı bu şişedekinin yarısından biraz az ya da en fazla bu şişedeki kadar olmalı. cildinizin kuru ya da sivilceye eğimli olmasına göre siz karar verin.
    ve bu şişedeki yağ kadar da gliserin koymalısınız. gliserin mucizevi bir maddedir. nem tutar yumuşacık yapar ama çok gliserin koyarsanız yapış yapış olur ve gözeneklerinizi tıkar. (ayrıca gliserinle makyaj sabitleyici yapabilirsiniz de google amcada "gliserin makyaj sabitleyici yapımı" yazıp aratın)

    varsa 1 çay kaşığı da b5 vitami koydunuz mu tamamdır. her kullanımdan önce çalkalayıp, yağlar yukarı çıkmadan pamuğa dökerek kullanabilirsiniz. temizleyicinizi buzdolabında tutun(ben bütün kremlerimi buzdolabında tutuyorum gerçi) uzun uzun yazdığıma bakmayın çok basittir yapması. ve elinizdeki 20 lira civarı para harcadığınız yağlarınızla defalarca kez temizleme suyu yapabilirsiniz.

    burda şöyle bir püf noktası var. mesela baktınız yüzünüzü sidiğinizde hafif geriliyor yüzünüz. o zaman hint yağını fazla koymuş olabilirsiniz. bir parça daha üzüm çekirdeği yağı koyun. baktınız gliserini fazla koymuşsunuz yapışkan bir his bırakıyor. kullandığınız sudan biraz daha ekleyin.

    bu tariften gliserini çıkarıp hint yağı+ zeytinyağı formülünü kullanarak göz makyajı temizleyicisi yapmakta da kullanabilirsiniz. internette de göz makyajı temizleyicisi tarifleri bolca var googledan da bakabilirsiniz.

    hem çok memnun olduğum için hem de sözlüğe vefa borcum için (sonuçta yıllardır yararlanıyorum) bu entryi kastım. ama ben şöyle birşey de biliyorum diyen varsa her zaman yeşillendirsin;
    (bkz: bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum)

    edit: öncelikle darüşşifa diye biryer var oturduğum yerde. yanınızda soğuk sıkım yağ yapıyor adamlar çekirdekten (tabi damlaaa damlaaa beklerken 1 saat sıkıldım ama olsun) yani eğer böyle biryer bulursanız saf yağ alın. ikincisi bu saf yağlar gözeneklerinizi tıkamasın yani seyreltmeden yüzünüzde kullanmayın. üçüncüsü de en son maden suyu ya da gül suyu ile yüzünüzü arındırın ve kreminizi öyle sürün. (dördüncüsü de bu kadar yazım hataları ve korkunç türkçesi olan bir entryi ben zamanında nasıl girmişim? sarhoş muydum acaba :( )

  • şimdi anladınız mı başkanlık sisteminin faydasını diye sormuş. yoo enginciğim anlamadık, zorlama boşuna.

    ayrıca dolar fırladı, ekonomi batıyor, mutlu musunuz diyorsun ama adama demezler mi bu akp 13 yıldır ekonomiyi sağlama alamamış mı ki bir değişimde darmaduman oluyoruz? adama derler gerçi bunu sana değil, pardon.

  • içindeki ofislerin 2-3 milyonlara satıldığı acayip yer.

    üstelik 500 metre kare falan dedikleri bi ofise gittim geçen. sahipleri de 500 metre kare diye bayılmış 2 milyonu.

    bi girdim içeri lazer metre ile ölçtük. 200 den az içerisi. brüt hesap 500 diye almışlar. ofisleri kabadan teslim ettikleri için ince işini alırken tabi adam senden 400-500 metrelik istekte bulunuyor ama içerisi 200.

  • (bkz: mal beyanı)

    hatırlıyorum da, sevgilim askerden yeni gelmiş ve işsizdi, benim iş çıkışıma geliyordu 1'er çay içiyorduk, evim ve işim arası yürüme mesafesiydi, sevgilimin evi de çok uzak sayılmaz*
    bazı akşamlar beni eve bıraktıkdan sonra evine kadar yürüyormuş, sonradan öğrenmiştim ben bunu, daha da güzel oldu öğrendikten sonra o çayın tadı...

    şimdi nerde istersek orada içeriz çayı, nereye istersek gideriz... ama hiç biri o günlerin yerini tutmaz. yine mutluyuz tabi fakat o günlerin fedakarlığı ayrı...

    bunu düşünen hiç sevmemiş ve sevilmemiş, ya da sevilse de farketmemiş... 1 simiti ikiye bölüp tıkınmamış, kara kışta 5 liralık kestane kebapla ellerini ısıtmamış...
    yazık...

  • ortamlarda sorsan da hepsinin en sevdiği film de fight club'tır ha!

    kişisel gelişim kitaplarında okudukları zırvaları kendi yaşanmışlıkları, fikirleri ya da hayat prensipleriymiş gibi anlatıp profesyonel görünmeye, prim yapmaya çalışan bir avuç beyaz yakalı kölenin tiyatrosu

    karakterler:
    tülay : ofiste klima savaşlarını yapan kişi .
    salih : meslekteki 20. yılına rağmen hala müdür olamamış, tecrübeleriyle egosunu tatmin eden ofisin deneyimlisi.
    arzu : hergün meeting set edip konsörnleri konuşan mba'lı abla.
    haldun: stajyerliği yeni bitmiş ve şirkette yer edinmeye çalışan yalaka.
    nazan : linkedin'in yılmaz özdil'i... ... ...
    belma : başka şirketten yeni geçiş yapmış ve otorite kurmaya çalışan yönetici adayı.
    ferhat: iş ortamında efendi adamlar yerine tercih edilen piç bu.
    hasan: şirketin badem bıyıklısı.
    adem: fizik okurken kafayı sıyırıp sonra iş bulamayınca finans sektörüne giren adam.
    mutlu: en alt tarafta en yapıcı yorumu yapan adam gibi adam.
    aykut: bariz ekşici.

  • (bkz: neco)

    yillar yillar once*, sinif arkadasim necmettin'i telefona neco diye kaydetmistim. gel zaman git zaman, neco ile muhabbetim kesildi ama numarayi silmedim hic, hep telefonda durdu.

    ıki yil once whatsapp yukledigimde neco ismine karsilik turbanli bir kiz geldigini gordum, herhalde kiz kardesidir dedim kurcalamadim fazla. fakat zaman gectikce o resimler degisti, ama hep ayni kiz resimlerde olmaya devam etti. resimlerde evlendi, cocuk sahibi bile oldu, ama hala neco olarak kayitli olmaya devam etti.

    sonradan anladim ki bizim neco numarayi kullanmayi birakinca bu gsm firmalari numarayi baskasina vermis, sonuc olarak bizim neco olmus sana necmiye.

    hala neco diye kayitli duruyor kizin numarasi, yakinda ikinci cocugu gelecek resimlerden anladigim kadariyla, merakla bekliyoruz*

  • kuzey ırak'taki kürdistan yönetiminin hazırladığı amerika'ya teşekkür klibidir kendileri. bütün dünyada dönmekte olup, amerikan yönetimi "bakın ırak'ta insanlar ne kadar bize müteşekkir, ne kadar iyi işler yaptık aslında" diye propaganda yapmaktadır.

    önce izleyelim (gerçi ben sadece dinleyebildim)

    http://www.youtube.com/watch?v=mtllejglc4u

    diğerleri için (bu web sayfası kurdistan regional government 'ın sayfasıdır)
    http://www.theotheriraq.com/

    not: sayfanın altında 3 tane klip var. her klibin 2 versiyonu var birinde amerika'ya, birinde ingiltere'ye teşekkür ediyorlar.

    metin

    “thank you”
    vo narrator:
    saddam’s goal was to bury every living kurd…
    he failed.

    (saddam'ım amacı yaşayan her kürdü öldürmekti...ama başaramadı)

    yahu, halepçe katliamında daha sonra da birinci körfez savaşında sizi önce saddam'a karşı gaza getirip sonra saddam'ın kucağına atan kimdi ? amerika değil miydi ? saddam'dan kaçarken, amerika'ya mı sığındınız, türkiye'ye mi ? amerika bu kadar saddam düşmanıydı da, neden o zaman, birinci körfez harekatından bağdat'a 60 km kala durdu ve saddam'ı ırak'ın başında bırakarak geri çekildi.

    kurd citizens: (kürt topluluğu)
    “thank you.”
    “thank you, america.”
    “thank you.”

    vo narrator:
    the kurds of iraqi kurdistan just want to say ‘thank you’…
    for helping us win our freedom.

    (irak'ın kürtleri, özgürlüğü kazanmamızda bize yardım ettiği için amerika'ya teşekkür etmek istiyor)

    kurd citizens:
    “thank you for demoggrasiieeaa.”
    “thank you, america.”

    kurdish hero girl:
    “thank you.”

    bir de ne için teşekkür ediyorlar ona bakalım
    http://www.marchforjustice.com/fallujah22.swf

    tarihte böyle bir omurgasızlık çok nadir görülmüştür. çok ülke amerika tarafından işgal edildi ama hiçbirisi "teşekkürler amerika" diye reklam yayınlamadı. amerika senin bin yıldır beraber yaşadığın insanları, basra'da, bağdat'ta ve felluce'de katliama uğratsın, tavuk keser gibi kessin, amerikan askerleri ırak kadınlarına tecavüz etsin sen hiçbir şey yapma hatta yataklık et, yetmiyor gibi bir de bütün dünyaya "thank you amerikaaaa" diye reklam yayınla.

    türkmenler de saddam'dan çekti ama herkes gördü telafer'de nasıl şerefli insanlar gibi amerikan işgaline direndiler. bu reklamları yayınlayanlar ve onaylayanlara da, umarım birgün başkaları demokrasi getirir !

    http://www.zaman.com.tr/…lt=&trh=20051111&hn=227940