ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
2 günde 459 entry girip 128 başlık açan aktrol
-
şunun binde birini yapsaydım 50 kere lanetli çaylak olmuştum. diyeceklerim bu kadar.
unutmadan! barda ölümüne darp edilen arkadaşın başlığı vardı. ekşi yönetimi mağdur yazarı entrysini sık güncelediği için direkt uçurmuştu. hatırlatasım geldi.
150 kwh altı elektrik tüketmek için öneriler
-
ampulü söndürün.
sevilmediğini kabullenmek
-
insanı en çok yıkan şeydir belki de. onun seni sevmemesini anlayabilirsin ama bunu kabullenmek... hele de severken... işte o en acı verici olan kısmıdır. her gece, her an, her saniye 'neden?' diye sorup durursun kendine. iç acıtır, kalp burkar... bu durumun ne kadar süreceği de insana göre değişir. çabuk kabullenen bu savaşı kazanır.
kabullenemeyen de acısıyla başbaşa kalır...
onu muayene edemem abdestim kaçar nikah düşer
-
çok net söylüyorum ortalama 1500'lü yıllara falan denk geliyor bu söylem.
patara plajındaki talana izin vermeyen memur
-
hırsızlığı tespit eden memur bu ülkede görevden alınıyor, suçlu çıkarılıyor. hırsızlar korunuyor, işini yapmaya çalışanlar barındırılmıyor.
(bkz: yeni türkiye)
show tv'nin türk filmindeki tabloyu sansürlemesi
-
https://pbs.twimg.com/media/bqqoaelciaacxgr.jpg
ramazan günü bu milletin namusunu korumuştur. allah razı olsun showtv'den. az kalsın dayanamayıp orucu 31'e yediriyorduk.
william eggleston
-
1957'de fotoğrafçılığa başladığında diğer tüm ciddi fotoğrafçılar gibi o da siyah beyaz çalışıyormuş. renkli fotoğraf denemeleri yapmaya 1965-66 yıllarında william christenberry vesilesiyle başlamış. '60'ların sonunda da çalışmaları artık ağırlıklı olarak renkli fotoğraf olmuş.
bugün efsane ya da bir ikon olarak görülüyor. 1976'da new york modern sanat müzesindeki sergisi zamanında sert eleştiriler almış olsa da bugün kendisinden sıklıkla renkli fotoğrafın babası (the godfather of color photography) olarak bahsediliyor. eggleston'un o günler için yorumu: "eleştirmenler ve diğerleri belli ki bu çalışmalara gerçekten bakmıyorlardı. eleştirileri beni hiç rahatsız etmemişti. gülüp geçtim."
çektiği fotoğraflara baktığınızda kendisine neden renkli fotoğrafın babası denildiği anlaşılıyor. ama bir fotoğraf hayranı olduğu söylenemez. diğer fotoğrafçıların çalışmalarını pek kıymetli bulmuyor. "etraftaki fotoğrafların yarısı işe yaramaz şeyler. sevdiğim fotoğraflar sadece kendi çektiğim fotoğraflar" diyor.
bir röportajda gazeteci augusten burroughs, "peki ansel adams hakkında ne düşünüyorsunuz" diye sormuş. eggleston, "birbirimizi tanımazdık. ama tanıyor olsaydım ona da aynı şeyi söylerdim: çalışmalarından nefret ediyorum" cevabını vermiş. yine de henri cartier bresson'a olan hayranlığını daha önceden duymuş olan burroughs, eggleston'a bir de onu soruyor. eggleston onun bir keresinde bir partide kendisine, "bilirsin, william, renkler boktandır" dediğini hatırlıyor. burroughs: "peki bu kendine güveninizi zedeledi mi?" dediğinde eggleston, "ah, hayır. sadece 'müsadenizle' diyerek masadan ayrıldım ve başka masaya giderek partiledim" diye cevap vermiş.
yalnız "renkli fotoğrafın babası" yakıştırması yalnızca william egglestone için yapılmıyor. diğer tarafta aynı ünvana sahip bir de joel meyerowitz var. meyerowitz 2012'de verdiği röportajda william eggleston'un 1968'de bir gece onun apartman dairesine bir ziyarette bulunduğunu anlatmış, "onun küçük kutusundaki siyah beyaz fotoğraflara ve benim yüzlerce renkli fotoğrafıma bakarak saatler geçirdik."
eggleston o gecenin etkisini uzun yıllar sonra kabul etmiş ve onun bu konudaki uzun süren sessizliği meyerowitz'te bir çeşit bam teli noktası olmuş. tüm nezaketinin yanında bronx sokaklarında sert bir çocuk olarak büyüyen meyerowitz de tüm diğer fotoğrafçılar gibi empire state binası büyüklüğünde bir egoya sahip ve bu işin babası olma ünvanını kimseye vermek gibi bir niyeti yok. tüm hepsini bir kenara bırakırsak gerçek de sanırım bu şekilde. renkli fotoğrafın fotoğraf sanatında yer etmesi meyerowitz ile başlıyor. ama birkaç yılı görmezden gelebiliriz. eggleston'un da aynı dönemde bu işi iyiden iyiye harladığı çalışmalarından açıkça görülüyor.
hala fotoğraf çekmeye devam eden eggleston ile 2017'de yapılan bir röportajdan birkaç alıntıyla sonlandıralım:
"bir şeyin fotoğrafını yalnızca bir kez çekerim, hepsi bu kadar. böyle kişisel bir disiplinim var. bence bir kopya yeterlidir. eğer olmamışsa olmuyordur. bunu kafaya takmam."
"şimdi hala fotoğraf çekiyorum. geçen hafta çektiğim fotoğrafları 20 yıl önce çektiklerimden ayırmakta zorlanıyorum. birbirlerine çok benziyorlar ve bunu söyleyebildiğim için mutluyum. kendi çalışmamı seviyorum."
"ben genellikle leica kullanıyorum, çok iyi yapılmış makineler ve her şartta çalışıyorlar, hiç endişelenmem gerekmiyor. hala fotoğraf filmi de kullanıyorum, ama dijital makine hiç kullanmıyorum. filmlerdeki bekleme sürecini sevdiğimden değil, sadece onlardan çok iyi anlıyorum. birçok dijital fotoğraf makinem var, ama onları hiç kullanmadım. onlardan anlamıyorum."
birbirinden güzel eggleston fotoğraflarının da görülebileceği kaynaklar:
https://www.americansuburbx.com/…llow-and-cyan.html
https://www.itsnicethat.com/…aphy-jody-rogac-010517
https://www.theguardian.com/…king-my-time-interview
https://www.nytimes.com/…ew-augusten-burroughs.html
https://www.theartstory.org/…-joel/life-and-legacy/
kimsede yılbaşı heyecanının kalmaması
-
marketler, sokaklar, dükkanlar en azından süslenirdi hatta kapılara noel süsleri asılırdı. her evden en az birisi piyango bileti alırdı. her halde türkiye için en sönük yılbaşı olacak. dev enflasyon, adaletsizlik, açlık psikolojiyi bozdu. artık 2023'e girmekle birlikte asgari ücret artışının da tetikleyeceği zam furyasını yılgın bir kanıksamayla bekliyoruz. ülke sanırım giderek neşesini kaybetti.
time out
-
dave brubeck quartet'in 1959 yılında columbia records tarafından yayınlanan ünlü albümü. new york city'deki columbia's 30th street studio'da dave brubeck'in genel çizgisine uygun olan aksak ritmlerle kaydedilmiş tarihi bir albümdür. ayrıca riaa tarafından platin plakla ödüllendirilmiş gerçekten çok başarılı bir çalışmadır. albümde piyanodaki dave brubeck'e, alto saksafonda paul desmond, bassta eugene wright ve davulda joe morello eşlik etmiştir. paul desmond'a ait olan meşhur take five dışında, albümdeki diğer 6 parça da brubeck'e aittir. 1961 yılında bilboard amerika'da 2 numaraya kadar yükselmiş gerçekten önemli bir albümdür. ayrıca caz tarihinde 1 milyondan fazla satabilen ilk albüm de olmuştur. albümdeki parçalar şunlardır;
a yüzü
"blue rondo à la turk" – 6:44
"strange meadow lark" – 7:22
"take five" – 5:24
b yüzü
"three to get ready" – 5:24
"kathy's waltz" – 4:48
"everybody's jumpin'" – 4:23
"pick up sticks" – 4:16
albümü dinlemek için; https://www.youtube.com/watch?v=mfboe5guibe
yaran facebook durum güncellemeleri
-
inci-caps'ten seçmeler;
"parası neyse veriyim de beni de sevin lan!"
"bazı kızlar beni güldürürken düşündürüyor. mesela hem gülüyorum hem de 'acaba verir mi?' diye düşünüyorum. kalbini..."
"kızlar; oranızı buranızı açacağınıza mantı açın da yiyelim bari."
"hoşlandığı kıza yaklaşayım derken yanlışlıkla kanka olan beyler için 1 dakikalık saygı duruşu."
"+ aşkım ben süt bazlı karamel soslu extra buzlu çikolata parçacıklı frappuccino latte söylüyorum sen ne diyorsun?
- amin..."
"geçen gün apartman yöneticisine admin dedim ya la!"
4 bira ve çerez alıp eve girmek
-
(bkz: 17 gün boyunca alkol satışının yasaklanması)
4x7+5=33tl
6.4.2017
4×10+10=50tl
14.10.2018
4×12+14=62tl
20.09.2019
4×12+16=64tl
21.04.2020
4x13.75+20=75tl
13.01.2021
4x15+20=80tl
04.04.2021
4x22.25+22.5=111.5tl
04.01.2022
4x30+30=150tl
01.06.2022
4x40+40=200tl
05.01.2023
edit: bira tabi ki kutu carlsberg olarak alınmıştır.
10 haziran 2015 rte deniz baykal görüşmesi
-
meclis başkanı, seçilen milletvekilleri arasında en yaşlı üye olduğundan dolayı meclisi açacak deniz baykal'la cumhurbaşkanı'nın görüşmesidir. hürriyet'in dediği gibi "sürpriz görüşme" falan değildir.
edit: gelen mesajlar üzerine sürpriz görüşmeymiş.
edit2: gelen mesajlar üzerine süpriz değil sürpriz
edit3: "hükümeti kurma yetkisini istediği milletvekiline verebiliyor malum.. lan yoksa..."
edit4: gelen mesajlar üzerine başka gelen mesajları yazmamalıymışım
radamel falcao garcia
-
lan oğlum ben de 86’lıyım şu adamın yaşını abartıp durmayın alınıyorum üzülüyorum ya.