hesabın var mı? giriş yap

  • western filmlerini yaratan ya da vahşi batıyı vahşi batı yapan bir takım sebepler vardır, bunları ele alalım:

    - birincisi vahşi batı denen yer, en genel anlamıyla missisipi nehrinin batı tarafı abd'nin en başta sahip olduğu bir yer değildir. bu toprakları abd zamanla işgal etmiş, fakat toprakların devasa boyutları nedeniyle birden otoriteyi tesis edemedi.

    - ilgili topraklar gevşek bir meksika yönetiminin elinde ya da yerlilerin kontrolündeydi.

    -abd 1840'larda önce teksas eyaletini, sonra california'ya kadar tüm batı yakasını ele geçirdi.

    - bu topraklarda nüfus yoğunluğu düşüktü, devlet otoritesi gevşekti.

    - nüfus yoğunluğunun düşüklüğüne rağmen çok farklı tiplerde insan grupları yaşıyordu. bunlardan birincisi yerlilerdi. yerliler devlete bağlı değildi, dahası savaştaydı. ikincisi meksikalılar vardı. bunlar da abd'ye bağlı tipler değildi, yeni iktidarlarını sevmiyorlardı. üçüncüsü devlet otoritesinden kaçan eşkiya tiplerdi. bunlar abd vatandaşı olup hem yerlilerle, hem devletle, hem meksikalılarla çatışmada idi. dördüncüsü kar amacıyla hareket eden vahşi kapitalistlerdi. bunlar da kendi çıkarları için bölgeyi karıştırmakta behis görmüyorlardı. beşincisi kendi halinde geçinmeye çalışan sadık abd vatandaşları vardı. bunları da devlet koruyordu. devlet aynı zamanda işletmecileri de koruyordu.

    - bu gruplar arasındaki ilişki son derece karmaşıktı. özellikle batıya yapılan tren yolu hattı rantı, zenginliği aynı zamanda kavgaları da arttırdı. fakat bu kavgalar özellikle demiryolunun bitmesi ile azaldı, demiryolu ve telgraf devletin bölgeye hakimiyetini arttırdı. devlet batının tüm stratejik noktalarına demiryolu inşa edip, garnizonlar kurup, meksikalıları dizginleyip son yerli kamplarını da işgal edince vahşi batı efsanesi tamamen ortadan kalktı.

  • efendilik, beyefendilik, zeka falan değildir.

    piçliğin, fırlamalığın, şişkin egonun üzerine biraz para serpmektir.

    ha, biz parayı da bulsak, bi türlü o piç adam olamadık. ince ruhluluğumuz ve düşünceliliğimiz, özgüvensizliğimizle üst üste binince, bok oldu ortalık. bazen "-mış" gibi yaptık. ama reçeteyle olacak iş değildi; tutmadık, tutulmadık; çok eğreti durdu. kimse fark etmediyse de, kendi kendimize fark ettik bu eğretiliği; içimize içimize utandık.

    neyse, namussuz bi fırlama olmadığıma üzülecek değilim. sadece adaletsiz dünya, bu kadar fazla adaletsiz olmayaydı, iyiydi.

  • nejat işleri öpen o dudaklar nası şahanı öper lan? attan inip neye binmiş tanımlayamadım bile, valla yün dişlemiş gibi oldum içim kıyıldı.

  • gol sonrasi sevinci cok itici. evet. deplasmanda rakibi susturuyor ve ronaldo'nun hareketini aynen kopyaliyor.
    gozlerimiz 4-5 gol gerideyken deplasmanda gol atip rakibe sus isareti yapan pembe yanakli kezban tuncay sanli'yi ariyor.

  • dizide çalan şarkılar

    1. bölüm
    aman yavaş aheste - barış manço
    başladım yürümeye - mavi sakal
    how they fall - sophie fetokakis
    sevmek istiyorum - erkut taçkın
    çok istiyorum - yavuz çetin
    sen ve ben - mehmet güreli
    should ı stay or should ı go - the clash

    2. bölüm
    istanbul - duman
    should ı stay or should ı go - the clash
    başladım yürümeye - mavi sakal
    comatose - soul sacrifice
    onursuz olmasın aşk - levent yüksel
    sosyete - tampon
    candy castles - tampon
    hortum - tampon
    dolapdere - tampon
    mavi pembe - tampon

    3. bölüm
    maalesef - mansur ark
    daha mutlu olamam - mor ve ötesi
    başladım yürümeye - mavi sakal
    the march - arcadian child
    bir sana bir de bana - baba zula

    4. bölüm
    acının ilacı - adamlar
    you give love a bad name - bon jovi
    sözlerimi geri alamam - bulutsuzluk özlemi
    sevda emzirdim - siya siyabend & karagüneş
    hayatı yaşa - duman
    senden benden bizden - athena

    5. bölüm
    torn - natalie imbruglia
    sirens - tom odell
    wild world - mr. big
    things i love - chris mathieu & matthew tod naylor & jonathan

    6. bölüm
    bu aşk fazla sana - şebnem ferah
    gülmek için yaratılmış - ferdi özbeğen
    bir sevmek bin defa ölmek demekmiş - 3 hürel
    hayatı yaşa - duman
    where is my mind - pixies
    ay karanlık - cem karaca
    la donna e mobile - rigoletto verdi
    hicaz roman
    hatırla sevgili

    7 . bölüm
    la foule - edith piaf
    take me out - franz ferdinand
    pus - sufle
    afili yalnızlık - emre aydın
    feeling good - nina simone
    adsız - cem karaca
    bugün - şebnem ferah
    sözlerimi geri alamam - bulutsuzluk özlemi

    8. bölüm
    ode to my family - the cranberries
    porz goret - yann tiersen
    kafama göre - athena
    we are young - the mayries

    bu arada netflix, spotify da olan mevcut şarkıları listelemiş

    https://open.spotify.com/…mpniqnsj656o7x6gykpw&nd=1

  • hiç olmadık yerde aniden çekmeceden eyüp sabri'yi çıkarıp çapçapçapçapaçapa diye suratına boynuna vuran insanlar, kolonyayı döktükçe kendilerini cezalandıran insanlar, traş sonrası gözlerini kapatıp kolonyalı elleriyle kendi yanaklarına girişen insanlar var. bu renkli güruhun temizlik anlayışlarına saygı duymakla birlikte kolonyanın etkisinin ancak güçlü tokat darbeleriyle ortaya çıkacağına dair inançlarını abartılı buluyorum. içiniz geçmiş çalışırken, ofisin bir köşesinden ansızın gelen tokat sesleri sizi korkutmasın, biri (kuvvetle muhtemel bir yiğido) mutlaka kolonya sürüyordur. suçu biraz da kolonya seanslarında allah ne verdiyse müşterisine girişen berberlerimizde arıyorum. çocukluktan itibaren berberden tokatlı kolonyayı ala ala, darbeli kolonyayı yiye yiye kolonya sürdün mü şapodi şapodi ses gelecek şekilde kendimizi tokatlıyoruz. berberler pavlov olmuş dostlar, tokat sesi olmayınca kolonyadan tat alamıyoruz diley. titreme geldi.

  • west ham united'a genc yetenek frank lampard jr. olarak katildiginda baslarda cok zor gunler gecirmis. o yillarda takimin hocasi harry redknapp, lampard'in dayisi oldugu icin jr lampard'in durumu daha da karisik ve sorgulanir bir haldeymis.

    bir gun bir soru cevap etkinliginde bu durum bir taraftar tarafindan dile getirildiginde redknapp "bunu onun onunde soylemem dogru degil ama frank'in ulasacagi nokta futbolun en tepesi olacaktir. ona fazladan sans vermiyorum." diyerek daha o zamandan lampard'in potansiyelini nasil iyi derecede yorumladigini kanitlamis.

    isin ilginc tarafi kendisi o yillarda bu goruse katilmiyormus. yillar sonra barcelona'da bir reklam cekiminde "15 yaslarindayken idare eder seviyedeydim. ancak biraz kiloluydum ve top seviyede bir ortasahanin yapmasi gerektigi gibi sahanin her yerinde bulunamiyordum. babam 'eger bunu yapacaksan, mucadele etmen gerekir' derdi. ben de tum o ekstra calismalari yaptim bu nedenle." diye anlatmis o zamanki durumunu. yani aslinda lampard da yeteneginin uzerine kattigi calismasinin karsiligini alan muhtesem profesyonellerden biri.

    dahasi o yillarda rakipleri ve ayni zamanda arkadaslari olan whu akademisinin urunu olan gencler "gelecegin ingiltere milli takim oyunculari" olarak lanse edilmeye baslandiginda psikolojik olarak daha da baski hissetmeye baslamis. rio ferdinand, jermain defoe, michael carrick, joe cole* gibi gelecegin yildizlarinin isimleri her yerde gecmeye baslamasi, lampard'i hem korkutmus, hem de "bu seviyede anilmak icin daha cok calismaliyim" motivasyonu saglamis. ustelik kuzeni jamie redknapp de liverpool yolcusuyken.

    bu fikirler ve olaylar lampard'i oyle bir hale getirmis ki hocasi redknapp "ogleden sonra ofisimde otururken artik hava kararmaya basladiginda, yagmur da varken, disardan sesler gelirdi ve lampard'i sut calisirken, top surerken gorurdum. ondaki calisma etiginden daha iyisini baska hic kimsede gormedim" diye anlatmis whu yillarindaki yegenini. ustelik kendisinden daha kidemli oyuncular antreman bitip evlerine giderken frank jr'in kalip antreman yaptigini gorduklerinde kendisiyle alay ederlermis.

    2001'de chelsea'ye gectiginde, west ham kariyerinde 187 macta 39 gol atmis 23 yasinda bir gencti. whu'da bir ortasaha oyuncusu icin istatistikler muhtesem olsa da, chelsea cok daha zorlu bir ortamdi. teknik direktor claudio ranieri baslarda kendisini alisik olmadigi sag acik mevkisinde denemis, bu nedenle de ilk golunu takima katildiktan tam 4 ay sonra bulabilmis. bir ortasaha icin "gol" iyi bir gosterge degil, ancak lampard oyle bir oyuncu ki kendisi icin durum biraz farkli olabiliyor.

    roman abromovic donemi... takima bir anda yildiz oyuncular geliyor ve 2002-2003 sezonunda chelsea sampiyonlar ligi'nde oynayacakken lampard da kendisini inanilmaz derecede gelistiriyor. o sezon ligde 10, sampiyonlar ligi'nde ise 4 golle takimina katki yaparak ingiltere milli takiminin euro 2004 kadrosuna girmeyi basariyor. ceyrek finalde portekiz'e elenene kadar 4 macta 3 gol atiyor bu sefer de. bir ortasaha oyuncusu icin gercekten inanilmaz sayilar.

    ayni yil chelsea'de jose mourinho donemi basliyor. amerika'da hazirlik kampindayken bir gun mou lampard'a "sen dunyanin en iyi oyuncususun. zinedine zidane, patrick vieira ya da deco kadar iyisin. ama bunu kanitlaman icin kupalar kazanman lazim; anladin mi?" diye vermis gazi. hatta bununla da yetinmeyerek "lampard'i andriy shevchenko, ricardo kaka ya da ronaldinho ile degismem" diye aciklamada bile bulunmus. sahsen bu kiyaslara girmeyecegim ama o yil chelsea sampiyon olurken lampard 19 gol atarak mou'nun yuzunu guldurmus; en azindan burasi kesin.

    2004/05'den 2009/10'e kadar;
    mou yonetiminde 2 premier league, 2 lig kupasi ve 1 fa cup;
    guus hiddink ile 1 fa cup;
    carlo ancelotti yonetimi ile de 1 premier league, 1 de fa cup sampiyonlugu yasiyor.
    bu donemde tam 127 gol atiyor ve bunun yalnizca 30'u penaltidandi. 6 sezonda 97 gol; hem de bir ortasaha oyuncusundan...

    sonraki 4 yillik donemde ise andre villas-boas, rafael benitez, roberto di matteo ve tekrar jose mourinho donemleri geciriyor chelsea'de. sakatliklar ve tabii ki gecen zamanla skorerliginde bir dusus yasaniyor ancak ulastigi en buyuk basari da bu donemde, 2012'de allianz arena'da geliyor. kaptan olarak ciktigi macta chelsea kendi evinde bayern munih'i yenerek zirveye cikiyor; ustelik bir yil sonra da finalde benfica'ya karsi uefa avrupa ligi sampiyonlugu yasiyor lampard.

    avrupa ligi sampiyonlugunun ertesi gununde adidas kendisi icin bir organizasyon duzenliyor stamford bridge'de. chelsea icin attigi 203 gol ile takim tarihinin en golcu oyuncusu olan lampard'in tum gollerinin atildigi noktalara birer futbol topu koyuluyor ve kaptan onore ediliyor.

    ertesi yil lampard takimdan ayrildiginda chelsea icin 648 macta 211 gol atmis bir efsane olarak ugurlaniyor. sonrasinda mls ve bana gore sacma bir manchester city macerasi da oluyor kendisinin ama bunlar chelsea efsanesi olmasinin onune gecemiyor haliyle.

  • “insanlar asla söyledikleri kadar meşgul değillerdir. insanların öncelikleri vardır ve bazen sıra sana gelmez.” paul auster