hesabın var mı? giriş yap

  • keşke her zaman tekrarı yayınlanan programın tekrarının yayınlanmamasının da sebebini açıklasaymış ...

    hatta ve hatta "ama vakit bitti" dedikten sonra "ya bari reklama gidelim hiç olmazsa da sus iki dakika be adam" komedisi...

    ben yapmadım ben etmedim. başka da bir açıklama yok.

    dip not : geçen hafta bin-ali'nin programında 4 pusuladan 3'ü nün kabul sayılıp 1'inin sayılmamasını sormuştu ve bin-ali 10 dakika geveleyip hiçbir dişe dokunur cevap verememişken en sonunda "ben ikna oldum" demişti. dileyen arşivden çıkarip bakabilir.

    bence ysk'da kabul oyu verenler bile ikna olmamışken muazzam bir yalakalıktı. detaylıca tebrik ederim.

  • cemaatin, herkesleri boğaziçi'ne, harbiye'ye falan gönderdiği yıllarda kendisine muğla tarihi layık gördüğü kişilik. çok da şeetmemek lazım.

  • insanlar 1935 yılında, galatasaray'da çiçek pasajı'nın üstündeki 'görçek stüdyosu'nda, kimsenin müdahalesi olmadan, kendi kendilerini karşılarındaki aynaya bakarak çekmişler.

    stüdyonun sahibi emrullah ali yıldız. bu abi, aslında tam anlamıyla bir mucit. ama ülkemizde, (halen günümüzde olduğu gibi) yeterince ilgi görmemiş bir mucit. aşağıya yazacaklarımı okuyun. mevzu dandik bir 'selfie'den daha derin.

    1909 yılında bursa'da doğan emrullah ali, 1926’da açılan 'yeşilköy uçak makinist mektebi'ni (vecihi hürkuş'un öğrencisi olarak) bitirdikten sonra 1928 - 1931 yılları arasında askeri hava okulu hazırlama bölüğü’nde tayyare makinisti olarak, eskişehir’de hava kuvvetleri emrinde görev yaptı. bir süre sonra aralarında sabiha gökçen’in de bulunduğu altı kişilik bir grup ile rusya’ya, kırım'da bulunan koktebel planör yüksek okulu'na gönderildi.

    1932'de, tamamen kendi imkanlarıyla bir planör tasarladı.

    1935'te, insanların kendi kendinin fotoğrafını çekmesine ve fotoğrafın tab olmasına olanak sağlayan bir fotoğraf makinesi tasarladı ve bu makineyle bir stüdyo açtı.

    1938'de, tasarladığı planörle 18 saat 35 dakika havada kalarak türkiye rekoru kırdı. yine aynı yıl, iki kişilik planör ile yanında muallim namzedi (öğretmen adayı) sezai göksu ile birlikte 14 saat 20 dakika havada kalarak, 13 saat 59 dakika olan dünya rekorunu 21 dakika daha fazla uçarak kırdı. rekor denemesini inönü'de c tepesinden kalkarak kırmıştır. iki kişilik bir planörle 172 km uçarak kırdığı mesafe rekoru da mevcuttur.

    aynı zamanda iyi bir paraşüt uzmanı olan ali yıldız, otomatik paraşüt açma sistemi olan ''kap-3''ün de mucididir. paraşüt, üzerindeki irtifa birimine göre otomatik olarak açılmaktadır. bu icadından dolayı thk tarafından kendisine bir 'ihtira beratı' (başarı belgesi) verilmiştir fakat dönemdeki maddi imkansızlıklar ve seri üretime geçmede yaşadığı güçlükler nedeniyle bin dolar gibi komik bir rakama abd patent enstitüsü'ne satmıştır.

    bunların dışında da birçok icadı bulunan yıldız, bahattin adıgüzel'in yazdığı ''gökteki venüs'' adlı kitapta yazana göre şunları söylemiş: "evet bir çok icatlarımın yanında model uçak motoru imalatım da vardı. bunlara çok emek verdim. ama kıymet bilen olmadı. helikopter patentini de 1956'da aldım. ancak ona da ilgi duyan olmadı. dikey kalkış yapan harrier'a benzer bir patent çalışmam daha olmuştu. ilgisizlik nedeniyle bunu da değerlendiremedim. sonraki yıllarda harrier uçağını görünce içim sızladı."

    toplamda 10.000 saat uçak, 2.700 saat planör uçuşu, 15 paraşüt atlayışı bulunan emrullah ali yıldız 1996 yılına kadar devam ettiği sade yaşamına istanbul’da veda etmiştir.

  • şu emre mordan topu tekte alırım diyerek kayan ukraynalı futbolcu kim? emre topu bir sola çekti, herifçioğlu o kaymanın şiddetiyle kameranın kadrajından çıktı, bizim eve geldi. oturduk çay, sigara muhabbet ediyoruz.

    debe editi: bir gün her nefs debe'yi tadacaktır.

  • bu bayramda yunanistan'ın tadını alan yerli turist daha da gitmez antalya'ya bodrum'a...
    ehliyetlerimiz yenilendi, çipli oldu, beynelmilel ehliyet icin turing kurumu'na para vermiyor (400lira civari).
    ee sigorta desen bir alıyor 3-6 aylık komple sezonu çıkarıyor, arabasıyla uzun yol yapmadan rahata, düzgün hizmete erişiyor.
    şezlonga para vermiyor, şemsiyeye para vermiyor, sipariş yenile diyen garson yok.
    üstüne 8 halka kalamara, 1 ahtapot kolu 2biraya 120 lira ödemek yerine 2 tam kalamarı ızgara yiyip 2 kol ahtapot, peynirli salataya 2 biraya 75lira verip huzura eriyor.
    üstelik kalamarın yağından panesinden midesi yanmıyor, zira ızgara yiyor.

    yunanlı turizmci hizmeti hep aynı tutuyor, gülümsüyor, ilgili davranıyor.
    bizimki müşteri kapacak diye yan esnafla kavga ediyor.

    allah selamet versin aga.
    herkes huzura kaçıyor.
    üç kuruş parasını ecnebiye bırakıyor sırf rahat ve huzurlu olsun diye.

    itfaiyenin su veren hortumu olayına bir itfaiyeci olarak girmeyi etik bulmuyorum.
    yanıyorsa söndürmek meslek icabı şart ama üzgünüm ben de komşuda olcam.

    edit: ehliyet bilgisi