hesabın var mı? giriş yap

  • 2016'da henry cavill, batman v superman filminin tanıtımı için times meydanında içine superman tshirti giymiş bir şekilde bir müddet vakit geçirdi. lakin, kimse onun henry cavill olduğunu dahi anlamadı.

    bu meselenin birkaç cevabı var. en teknik olanı, clark kent'in kriptonit malzeme bulunan gözlüğünün karşıdaki insanlar üzerinde yarattığı etki yüzünden, insanların onun superman olduğunu fark edememesi. bu etki, eski filmlerde de kullanıldı. clark bir şey itiraf etmek istediği zaman gözlüğünü çıkartırdı, lois de bir an afallar ama gözlük takılınca iş eskiye dönerdi. en yakın zamanda da gözlüklerin göz rengini değiştiren özellikleri olduğu meydana çıktı.

    görsel

    işin diğer boyutları ise psikolojik, fizyolojik, sosyolojik etmenlerle alakalı. insanlar superman'i zaten kal-el olarak biliyor. üçüncü bir kimliği olduğunu düşünmüyorlar. iron man'in tony stark dışında başka bir kimliği daha olsa, alayımız şaşırmaz mıyız? fazlasıyla hem de. üstelik, insanlar kal-el'i zeus gibi thor gibi bir varlık olarak görüyorlar. yaşantısını uzayda ya da dünyada özel bir yerde sanıyorlar. yani, üstteki videoda olduğu gibi normal hayatta yanlarında hiç beklemiyorlar.

    yakın çevresi kısmına gelince, clark'ın bu insanlara karşı hiçbir falsosu da olmuyor. hatta bazı çizgiromanlarda clark'ın yüz kaslarını bile bir miktar değiştirdiği, superman'in fotoğraf çekilirken de farklı bir şekilde yüzünü oynattığı geçmektedir. ayrıca, clark kent aynı zamanda martha ve jonathan kent'in oğlu olarak büyümüş, ufak bir kasabada bir çevresi olan bir çocuk. smallville diye dizisini bile yaptılar. yani, bildiğin geçmişi dünyada olan sıradan bir insan var clark olarak.

    yüz farklı, üstünde etki yapan kocaman bir gözlük, saçlar farklı, duruşu kambur, oldukça sakar, günlük mesai ile hayatını yaşamaya çalışan gazeteci bir adam. küçüklüğünden itibaren de hayatı belli. geçmişini birisi araştırsa okulu, kayıtları dahil her şeyi meydanda. başkasının hayatını almamış. maaşını bile bruce wayne veriyor. bu adamın aynı zamanda kal-el olduğunu düşünmek, superman gibi sağa sola uçtuğunu, dünyayı kurtardığına ihtimal vermek zaten pek mümkün olmuyor.

  • abi asil bati'da cok kotu usa farkli mi canim tayfasi gelmis midir bakayim dedim: tabii ki gelmis.

    lan oglum sizin beyniniz nasil boylesine yikandi? ne aynisi ne boylesi. tabii ki bati'da da sorunlar var, her sey mukemmel degil ama bunla nasil karsilastiriyorsunuz? lan tuttugunu goturuyor anlamadan dinlemeden, siz nasil bir davarsiniz birader? fasist oglum bu adamlar, neyini gormuyorsunuz?

    ha bati cok kotu, her seyin en kotusu batida. zaten polis almadi onlari aslinda bu yoldaslara birer salep ismarlayip birakacak. havalar soguk. yoksa guclu ve sanli rusya'da yanlis bir sey olmaz.

    hayir bir de bu davarlarin icinde kendini anti-erdoganci ilan edenler de var. bati dusmanligiyla davarlik arasindaki cizgi tamamen kaybolmus turkiye'de. herkes perincek tornasindan gecmis. keske bati dusmani kalsalarmis ama yok. sagcisi solcusu davar olmus, eli kanli fasitlerin kopegi olmus.

  • olm 1 dakka bitti mi lan bu ? niye haber vermediniz ki ? gecen sonbaharida t shirt üstüne gömlek giyerek geçirmiştim. 2 ay oncesine kadar da kemerde telefon kabı vardı.

  • bildiğiniz gibi bir haftadır ferit şahenk'e ve sahibi olduğu şirketlere karşı yürütülen bir boykot var. garanti bankası'nı boykot etmek isteyenler kredi kartlarını, mevduat hesaplarını iptal ediyor. nusr-et'i protesto etmek isteyenler ise lokantanın karşısında mangal yapıp insanlara ücretsiz et dağıtıyor.
    benim çözümüm boykottan öte lokantayı direk batırmaya, iflasa sürüklemeye yönelik olacak. planımı açıklıyorum.

    öncelikle ferit şahenk'in sesini taklit edebilecek bir arkadaşa lokantayı aratıp "bülent hanım'dan kesinlikle hesap almayın arkadaşlar" dedirteceğiz.
    ardından bülent ersoy'u arayıp nusr-et'e yemeğe davet edeceğiz. ilk iki ziyaretten ağır hasarla çıkacak lokanta, bülent hanım'ın üçüncü ziyaretine dayanamayacak ve kesinlikle iflas edecektir.

    lütfen paylaşalım.

  • https://www.youtube.com/watch?v=eqf7fdeuepa

    ortalama istanbul'lunun sorunu da bu. ankara'ya gider, ankara'yi begenmez. izmir'e gider, izmir'i begenmez falan filan... tersi de dogru. temel mesele, ankara'ya gidip istanbul'u ariyor ya da istanbul'a gidip izmir'i ariyor olmaniz oysa ki. cok dogal olarak, bulamayacak ve hosnut kalmayacaksiniz.

    los angeles'da insanlar sabahin dordunde iskembe corbasi icmeye gitmezler, sabaha kadar eglence adi altinda da tepinmezler (bu cumleden los angeles'da club yok anlami cikarani kaale almiyorum). malibu'da surf yaparlar, venice beach'de drum circle'a katilirlar, sunset boulevard'da comedy club'a giderler, santa monica mountains'da trekking yaparlar, gecenin ilerleyen saatlerinde islak hamburger ya da iskembe corbasi tuketmezler gidip food truck'tan mexican yerler vesaire vesaire... zira her yerin aliskanligi, kulturu ayri.

    bir los angeles'li da istanbul'a gelip "lan burada surf yapilmiyor, ne boktan yer" dediginde agzina terligin tersi ile vurulmayi ne kadar hak ediyorsa, los angeles'a gelip de "burada sabaha karsi iskembeciye gidilmiyor, ne boktan memleket" dediginizde pek farkli konumda olmuyorsunuz.

    "abicim sen sabahin korunde iskembe iceceksen istanbul'da kalsaydin ya? kaplumbaga misin ki gittigin yere bir sehirden beklentilerini, aliskanliklarini goturuyorsun ?" deseler diyecek cok da mantikli birseyleriniz olmadigini farkettiginizde los angeles'dan da haiti'den de zanzibar'dan da tad alabilirsiniz. aksi taktirde tum dunyada bos yere istanbul'u arar durursunuz.

    kaldi ki tum dunyada bosa aradiginiz o istanbul cidden pek de oyle ahim sahim bir yer degil.

  • var bir sebebi doğru. geri girerken ki esnada sağı solu rahat görebilirsin çünkü dışarıdasın ama geri çıkarken hiçbir bok göremezsin tehlike yaratırsın boş yere.

  • şule: merhaba bişi sorabilir miyim?
    polis: ne var?
    şule:ben behzat başkomiserin kızıyım da telefon hakkımı kullanmak istiyorum.
    polis:behzat kim? soyadı ne?
    şule: ç
    polis:ç ne?
    şule: behzat ç. bende şule ç. soyadımız ç bizim.

  • "program files klasörünün altına kurulmayı istemeyen artist programlar"'dır aslı, elli harf diyetiyle yukarıda gördüğünüz hali almışlardır.

    neyse efendim. program kurcaksınızdır. bulursunuz setup dosyasını, enter'a basmak veya tıktıklamak suretiyle başlatırsınız kurulumunuzu. eh bir ara nereye kurulacağını soracaktır program, ve size de default bir değer verecektir. işte artist program ile efendi program arasındaki ayrım bu noktada yapılır.

    efendi program, "c:\program files\halimsalim" gibi bir değer taşıyor olacaktır, kanaatimce normal olanı da budur.

    kendini fasulye gibi nimetten sanan program ise "c:\neyintursusu\pancar" gibi bir değer seçecektir. yani kendini direk c: 'nin altına install ettirecek kadar değerli görmektedir paşa beyimiz. (bkz: bak sen)

    iyice tozutmuş programlar ise
    "c:\harikaprogramlar\gelbizekatilbize\yarraaamiyeooo\robdosambr\"
    gibi klasör değerleri atarlar kendilerine ki, deli ederler, cin ederler adamı.

    kimsin olm sen? artist misin? koskoca paint shop pro, internet explorer, kazaa vs vs bile efendi efendi program files'ın altına kurulurken, sen ne diye zirzopluk edersin? otur oturduğun yerde kırmiyim cd'ni.