hesabın var mı? giriş yap

  • başlık : eski sevgilime laf soktum faaaak

    3. işte bu yüzden eski sevgilin

    10. sen anca laf sok millet neler sokuyordur şimdi ona

  • muhtemelen kısa süreli yayın hayatından sonra ekranlara veda edecektir. çünkü ne beyaz eski beyaz ne de toplum eski toplum ne de zaman aynı zaman malesef

  • dünya genelinde harry potter fanları tarafından doğum günü kutlanan karakter. yaşasaydı bugün 62 yaşına girecekti.

    işin bu kısmı her zaman biraz tuhaf gelmiştir. bugün bile sirius black, harry potter fanları tarafından çok sevilir. hatta birçok kişinin en sevdiği karakterdir. neden bu kadar seviliyor? biraz ilginç değil mi? bunu açıklamak bir taraftan çok kolay ama diğer taraftan da bir o kadar zor.

    düşünsenize. seri boyunca çok etkili ve güçlü karakterler gördük. oysa sirius'un olay örgüsüne çok da büyük bir katkısı yok. beşinci kitapta yoldaşlık'a tek katkısının evini vermek olduğunu söylediği sahnedeki "yapabildiğim tek yararlı şey de bu zaten" cümlesi sirius'un yedi kitaplık seriye somut katkısını da açıklıyor aslında. hattta filmlerde toplam sahneleri sadece yedi (7) dakika. sirius'un bugün gördüğü sevgiyle filmlerde yer alma süresini düşünün. sekiz filmlik seride film başına bir dakika bile düşmüyor.

    dahası, sirius seride olay örgüsünde etki yaratan ya da olay örgüsünü gerçekten değiştiren bir isim de değil. üçüncü kitapta peter'ı durdurmak için elinden geleni yaptı ama olmadı. sonunda da harry merhamet ettiği için kaçıp gitti. yine aynı kitabın sonunda tam harry'ye sahip çıkacak, onu dursley'lerin elinden kurtaracak dedik, bu da olmadı. ateş kadehi'nde ejderhayla mücadelesinde harry'ye yardım edecekti ama cümlesini bile tamamlayamadı ve harry farklı bir yöntemle turu atladı. beşinci kitapta ise yoldaşlık'a evini vermesi ve harry'yi babası konusunda teselli etmesi dışında somut bir varlık gösteremiyor. bütün bu arka planda kalışı yetmezmiş gibi perdenin arkasına geçerek ölüyor. ölümünde bile cenazesini yapacak bir bedeni yok. ölümünde bile ortada bir "somutluk" yok.

    matematiksel olarak incelendiğinde ciddi bir somut katkısı olmayan bir karakterin bugün bu kadar sevilmesi biraz sıra dışı değil mi? harry'ye ateşoku hediye etmesi, evini hizmete sunması ve şahgaga'yı kurtarması dışında biz ne görüyoruz? snape ya da dumbledore denilince aklımıza hemen büyük kahramanlıklar geliyor. sirius için böyle bir şeyden bahsetmek o kadar da kolay değil. en yakın arkadaşı james'i korumaya çalıştı, olmadı. harry'yi korumaya çalıştı, olmadı. şahgaga'yı korumaya çalıştı, olmadı. voldemort'a karşı savaşmaya çalıştı, o da olmadı. yine de bu kadar olmamışlığın arasından onu sıyıran, daha üst noktaya taşıyan şey somut olarak değil, soyut olarak onun neyi temsil ettiği gerçeği.

    evet, bir kahraman olmadı. evet, olayların akışını değiştirmedi ama fanların hayatında sözüm ona kahramanlardan çok daha derin bir iz bıraktı. evet, sirius denilince akla nasıl iki taraflı casusluk yaptığı, grindelwald'u yendiği ya da voldemort'u düşürdüğü akla gelmiyor ama "iyilik," "cesaret," "dostluk" ve "fedakarlık" geliyor. harry potter serisinin fanlar için temsil ettiği tüm o özelliklerin vücut bulmuş hali sirius. ve aslında biz fanları bu kadar etkileyen de bu soyut kavramlar. sonuç olarak süpürgeye atlayıp ejderhadan kaçacak halimiz yok ama sirius'un temsil ettiği iyi niyetli olmanın, cesaretin ve fedakarlığın hayatımızda bir önemi var. muhtemelen çoğumuz sirius black gibi bir arkadaşımız olmasını, onun gibi birinin hayatımızda bulunmasını istemişizdir. veyahut onun gibi biri olmayı dilemişizdir.

    sirius'un sorgulamadan, şüpheye düşmeden ve karşılık beklemeden yaptıkları dostluk, cesaret, iyilik, fedakarlık gibi kavramların en saf halini taşımasını sağladı. öyle ki, toplam yedi dakikalık sahnelerle insanların gönlünde taht kurdu. hayatınızda sırf siz ve aileniz yaşasın diye kendini sır tutucu olarak ortaya atıp aslında sır tutuculuğunu başkasına veren birinin olduğunu düşünün. sirius, james ve lily'yi kurtarmak için kendisini sır tutucu olarak gösterip onun peşinden gelmelerini sağlayacak ve hedefi şaşırtacaktı. esas sır tutucu bilinmediği için de arkadaşları güvende olacaktı. peter ihanet etmeseydi ve plan olduğu gibi devam etseydi muhtemelen voldemort onu bulup arkadaşlarının yerini öğrenmeye çalışacaktı ama sirius gerçek sır tutucu olmadığı için hangi büyüye maruz kalırsa kalsın sırrı söyleyememiş olacaktı. sonunda da öldürülecekti. voldemort'u şaşırtma uğruna hayatını düşünmeden feda etmiş olacaktı ve bu sirius'un fedakarlığının, cesaretinin örneklerinden sadece biri.

    işte bu, sirius'u olay örgüsündeki etkinsizliğine rağmen öne çıkarıyor. evet, seride ona çok fazla sahne ve sayfa düşmedi ama hareketlerinin ardındakini açıklamaya da kitaplar yetmez. diğer karakterlerin cesaret örneklerinde, iyiliklerinde, fedakarlıklarında bir "ama" var. geçmişte verilmiş zararlar var. yok edilmiş hayatlar var. sirius'ta bu yok. o ne kadar kendini suçlarsa suçlasın, aslında elinden gelenin elini yapmış, daha ne olsun? voldemort'a kendini yem olarak atmayı göze almış. yine olaylar nasıl gelişirse gelişsin, aslında elinden geleni korkusuzca ve düşünmeden, tereddüt etmeden yapmış.

    iyilik, dostluk, cesaret ve fedakarlığı (belki biraz da yaramazlığı) seride en iyi temsil eden kişilerden biri olduğu için bugün bu kadar kişi tarafından seviliyor ve unutulmuyor.

    gerçi bunda sirius'un yakışıklılığının da payı olabilir. özellikle gary oldman'ın karizmanısı ve karakterin kitaptaki tasvirini düşünürsek.

    kitaplarda ve filmlerde iz bırakan sahneleri/cümleleri için (bkz: #82956138)

  • tamponunu elbet biyerde yaptırır eskisinden daha güzel olur, ama o hiç geri gelemeceyek bir canı kurtardı. helal olsun sana sayın sürücü.

  • bu konuyla alakalı literatürde sonsuz bir kargaşa var ve sözlüğe yansıması da çok doğal. ama bana göre, bizzat bu konuyu çalışan bir neuroscience uzmanının başına gelen bir olayla tartışmaya nokta konmuştur.

    sinir-bilimci jim fallon, psikopat katillerin beyin taraması sonuçlarına bakarken orbital kortekslerinde bir hareketsizlik tespit ediyor. bir süre sonra kişisel bir proje sebebiyle kendi ailesinin alzheimer durumunu kontrol etmek için ailesinin ve kendisinin beyin taramaları sonuçlarını alıyor.

    tarama sonuçlarına bakarken jim, ailesinin ok'sinin aktivitesini normal olarak tespit ediyor. ama kendisininkini ile psikopatlar arasında aynı aktivite eksikliği var. sonra annesi jim'e aile geçmişini araştırmasını tavsiye ediyor. ve jim, ilki 1673 yılına uzanan ve anne katili olarak üzere ailesinde tam 7 tane katil buluyor!

    jim bütün kan testlerinde "katil adayı" olarak çıkıyor, öyle ki o zamanki genetikçiler bu durumu peşpeşe 15 düşeş atmaya benzetiyorlar, jim'in şimdiye kadar katil olmaması garipsenmeye bile başlanıyor. düşünsenize bütün gen haritanız sizi "katil" gösterirken siz şaşkın şaşkın etrafa bakıyor durumunda gibisiniz.

    sonuç olarak jim, katil olmuyor ama korkudan kimseyle güçlü duygusal bir bağ da kuramıyor. ileride bir gün şiddetli bir duygusal sarsılma yaşayacağından ürküyor bir yandan.

    bu konu için çok fazla haber yazıldı, şu ayrıca isteyenler için okunabilir: http://www.wsj.com/articles/sb125745788725531839

    defalarca söylendiği üzere, gen size bir "eğilim" verebilir, ancak hiçbir gen sizi tek başına katil yapmaz (xyy bile olsa), suç davranışı çevreden de doğrudan etkilenir.

    her zaman söyleniyor ama biz bunu bir türlü yerleştiremedik, yine ve yeniden: (bkz: nature vs. nurture)

  • şahsi görüşüm sözlüğün en uzun en anlaşılmaz yazan yazarı. hiç bir entry'sini sonuna kadar okuyamadım. çok merak ediyorum bazılarını. filmi çıksın izleyeceğim.

  • dünyanın en mantıklı işi. biri olur da "bu gömlek niye böyle siyah aman ne güzel" derse eğer lapsss diye çıkarıp şaşırtırsın herkesi. normal. evet.

  • adını bile yazmak için 2 defa baktım amk. ilk defa duyuyorum ülkeyi. avustralya ’nın 1750 km doğusunda, gidiş 3 ay falan sürüyor sanırım.

    "vanuatu ile türkiye arasında turist vizesi anlaşması yapıldı. türkler vanuatu'yu artık vize almadan ziyaret edebilecek."

    dışişlerimizi bu başarısından dolayı kutluyorum. şimdiye kadarki tek ve en büyük başarıları bu sanırım.

    haberin altından bir yorum:

    "hayaldi gerçek oldu. bravo başbakana nasıl öderiz hakkını :)) ülke zaten hep tatil yapacak yer sorunu yaşıyordu özellikle asgari ücretliler."