hesabın var mı? giriş yap

  • bunu çok yakınlarım hariç kimseye anlatmadım. burada zaten kim olduğumuz belli olmadığı için yazmamda bir sorun yok.

    yıl 2010, amerika'nın alaska eyaletindeyim*

    orada yaşamaya başlayalı yaklaşık iki ay olmuştu. şehrin yaşam tarzına artık alışmıştık. mesela sokakta yürüyen bir tek insan yoktu. sadece biz türkler yaya idik, herkes arabayla geziyor.

    birgün marketten çıktım bisikletimi bağladığım yere doğru ağır ağır yürüyorum. arabanın birinde şoför koltuğunun yanında bi tane yaşlı adam oturuyordu, adam aynı dedem. ama bukadar benzer yani. kendimi ona bakmaktan alamadım çünkü aşırı benziyor. o da bana bakıyor. artık o kadar uzun bakıştık ki adam elini yavaş yavaş kaldırıp bana selam verdi. yavaş yavaş diyorum çünkü galiba adam felçliydi, felçli tanıdığı olanlar bilir, hani ilkokulda hoca parmak uçlarımıza cetvelle vururdu ya, parmaklarımızı birleştirirdik, hah işte eli öyleydi. o şekildeki elini yavaşça başına kaldırarak selam verdi ve gülümsedi.

    ben iyice heyecanlandım çünkü benim dedem de felçli. adamın yanına gitmek istedim ama hasta olduğu için birileri adama zarar vereceğimi düşünür diye çekindim ve gitmedim. arkama baka baka gittim ve adam da hiç gözünü benden çekmedi.

    türkiye ile aramızda 11 saat var. yani alaskada sabahken türkiyede akşam oluyor. ben ertesi gün sabah yani türkiyede akşamken bizimkileri türkiyeyi aradım, normal konuştuk ettik. dedemin öldüğünü söylediler. ne zaman dedim dün dediler. yani benim o markette dışarıda o adamla selamlaştığım an.

    dedem yaklaşık 25 sene felçli yattı, yatalaktı yani. çok zor yıllar geçirdi. ben dedemin normal halini hiç göremedim. bir kere bile sohbet edemedik yani adam zaten yatalak. ama hep sıcaklık hissederdim adamcağıza. severdim yani.

    lafın özü bu olay bana pek tesadüf gibi gelmedi. dedemin zaten hayatımızda bir yeri yoktu ki hatırladım özledim aklıma geldi ölümü de ona denk geldi desem. adamın öldüğü anda benim birini ona sanki oymuş gibi benzetmem, elin amerikalısıyla vedalaşır gibi selamlaşmamız bana gülümsemesi kaybolana kadar birbirimize bakmamız..

    dedemin kafamdaki görüntüsü hep o adamın görüntüsüdür, diğer hallerine dair gariptir ama hiç bir anı yok. hep o gülümseyip bana selam verdiği anı hatırlıyorum.

  • bu aralar türkiyeliler deyimi çok moda oldu sözlükte. bence video, milletin adamın iyi niyetini suistimal etmesi iken, başlığın böyle açılması düşündürücü.

    bu söylemin paraleli yönde almanyalılar, fransalılar, ingiltereliler vs. diyemiyorsan, böyle zevzekçe başlıklar açmayacaksın.

  • dünya artık eski dünya değil. kış uykusu'nu sinemada izlediğimde salonda 3 kişiydik. hem de gösteriminin 2. günü cumartesi günü. bir hafta sonra kalktı sinemadan zaten. türkiye'nin ortalama üstü diye nitelendirilen tiplerinin yaşadığı bir semtte yaşıyorum. sinemalarda gösterime girmeden önce avrupa'nın en prestijli sinema ödülünü kazanmış bu filme toplam 3 kişi geldi. tarihe not düşülsün bu. bir arkadaşım bu filme gitmek için 3 kişilik sinema bileti almış. sonunda tek başına izlemiş yine filmi.

    neyse sonra ne oldu, ferhan şensoy'un tiyatrolarına da yüzeysel tipler gitmeye başladı. bir insanın başına gelebilecek en büyük felaket bu olsa gerek. kime neyi anlatıyorsun ki? daha adamlar kendi vasatlıklarının farkında değiller, gelmişler bir gösteri peşinden ferhan şensoy'un bütün kariyerini sakız gibi çiğniyorlar. bu kadar basit mi yahu?

  • en sevdiğim ve ince ayrıntılarını yakaladığım, aslında sır olarak sakladığım tarifimi, burada sizlerle paylaşmaya karar verdim.

    öncelikle malzemeleri sıralayayım:
    -2 yumurta
    -4 yemek kaşığı toz şeker
    -1 paket vanilya
    -1 paket kabartma tozu
    -1 su bardağı süt
    -2 su bardağı un
    -1 çimdik tuz
    -çeyrek su bardağı pişirirken kullanmak için ayçiçek yağı

    süsleme malzemeleri zevkinize göre değişmekle birlikte ben zaman zaman kendi kullandığım ürünleri sıralayayım:
    çilek, muz, kivi, ananas, beyaz ve bitter çikolata, tercih ettiğiniz bir kakaolu fındık kreması.(bazen aldığım kare çikolataları benmari usulü eritip süslüyorum)

    ayrıca evde varsa waffle makinesi yoksa tost makinesi de olur.

    soran arkadaşlara waffle makinesi olarak şunu almıştım pandemide, memnun kaldım;

    görsel

    şimdi en önemli ayrıntı olan yapım aşamasına geçmek istiyorum, buyurunuz lütfen.

    -yumurtanın ak ve sarısını ayırın.
    -akı ile vanilya, sarısı ile de 4 kaşık şekeri mikserin hızlı ayarı ile güzelce çırpın. böyle kar gibi köpürene kadar.
    -yukardaki karışımı birbirine kavuşturup, un, süt, bir çimdik tuz ve kabartma tozunu da ekleyip bu defa mikserin düşük hız ayarı ile çırpıp hamuru akışkan kıvama getirin.

    bakınız waffle hamurunu ölçülü dağıtma konusunda çok işime yarayan; hamur portonlayıcı adı altında üretilmiş bir ürün var. a101'de filan satılıyor.

    görseli şu:

    görsel

    yapacağınız pankek ve muffin kekleri kaplara eklerken, aynı boyutta kekler çıkarabilmek için çok yardımcınız olacak.

    işte şimdi hamurumuz hazır. ayçiçek yağı ile yağladığımız makinemize bir miktar alıp pişirmeye başlayabiliriz. en eğlenceli kısmı olan, soğuduktan sonra malzemelerle süslemenin zamanı geldi. burada çocuklarınızdan destek alabilirsiniz. böylelikle hayal dünyaları gelişecektir.

    geçtiğimiz hafta çocuklara yaptım bakın ekte paylaşıyorum.

    görsel
    görsel

    yapacak arkadaşlara şimdiden afiyet, bal, şeker olsun.

    edit: resim

  • rusya'daki yatırımlara devam edeceğiz dediği açıklamadır. başlarım sizin manipülasyonunuza. ayrıca açıklama yaptığı yere uygun bir tonla anlatmış konuyu, her zaman yapılan işler.

    başlığın sahibi troll zaten.

  • sozlugun geldigi bu noktada bir "kezban" olmak icin turkce bir isme sahip olmanizin yettigini gosteren telefon.

    - adin ne?
    - ezgi
    - telefonun ne?
    - iphone
    - hahah kezbana bak hahahahahah