hesabın var mı? giriş yap

  • sam gizem 20 yaşında, kuralların sınırlar belirlediğine ve kurallar olmadan dans etmenin yaratıcılığını harekete geçirdiğini savunuyor.

    “benim tutkum özgürlük. kendimi en özgür hissettiğim an, dans ettiğim her an. müzik başlar, bir ritim yakalarım ve ona bedenimle eşlik ederim. kendimi kurallar olmadan ifade etmek istiyorum. bu yüzden serbest stil dans ediyorum. çünkü kurallar yoksa yaratıcı olmak zorundasın ve bunun da bir sınırı yok. dans ederken bir sonraki hareketimin ne olacağını bazen ben bile merak ediyorum. sınırları zorlamayı, kendimi şaşırtmayı seviyorum. sen de kendini keşfetmek istiyorsan çık oyna.

  • küçükken uzaylılarla ilgili ne bulursam okur, kütüphanelere gider araştırmalar yapar, ilgili gazete küpürlerini, yazıları ve fotoğrafları hepsini tek bir dosyada toplardım. bir sabah uyandığımda çekmecemde dosyamın olmadığını gördüm. evin altını üstüne getirdim ama yoktu. dosya kayıptı. yıllarca dosyanın uzaylılar tarafından fark edilip kaçırıldığını düşündüm. bundan ötürü hiç üzülmedim, hep gurur duydum. bu olaydan 12-13 yıl sonra ise annem, "ben o dosyayı çöpe attım çünkü kafayı yiyiyosun sanmıştık" dedi. tüm büyüyü bozdu. madem çöpe attın bunu bana neden söylüyosun anne? yıllarca ben bunun hayaliyle yaşadım. hayali bile güzeldi uzaylıların ben uyurken odama ışınlanıp "cixuavicuw..xceiviciuw.." sesler eşliğinde çekmecemi açıp, dosyamı alıp, bana dokunmadan gitmeleri. çünkü bu, bana verdikleri değeri gösteriyordu. meğer dosyam o gün geceyi başka bir galakside değil, ümraniye çöplüğünde geçirmiş...resmen hayal kırıklığı bu. demek bir çocuğun o yaşlarda uzaylılarla ilgilenmesi kafayı yeme göstergesi? kedileri ıslatıp havaya atsaydım, arkadaşlarımın sokak ortasında donlarını indirseydim, bakkala seslenip uzaktan nah çekseydim ve hiçbir gereği yokken zillere basıp kaçsaydım kafayı yemiş olmayacaktım öyle mi?

  • 20 yıllık antalya'lı olarak 2 tanıdık arkadaşını arayıp önden arkadan sıfır, çıkamayacağı şekilde park ettir o uğraşsın. sen az bi geri manevra yapıp çıkarsın oradan. onlar çamur olursa sende balçık olursun.

  • baget tarihçesi yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. günümüzdeki modern görünümüne ulaşmadan önce genellikle ritüeller sırasında vurmalı çalgılar üzerinde kullanılmak için tokmak benzeri hali kullanılmıştır. orta çağ'da da insanlar canlı performanslara ritim ve müzik eklemek için kullanmışlardır. ilk bagetin ise yedinci yüzyılda asya'da ortaya çıktı bilinmektedir.

    günümüzde ise modern bagetler bir hayli çeşide sahiptir. öncelikle sayılardan başlayalım. en sık kullanılanlar; 2, 5 ve 7. kullanılan sayı ne kadar büyük ise hassaslık o denli fazladır.
    düşük sayı: daha ağır, daha kalın baget
    yüksek sayı: daha hafif, daha ince baget

    harfler ise çubuğun çapını ifade eder. a veya b harfleri kullanılmaktadır. b harfi daha kalın olduğunu göstermektedir. bu harflerin yanı sıra bazı zamanlarda n harfi de kullanılmaktadır. bu da baget ucunun tahta yerine naylondan yapıldığını ifade etmektedir.

    çalacağınız müzik türüne göre de kullanılan baget türü farklılaşmaktadır.
    rock ve metal türlerinde ağır ve kalın bagetler,
    pop – funk – r&b türlerinde orta ağırlıkta ve orta kalınlıkta bagetler,
    jazz – blues türlerinde ise daha hafif ve ince bagetler tercih edilmelidir.

    bagetlerin malzemeleri de çeşitlilik gösteren başka bir özelliktir. en çok kullanılan baget malzemesi hickorydir.
    akçaağaç: hafif
    hickory: orta ağırlıkta, yoğun ve dayanıklı
    meşe: ağır
    poliüretan: ekstra dayanıklı

    başlangıç için ise kullanılması önerilen bagetler 5a ve 5b'dir. en uygun bageti seçtikten sonra sıra ise uygun baget tutuş tekniklerine gelmektedir. bu tamamen kendimizi rahat hissettiğimiz teknikle ilişkilidir.
    uygun tutuşu öğrenmek çalma performansımızı arttıracak, kontrolümüzü arttıracak ve bagetin geri gelmesi en uygun hale bürünecektir.

    iki farklı tutuş stili vardır : traditional grip, ve matched grip.

    mathed grip: bagetleri tutmanın basit yoludur. davulcular tarafından kullanılan en yaygın tutuştur.

    1- alman tutuş tekniği: güç ön plandadır. bu tutuş sert bir tuşe elde etmemizi sağlamaktadır. bagetler yukarı aşağı hareket ederken 90 derecelik açıya ulaşılmalıdır.

    2- fransız tutuş tekniği : özellikle caz ve funk müzik türlerinde yoğunlukla kullanılan baget tutuş tekniğidir. bu teknik diğer tekniklere göre daha gevşet tutulur ve büyük ölçüde parmak kontrolü ve gücü gerektirmektedir.

    3- amerikan tutuş tekniği : orta seviyede bir tekniktir. iki tekniğe göre daha kolay ve orta seviyede tutuş gerektiren bir tekniktir. alman tekniği ile benzerliği epey fazladır. ancak alman tekniğindeki sert bulunabilecek 90 derecelik açı bu teknikte esnetilip 45 dereceye indirilmiştir.

    traditional grip : genellikle bandolarda kullanılan bir tekniktir.

    tutuşların daha detaylı hali için burayı inceleyebilirsiniz.

  • esasen tam adı "how i lost 24 desperate prison heroes in smallville: family guy chronicles theory" olan, lakin karakter sınırlaması sebebiyle kısaltılan dizi projesi. hapishaneden kaçıp ıssız bir adaya düşen süper güçlere sahip 24 dahinin, gelecekten gelen bir cyborg ile aralarında geçen aşk ve ihtiras içerikli hikayesini anlatan bu dizi esprili anlatım tarzıyla sizleri ekran başına kilitleyecek. hangi karakterin dünya dışı bir gezegenden geldiğini çözmeye çalışırken heyecanlanacak, dünyayı ele geçirmeye çalışan ev hanımının başarısız denemelerini izlerken gülümseyecek, kadın erkek dinlemeden adadaki herkesi ayartmaya çalışan kazanovayı gördükçe kahkahalarınıza hakim olamayacaksınız. aynı zamanda bütün karakterlerin özel güçlerini keşfetmeleri sırasında başlarından geçenler hikayeye ayrı bir derinlik kazandıracak. inanıyorum bu dizi tutacak ben de emmy ödülümü yalnız ve güzel ülkem adına alacağım. merak etmeyin kırmızı halıda "i love ekşi sözlük" falan diye birşeyler sıkıştırırım araya.

  • ortaokulda dersaneye giderken annenin harclik verip "bunu harcaman icin vermiyorum, yaninda bulunsun" demesi. ogle arasinda tum herkes hamburger tost karnini doyururken benim cebimdeki parayla yutkuna yutkuna onlari izlemem.