hesabın var mı? giriş yap

  • şu kötü günlerde biraz olsun bizi mutlu eden bir haber.

    "bir oy neyi değiştirir ki?" diyenlere gelsin. evet türkiye ve dünya bir anda çiçek böcek olmaz, bataklık tamamen kurumaz ama 25 tane dinci yurtta binlerce çocuğun ve gencin beyinlerinin iğdiş edilmesinin önüne geçebilir.

    ve her gün neden kuduz köpekler gibi trollerin imamoğlu'na, yavaş'a saldırdığını, saldırtıldığını da bize gösterir.

    düşünün bir de genel iktidar değişirse ve değiştiğinde neler neler olacak. bu sebeple başta kendimiz sonra da o bilmediğimiz, tanımadığımız çocuklar ve gençler için herkesin elinden gelen mücadeleyi devam ettirmesi gerek.

  • kapıyı kırmadan önce zile basmayı denemiştir, bunun üzerinden ego kasmak anca burnu büyük bi elfe yakışırdı. amk orta dünyanın başına ne geldiyse elfler yüzünden geldi hala sağa sola akıl veriyolar. ya işe yarasaydı?

    bunlara kalsa yüzük napılır diye senelerce tartışırlar, sonunda da sauron kapıya dayandığında erdemli şekilde geberirlerdi.

    eylem adamı gimli boş muhabbet yapmamış, emaneti çıkardığı gibi harekete geçmiştir. bana bunlarla gelin amk.

    elflere kalsa tbmm tutanakları gibi kitap olurdu yüzüklerin efendisi.

  • olay 2 ağustosta malatya park avm vatan bilgisayar şubesinde meydana gelmiştir!

    serebral palsi rahatsızlığı olan bir arkadaşım . kendisi bir kamu kuruluşunda bilgi işlem bölümünde çalışıyor. vatan bilgisayarın malatya park şubesine navigasyon cihazı almak için gidip reyon görevlisinden cihazlarla ilgili bilgi almak istediğinde reyon görevlisinin alay içeren ("sen bunun ne işe yaradığını biliyor musun ki, sana ne? ne yapacaksın? neden soruyorsun?) ifadelerine maruz kalmış. başka bir görevliden yardım istediğinde de benzer durumla karşılaşmış. mağaza görevlisi ile görüşmek istemiş ancak görüştürülmemiş. isimlerini almak istediğini onları şikayet edeceğini söylediğinde ise isimlerini vermedikleri gibi hakaret içeren sözler sarfetmişler. olayı kızkardeşi ile paylaştıktan sonra mağaza yöneticisi ile görüşülüp gerekirse olay saatindeki kamera kayıtlarının incelenerek ilgili kişilerin tespit edilmesi talep edilmesine rağmen 1.5 aydır herhangi bir geri dönüş olmamıştır.
    doğum sırasında yaşadığı bir şansızlık yüzünden bir takım zorluklarla karşılaşan ama pes etmeyip mücadele eden, yıllar süren fizyoterapi ve çeşitli eğitimler sonucu kendi ayakları üzerinde durmayı başaran arkadaşımın tek isteği kendisinden özür dilenmesi. yaşadığı bu olayı başkalarının da yaşamaması için ilgili personelin gerekli dersi alması gerektiğini düşünüyorum!!!

    edt: #vatanbilgisayarözürdile

    mağaza müdürü
    açıklama olarak personel vatandaşı anlamadığı için cevap veremediğini vatandasında sinirlendiği olayın bu şekilde vuku bulduğunu , ilgili personelin yazılı savunması alındığını söylemiş.

    soru 1- personel engelli vatandaşa " sen neden soruyorsun ki? anlıyor musun bunlardan? dedi mi? demedi mi?

    soru 2- birinin konuşmasını anlamadıgında; anlamadım bir daha söyler misin dersin? yoksa sen bunlardan anlar mısın? neden soruyorsun mu dersin? bu cümle kuruldu mu kurulmadı mi? navigasyon cihazı ile ilgili bilgi istendiğinde reyon görevlisi sen anlar mısın? neden soruyorsun dedi mi? demedi mi? bunu sadece münferit olarak bir kişi mi söyledi yada diğer görevli de benzer tavrı sürdürdü mu?

    soru 3- vatan bilgisayar gibi bilişim sektöründe yer alan ve avm de magzası bulunan bir firmanın mağazasının her noktası güvenlik kamerasının kayıtları altındadır. tartışma anı kameralara mutlaka yansımıştır. olay kendi anlattıkları gibi ise kamera kayıtlarını vatandaş girdiği andan çıktığı ana kadar olan kısmı, hiçbir kesinti uygulamadan yayınlayabılırler mi?

    soru 4- vatan bilgisayarın tüm telefon konuşmaları kayıt altındadır. ılgılı aileye hangi gün ve saat kaçta konu ile ilgili dönüş yapılmış? ne söylenmiş? acaba böyle bir arama ya da geri dönüş yapılmamış mi? ben tekrar sormama rağmen böyle bir dönüşün yapılmadığı söyledi.

    soru 5- yazılı savunma sonrasında karar olarak ne verilmiş?

    bu soruların yanıtları yok. şuan firma savunma durumuna geçti. bu da güzel. en azından hata yaptıklarını anladılar. en az zararla durumu kurtarmaya calısyorlar. ama gerçeklerı carpıtmak yerine keşke evet malesef böyle bir olay yaşandı. ılgılıler cezalandırıldı diye bilseler. ya da hayır böyle birşey yaşanmadı. olaylar şu şekilde oldu? bu da kanıtı denilse.

  • "yaptığı kazayı, alkol ya da uyuşturucu etkisi altında olduğu için ilk anda üstlenmeyip sonradan çakallık yapmıyorsa ahlaki olarak erdemli bir davranışa imza atmış yazar."

    hangi ahlak?
    hangi erdem?

    arkadaş iyi misiniz? tamam adamı seviyorsunuz filan anladık onu ama 2 insanın ölümüne sebep olmuş ve olay yerinden kaçmış. nasıl erdemden, nasıl ahlaktan bahsedersiniz.

    ayrıca itirafının neresi takdirlik?

    lan adam teslim olmasını bile sosyal medyadan şov haline getirerek yapıyor.

    emrah serbes sosyal medyadan kendini takip edenlere şov yapacağına ölümlerine sebep olduğu insanların sevenlerine hesap versin.

    tekrar ediyorum; ölümlerine sebep olduğu insanları kaza yerinde bırakıp kaçmıştır, bu da yetmemiş bu suçu arkadaşı üstlenmiş ve adaleti yanıltmıştır.

    bir insanı seviyor olabilirsiniz ama savunmak adına gerizekalılık yapmanıza gerek yok, o ölen 2 insan sizin aileniz canınız olabilirdi, biraz empati lütfen.

  • hangi salatayı yaptığınıza bağlı. ben size her salata için küçük tüyolar yazayım. bu hizmet de benden size kalsın. ölür gidersem bu yazardan öğrendiydim dersiniz, adımı anarsınız:

    - çoban salata: soğanları ince ince yarım ay doğradıktan sonra tuzla ovup domates ve zeytinyağı ile karıştırıp diğer malzemeleri ondan sonra doğrayın. salataya mutlaka küçük bir diş sarımsak koyun. ve asla ama asla marul koymayın ve maydanozu bol tutun. salatalık ile domates oranı aynı olsun. limon ve nar ekşisini bol tutmaya bakın.

    - patates salatası: sosunu önden hazırlayın. zeytinyağı, limon suyu, kırmızı toz biber, sumak, karabiber, çok az pul biber, tadı hissedilmeyecek kadar neredeyse bir çay kaşığı hardal ile bol ince doğranmış soğanı iyice harmanlayın. patatesleri doğradıktan sonra haşlayın. haşlanmış patates bu sosun içine koyun. sıcağıyla hölörölüpşöp diye çeksin sosu. üstüne opsiyonel olarak kırmızı lahana ve maydanoz koyabilirsiniz. ben pek marul sevmeyenlerdenim.

    - coleslaw: içine yoğurt ya da mayonez koymayın. kavurduğunuz çeşitli kuruyemişleri sıcağıyla yağa dökün ve lezzetleri geçsin. kırmızı ve beyaz lahanaları doğradıktan sonra ılımış zeytinyağını ve limon suyunu dökün. on on beş dakika bekletin ve içine ekşi elma, çok az miktarda armut, kırmızı pancar, bir miktar karabiber ilave edin.

    - sezar salata: bence temelde ekmekten başlamak lazım. ekmeğe zeytinyağı, sarımsak, kırmızı toz biber, pul biber, karabiber, limon kabuğu ve tuz koyun. tavada da yapabilirsiniz fırına da atabilirsiniz. sosu bir kenarda hazırlayın. ançuez sevmeyenler paket sardalya ya da ton balığı koyabilir. limonu ve ev yapımı mayonezi bol tutun. marulları elle parçalayın ve sosla başka bir kapta karıştırın. sosu komple marullara koyarsanız acayip sulanıyor ve ekmekler içinde yıvış yıvış oluyor.

    - piyaz: fasulyeleri haşlarken domates, maydanoz sapı, limon kabuğu, tarçın, yenibahar ve bol karabiber ile haşlayın. böylece temelden lezzetli bir fasulyeniz olur. opsiyonel olarak biber, yumurta vs. koyun ama domates koymayın. piyaza yakışmıyor. zeytinyağı, limon ve tahin mutlaka olsun.

    - şu an uydurduğum bir salata tarifi: aklıma gelen ilk malzemeleri yazıyorum. kırmızı kapya biber, ceviz, zeytinyağı, limon, pul biber, mısır, domates, limon yerine çok az turşu suyu.

  • olur da burayı okuyanlardan biri bir hayat kurtarabilsin bir gün diye basalım bilgiyi...

    kalp durunca ölüm gerçekleşmez. kalp durunca, bizi hayatta tutan organlara kan, yani oksijen sevki durmuş olur.

    kalp durduktan sonra şahsı geri getirebilmemiz için maksimum 10 dakikamız vardır. 10 dakika geçerse, beyin yeterince oksijenlenemediği için geriye dönüşsüz beyin hasarı meydana gelir. yani beyin ölümü gerçekleşir ve kalp bir şekilde tekrar çalıştırılsa bile vücut bütün fonksiyonları yitireceğinden tıbben ölüm gerçekleşmiş olur.

    peki ne yapmalıyız?
    kardiyopulmuner resüsitasyon, kpr veya cpr.

    erc, yani avrupa resüsitasyon konseyine göre 30 göğüs basısı ve 2 suni teneffüs uygulanarak 112 acil sağlık hizmetlerine haber verilmeli ve sağlık ekibi olay yerine intikal edene kadar bu uygulamaya devam edilmelidir. avustralya resüsitasyon konseyine göre ise 1 dakika içerisinde 100 göğüs basısı yeterli. her bası akciğeri de uyardığı için suni teneffüse gerek yoktur ki erc'nin uygulaması da oksijen vermek değil (zaten verilen karbondioksittir) akciğerleri uyararak harekete geçirmeyi amaçlar. ikisinden birini uygulayabilirsiniz.

    uygulamayı izlemeniz için: https://www.youtube.com/watch?v=n6akoj11cjm

    siz cpr'a devam ettiğiniz sürece kişinin tıbben ölümüne giden 10 dakika işlemeye başlamayacaktır. durursanız, mal mal hastaya bakarsanız maalesef kaybedersiniz.

    boğulma vakalarında bu süre 10 dakikanın üzerini görebilmekte. bunu da bilgi notu olarak eklemek gerekir.

    ek 1: nabız kontrolünü şah damarı dediğimiz karotis'ten yapıyoruz. kalp masajı uygularken 3. turdan sonra nabız geri döndü mü diye kontrol etmekte fayda vardır. nabız yoksa devam.

    ek 2: biri bir yerlerde aniden düşerse şah damarı dediğimiz karotis'i hızlı bir şekilde 10 sn. kontrole alıyoruz. nabız yoksa, hemen kalp masajına başlıyoruz. kişinin bilincini kaybetme sebebi hipoglisemi (düşük kan şekeri), hiperglisemi (yüksek kan şekeri), hipotansiyon (düşük tansiyon), şok vs vs olacağı gibi kalp krizi dediğimiz miyokard infarktüsü de olabilir. kalp krizinde bu kontrolü yaparsanız, sadece mis gibi bir hayatı değil, çocukları anasız babasız kalmaktan da kurtarırsınız.

    bütün bunları bilmediğimizde,
    işte o zaman cıbır gözlüm,
    işte o zaman ölüm gerçekleşir.

  • fiyatlardan daha cok dellendiren "zorla genis kapsamli hizmet dayatmasi". örnegin, bir cay icmek istiyorsunuz "efendim, cayin yaninda kurabiye servisimiz var". istemiyorum deyince "mecbur servis ediyoruz efendim, yemeseniz de getiriyoruz. hangi kurabiyelerden koyalim?"

    bakiyorsun mönüye, siyah cay 35 tl yazmis, aklinca iki unlu kurabiye ile masayi dolu göstermeye calisiyor. ben bir cay bir parca da ispanakli börek alayim diyorsun. on dakika sonra masana kocaman kurabiye tabagi, kocaman yogurtlu salata tabagi, havyvana verilecek kadar büyük bir börek parcasi ve corba tasi gibi bir cay bardagi geliyor. kalkarken "85tl efendim". aferin size.

    tek basina börek alamiyorsunz, "efendim, müsteriler genelde yogurt ve salata da istedikleri icin servisi öyle aciyoruz". oglum, siz manyak misiniz? cay ve börek isteyen adama kurabiye ve yogurtlu salata getirilip zorla parasi istenir mi?

    türkiye'de cok acaip seyler oluyor, battigini kabullenemeyen irrasyonel esnaf isi cakalliga vuruyor. köpek gibi batacaksiniz, zevkle izleyecegim. kis aylarinda kiyi seridine giden insanlari neredeyse silah cekip soyacaklar. ac köpekler.