hesabın var mı? giriş yap

  • herkesin hata olarak gördüğü bir sahne var filmin başında benim de kafama takılmıştı. şaban'nın filmin başındaki kavga sahnesinde görülmesine rağmen "seferoğullarının hiç görmedikleri biri olmalı" denilerek tosun paşa yapılması ile ilgili, arzu film'in instagram sayfasında zamanında şöyle bir cevap verilmiş;

    "film'in başında çıkan kavgada şabanı gördükleri halde tosun paşa kılığına girince seferoğulları şabanı nasıl tanımıyor diye merak ediliyormuş... bunu biz de merak ettik vaktiyle, yapımcı ertem eğilmez'e bu sahnede bir hata mı yaptınız acaba diye sorduk , hayır dedi.. .peki bizi farkedemiyecek kadar enayi mi sandınız dedik, hayır seferoğullarını sandık dedi... başka sorun var mı dedi... yok dedik, kalktık gittik zaten"

    https://instagram.com/p/z41rjom6dp/

  • loki'nin final sezonu hakkında yazdık! yazımız için: zamanın ötesinde

    ilk sezonunu 2021 yılında izlediğimiz loki dizisi, verdiği iki yıllık aranın ardından geçtiğimiz günlerde finalini yaptı. avengers: endgame filminden sonra birkaç dizi ve film dışında hayal kırıklığı ile geçen dönemin ardından gelen loki finali, biz hayranlara uzun zaman sonra özlediğimiz kalitede bir marvel işi sundu. dilerseniz, kısa bir şekilde ilk sezonun nasıl sona erdiğini hatırlayalım. ardından, ikinci sezon ile ilgili düşüncelerime geçelim.

    --- spoiler ---

    kısa bir hatırlatma

    zaman koruyucuları’nın hiç var olmadığını öğrenmemizin ardından, tva’in arkasında kimin olduğunu bulmak için hiçliğin ötesine giden karakterlerimiz, loki ve sylvie, orada hiç beklemedikleri bir sürprizle karşılaşırlar. “geriye kalan” sıfatı altında çoklu evrendeki diğer kang’leri yenen “fatih kang” ile tanışan karakterlerimiz, ondan aldıkları bilgilerle ortaya çıkan her bir alternatif zaman çizgisinin çoklu evrenleri yok edecek kangler anlamına geldiğini öğrenirler. sylvie’nin bütün bunlara rağmen kang’i öldürmesiyle birlikte alternatif zaman çizgileri serbest kalmış olur.

    zamanda kayma

    altı bölümden oluşan ikinci sezonumuz tam olarak ilk sezonun bittiği yerden devam ediyor. sezonun ilk kısımlarında olanları tva’dekilere anlatmakla uğraşan fesatlık tanrımız, bir yandan da yaşadığı zamanda kayma problemine çözüm bulmaya çalışırken oscar ödüllü oyuncu ke huy quan‘ın canlandırdığı ouroboros karakteri hikayeye giriş yapıyor. tva’nın kuruluşundan beri burada olan ouroboros’un göreviyse tva çatısı altında oluşan problemleri çözmek.

    izleyici kitlesi ele alındığında, ilk sezona kıyasla aksiyon seviyesinin yükselmesini beklediğimiz dizimiz, beklenmeyeni yaparak aksiyon seviyesini düşürerek diyalogları artırıyor. loki gibi geçmişte işlediği suçların cezasını hala çekmekte olan bir karakter için bu karar tam da yerinde olmuş diyebilirim. içi boş diyaloglar yerine, her bir kelimenin anlam taşıdığı karakterin dönüşümünü sonuna kadar hissettiren kaliteli sahneleri izlemek, on dört senedir hayatımızda bulunan karakterimize iyice bağlanmamızı sağlıyor.

    bir diğer güzel yanı ise bahsettiğim bu kaliteli diyalogların sadece loki’nin karakter gelişimiyle sınırlı kalmayıp owen wilson‘un canlandırdığı mobius karakterini de doğrudan etkilemesi. loki ile yaptıkları bir sohbette, ”nasıl bir yaşamım olduğunu bilmek istemiyorum ya güzel bir hayatım varsa?” cümlesi, karakterin yaşadığı ikilemi ve korkuyu bize göstererek finale doğru giderken karakterimizin rotasını nasıl çizeceğini merak ettiriyor.

    kaçınılmaza doğru

    sezonun içerisinde ilerledikçe artan zaman çizelgelerinin kontrolden çıkmasıyla karakterlerimizin çözüm arayış süreçlerini izliyoruz. hikayenin bir diğer kısmında miss minutes ve ravonna karakterlerinin bir kang varyantı olan victor timely’e ulaştıklarını görüyoruz. elbette, ona ulaşanlar bu kadarla sınırlı kalmıyor. mobius ve loki’nin de ona ulaşmaya çalıştığı sahneleri izlememizin ardından sylvie’nin ortaya çıkıp ”ne kadar kang varsa öldürürüm, arkadaş!” mantığıyla timely’i koruyan loki ile mücadele ettiği kısımlar, sezonla ilgili beni rahatsız eden ender noktalardan bir tanesi oldu.

    genel olarak dizi boyunca yazılan karakterlerin geçirdikleri değişimleri çok net bir şekilde görmek mümkün olsa da sylvie için bunu söylemek biraz zor. diğer karakterlerin aksine, ilk sezondaki kişiliğinin ötesine gidemeyen karakterimiz, sezon boyunca sürdürdüğü bencil kişiliğini aşamıyor. loki ile kurduğu diyaloglarda olanların yükünü loki’nin omuzlarına atmasıyla seyirciyi biraz sinir ediyor.

    ikinci sezonun temasının bir döngü olarak değerlendirmek mümkün. victor timely ve ouroboros karakterlerinin birbirlerini kişisel olarak tanımadan yaptıkları çalışmalarda birbirlerini örnek alması veya loki’nin sürekli aynı şeyleri yaşayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışması bunun örneklerinden. ouroboros isminin ”kendi kuyruğunu ısıran bir yılan” anlamına gelmesi, sezon içinde yaşananları ve yaşanacakları özetler niteliğinde.

    hikayelerin tanrısı

    sezonun sonuna yaklaşırken loki’nin yaptığı her bir konuşmanın alttan alta hikayenin sonuna geldiğimizi hissettirmeye başlıyor. kang ile yaptığı konuşmayı gördüğümüz sahnelerde bu konuşmayı yüzlerce belki de binlerce defa tekrarladığını fakat ne yaparsa yapsın sonucun değişmediğini öğrendiğimiz kısımlarda loki’nin gittikçe bir süper kahraman edasıyla ne olursa denemeye devam ettiğini izlemek karakterin geçirdiği evrimi gözler önüne seriyor.

    doğru kararı vermek için zamanda geriye giderek mobius ile tanıştığı ilk ana dönen loki, yaşadığı binlerce yıllık hayatında gerçekten arkadaş diyebileceği tek kişiyle veda niteliğinde bir konuşma gerçekleştiriyor. uzun yıllardır kim olduğu konusunda bir arayışta olan karakterimiz yıllardır tekrarladığı ”görkemli amaç” felsefesine sonunda bir anlam getiriyor. mobius’un ona kurduğu ”hayattaki amaçlar görkemli olmaktan çok yüktür, inan bana sırf yükü kaldıramadığın için o yükten kaçan adam olmak istemezsin.” cümlesiyle birlikte ”görkemli amacı”nın ne olduğunu dair bir karara varıyor.

    ilk thor filminin sonuna bir selam gönderilerek odin’le yaptığı konuşmadaki sözlerini tekrarlayan karakterimizin tüyleri diken diken eden yolculuğunun belki de son repliklerini dinleyerek yolculuğun sonuna şahit oluyoruz. dokuz diyarı birbirine bağladığı söylenilen yggdrasill ağacı metaforunun kullanıldığı sahnede, birbirinden ayrılıp kopmakta olan zaman dallarını birbirine bağlayarak ortasına geçen loki’nin fesatlık tanrısı isminin yerini hikayelerin tanrısı’na bıraktığını izliyor, zamanın ve evrenin merkezine yerleşerek ”geriye kalan” olduğunu görüyoruz.

    detaylar

    uzun yıllardır izlediğimiz karakterin böylesine bir gelişimle yaptığı finali izlemekten mutluluk duyuyorum. tom hiddleston‘un sergilediği performans, yıllar geçtikçe artsa da dizi performansıyla birlikte şahlanıyor desem abartmış olmam.

    owen wilson‘un performansını da övmem gerek. zamanın akışını kontrol eden kıdemli bir memur tiplemesini izlemekten sıkılacağımı sanmıyorum. asla düşmeyen oyunculuğunun yanı sıra, karakterin yükseldiği anlarda bile karakteriyle bütünleşmiş bir biçimde verdiği reaksiyonlar izleme keyfini artıran noktalardan bir tanesi.

    görsel olarak iyi bir seviyede olan yapımda, teknik olarak gözüme bir sıkıntı çarpmadı. efektler ve sanat tasarımı konusunda belirli bir standardı ilk sezondan beri koruyan dizimiz, çıtasını bozmadan devam ediyor. diyalogların bollaştığı sezonda sahnelere göre tercih edilen müzikler, olması gerektiği gibi sahneleri bir üst seviyeye taşıyor ve ciddiyetini dağıtmıyor.

    bir değişiklik olmazsa, dizi bu sezonla birlikte finalini yaptı. senaristler yaptığı açıklamalarda şöyle diyor: ”bu diziyi breaking bad olarak ele alırsak, neden bir better call saul‘umuz olmasın?” bu sözler, ilerleyen günlerde bir spin-off ihtimalini doğuruyor. mobius’un başrolünde olduğu bir yan hikaye fena olmaz sanki?

    son sözler

    final bölümüyle birlikte tam olarak bir kesinlik olmasa da hikayesel olarak tom hiddleston‘un loki’sine veda ettik. karakterin secret wars filminde önemli bir rolü olacağı söylentileri olsa da umarım bunun gerçekleştiğini görmeyiz. mükemmel bir şekilde sona eren yolculuğu tadında bırakarak veda etmek, bazen en iyi seçenek olabilir.

    dizinin marvel evrenindeki yerinin dışında, genel olarak da iyi bir dizi olduğunu düşünüyorum. gözünüzü kırpmadan başlayabileceğiniz ve sizi asla sıkmayacak bir kalitede.
    --- spoiler ---

  • bundan yaklasik dort sene once kadar uc arkadas organizasyon isine girmistik. bir arkadas vasitasiyla da kendisiyle tanisip oglunun bir yas dogum gununu organize etmek uzere bulustuk. kendisi de bunun karsiliginda bizi sayfasinda yayinliyacakti yalniz, hali tavri o kadar itici ve ukalaydi ki bulusma sonrasi arkadaslarla konusup isteklerini yerine getiremeyecegimizi belirten bir mail attik. oglunun dogum gunune iki ay kadar zaman vardi kimseyi magdur etmemis, verdigimiz sozden donmemistik. o aksam sayfasinda rezil ederek bizi yayinladi. altina da gerizekali ihtiyac sahipleri diyerek seviyesizce hakaretlerde bulundu. o kadar ileri gitti ki biz sayfayi da isi de kapatmak durumunda kaldik. o zaman ben hamileydim ve hormonlar sebebiyle bu basit olayi gozumde cok buyutmustum. avukatlarla gorusup hakkinda suc duyurusu acicak kadar ciddiye almistim hatta. sonra hepsinden vazgectim ve bir aksam ellerimi acip yapilan bu haksizligin bir gun yerini bulmasi icin dua ettim... hak yerini bulmus... aradaki fark biz kimseyi ne kandrdik ne de yalan soyledik. simdi o da hamile ve bana yasattiklarini yasiyor. sasirmadim. tanim: sahte psikolog (sayfasinda paylastigim bu yorumu hemen silecegini tahmin ediyorum. o yuzden burda da kalsin istedim) edit: engellemis bile

  • nusret'e teşekkür etmemi sağlayan hareketidir.

    reklam yapıyor diyenler olacaktır. aynı maliyete gerçekten reklam da yapabilirdi ama çocuklar hamburger yememiş olurdu.

  • rize iyidere belediye başkanının açıklaması tamamı şu şekilde;

    "beyinkanaması geçiren ve 20 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra sağlığına kavuşan rize iyidere belediye başkanı ahmet mete, muhtarlara verdiği iftar yemeğinde, “öbür dünyaya gittim geldim; dedeleriniz 10 ağustos’ta başbakan erdoğan’a oy vermenizi istedi” dedi."

    haber

    insan evladının bambaşka bir canlı olduğuna delalettir. sen öbür tarafa gitmemişsin dostum bonzun yan etkileri hep bunlar. ufak çaplı bir badtrip diyelim...

    gerçek...

  • - rica etsem, uygunsa yol, sağda bir yerde, caminin orda inebilir miyim, teşekkür ederim.

    kız bu cümleyi bitirdiğinde dolmuş kızın ineceği yeri 1,5 kilometre geçmişti. ama kız o kadar kibar ve tatlıydı ki tüm dolmuş sakinleri ve şoför hep beraber karar aldık ilk dönüşten dönüp kızı evin önüne kadar bıraktık, ardından el salladık falan da öyle devam ettik yola.

  • tam yemek masasinin uzerine cikmi$ peynir kabina kafayi daldiracakken seni gordugum an tek pati havada sabit kalip kipirdamayinca gorunmez olmuyorsun.

    yemek masasina ciktigini seslerden anlayip geldigimde de o saniye sandalyeye inip patilerini altina kivirmaya cali$man inandirici degil, patiyi kivirayim derken gotunu havada unutuyorsun, son on dakikadir orda oturmadigin anla$iliyor.

    kabina her mama koydugumda deli gibi bagirmana gerek yok, biliyorsun o buyuk kutudan senin kabina gelecek o mama, her seferinde sanki yari yolda vazgecicem veya mamayi ben yiycem gibi cirpinman gereksiz.

  • atatürk'ün türkiye cumhuriyeti'ni yıkmak için, akın akın milyonlarca ortadoğu kaçkınını doldurarak ümmetçilik oynanıyor. iç savaş, dış savaş ne ararsanız olacak.

    allahın belasıdır.

  • 1940-60'lı yıllar boyunca üretilmeye çalışılmış, bunda da büyük yol alınmış araba türü.

    o günlerde tasarımcılar arabaları olabildiğince sağlam yapmak için çaba gösteriyordu. çelik takviyeli sağlam şeseler, kalın dayanıklı kaportalar ve tamponlar almış başını yürümüştü. otomobille kaza yapıyordunuz, kafa kafaya çarpışıyordunuz ve araba bu çarpışmadan çoğunlukla sağlam çıkıyordu.

    ama bu duvara bindirse sağlam kalan arabaların içindekiler ölüyordu. çünkü araçlar çarpışmanın enerjisini sağlam kaldıkları için ememiyor, içerideki yolcu da eylemsizlik gereği 10-15 g kuvvetine maruz kalıp valhalla'nın yolunu tutuyordu.

    bunun üzerine otomobil üreticileri hasar görmeyen araba üretme çabalarını bırakıp, kaza anında ezilip enerjiyi emecek ama kabinde yaşam alanı da bırakacak otomobiller üretmeye başladılar. bugün, otomobillerin ön şase ve kaportası yüksek darbelerde akordeon misali ezilecek biçimde tasarlanır. bu sayede kaza anında oluşan enerji kaporta tarafından emilerek sürücünün daha az g kuvvetine maruz kalması amaçlanır. emniyet kemeri ve hava yastığı takviyesi ile de insanın alacağı hasar minimum düzeye indirilmeye çalışılır.

    bu yönüyle, günümüz otomobilleri geçmişin taş gibi sağlam otomobillerinden çok daha güvenlidir. sapasağlam arabanın içinde ölmek yerine, hurdaya dönmüş arabadan sağ çıkarsınız...