hesabın var mı? giriş yap

  • guneydogu fransa'nin averyon eyaleti'nin combalou daglarindaki roquefort koyunden kokenlenen roquefort peyniri, ozel bakim uygulanan larzac koyunlarinin sutlerinden uretilen ve bu yoredeki dogal kaya magaralarda olgunlastirilan mavi kuflu bir peynir cesididir. ilk yapilis tarihi kesin bilinmemekle birlikte, milattan sonra 1. yuzyilda tanindigi belirtilmektedir. fransiz yasalarina gore bu peynirin yalnizca koklendigi bolgede (la france metropolitaine), korsika ve atlantik preneleri gibi onaylanmis bolgelerde uretimine izin verilmektedir.

    soz konusu onayli yorelerin uretimdeki payi dusuktur. ancak, nerede yapilirsa yapilsin peynirlerin "appellation d'origine" damgasini tasiyabilmesi icin roquefort yakinlarindaki kirecli bir platonun cokmesiyle olusmus kaya magaralarda olgunlastirilmalari zorunludur. bu magaralarda kilometrelerce uzunlukta bosluklar ve kanallar vardir. magaralardaki bosluklar, dikey olarak olusmus hava kanallari araciligiyla platonun ust kismindaki hava ile baglantilidir. bu hava kanallari bir nevi filtre islevi gorerek, ortam sicakligini ve bagil nem oranini ozel kuflerin en uygun sekilde cogalip gelismelerini saglayacak seviyede tutar.

  • hamitcim eğer burayı okuyorsan lütfen dönen toplara hapishaneden yeni çıkmış adamın mala vurduğu gibi vurma !

    illa da gerekiyorsa tanımı : kumaşı çok kaliteli ama son ütüsü olmayan futbolcu.

  • hakkı devrim'in arada kaynamış bombasına şahit olduğumuz program...
    ahu tuğba: e ben gideyim o zaman...
    okan: ya hayır, bayılıyoruz biz sana
    ahu tuğba: e ben de sana bayılıyorum !!!
    hakkı devrim: e biz gidelim o zaman :)

  • yeğenimle konuşuyorum. 5 yaşında koyu beşiktaşlı... çok cool.

    -sedef sen artık galatasaraylı olacaksın tamam mı?
    -tamam.
    -o zaman sorunca hangi takımlıyım diyeceksin?
    -beçiktaş

    -ama hani galatasaraylı olacaktın?
    -tamam aytık olucam.
    -peki o zaman hangi takımlısın?
    -beçiktaş.

    -sana sorulunca galatasaraylıyım diyeceksin.
    -tamam
    -hangi takımlısın sedef?
    -beçiktaş.

    her beçiktaş dediğinde biraz daha kavurmaya benziyor. "sonra beni niye ısıydın?"

  • ricky gervais’in konuşmasıyla damga vurduğu tören.

    konuşmasından bazı kısımlar:

    “bu gece limuzinle geldim ve plaka felicity huffman tarafından yapılmıştı… kızı için üzgünüm, tamam mı? bu onun başına gelmiş olan en utanç verici şey olmalı. babası da wild hogs filmindeydi.”

    “bu gece burada birçok büyük ünlü var. yani, efsaneler, ikonlar. şu masada al pacino, robert de niro, bebek yoda oh, hayır bu joe pesci.”

    “sapkınlardan bahsetmişken, pedofili filmler için büyük bir yıldı -‘surviving r. kelly,’ ‘leaving neverland’… ‘two popes’?”

    “herkes netflix’i izliyor. bu törene sadece benim çıkıyor olmam gerekiyordu. ‘her şeyi kazanırsın, netflix, iyi geceler. ‘hayır, üç saat boyunca buradayız. bu şovu izlemek yerine ‘after life’ı izleyebilirsin. aftrer life, eşi kanserden öldüğü için kendini öldürmek isteyen bir adam hakkında bir dizi ve hâlâ bundan daha eğlenceli. ”

    “once upon a time… in hollywood, yaklaşık üç saat uzunluğunda. leonardo di caprio prömiyere katıldı ve film sona erdiğinde sevgilisi artık onun için fazla yaşlıydı.”

    “dünya james corden’i şişman bir kedi olarak görmeli. ayrıca ‘cats’ filmindeydi ama kimse bunu görmedi. ”

    “dame judi dench, cats’de oynadığı rolü bunun için doğmuşum diyerek savundu – bir sonraki şakayı yapamam.”

    “çalıştığınız şirketlere bakın: apple, amazon, disney. ışid bile online bir platform kursa hemen menajerinizi ararsınız değil mi? bu yüzden, bu akşam bir ödül kazanırsanız, burayı siyasi bir konuşma yapmak için bir platform olarak kullanmayın, tamam mı? halka herhangi bir şey hakkında ders verecek bir pozisyonda değilsiniz. gerçek dünya hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz. çoğunuz okulda greta thunberg’den daha az zaman geçirdiniz. eğer kazanırsanız, gelin, küçük ödülünüzü kabul edin, menajerinize ve tanrınıza teşekkür edin ve s*ktir olup gidin.”

    hollywood’un ikiyüzlülüğünü masaya vuran garvais dışında törene bakmak gerekirse gecenin en büyük kazananları fleebag, once upon a time in hollywood, chernobyl, 1917 ve succession.

    buna karşılık en büyük kaybeden açık ara farkla netflix. ardından frozen 2, knives out ve big little lies geliyor.

    the irishman ya da marriage story gibi yapımları tek tek değerlendirip neden kazanamadı diye sorgulamaya gerek yok. son yıllarda sektörde netflix gibi streaming platformlarının yerine ilişkin çok büyük bir tartışma dönüyor ve bu bahsi geçen filmler netflix yapımı. altın küre üyeleri bariz bir mesajla henüz beyaz perdenin ölmediğini ve film sektörünün streaming’e öyle kolay boyun etmeyeceğini göstermiş oldu.

    diğer hayal kırıklığı ise 1.325 milyar dolar hasılatla tüm zamanların en çok izlenen animasyonu unvanını alan frozen 2’nin sıfır çekmesi. disney bu yıl 10 milyar dolar hasılatla yılın en çok kazanan şirketiydi ve altı yıl aradan sonra beyaz perdeye dönen frozen da ödül törenlerindeki en büyük kozuydu. kazanmasına neredeyse kesin gözüyle bakılan en iyi animasyon film dalını kaybetti. üstüne en iyi şarkı dalını da kaybettiler.

    en iyi drama filmini kazanan 1917 ise muhtemelen gecenin en büyük sürprizi. eğer bafta’da da kazanmayı başarırsa oscar’ı alabilir ama şunu hatırlatmakta fayda var: son on yılda altın küre kazanan filmlerle oscar kazananları uyuşmuyor. moonlight ve 12 years a slave haricinde ödüller hep farklı filmlere gitti. buna karşılık oyuncu dalında altın küre için hâlâ oscar’ın öncüsü diyebiliriz.

    joaquin phoenix sonuna kadar hak ettiği en iyi erkek oyuncu ödülünü aldı. yalnız konuşmasındaki utangaç ve çekingen tavırlarına bakarsak kendisi için zor bir ödül sezonu olacak. bu ödül sezonunun erkek oyuncu dalındaki bir numaralı favori ismi ve bu çekingenlikle daha yapması gereken çok ödül töreni konuşması var. bu arada kendisi joker rolüyle bu ödülü kazanan ikinci oyuncu oldu. ilki için (bkz: heath ledger)

    brad pitt ve olivia colman devler liginden sıyrılıp altın küre’yi kazandılar. devler liginde yarışıp ödülü kazanan bir diğer isim/yapım ise en iyi animasyon film dalında yarışan missing link filmi. yılın dört büyük animasyonuna karşı yarıştı, hepsi büyük gişe başarısı elde etmiş filmler. sanki üyeler bir filme odaklanamadığı için oylar bölünmüş de aradan sıyrılmış gibi duruyor. diğer türlü o daldan sağ çıkması çok zor.

    kişisel olarak jared harris’in chernobyl için ödül kazanmasını isterdim.

    kazananlar genel olarak türk izleyicisinin hoşuna gitse de abd’de forumlarda törene yönelik büyük tepkiler var, özellikle siyahilerin kazanamaması aşırı öfkeye neden olmuş durumda. nasıl ki onları siyahi oldukları için dışlamak ayrımcılıksa bir beyaz daha iyi performans sergilediği halde siyahiye ödül vermek için ona vermemek de ayrımcılık ama bunu amerikan medyasına söylemeyin. sizi çiğ çiğ yerler.

  • hakkari'de ev beğeniyorsun, ev sahibiyle görüşmeye gidiyorsun:

    "hoca, senin o eve maaşın yetmez. doktora kiraya verecem."

    1200 lira kira istiyormuş. yakıt parası da hariç. 700 liradan aşağı ev yok. sırf eşya almayım diye 700 liraya öğretmenevinde kalıyorum, su günde toplamda 3 saat akıyor. elektrik günde garanti 3-4 saat kesilir. gündüz kesilmese gece kesilir mutlaka. bir interneti var, o da çekerse kullanırsın. verdiğimiz paranın içinde başka ne yemek var ne bir şey. yemekhanesinde niyeyse öğlen 12'de çıkıyor yemek; herkes çalışıyor o saatte. milli eğitim personeline yemek fişi veriyorlar, gelip öğle yemeklerini orda yiyorlar.

    mutfağım olmadığı için, ızgaralık falan bir şeylerle idare ediyorum. banvit ürünleri bir markete haftada bir gün, sınırlı sayıda geliyor ordan o gün gidip alıyorum. dışarıdan yesem 10-15 liradan aşağı çıkamıyorum-ki alternatif de yok yiyecek.

    buradaki doktora, polise, askere, akademisyene burada görev yaptığı için geliştirme yardımı adında bir teşvik veriliyor. malesef ki öğretmene tek kuruş fark verilmiyor.

    bu mesleğin kutsallığı da, bu insanların kendi yararını düşünmeyip sırf eğitim aşkıyla buralarda çalışıp didinmesinden geliyordu. şimdi onu da öğretmenin bok yerine konulması, 15 yaşında ergenlerin ağzına sakız edilmesiyle yerle bir ettiler. madem öyle; madem benim yararıma olan tek bir şey yok; burada 1000 liraya oturacağıma gider beşiktaş'ta otururum. siz de "doğu'da öğretmen durmuyor" diye yırtınır durursunuz.

  • gecenin karanlığında karşı apartmanda beliren komşu kızının, onca soğuğa, zatürre tehlikesine rağmen saatlerce "bir kez olsun kıpırdamayışı" bile bir kuşkuya mahal bırakmadan kesilmesi. hem de en tarz, en kasıntı pozlarla. annenin "oğlum kafayı mı yedin? donacaksın orda gir içeri" çağrılarına karşılık vermeyeşin ardından sabah karşı balkonda duran şeyin kova içine ters dikilmiş vileda sopası olduğunu farketmek. (bkz: miyop) (bkz: karanlık)