ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
az kişi tarafından bilinen şaheser filmler
-
sözlük yazarlarının kafasını çokça bulandırmış filmlerdir sanırsam. kardeşim o saydıklarınızı izlemeyeni dövüyorlar.
cem yılmaz'ın gişede çakılması
-
ilginç olay ama olayın cem yılmaz’ın işlerinin içeriğiyle ilgisi yokmuş. başarılar tamamen siyasi düşüncelere göreymiş.
başarı ölçütü=siyasi görüş. teşekkürler yazar kardeş, yine kutsal bilgilendim.
irfan can kahveci
-
kırmızı görmesin de, başka bi icraat beklemiyorum.
ahmet kural
-
tanırım,ahmet kural pırıl pırıl çocuktur.
sinan engin 22.12.2014
bim'de satılan muhteşem ürünler
-
sözlükçülerin ne kadar pis boğaz olduklarını gördük sayelerinde. kimseler mükemmel güldal yağ çözücüden bahsetmemiş. mr. muscle halt etmiş onun yanında.
sıçtık kelimesinin mesleklerdeki terminolojisi
kalori sayarak kilo vermek
-
sağlıklı beslenerek kilo vermenin "temelinde" ne var?
arkadaşlar, ne yediğiniz, ne kadar yediğinizden çok çok çok daha önemli!
ne yersen ye, ama 1500 kaloriyi geçme kilo verirsin diyenlerin atladığı çok nokta olduğuna inanıyorum...
temiz beslenmeniz gerekiyor, çünkü vücut her besine aynı tepkiyi vermez, vermiyor.
100 kalorilik cips ile, 100 kalorilik çiğ badem, vücutta aynı şekilde işlenmez, sindirilmez, vücudu aynı şekilde çalıştırmaz, vücut onu aynı şekilde kullanmaz!!!
doğal besinler içerisinden bile, her vücudun her besine aynı tepkiyi vermediğini de söyleyebilirim.
örneğin ben; patates olsun, pirinç olsun, fabrika şekeri olsun, un olsun... bunları tolare edemiyorum! bunları yediğimde kilo falan veremiyorum... bunu tabi ki kişisel deneyimlerimle fark ettim. (istisna yemelerden bahsetmiyorum, beslenme rutinine sokmaktan yani "günlük olarak" tüketmekten bahsediyorum.)
bazısı da proteine aynı tepkiyi verebiliyor, bunu da gözlemlediğimi söyleyebilirim. bu yaşanılan coğrafyadan coğrafyaya değiştiği gibi, kişiden kişiye bile değişiyor. hepimiz farklı parmak iziyiz. o nedenle bana kilo verme konusunda fikrimi soran insanlara, kendi yaptığımı anlatsam da sonrasında şunu mutlaka ekliyorum, "kendine uygun sağlıklı beslenme yolunu bul ve o yoldan yürü"...
bu noktada şöyle bir söylem var, işte belli başlı şeyleri, mesela; "basit karbonhidrat ve fabrika şekeri gibi şeyleri yemezsen, zaten istesen de çok yüksek miktarda kalori alamazsın"...
bunun doğruluk kısmı, çok nüansta kalıyor diyebilirim.
kendi kilo verme sürecimden bahsedecek olursam, ben yaklaşık 80-85 kiloyken, bir günde 300 gram ceviz içi yiyordum ve bu internet söylemine göre 1950 kalori eder, bunun üzerine başka şeyleri de yediğimi düşündüğünüzde, 3000 kaloriye yakın kalori tüketiyormuşum ve son derece de patır patır kilo veriyordum.
obezken, günde 3000 kaloriyi, hamurişinden aldığım zaman kilo vermeyi bırakın, kilo alıyordum bile!
ayrıca görüldüğü üzre, low carb beslenme ile de çok yüksek kalorilere çıkılabiliyor.
vücudun doğal ve sağlıklı besinleri sindirmesi ile, bir dilim cheesecakei sindirmesi aynı değil. kilo vermenin "temelinde" ne var?
beyaz futbol
-
rasim'in on numara trollediği program:
prandelli istifa ettikten sonra burak'la selçuk bunu ziyaret etmişler. çıkarken gözleri dolmuş. bu bilgi sinan engin'e gelmiş. o da önceki hafta bu ikili hakkında ağır konuşan ahmet çakar'a "hocam ayıp ettin" gibilerinden takılıyor ve diyalog:
a.ç.: kardeşim bunlar timsah gözyaşları, mafyada bile bu işlerin raconu vardır. vurulan adamı ilk vuranlar ziyaret eder.
r.o.k. : ya da çiçek gönderirler hocam
a.ç.: aynen
r.o.k.: hocam senin tanıdığın mafya falan var mı?
a.ç.: var bi kaç tane
r.o.k.: neden sinan engin'e bakarak konuştun hocam
selçuk-burak konusu güm :)))
bu tarz benim
-
kemal doğulu: özlem sen ilk bölümlerde sessiz sakin biriydin, sonradan değiştin.
yarışmacı özlem özden: evet ilk başlarda burada tozdan ışıktan lenslerimle sorun yaşıyordum, kendimi ifade edemiyordum... vs... vs... vs... (uzun açıklamalar)
kemal doğulu: bütün bunların sebebi lens mi yani, lense mi bağlıyoruz? ne dedin tam anlamadım ben? ne dedi?
nur yerlitaş: evet ne diyor bu?
öykü serter: özlem lensmiş.
yemeksepeti.com
-
''faruk hızlı ve nazik bir servis elemanı...''
böyle bir kullanıcı yorumuna yer veren site. abi adam geliyor paketinizi veriyor parasını bir şekilde ödüyorsunuz ve gidiyor. bu samimiyet bu duygular ne zaman oluşuyor hiç anlamıyorum. ayrıca şu an ben de aynı restorandan sipariş verdim buyursun gelsin bakalım kimmiş bu faruk.
edit: sipariş vereli 1 saat 40 dakika oldu hala ortada yok. hele bi gel faruk.
15 ocak 2021 öykü serter'e soruşturma açılması
-
ağzını açan herkesi soruştursalar çok daha kolay olacak, tek tek zor oluyordur böyle. önce ankara barosu*, şimdi bu.
izmir'de 30 ekim'de meydana gelen depremde yaşananlara ilişkin iktidara eleştirilerde bulunan sunucu öykü serter hakkında halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" iddiasıyla soruşturma başlatıldı.
özetle şuursuz bakanlarını da al git ey iktidar demişti.
düzenleme: şereftir tweeti atmış soruşturmaya karşı.
konuşmanın tümü:
bu şiddette bir depremde o evler yıkılmayıp sapasağlam kalsaydı bize mucize aslında gel gör ki, bu toprakların yokluk ve ölüm güzellemeleri, akıl, bilim ve teknolojiyle çözümlenebilecek insan odaklı meselelerin kadere yüklenmesi, siyaseten bu milletin duygusallığının suistimal edilmesi bize üç yaşındaki aydan’ın hayata uzanan elinin mucize olduğu kabulünü mecbur kılıyor. peki… deprem allah’tan ama insana verdiği akıl da... birini kullanmadan diğerine sığınamazsınız. sen tedbirini al gerisi allah’tan deriz. yani o evlerin yaşanamaz olduğunu bile bile yaşanan bu acıların suçunu allah’a atıp tertemiz sıyrılamazsınız. kadere rıza başka bir şey...
depremle ilgili önergeleri reddeden, imar barışında imzası, yetkisi, etkisi olan herkes sorumlu. herkes bu masum insanların ölümünün sebebi, katili... deprem vergilerini çalan - evet çalan (hesabını veremiyorsanız çalınmıştır!) herkes bu acının müsebbibi, bu saatten sonra bu iktidara, idarecilere, yetkilere hesap sormayan herkes de başına geleceklere razı olmuş demektir. artık kendimize gelelim, yeter diyelim; öfkemize sahip çıkalım. bu halkın aklıyla, duygusallığıyla, imanıyla dalga geçer gibi oynadığınız, suistimal ettiğiniz yeter!"
iktidarı ayrı, muhalefeti ayrı... itişiyormuş gibi yapıp el ele bu milletin burnundan getirdiniz; fakirleştirdiniz. sarayın günlük harcaması 10 milyon, izmir’e çıkan ödenek 5 milyon! sadaka mı veriyorsunuz bu nedir allah aşkına? milletin a...koyacağız diyen cengiz'in affedilen vergisi 425 milyon!
şu yardımlaşmayı, dayanışmayı gördükçe bizi bizle bırakın, biz kendimizi kurtarırız, yaşatırız, yönetiriz, neyimiz varsa paylaşırız. bu birlik beraberlikten şov malzemesi çıkarmayı, enkaz üstüne çıkıp bonus toplamayı, yarın hava soğuk değil, yağmur da yok açıkta kalın, diyebilen bakan utanmazlığını, halkımız da çürük binalarda oturmasalarmış arsızlığını, ‘ayda'nın acıyan yeri yok, köfte ayran istiyor’ diyen şuursuz bakanlarını da al git ey iktidar."
detay.