hesabın var mı? giriş yap

  • [ ] sevgilinin evlilik konusunu acmasi
    [ ] ilk "sonra konu$alim" jokerini kullanmak
    [ ] ikinci "sonra konu$alim" jokerini kullanmak
    [ ] sevgilinin "ahmet" jokerini kullanmasi

  • "kadınlar kendilerini güçsüz olana bir idol, güçlü olana bir eşya gibi sunarlar."

    cesare pavese

  • üniversite son sınıftayım, mezuniyete 5 ay kalmış. ameliyat gününü stajlara denk gelmesin diye dönem arasına aldım, hem dedim arkadaşlarım gelir refakatçi olur, hem de ikinci dönem daha sağlıklı olurum.

    neyse geldi ameliyat günü, gittim hastaneye, yatış yapılacak, yaptırdım neyse, refakatçi olmasını söylediğim arkadaşa mesaj attım nerdesin ben yatış yaptırdım diye, ya kusura bakma kanka ben onu unutmuşum dedi. bi' şey diyemedim tabi zaten az sonra da hasta bakıcı ameliyata gidiyoruz dedi, kimse yok mu yanınızda dedi, dedim gelmediler.

    anesteziye girdik, doktor sohbet ediyor hangi fakültedensin falan, dedim dişteyim, oo bizden o zaman sana başka bi şey yapalım uçuralım seni dedi, 3 saat sonunda odada uyandım, hemşire geldi, kimse yok mu dedi, yine aklıma geldi, yok dedim, doktor geldi, kimse yok mu dedi, yok dedim.

    sonra beni vip odaya aldılar, bölüm başkanı yanındaki vizit heyetiyle geldi, sohbet ettiler, 30 dk boyunca benimle ilgilendiler, herhalde diğer doktor hocalarına söylemiş.

    ondan sonra zaten kendi kendime yetmeyi öğrendim. kimseye minnet eylemeden yaşadım.

  • romantizme çok gerek yok gibi, devir değişti. “instagram vaktimizi çalıyor” diyenlere, “girme o zaman” diyorum. senin elinde. retrospektif şekilde bakınca “ne günlerdi ya” diyerek o günleri yad ediyoruz ama zahmetliydi işte. ama o dönemde de o oldukça pratikti çünkü ne sinemaya gitmen gerekiyordu ne tv'de yayınlanmasını beklemen, istediğini alıp izliyordun. şimdi netflix'ten keyif almıyorsan git film satın al izle desem, izlemezsin. izlemezsin çünkü hayat daha hareketli, buna ayıracak zaman kolay yaratılmıyor. o günlerde filme ulaşmak zahmetli olduğu için kıymetliydi. o çaba, arkasından evdekilerle veya arkadaşlarla birlikte film izleme zevkini getiriyordu. film izlemek için organize olma vardı. şimdi yalnızsın. belki de birlikteliği özlüyorsundur. kulaklığını takıp yalnız başına telefondan bişeyler izlemek, kimseyle paylaşmadan sıkıcı geliyordur belki de. ayrıca şimdiki süreç şımarıklık getiriyor. izlediğin önünde izlemediğin arkanda. o kıymetin olmadığı bi' düzen.

    yukarıdaki zamanlar hala mektupla iletişim kurulan dönemlerin biraz sonrasına denk geliyor. mektupla iletişim bile zahmetli gelmiyordu.

    bu 90'lar ortasından 2000'lerin başına kadar olan sürece duyulan özlem başka hiçbir dönem için duyulmuyor heralde.

  • bir kız arkadaşın sevgilisiyle arasında sorunlar vardır. adam, kızı konuşmak için eve çağırır. kız, barışma umuduyla güle oynaya gider, giderken yolda beni arar ''ay barışıcaz galiba'' diye... saatler sonra kız tekrar arar, ağlamaktan zor konuşuyordur. adam kızı eve kapatıp saaatlerce dövmüş, hakaret etmiştir. kızın tüm vücudu çürük içinde, boğazının sıkılmasından sesi kısık çıkmakta, kulağından kan gelmektedir... ailesi çok kapalı olduğundan, erkek arkadaşı olma ihtimalini bile kaldıramayacağından (öyle söylüyor) ailesine hiçbir şey anlatamamaktadır... hastaneye gidip darp raporu almaktan da korkmaktadır çünkü adam sürekli arayıp ''evden dışarı adım atmak yok. ağrıyorsa bir yerlerin buz koy. beni oraya getirme'' diye tehdit etmektedir. adamın asker olması, kızın savcılığa yapacağı şikayetin çocuğun tutuklanmasını sağlamayacağını bilmesi ve yardım isteyecek bir ailesinin olmaması işleri daha da zor hale getirmektedir... tarih 25 mart 2013 ve ülkede kadınları psikopat erkeklerden koruyabilecek bir merci hala yok... tarih 25 mart 2013 ve ülkede muhafazakar aile adı altında kızlarını böylelerinin vicdanlarına terk eden aileler var... bugün tarih 25 mart 2013 ve daha söyleyecek hiçbir şey yok!

    edit: bir çözüm bulundu gibi. iyi insanlar sağolsunlar. her karanlıkta bir aydınlık nokta varmış...
    bu sözlük her derde deva.
    edit 2: çözümü merak edenler olmuş. yazmak lazım. olur da benzer durumlar yaşanır falan... memurun amiri, müdürü, özel sektör çalışanının patronu varsa, askerin de üst rütbelisi var. çözüm o.

  • eğer insanlar bir şey yapmadıysa, sürü psikolojisidir.

    kuşlar için sürü psikolojileri; adını hatırlayamadığım bir kitap da şöyle ifade ediyordu, ilk başlarda küçük gruplarla ilerlerken, arkadaki kuşun, öndekini körü körüne takip etmesi ile çılgın kitlelere sahip olunuyor. bir süre sonra bu nizami düzenleri bozuluyor. en öndeki de yanına gelenler ile liderlik yapamayacak konuma gelir. ve en sonunda en öndeki olanlar yanındakini gördüğü gibi amaçsız hareketlerde bulunur, öyle devam eder ki düz uçamazlar. ta ki karşılarına çok dallı bir ağaç çıkana kadar veya su kenarı bir yerde sürünün azalması ile kontrol altına alabiliyorlarmış.

    biz de aşağıdan, -aa kuşlar gök yüzünde dans ediyor diyoruz. aslında yukarda ne mücadeleler kopuyor amk.

    cahil grupları tanımlamak için güzeldir. sürü psikolojisi tabi okumuş insanlar gerizekalı aptallar diyememiş.

  • gold digger olacaksanız da böyle olun kızlar. en azından barzo gibi alaçatı'da beach club'a gitmiyor.

  • entelektüel bi' insan. evde pijamasıyla otururken "yaşanmışlık" diyor ve aniden boynunda bi' fular belirip kendini cihangir'de bi' kafede kahvesini yudumlarken buluyor. mucize. evet.