hesabın var mı? giriş yap

  • tam esra hanım'a hak verecektim kendini aklamak için paylaştığı fotoğraflar da kötü.

    ne çifti tanıyorum ne de fotoğrafçıyı ama göz var izan var. bacım sen haksızsın... çektiğin fotoğraflar ciddi anlamda başarılı değil. yeterince üzülmüşsün başka bir şey yazmak istemiyorum ama kabul et, başarılı değilsin.

    çevrendeki insanlar "çok iyisin, başarılısın" deyince öyle olmuyor ne yazık ki. bu işi yapmakta ısrarcıysan lütfen kendini geliştir. ekmek yediğin işe saygı duy.

    edit: haber de aleyhine olmuş. bunu okuyorsan lütfen üzülme, her şey yoluna girecek. eskisinden daha iyi olacak.

    biz kendimizden daha zayıf gördüğümüzü hunharca ezeriz, acısından zevk alırız. insanlığın doğasında var biliyorsun, bu kez kurban sen oldun.

    bir basın mensubu olarak sana tavsiyem daha fazla açıklama yapma. çift ne derse desin sessizliğini koru. iki güne kalmaz unutulacak.

    ama üstte söylediklerim hala geçerli. başarılı bir fotoğrafçı olsaydın insanlar bu kadar yüklenmezdi sana. sayfanda yazanları değil tüm samimiyetimle söylüyorum bunu dikkate al.

  • sucukçuluk ve otobüs şoförlüğü dışında bir niteliği olmayan, ortalama kahvehane müdavimi çapında, cahil, hırsız, hilebaz, ahlaksız ve rüşvetçi bir bayır turbunu savunmak için nasıl saçma başlık açacağını şaşıran muhteremden evladır.

  • - kola kapagi ile alabiliyor muyuz?
    - gecti o kampanya.
    - ama sisede oyle yazmiyor?
    - sisede durdugu gibi durmuyor iste.

  • ilk olarak psikiyatrist ernst jentsch tarafından 1906 yılında* ortaya atılmış fakat 1919'da sigmund freud tarafından tekrardan ele alınmış kavramdır unheimlich, yani tekinsiz. fakat ikisinin ele aldığı tekinsiz kavramı birbirinden farklıdır. kavram en basit haliyle tanıdık, bilindik olanın bilinmez olmasını ifade eder. bir diğer taraftan da bastırılmış olanın geri dönmesi, tanıdık olanın yabancılaşması ve farklı şekillerde kendisini göstermesidir.

    freud bu kavramı dehşet veren bir ruh durumu olarak açıklar. aynı zamanda anksiyete, dehşet, korku gibi birbiri yerine kullanılan fakat farklı anlamları olan kavramları da açıklar. anksiyete belirli bir tehlikeli bekleme ve dolayısıyla ona hazır olma durumunu ifade ederken, korku ise korkulacak belli bir nesne veya durumu gerektirir. fakat dehşet dediğimiz kavram insanın hazırlıksız olarak bir tehlikeye düştüğünde bulunduğu duruma verilen isimdir. dolayısıyla tekinsiz kavramı daha çok dehşet kavramıyla daha yakından ilgilidir.

    freud'a göre tekinsizlik hissi nesnenin niteliğinde değil, algılanışında oluşur. bunu oluşturan iki kavram vardır. bunlardan biri "zihinsel belirsizlik", "yabancılık hissi" ve "ait hissetmeme"'dir. bir diğeri ise bilindiği varsayılan bir şeyin yabancı olmasından doğan bir yeniden algılanış değil, aynı zamanda bilinçaltında bastırılanların geri dönmesiyle yüzeye çıkan korku ve kaygıdır.

    unheimlich kavramı aslında günlük yaşamdan daha çok sanatta ve edebiyatta kendini bulmuştur. ölüm ve göç de unheimlich kavramını çağrıştırır, kişinin kimi zaman aynaya baktığında bir an kendini tanıyamaması ve kendini sorgulaması da bunu çağrıştırır, yıllar önce geçmiş olduğunuz bir sokaktan tekrar geçtiğinizde size yabancı olan o his de bunu çağrıştırır, bir zamanlar tanıdığınızı zannettiğiniz sevgiliyi birden aslında hiç tanımadığınızı fark ettiğiniz o an da bunu çağrıştırır. bu kişiyi tanıdığını, bildiğini zannediyordun; senin için ev ve yuvaydı*, güvenilir ve güvenliydi. fakat artık sana yabancı, bambaşka ve tam da bundan dolayı seni tedirgin eden biri var karşında. unheimlich kavramı tam olarak budur bence.

  • 4 vakit namaz kıldığım ortaokul yıllarımda içinde bulunduğum nesil. özellikle gider caminin kolonlarının dibinde otururdum. tesbih rezervinin %12,5' una hakimdim.

    ortada, elleri boş dayıları süzer, kolon dibindeki tesbihleri avuçladığım gibi fırlatırdım.

    çok keyifliydi lan.