hesabın var mı? giriş yap

  • sizin ben adaletinizi si.eyim!

    allah belanızı versin...

    lan geçtim artık malum kişiyi... milyar dolarlık israflarını; dünkü belediye başkanı bile artık hangi tüyü bitmemiş yetimin hakkını yediyse 500 araçlık konvoylarla görüntü veriyor, golf sahalarından tarım kurtarıyor. sokaklar ultra lüks alman arabaları ile dolu, ki hepimiz en çok da o şerefsizler biliyor ki biz bu kadar zengin bir ülke değiliz, artık hırsızlık organize hale gelmiş tabana yayılmış, lan resmen hırsızlıkta sosyalist davranılmaya başlanmış... herkes bir yerden adilik peşinde ama bu adamı böyle yakalıyorsunuz...

    bu ülkenin yasalarını çıkaran milletvekilleri, bu ülkenin adalet sisteminin kilometre taşları hakimleri, savcıları, yüksek veya alçak! yargı organları... güvenlik güçleri kolluk kuvvetleri... lan bu adamı böyle kıskıvrak sakatlarcasına yakalayan bu düzene çanak tutan bu ülkenin sözde vatandaşları... sizin ben adaletinizi cibiliyetinizi sileyim! allah topunuzun yedi bin türlü belanızı versin!

    e mi?

  • avrupanın da birçok ülkesinde aynı uygulama var. isviçre'de şehrin merkezinde iyi sayılabilecek bir apartmanda otururken, tüm apartman ortak kullanırdı makineyi. üstelik de tam bir isviçreli planlaması ile. elindeki kartı makinenin üstündeki switch'e sokardın ve kullanılan elektrik senin dairenin sayacını çalıştırırdı. böylece kimsenin hakkı geçmezdi.
    10 dairelik apartmanda, hiçbir zaman da sıra olmazdı. giderdin, yıkardın. o kadar.
    işe ekonomik açıdan baktığımızda türkiye'yi düşünelim. koca bir makine ve pek de ucuz sayılmaz. haftada max 3 kere çalışır ve toprağın değerli olduğu bir ülkede, dairenin kullanım alanından çalar. isviçrede çoğu evin, oda kapılarının sürgülü olduğunu, böylece daire kullanım alanlarını arttırdığını da ekleyelim. çamaşır makinesinden nereye geldik amk. sonuç israfın önüne geçmektedir :)

  • öğretmen, öğrencisine;

    -fatih senin yaşındayken istanbul'u fethetti. peki sen ne yapıyorsun ? hala çocuk gibi şımarıp, oyun oynuyorsun.
    öğrenci: ama hocam, onun da hocası akşemseddin'di, der.

    bu kısa ve özlü hikayeden bihaber olan insan beyanatıdır.

  • ortak arkadaşların olduğu durumlarda, "bu dosyaları silmeniz bazı programların çalışmamasına sebep olabilir" şeklinde bir uyarıyla karşılaşılabilir.

  • "kılıcdaroglu eksisozluk'te aniden yazar olarak, yazar olmak icin aylardır bekleyen binlerce caylagın hakkını yedi"

    sabah.

  • $arabın kalitesi deği$ik $ekillerde anla$ılabilir. belli başlı yöntemleri sıralamak gerekirse renginden başlamak en iyisi... beyaz $arabın rengi ye$ile bakan sarı olmalıdır. diğer bir ifade ile üzümün gerçek rengi $araba aksettirilebilmelidir. $araplarda renk, dinlenme sonucu koyula$ır ve eskiyince altın sarısına döner. çok eski şaraplarda renk, mat sarı haline gelir. koklanırken buke algılanabilirse eskimi$, algılanamıyorsa hatalı olduğu anla$ılır.

    kırmızı $araplarda ise renk genç iken ahududulu, eskime müddetine göre sırayla nar kırmızısı,kiremit renginin tonlarını alır. renge bakarak $arabın kaç yıllık olduğu söylenebilir. diğer yandan $arabın içinde tanen dediğimiz buruklukta mevcuttur. kırmızı $arabın rengini koyulaştırmaya çalı$ırken tatta tanenin fazla olmaması gerekir.

    bardağa konan $arabın üstten* bakıldığında$arap eski ise, üst kısmındaki renkte matlaşma, kahvrengileşme görülür. yandan bakıldığında ise bu renk farkı görülmez. bu yuzden $arabın çanağına dikine bakan gurmelerle dalga geçilir. üstten ve yandan bakıldığında renk farkı yoksa $arap genç demektir.

    $arapta berrak ve parlak bir görünüm elde etme* önemlidir. bardağa konan $arap tortusuz, temiz ve berrak olmalıdır. $araplar iyi filtre edilmiş olsa bile uzun süre bekletildiklerinde içinde bazı tortular oluşur. özellikle kırmızı $araplarda bu daha belirgindir. $i$e salladıgında tortular rengi bulandırmadan yava$ yava$ dibe batıyorlarsa bunlar doğal tortulardır. $arabı salladığımızda rengi bulanıyorsa ve berrakla$ması uzun sürüyorsa o $arabı içmeyin. bozulmu$tur.

    $arabımızı beklettiğimizde üzüm kokusu kaybolur zaten. bunun yerine eskime kokusu alır. buna buke denir. buke burunda degil genizde algılanır. iyi şarabın kokusu asla rahatsız edici degildir.

    has $arabın kendisine has tadı vardır. $arabı agzımıza alıp gevi$ getirir gibi gezdirmemizin bir nedeni kalitesi ölçmektir o da $u $ekilde olur efenim. bilindiği üzre agzımızda ek$i, tatlı, tuzlu ve acı olmak üzere dört tad alma duyusu vardır. ağza alınana $arabın yudumu bu dört duyu ile temas edecek $ekilde ağızda gezdirilmelidir. diğer bir ifade ile $arap agızda çiğnenmemelidir. yıllanmı$ $araplarda alkol ve asit incelenir. ağırlık ve sertlik kalkar. genelde şaraplar ağır sert ve ek$i olurlar.

    şu anda asla ele alınmayacak şarapları sıralamak isterdim ama bu bizim biryerimize girebilir. köpeköldürenden dom perignon a kadar her $arap tadılmalıdır. $arap kişilikli bir içkidir.