hesabın var mı? giriş yap

  • başlık: mordor'a da gittik beraber

    1- sorun ortadünyada değildi biz tam yalandık

    2- orkların olmadığı bi yerde savaşmak isterdim

    3- elflerin olmadığı ülkelerde yaşamak isterdim

    5- bana mordora, vize verecek kişi çok çok çok çok
    kıymetlimisi, dağa atacak kişi çok çok çok çok

    6- cigara da içtik beraaabeeer

    7- kafaları daaa yaşadıık

    8- sorun nazgüllerde değildi

    10- biz tam yayandık.... frodoyla ben, buçukluk adamdık

  • (pazartesi)
    - anneeeaaa alikerem benim oyunumu aldi serviste, geri isteyince de vurduuu
    - oglum, yarin guzelce iste, baskasinin malini almak hirsizliktir diye anlat, isterse paylasacagini da soyle, eminim geri verir.

    (sali)
    - aneeaaaa alikereme soyledim, paylasirim da dedim, bu sefer tekme atti
    - oglucum, sen uzulme, eminim alikerem'le ortada bir yol bulursunuz, anlasirsiniz, oyunu aldin mi?
    - alamadim, kafani servis kapisina takar suruklene suruklene okula kadar gidersin dedi (ne manyak cocukmus lan bu da, alt tarafi 8 yasinda).
    - tamam, kendi aranizda cozemiyorsaniz servis ablasindan yardim isteyin o zaman.

    (carsamba)
    - anneeeaaa alikerem kolumu isirdi, gozume de yumruk atti, oyunu da alamadim. bi daha istersem tenefuste beni lise binasinin bahcesine goturup dovecekmis, oyle dedi.
    - yarin git sen de ona vur o zaman

    (persembe)
    - anne, oyunumu aldim.
    - hmm... iyi oglum. (irdelemiycem, allahim naaptim ben?)

    (persembe saat 19:30, telefon calar)
    - aloo, ben alikerem'in annesi bilmemne, oglunuz alikerem'i dovmus. (ahanda!)
    - allah allah, cok ilginc. ne olmus, neden kavga etmisler?
    - bilmiyorum valla, anlatmadi alikerem.
    - bi sorun bakalim.
    (on dakika sonra)
    - alo, sizin oglan durup dururken vurmus, servise biner binmez yumruk atmis.
    - hanfendi, ben aralarinda halletsinler diye uc gundur ugrasiyorum (olayi bildigim kadariyla anlatirim), oglunuzla uzlasmasmaya calistigina eminim oglumun, ama sonunda boyle halletmisler iste.
    - nesi hallolmus? kaba kuvvetle mi hallolurmus. ne bicim annesiniz siz, ne bicim cocuk yetistiriyorsunuz? mudure sikayet edecegim oglunuzu.
    - buyrun edin. bu arada, alikerem kac yasindaydi pardon?
    - 8
    - benimki 6 oldu, cuma gunu. (ne diyorum ben? bu ben olamam? ama nasi da dovmus kendinden buyuk cocugu) iyi aksamlar (nezaketin batsin zkurmus, kari suratina kapadi telefonu)

    (cuma)
    - anneee mudurun odasina gittim yine
    - (bilmezden gel zkurmus, sakin ol) aaa neden?
    - bilmiyorum ki, birinin koltugunu tekmelemisim galiba serviste
    - hmm, alikerem'e vurdun diye olmasin?
    - yok ya, vurmadim bile, oyunumu ver yoksa seni bayiltana kadar doverim dedim, odu koptu.
    - aaa baak koca bir karga gecti disarda. (naaptim ben, naaptim?)

  • anonymous'un neye karşı olduğunu yine bir türlü anlayamadığım sızdırılma.

    şimdi sen iddia ettiğin gibi hükumete karşıysan onların sitelerini hack'lersin, bir şekilde zarar verirsin. orasını anlayışla karşıladığım gibi destek de veririm, ama sen türk insanının, türkiye vatandaşlarının özel bilgilerini internete sızdırıp duruyorsun. hükumete falan karşı değilsin, direkt türk insanına karşısın.

    benim bu coğrafyada doğmak dışında senden ne farkım var? bana niye yapıyorsun bunu? zavallı vatandaşın ne suçu var?

    edit: mesaj atanlara teşekkürler. anonymous, bu hack'le ilgili hiç bir alakaları olmadığını duyurmuş. sahiplenen de çıkmadı. çok garip gerçekten...

    debe editi: (bkz: furkan bebeğe yardım ediyoruz kampanyası)

    debe editi 2: (bkz: rehber köpekler derneği) - (bkz: #60468430)

  • bereket tabi ki. ne zaman kasaya gelirken şu kadar tutar diye tahmin etsem tahminimin altında çıkıyor toplam tutar.

  • kimilerine doğuştan default olarak gelen özellik. karşı cins konusunda yanlızlık çekmeyeni boldur bu tiplerin. etraflarından "karşı cins" asla eksik olmaz. cep telefonları susmaz. iyi arkadaşlar, dostlar asla eksik olmaz. eksik olan tek şey bireyin aşık olunma ihtiyacıdır. o da zaten karşılanmaz.

    "iyi insan", "zarar gelmez insan", "partilere, düğüne, derneğe çağırılan insan"dır. ama kimse onun "sevilme" ihtiyacını anlamaz. "lan öyle sevmeyin, başka türlü sevin" mesajlarını ya kimse anlamaz, ya da yanlış anlar. karşı tarafa "ulan ilişki yaşamak istiyorum" diye açık açık bildirimde bulunduklarında, karşı taraftan "sana aşık olacak birini bulalım"la gelirler. ya da "doğru kişi henüz karşına çıkmadı"yla. 30larına geldiklerinde jeton düşer, boşverirler aşkı falan. aşka inançları kalmaz.

    acayiptir, gariptir, birey kendini toplumdan değilmiş gibi hisseder.

    yıllar sonra gelen edit: beni çok seven. biriyle evlendim. buradan şu dersi çıkarıyoruz, umudumuzu hiç bir zaman kaybetmiyoruz.

  • başlık: milli oluşumu dinlemek isteyenler buyursun

    entry: lisenin ilk senesi bitmiş . . . (burada lisedeki kızlardan vs bahsediyor milli olma hikayesini anlatacak.)

    @2 ulan ben de siyasi anlamda bir milli oluşumdan bahsediceksin sandım amk

  • ekşiye dahi müdahale edebileceğini sanan bir ego delisinin çok da şey olmadığı laftır.
    gerçekler acıdır acun efendi! öyle dilediğince yaşayacan, biz de eleştirmeyecez öyle mi? çok beklersin!
    twittera ekşi sözlüğe kalsa burada olamazdık demiş. sen zaten orda olmamalısın ama bunu ekşi sözlük ya da twitter istiyor diye değil, normali bu olduğu için. sen şartlara (!) uydun ve yandaş rolünü çok güzel oynadın. seni eleştirdiğimiz noktaları bi düşün istersen.
    kızından küçük kızdan başkasıyla evliyken çocuk yaptın. ses etmeyelim mi ?
    işine gelmeyene hakaret ettin, gelene eyvallah ettin, yazmayalım mı?
    sesini çıkarman gereken yerde sustun, gereksiz yerlerde sesini çıkardın, görmeyelim mi?
    hiç kusura bakma. senin sözün ancak yarışmacına ve işini kaybetmekten korkan çalışanına geçer. zerre kadar laf etme durumun yok sözlüğe.

  • yazık sizlere. gerçekten sizler adına utanıyorum. meslek örgütünüze sahip çıkacağınız yerde yazdıklarınız utanç verici. mimarlar odası sayesinde onlarca hukuksuz yıkım ve yapımın önüne geçildi. bu yıl ankara'da asbest olayının duyulması sadece odanın çabasıyla oldu. artık onun da eli kolu bağlı. başınıza bir iş geldiğinde -olur ya- hakkınızı bireysel olarak ararsınız artık.

    bir de buradan okuyun: http://www.birgun.net/…kez-daha-hedefte-162403.html

  • eaah eytere be. gırgır, şamata, troll bir yere kadar. arabesk, sen zaten köşede dur. ortalık karışık. açılın, akademik bilgi paylaşmaya geldim.

    konuş, inek:

    eved.

    (bkz: lisa feldman barrett) psikoloji alanında bir profesördür ve aynı zamanda sinirbilimcidir. bir süre önce üniversitemin psikoloji bölümünün lisans öğrencileri bu harika hocayı zoom konferansına getirdi ve biz de efsane bir sunum izledik. o günden beri bu kadına hayranım ve duygular üzerine yazdığı şeyleri okumaya başladım. bunlardan biri de "how emotions are made: the secret life of the brain" yani "duygular nasıl yapılır: beynin gizli yaşamı" isimli kitabıdır.

    türkçeye çevrildi mi bilmiyorum.

    bu kitapta dr. barrett'ın 2 temel argümanı var:

    1) duygular parmak izi gibi belirli, özel şeyler değil. mesela "öfke" diye belli bir duygu yok. yani öfkenin parmak izi yok. x'in a zamanındaki öfkesi, y'nin b zamanındaki öfkesi var. ya da p olgusunun t varlığında bireylerde yaratabileceği duygudurumlar olabilir.

    2) duygular simülasyondur.

    1. maddenin yeterince açık olduğunu düşünerek ikinci maddeye geçiyorum.

    arkadaşlar, dr. barrett bu argümanı ile şunu anlatıyor. biz bir toplumun, kültürün üyesiyiz. bir şeylere maruz kalıyoruz. bir şeyler bize sürekli tekrarlanıyor. bu cepte.

    5 duyudan gelen gerçek veriler var. bu da cepte.

    beynin çok güçlü bir yanı var. o da şu: tahmin etmek. bunu cebe atarken barrett'ın sunumunda verdiği örneği de açıklamak isterim. bu örnekten sonra ben bir çok şeydeki duruşumu değiştirmeye başladım 2 haftadır falan. neyse, gelelim örneğe:

    biz su içtiğimiz zaman susuzluğumuzun giderildiğini 2-3 yudum sonra anlıyoruz ya, haydi 5 yudum olsun ya da 1 şişeyi 10 saniyede tepemize diktik diyelim.

    aslında beynin, "susuzluk giderildi."yi algılaması için suyun vücuttaki ihtiyaçları karşılaması olayı 20 dk sürüyor.

    ama biz, saniyeler içinde anlıyoruz. çünkü beyin "tahmin gücü" sayesinde susuzluğun bir süre sonra giderileceğini tahmin ediyor ve size "susuzluk giderildi" bilgisini veriyor.

    metaforik olarak beyin, bildiğiniz en iyi falcıdan daha iyi bir falcı yani.

    neyse. gelelim duygulara.

    kafamızın içinde olup biten duygu dediğimiz bu şeyler aslında bizim maruz kaldığımız her şey sebebiyle (buraya yetişme biçiminizden izlediğiniz reklamlara kadar her şeyi dahil edebilirsiniz.) beynimizin tahmin etme gücünün çalışması ve bize, örnek veriyorum, "al sana sevgi" diye bir duygu üretmesi demek.

    yani biz, işe aldığımız aktörlerin (5 duyunun bize getirdiği sosyal, kültürel her türlü veri) bizde yarattığı tiyatro oyununu izliyoruz, duygu diye.

    sen, ölümün sevinçle karşılandığı bir toplumda yetişseydin, cenazeler seni ağlatmayacaktı.

    sen, ailenin ilk 6 yaştan sonra gereksiz görüldüğü ve çocukların okullarda yetiştiği ve anne babasını haftada 1 gün gördüğü bir sistemde büyüseydin ailen de sana ona göre davranacaktı ve senin anne-baba aidiyet duygun, böyle büyümeyen çocuğunkinden çok farklı olacaktı.

    örnekler çoğaltılabilir. gelelim sevgiye.

    "gerçek sevgi" diye bir şey yok. x'in sevgiyi gösterme ve alma biçimi var. hepsini beyin yaratıyor.

    flört şiddetinin en sikko cümlesi olan "sen kafanda kurmuşsun" olayı duygular için tamamen doğru.

    hepimiz, duyguları kafamızda kurduk. gerçek sevgi, zart sevgi hepsi simülasyon.

    bir sevgi biçiminden memnun değilsen, sevildiğini hissetmiyorsan algını, bakış açını ve maruz kaldığın çevreyi değiştireceksin.

    o zaman beynin, yeni tahminler yaratmaya başlayacak. sana yeni simülasyonlar kuracak.

    bu hususta kararlıysan da bir gün beyin seni mutluluk simülasyonu ile ödüllendirecek. yani yeni aktörler, yeni dekorlar, sonunda sevdiğin oyunu oynayacaklar senin için.

    "sen değişirsen dünyan değişir." klişesi yarı doğru bir klişe. tamamen doğru olması için ise dünyanı değiştirmen gerekiyor ki o da seni değiştirsin.

    bu noktada kimisi ülke, kültür değiştirir. kimisi iş değiştirir. kimisi de partner bulma pratiklerini değiştirir.

    artık nasıl olacaksa.

    debedit: teşekkürler. sizi seviyorum. gerçekten.