ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
progeria
-
progeria (eski yunancada erken yaslilik anlamina gelir), ender gorulen, son derece ilginc ve oldurucu bir hastaliktir. bu hastaliga yakalanan cocuklar erken yasta dede veya nine haline gelirler. bu hastalar, saclari dokuldugu, kalp krizleri ve eklem iltihaplari olustugu icin, bir zamanlar, yaslanma surecini izlenmesinde mukemmel bir bilimsel model kabul edilirlerdi. fakat gunumuzde bilim adamlari, bu benzeyisin gercek yaslanmayla kiyaslandiginda sinirli oldugunu ortaya cikardilar. buyuk olasilikla kalitsal olarak bu hastaliga yakalanan genc kurbanlarda, katarak, seker ya da kanser gibi yaslilikla yakin iliskili hastaliklar ender gorulur. diger yandan, genellikle ileri suruldugu gibi, progeria kurbanlarinin 13-19 yaslari arasinda oldugu ile ilgili ipuclari yoktur.
çocukluktan kalma uykuya dalma yöntemleri
-
(bkz: anne dayağı)
sonra bi hafifliyor insan, anlatamam.. huşu içinde gözümde yaşımla uyurdum, anne dayağı şart ama
ilber ortaylı'nın kürt gencine verdiği ayar
-
bayraksız bir ırkçının yapmaya çalıştığı provokasyonu geri püskürten bir cevaptır. bana kalırsa ilber hoca daha sert bi cevap bile verebilirdi. çünkü önderleri apo'nun da m.ali birand röportajında söylediği gibi bu ve bunun gibiler hoş laftan anlamaz.
tarihi, bayrağı, vatanı bile belli olmayan, meseleye yekten "dünyada türkler kadar geçmişiyle övünen bir ırk yok, türkler kendi söyledikleri yalana kendileri inanıyor" diye giriş yapması zaten ne denli kompleks sahibi bir ırkçı olduğunu gösteriyor.
hiç kitap okumayanlara önerilecek ilk kitap
-
polisiye türünde olması mantıklı olacak bir kitaptır. kitap okuma alışkanlığı kazandırması açısından sürükleyici ve kaliteli polisiye romanları/hikayeleri bir adım daha önde görüyorum. kalınlığıyla korkutmayan, içeriğiyle keyiflendiren, hızlıca sonuca giden polisiye deyince de aklıma ilk sherlock holmes hikayeleri geliyor. yerli yazarlarımızdan ahmet ümit'in çoğu kitabı bu açıdan güzeldir.
polisiye kitapları bir kenara koyarsak ben şahsen tanıdığım az kitap okuyan kişilere sıklıkla sait faik'in öykü kitaplarını(özellikle lüzumsuz adam), çehov'un seçme öykülerini, stefan zweig'in satranç'ını ve amok koşucusu'nu öneriyorum.
bazı yazar arkadaşlarımızın ulysses, tutunamayanlar, yabancı gibi kitapları önerdiklerini görüyorum ki bu oldukça saçma geliyor. tamam,güzel, siz bu kitapları okumuşsunuz, bunu belirtme ihtiyacı hissetmişsiniz (ki bahse girerim ulysses'i okuduğunu iddia eden kişileri çoğu bitirememiştir) ama hiç kitap okumayan birine bu kitapları önerirseniz en az bir kaç yıl daha bir şey okumamalarını garanti altına almış olursunuz.
n harfi ile başlayan hayvan adları
-
(bkz: ninja kaplumbağası)
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık:bir kıza tecavüz etseniz nereye kacarsınız
49.her hangi bir akp binasına
finansal kuruluşların türk lirasına saldırısı
-
vay be, birkaç sene öncesine kadar hürriyet takip ettiğim başlıca haber siteleri arasında geliyordu. şu an bakınca bu köklü gazetenin bile aciz bir hale geldiğini üzüntüyle görüp kapattım haberi.
yazık.
vicdani ret
-
anlamıyorum.
söyleyecek o kadar çok şeyim, dışarı vurmak istediğim o kadar çok duygu var ki…
baştan söyleyeyim, vicdani retin olması gereken bir hak olduğunu, askerlik konusunda en mantıklı ve zaten olması gerekenin de profesyonel ordu şekli olduğunu düşünüyorum. açıkçası diğer ülkelerin uygulamalarından çok haberim yok. ancak yine askerlik yapmak isteyenlere askerlik açık olabilir. herkesin kendi inancı, düşüncesi… deli gibi askerlik yapmak isteyenler de olabilir tabii.
yalnız ben anlamıyorum. vicdani ret çıkacak diye etekleri tutuşan, vicdani retçilere ‘defolsun gitsinler madem’, ‘bunu da mı görecektik’, ‘şehitlerin ahı bulur sizi’ diyen; hiçbir hedef, amaç, sonuç yokken göz göre göre binlerce gencin bir hiç uğruna ‘şehit’ olmasını normal bulan, boş yere gencecik yaşta ölmek istemeyen insanlara demediğini bırakmayan insanları anlayamıyorum. zorla askere alınan, üstüne üstlük bu zorunlu görevi komutanlarından dayak yiyerek, komutanlara, komutanların ailelerine hizmet ederek, birkaç aylık ne idüğü belirsiz ‘eğitim’ sonrası ellerinde silahlarla, kedinin önüne mama koyar gibi teröristlerin önüne konulup güya ‘savaşarak’, psikolojileri bozularak geçiren ve daha da kötüsü bundan hiç gücenmeyen insanları anlamıyorum, anlayamıyorum.
‘’ben askere gider şehit olursam, karıma çoluğuma çocuğuma n’olur, kim bakar kim sahip çıkar?’’ diye soran adama, ‘’bunca zaman kaçmasaydın’’, ‘’ sanki her giden şehit oluyo ya sen de’’ diyen zihniyeti gerçekten anlayamıyorum.
askerlik vatan borcu falan değildir. kimse kusura bakmasın, ben bu vatan için ölmeyi göze almam. benim öyle bir borcum yok. ‘askerlik yapmak istemeyen zaten hayındır, vatansızdır’ diyen insanlara cidden çok sinirleniyorum. o kadar cahiliz ki. o kadar saçma salak şeylerle yıllardır uyutulmuş, gözleri kapatılmış, mutlu olmayı bilmeyen, istemeyen bir halkız ki.
diyor ki, ‘’yazıklar olsun’’ diyor; ‘’türklük diye bir şey de kalmadı’’. gözleri abartılı milliyetçilikle, saçma sapan ideolojilerle, dinle, mantık dışındaki her şeyle boyanmış insanlar. kusura bakmayın, türklük eğer bu şekilde savunduğunuz şeyse, ben türk de olmayayım dostlar. size kalsın türklük. gidin askere terörist öldürün, ölün. çünkü terörist öldürmekle, ölmekle pırıl pırıl bi ülke olcak türkiye’niz. komutanın karısına iyi vakit geçirtirseniz hemen bitecek terör, fakirlik, mutsuzluk. patatesleri düzgün soyarsanız muhteşem bir türk olursunuz işte.
ben dinine de, vatanına da düşkün kimseye kötü bir düşünce beslemez, kötü söz söylemezken sırf düşüncelerim doğrultusunda boş yere ‘hizmet’ etmek istemiyorum diye ‘vatansız, vicdansız, beş para etmez’ biri olduğum için bu isyanım. askerliğin ‘vatan borcum’ olduğunu düşünmüyorum diye, sanki haberlerini duyduğumda üzülmüyormuşum sandıkları şehitlerin ahının en büyük belam olmasını istedikleri için. kusura bakmayın, vatanı korumak, terörü önlemek, engellemek, yok etmek benim işim değil, devletin işi. askerin işi. ama ben asker değilim. kurarsın adam gibi ordunu, kum torbasından set çeker gibi sokaktan adam toplayıp dizmezsin sınıra. o zaman ne yaparsan yap. ben öğrenciyim, belki bilim adamıyım, belki sanatçıyım, belki beş parasız işsiz bi adamım, belki anneyim belki babayım. ama kusura bakmayın, asker değilim. eğer türklük askere koşa koşa gitmekse, türk de olmayayım ziyanı yok. şehit olmak istemiyorum diye vicdansızsam, en vicdanlı siz olun. inanın hiç önemli değil, en yüce türk siz olun.
nasıl diyor siz,
her türk asker doğar. heh.
ben anlamıyorum ondan.
halil sezai paracıkoğlu
-
--- alıntı ---
bir şarkıda ''oyy oyyy'' geçiyorsa halk müziğidir ''yo, yo'' geçiyorsa rap müziğidir ' ayy ayyy' geçiyorsa halil sezai'dir kesin o.
--- alıntı ---
vakaların artmasının sebebi hepimiziz 84 milyon
-
tabi canım kurallara uyalım. fahrettin bey, izninizle;
1. mesela öğretmenleri aşılayalım dediğimiz zaman, gerçekten aşılayalım, yalan söylemeyelim.
(bkz: 45 gunde 26 ogretmenin hayatini kaybetmesi)
https://www.hurriyet.com.tr/…mini-acikladi-41737651
linkte şubat sonu diyor arkadaşlar.
2. mesela toplu faaliyetlerden kaçınalım değil mi, kongreler falan düzenlemeyelim değil mi?
(bkz: akp kongresinden virus kapan adamin olmesi)
https://www.sozcu.com.tr/…ayatini-kaybetti-6361085/
3. mesela cenazelere katılmayalım değil mi, bir de arkada saklanmaya da çalışmayalım?
https://www.cumhuriyet.com.tr/…le-gizlenmis-1820744
https://www.cumhuriyet.com.tr/…-ozur-diledi-1816210
4. mesela milletimize alenen yalan söylemeyelim vakalar hususunda değil mi? aynı ailede 1'den fazla covidli vaka varsa mesela, diğerlerine test yapalım ki, doğru vaka / test oranına ulaşabilelim değil mi?
https://www.sozcu.com.tr/…an-tepki-yagiyor-6141278/
5. mesela verileri dünya sağlık örgütüyle paylaşırken bile manipule etmeyelim değil mi? covidden ölenleri doğal ölüm olarak yazmayalım değil mi?
https://www.dw.com/…kiyeye-korona-notası/a-55522557
https://www.cumhuriyet.com.tr/…olum-yazildi-1790281
bunun gibi bir çok kurala önce kendiniz uyun da, sonra millete ahkam kesersiniz. bulunduğunuz koltukta dakika durmayacak adamlar halen halka yükleniyorlar.
edit: belgelerle geldim.
edit 2: ruh halim;
https://www.youtube.com/watch?v=6ci1cvpkeog
köpektaparların skandal ses kaydı
-
önce sokak köpekleri sonra da bu it taparlar toplanmalı. bunlar topluma zarar kişilerdir.
ayrılınan her sevgilinin kısa sürede evlenmesi
-
insan ömrü sonsuza kadar sürmüyor. an itibariyle türkiye'de ortalama ömür 75 yıl.
üniversite mezunu, evlenmek ve çocuk doğurmak isteyen bir kadın da genelde 25 ila 30 yaşları arasında evleniyor zaten. yani evlenmek için toplam 5 yılı var.
e bu kadın senden ayrıldıktan kısa süre sonra evlenmesin de ne yapsın? ah bizim ilişkimiz süperdi, o yüzden en az 1 yıl başkasına bakmadan, 2 yıl da evlenmeden bekleyeyim mi desin?
son 10 yılda, evlenmek isteyen kadını aşağılamaya doyamadı millet. hırsız, katil bu kadar sıkça yerilmiyor muhtemelen.
- ay duydun mu, aynur mehmet'i evlenmeye zorluyormuş.
lan aynur dediğin 15 değil 28 yaşında, işi gücü olan hatun. evlenmek, aile kurmak istiyor. bunun için de çok zamanı kalmamış zaten. o dönemde yanında olan erkek arkadaşıyla evlenmeyi istemeyecek de görücü usulüyle mi evlenecek? o mehmet denen hıyar, sevgilisinin evlenmek istediğini bilmiyor mu? n'oluyoruz lan?
dangalaklar sizi.