hesabın var mı? giriş yap

  • 5bin lira alip istanbulda kirada oturup bir de ailesine bakiyorsa, lcw den giyinebildigine sukur edebilmelidir

  • askerlik görevimi yaptığım sırada korucular da askerlerle birlikte operasyonlara katılıyordu. bir görevin minimum süresi 1 hafta sürüyordu. kendi birliğimizden, üs bölgesine yaya intikal ve üs bölgesinde 1 hafta kalınıyor, sonra tekrar yaya dönülüyordu. bazen tim değişimi olmuyordu. aynı tim 1 hafta daha aynı yerde görev yapacak deniyordu. işte o görev uzadığı zaman korucular kalmak istemiyordu. neden mi? evet, tim komutanı sordu nedenini. adamın cevabı zerre kadar çarpıtmadan yazıyorum; “komutanım ben şimdi dönmezsem benim karıyı *ikerler.” bak aynen bu cümle.

    nasıl lan? nasıl böyle bir şey olabilir? ve nasıl bunu bu kadar normal bir durum gibi söyleyebilirsin? adam resmen bunu söyledi. yani fırsatını buldun mu, tuttuğunu *iktiğin bir ortam. kimin kim olduğunun bir önemi yok. nasıl bir insanlık lan bu?

    sonra bu adamlar büyük şehirlere göçtüğünde sokakta el ele yürüyen iki sevgiliyi görünce kıyameti koparıyor, modern kıyafetler giyen kadınlara *rospu diyor, saçını uzatan erkeğe *bne diyor. öyle de iki yüzlü bir durum var.

  • o ana kadar sohbetin yağ gibi akması durumunda daha çok koyan hadise. şakalı esprili giden sohbet birden "aynen", "hımm" gibi sohbet sikici kelimelere evrilir ve ardından da kızın cevapları kesilir. er kişinin gözleri bulutlanır, başı öne eğilir... daha fazla devam edemicem.

  • "17 agustos depremini haarp makineleri yapti," "11 eylul saldirisini aslinda amerika gerceklestirdi" bir de "aslinda aya gidilmedi, o goruntuler nevada colunde cekildi" ile birlikte bir turlu bitmek bilmeyen ve bir cok insanin inandigi geyiklerden biridir.

    oncelikle sunu aradan cikartalim: kansere care bulunmasi diye bir sey yok cunku kanser bir tane hastalik degil. bugun bilinen 200'den fazla kanser cesidi var ve birinin tedavisinde kullanilan ilac baska bir kanserin tedavisinde tamamen faydasiz olabiliyor. 200'den fazla kanser cesidi demek 200'den fazla tedavi sekli demektir. yani tek kalemde kansere care bulunmasi imkansiz. bunu kanser arastirmalarinda bulunmus herhangi birine dogrulatabilirsiniz. aha kaynak: http://www.cancerresearchuk.org/…f-cancer-are-there

    ikinci mevzuya gelelim, kansere care bulunup saklaniyorsa bu care bulup saklayan kimdir? devlet midir? universiteler midir? ilac sirketleri midir? cia midir? kahrolasi federaller midir? kimdir? eger kansere care bulup saklayan kurum devletse (diyelim ki alman devleti) devlet niye boyle bir sey yapsin ki? universitelerdeki arastirma gorevlileri zaten kansere care bulsalar tarihe gececeklerdir ve adamlar kansere care bulsalar saklamak bir yana aninda onlarca makale yazip yayinlarlar.

    peki ya ilac sirketleri? genelde su soylenir "ilac sirketleri kansere care buldular ama su anki ilaclarinin kari dusmesin diye sakliyorlar." boyle sacma bir sey olabilir mi? bugun ilac sirketinin biri kansere care bulsa bir senede karini 10'a katlar. bugun ilac endustrisindeki patentlerin tamamina yakini sinirli surededir. yani siz devasa bir ilac sirketi olarak 2 milyar dolar harcayip bir ilac uretiyorsunuz, 5-6 yil sonra patent dolunca o ilacin aynisini diger sirketler de uretebiliyorlar. bu insanlar icin iyi bir sey cunku 5-6 yil sonra o ilacin fiyati dusuyor ama surekli karini arttirmak isteyen ilac sirketleri surekli yeni ilaclar uretmek zorundalar. iste bu yuzden hicbir ilac sirketi buldugu herhangi bir ilaci saklamaz.

    halka acik bazi buyuk ilac sirketlerinin kitaplarini acip baktigimizda su anda devam eden yuzlerce kanser arastirmasi ve bunlara harcanan milyarlarca dolar goruyoruz. bir sirket enayi mi de kansere care bulup sonra hala kanser arastirmalarina milyarlarca dolar harcasin? dunyanin en buyuk ilac sirketlerinden johnson and johnson sirketi gecen sene tibbi arastirmalara 7.7 milyar dolar harcamis ve bu paranin ucte biri kanser arastirmalarina gitmis. avrupa'nin en buyuk ilac sirketlerinden roche gecen sene 8.5 milyar isvicre frangini tibbi arastirmalar icin harcamis ve bunun yarisina yakini kanser arastirmalarina gitmis. dunya'daki 50 buyuk ilac sirketini birlestirince yillik kanser arastirmalarina harcanan miktar 50 milyar dolara yaklasiyor. bu rakama universitelerin ve devlet kurumlarinin yaptigi harcamalar dahil degil. sirketler enayi mi de yilda 50 milyar dolar harcadiklari bir seye care bulup saklasinlar ve her sene 50 milyar dolar harcamaya devam etsinler?

    hadi argumani biraz daha tasimak icin 200 cesit kanser turu oldugunu ve kansere care bulup sakladigi iddia edilen sirketlerin her yil kanser arastirmalarina doktugu 50 milyar dolari unutalim ve ilac sirketleri kansere care buldu ama sakliyorlar demeye devam edelim. bu sirketlerde calisan binlerce arastirma gorevlisi var. kansere care bulunsa ve saklansa bu sirketlerdeki binlerce arastirmacidan biri bile mi agzini acip laf soylemeyecek? bir ilac sirketinde arastirmaci olarak calissaniz, kansere care bulsaniz ve sirketiniz o careyi halktan saklasa, o bilgileri alip baska sirketlere veya baska ulkelere sizdirabilirsiniz. bugun amerikan sirketlerinden biri kansere care bulsa onun bilgisi coktan cin gibi ulkelere sizdirilirdi cunku abd'nin en buyuk ilac sirketlerine binlerce cin vatandasi arastirmaci olarak calisiyor.

    bunun disinda eskiden buyuk ilac sirketlerinde calismis olup sonradan kendi sirketini kurmus insanlar da var. piyasada yuzlerce bu sekilde sirket var. ornegin ımmunocellular therapeutics sirketi imunoterapi yontemini kullanarak kansere care bulmaya calisan ve topu topu 5-6 kisiden olusan bir sirket. bu sirket borsada para toplayarak bugunku degeri olan 60 milyon dolara ulasmis durumda. bu sekilde sadece amerika'da 300'den fazla sirket var ve her sirket farkli bir kanser turu uzerinde ve farkli yontemlerle calisiyor. avrupa'da ve asya'da bu sekilde binlerce sirket var. kansere care bulunmus ve saklaniyor olsa bunlardan biri de ayni yontemi replike edebilirdi.

    bununla da kalmiyor dunyada kanser uzerinde bagimsiz olarak arastirmalarda bulunan binlerce akademisyen ve yuzlerce tip fakultesi ve hastahane var. bunlardan biri kansere care bulsa zaten saklamasi mantiken imkansiz cunku saklamalari durumunda hicbir karlari olmayacak, sadece zararlari olacak.

    hadi butun bunlari unutalim ve argumana en bastan baslayalim. diyelim ki roche sirketi kansere care buldu ve insanlardan sakliyor. ve yine diyelim ki roche'nin piyasada 30 farkli kanser ilaci var ve bunlar 30 farkli kanserin tedavisinde kullaniliyor ama bu ilaclarin hicbiri kansere tamamen care degil. bu ilaclarin tamaminin patenti 5-7 yil arasinda bitecek ve sirketin bu ilaclardan kazanacagi para %60-70 oraninda dusus gosterecek. bu durumda roche'nin kansere buldugu careyi piyasaya surmesi sirketin zararina degil yararina oluyor cunku sirketin mevcut ilaclarinin kari zaten dusecek. kaldi ki dunya'da kanser arastirmasi yapan bir suru sirket olduguna gore rakipler de surekli yeni ilaclar bulunacak ve roche'nin mevcut ilac portfolyosunun degeri giderek dusecektir. bu durumda kansere care bulan roche'nin bunu saklamasinin sirkete hicbir kari yok.

    bir de diyelim ki x sirketi kansere care buldu ama mevcut ilaclarinin kari azalmasin diye bu yeni ilaci piyasaya surmedi. x sirketinin kansere care bulmasi ayni teknolojileri kullanan diger sirketlerin de er ya da gec ayni careyi bulacagi anlamina geliyor. bu durumda x sirketi kansere care olarak buldugu ama sakladigi ilaci y sirketi bulup da x'den once piyasaya surerse ne olacak? bu kez x sirketinin tum kanser gelirleri sifira inecek. bir sirket enayi mi de bunu yapsin?

    steve jobs gibi milyar dolarlari olan bir insan 50'li yaslarinda kansere yenik dustu. ortada gizli bir kanser ilaci olsaydi eminim steve jobs kanserden kurtulmak icin bu ilaca 5-6 milyar dolar verirdi, en buyuk ilac sirketlerinin bile yillik kanser ilac kari bu kadar degil.

    kansere care bulunmasi ilac sirketlerinin karini azaltmaz cunku insan biyolojik bir varliktir. bugun bir hastaligi atlatirsiniz yarin baska bir hastaliga yakalanirsiniz. sonucta insanlar olumsuz degiller. kansere care bulunca bir anda insanlar olumsuz olmayacak. bu kez baska hastaliklar cikacak veya normalde bir kere kansere yakalanip olen bir insan omru boyunca 4-5 kere kansere yakalanip defalarca kanseri yenmek durumunda kalacak ve her seferinde yeniden kanser tedavisine para harcayacaktir. bu durumda kansere care bulmak ilac sirketleri icin cok daha karlidir.

    nereden tutarsaniz tutun "kansere care bulundu ama saklandi" muhabbeti geyikten ileri gitmiyor.

  • millet iran olacağız diye boku bokuna tırsıyor, ben tutucu bir iç anadolu kentine dönmekten korkuyorum. (zaten bence daha kötü)

    kent çarşısındaki lisede müdür muavinliği yaptığı için hürmet gören bıyıklı merkez sağ kodamanı deyince, aklımda direkt bülent arınç canlanıyor artık mesela.

    öfff, ne rezalet bir şey şu türk-islam sentezi. birinden birini olmayaydınız keşke ağa.

  • bob dylan'nın bütün dünyada en ucuza çaldığı konser olarak tarihe geçmiş doğa olayı!

    bob dylan'a bu konser için sadece 35 bin dolar verilmiş. kaldı ki dylan o zamanlarda 150 bin dolardan aşağı asla çalmıyormuş. organizasyon komitesi dylan ile sürekli yazışıyormuş ama bir türlü konser olmuyor, istediği para türkiye şartlarında çok geliyormuş. bu arada birdenbire italya'da ne olduysa bir konseri iptal edilmiş. ardından istanbul'a bir telefon gelmiş, “dylan'ı hala istanbul'da istiyor musunuz” diye sormuşlar. “kaç paranız vardı, bize teklif gönderin" demişler. organizasyon komitesi elleri titreye titreye 35 bin dolar yazmış. cevap olarak da “tamam geliyoruz” demişler ve gerçekten de hemen gelmişler. dylan toplam beş kere mi ne konuşmuş, havaalanında dönerken gazeteleri istemiş, kendisinden bahsediliyor mu diye bakmak için… cumhuriyet'in arkasında iki koskoca fotoğraf varmış. biri dylan, biri ibrahim tatlıses. ibrahim tatlıses'in de aynı gece gülhane konseri varmış. dylan tatlıses'in kim olduğunu sormuş, anlatmışlar… dinlemek istediğini söylemiş. hemen bir yerlerden kaset bulup vermişler kendisine. koskoca dylan ibrahim tatlıses kasedini alıp, uçağa binip gitmiş türkiye'den. bunu duyup da “şappi şappi” dememek elde değil.

  • 3 ay önce falandı, çocukları uyuttuk hanımla, film izlicez diye oturduk tvnin başına ama çocuklu aileler bilir, bu keyif öyle her zaman denk gelmez. neyse tam filmi seçtik başlicaz, mesaj geldi bana. kim dedi hanım, bu saatte? bilmem dedim bildirimdir falan... bak bakalım dedi, baktım;

    -babam öldü.

    aradım hemen, neredesiniz dedim, hastanedeyiz dedi. kim var yanında dedim, ablam falan dedi... geliyim mi dedim, yok gelme yarın cenazeye gel ama dedi. elbette dedim. ertesi gün cenaze namazına yetişemedim, geç kaldım. defnedilirken yetiştim mezarlıkta, baktım toprak atılırken o mezarın basında duruyor. ağlamıyor, sadece izliyor olup biteni... gittim yanına, kardeşim dedim, arkasını döndü. sarıldık. orada ağlamaya basladı. ağladık...

    ben bu adamı 20 senedir tanıyorum. son 10 senedir en fazla 7-8 defa görüşmüşüzdür ama her görüştüğümüzde 20 sene önce ki muhabbetimiz devam eder. güleriz eğleniriz anlatırız dertleşiriz... yani dostluk dediğiniz öyle birbirini aramayınca bozulan bir mevzu değil. dostluk yürekte. yürek aynı kalırsa dostluklar da bozulmuyor, istersen 300 yıl görme, dostun seni tanıyor biliyor seviyor... değişmesin yüreğiniz, gerisi 10 sene sonra aramıs falanı filanı önemli değil.

  • çocuk ilerde dünyada adana kebap diye bir şey olduğunu öğrenecek ve belki de ailesini affetmeyecek.

  • cumhurbaşkanlığı uçağında poz veren kişilerden birinin durumudur. acınasıdır.

    yetişmiş beyinleri biçtiler, yurtdışına gitmeleri için ellerinden geleni yaptılar, çoğu da vatan haini ilan edildi zaten.

    kala kala bunlar kaldı memlekete.

    tanım: siyasal islam rejiminde yaşanan rezil olaydır.

  • keşke burada dalga geçmeden önce afgan halkının neler yaşadığını, ne kadar çaresiz bırakılıp ezildiklerini araştırsanız.

    "28 yaşımdayım ve hiçbir gün hayatı bilmedim". dalga geçmek için ya vicdansız olmak gerekir ya gerçekten ahmak. amerika ve talibanla elinde taşla sopayla savaşamazsın.

    yatın kalkın atama dua edin. o olmasa aynı durumda siz, sizin acılarla dolu hayatınızla bilgisayar başında dalga geçen başkalarıydı.