hesabın var mı? giriş yap

  • çanakkale savaşlarının ülkemiz tarihinde farklı bir yeri var. 3 yıl sonra o topraklara müttefiklerin ayak bastığını bilsek de ww1'in gelibolu cephesini kazandığımızı biliriz, haklı ve mağrur gururunu yaşarız.

    fakat tarihimizde pek de alışık olunmadığı şekilde, hem dünyanın diğer ucundan gelen anzakları buraya getiren şeyin ingiliz emperyalizmi olduğunu bildiğimizden hem de cephe savaşında birçok kez yaşanan sıcak hadiseler sonrasında anzak milletlerine anlayış duyulmuş.

    gelibolu'da ölen anzak askerleri için atatürk'ün söylediği o ünlü sözler de bunun kanıtı. anzakların genç yaşlı demeden her sene gelip burada ayin düzenlemesi, onlara duyulan hoşgörü vs. savaştığımız diğer milletlerden farklı bir yaklaşım oluşmuş.

    erdoğan'ın bu sözleri ise bu 100 yıllık geleneği ve anlayışı, üç kuruşluk seçimlere malzeme etmek için müptezel bir katliamcıyı muhatap alıp nasıl yıkabildiğimizi gösteriyor. devlet terbiyesi ve geleneği ayrı bir şey. dikkatli bakan anlar.

  • sitesi türk istilasına uğramış. forumdan bir diyalog:
    - why do you write turkish in the english subforum?
    it's rude and it's getting out of control
    +beğenmiyosan çık git lan terket ülkeyi

  • işe kabul edilebilmek için farklı bir yöntem deneyen adam. miktar konusunda sıkıntısı var ama. evet.

  • çok iyi bir bilimci olduğu kadar iyi bir öğretmen olduğu da söylenir. yalınlığa ve anlaşılırlığa verdiği önemi makalelerinden görüyoruz.
    aynı zamanda gerçek bir aydındır. bertrand russell gibi aydınların başını çektiği russell-einstein manifestosunu imzalamıştır. radyoaktif sızıntıların korkunç sonuçları konusunda çalışmaları vardır. 1958'de o ve eşi birleşmiş milletler'e nükleer denemelerin sona erdirilmesi için 11 000 bilimcinin imzaladığı bir dilekçe sunmuşlardır. oluşan kamuoyu desteği sayesinde kruscev ve kennedy 'partial test ban treaty' anlaşmasıyla nükleer denemelere bir sınırlandırma getirmişlerdir. ancak nükleer denemeler gizli saklı da olsa devam etmiştir. (bkz: mikronezya ve pasifik'in nükleer tarihi)

  • birkaç gündür instagramda art arda sanat dünyasının 150 başyapıt resmini paylaşması nedeniyle takipçi sayısı 609 bin'den 607 bin'e düşen fazıl say bu bilgiyi paylaşmış.
    acun biti hakan hatipoğlu hangi akla hizmetse altına yorum yapıyor: aynı şey bana da oluyor bayram tebriki paylaşınca :)

    sonrası uygulamalı cringe. fazıl say: "siz ne işle uğraşıyordunuz?" diyor. sonrası h.h. için karanlık... onu bir daha gören olmadı. yorumunu siliyor tabii.
    fazıl say klavyene sağlık. doblo bilmeyen vedat milor'dan sonra en nazik insan ezme bu olurdu herhalde. içimin yağları eridi. evet.
    http://m.hurriyet.com.tr/…s-yapiyorsunuz-41025688/4

  • ziraat bankası uzman yardımcılığı;

    -stagflasyon nedir?
    +durgunluk ve enflasyonun bir arada görülmesidir..
    -bu kadar mı?
    +şimdilik böyle. bu kadar yani. stagflasyon.

    son cümlemi ellerimi açarak ve gözlerimi belerterek vermiştim. onlar da bana belertti sonra. belerdim.

  • kotasiz, sinirsiz, tabusuz, cilgin bir internet hayati mumkun degil. adil kullanim da bizim cinfikirlilerin uydurdugu yeni bir kavram degil, cogu yer de "fair use" diye limit vardir, aynen almislar iste. zira kullanici sayisinin sabit kaldigi ulkelerde dahi, trafik hacmi altyapidan katbekat hizli artiyor. ve her iste oldugu gibi burada da bir cesit 80/20 kurali gecerli: kullanicilarin yuzde 20'si, trafigin yuzde 80'inden sorumlu.

    ama bu spesifik uygulama sacmalik, bunu tartismayi "korsanla mucadele" olarak cercevelemek iyice sacmalik.

    ikinci kismin kaniti cok basit: gecen sene sadece netflix trafigi, amerika'daki "fixed access" (cep telefonlari sayilmiyor) download trafiginin yuzde 30'unu olusturuyordu. youtube da ayriyeten yuzde 10, 40 yapar. cep telefonundan kimsenin korsan indirmeyecegini, onlarin trafik hacminin de cogunun video olacagini dusunursek...koca abd trafiginin neredeyse yarisi sadece iki siteden yapilan legal streamingden ibaret demek. uc bes zibidi degil, herkes yapiyor.

    bunun daha skype'i var, hulu'su var. isimle ilgili hersey cloud hizmetlerinde zaten, telefonumdaki numaralar bile google hesabimda sakli. kisaca genel kullanici profilinin birkac sene icinde bu kadar degistigi bir dunyadaki altyapi problemine, hala 10 sene oncesinin gerzek mentalitesiyle yaklasmak, cumlenin gidisatindan da anlasilacagi uzere tam bir gerzeklik.

    cozumun teknik tarafina fazla kafa patlatmadim, arastirmalari yapilmistir illa ki. ama ilk bakista su uc problem var:

    1) 8mbps'a 25gb kota olur mu lan? 5 saatlik full kullanimla aylik (720 saat) kotani dolduracaksin yani. 100mbps hiza 100gb kota iyice komik, sirketten ftp yapacaksin mesela, iki saatte kota bitiyor.

    2) daha dereceli bir hiz dususu lazim. 8'den 1'e direkt dusus ceza gibi.

    3) daha onemlisi, bunun bir ust limit degil, alt limit olmasi gerekliligi. yani "25'i astin, bundan sonra 1mbps ustune cikamazsin" demek yerine, "artik sana en fazla 1mbps garanti edebilirim ama yogun olmadigi zamanlar bu hiz artacaktir". geceleri kimse kullanmiyorken, emailine bakan adami rahatsiz etmeyeceksen, kotanin sinirin ne geregi var, internet kullandikca biten bir enerji kaynagi degil ki.

    o yuzden dedim "ceza vermek" seklinde yaklasiyor adamlar olaya, adil bir sekilde trafik yukunu altyapiya dagitmaya ugrasacaklarina. 30 senelik qos algoritmalari sunu becerebiliyorken, hala boyle kati kotalar, sinirlar, cezalar, stigmatize etmeler (hirsizsin sen) ne yahu?

  • eğer peygamber efendimiz(s.a.v.) dünyaya geldiği gün bir zengin "bugünden itibaren her gün için fakirlere 2 milyon türk lirası sadaka vereceğim" deseydi ve bugüne kadar yaşasaydı, bugün itibariyle toplam tasadduk ettiği para 128 milyar dolar olurdu.

    tanım: bir örneklem etkinliği

    yıllar sonra gelen edit: bugünkü kurla günlük 3,5 milyon türk lirası sadaka vermesi gerekiyor.
    edit2: bugünkü kurla yaklaşık 4,8 milyon tl ediyor.

    edit3: yetişemiyorum saldım artık

  • istanbulun vapurları arasında en eski, en büyüğü (uzunluk olarak değil, grosston olarak), en güçlüsü ve hızlısıdır. 1952'de italya'da yapılmıştır. görüntüsü ile tanınır çünkü üst katın ön tarafı açık ve diğer vapurlardan daha uzundur. bahçe tipi olan 3 vapurdan fenerbahçe ile dolmabahçe kardeş iken bu büyük ağabeyidir birnevi. 2 adet her biri 1600 beygir üreten sulzer 10 td 36 dizel motora sahiptir. içinde ay tanrıçası artemis'in heykeli bulunmaktadır. yapıldığı yerden römorksuz kendi başına 2,5 günde istanbula gelmeside geminin bir başka özelliğidir. geminin eski kaptanı mehmet kepçe'dir. şu anda beykoz'da geminin ismi verilen bir iskelede tadilat görmektedir. bu süreçte içinin mescit olarak kullanıldığı söylenmektedir lakin kesin bir kanıtı yoktur. müze olması düşünülmektedir.