hesabın var mı? giriş yap

  • öğrenciler içsin diye gönderilen sütlerden, yıl sonunda artmış olanlar kullanılarak yapılmış yoğurttur. aynı olay çalıştığım okulda da başımıza geldi. son haftalarda devamsızlık yapan öğrencilerin çokluğundan dolayı, gönderilen sütler kalıyor. bu sütleri milli eğitim'e gönderme durumunuz yok; sütleri bitirin, diyorlar. taşımalı öğretim yapılan bir okul olduğumuz için, okul çevresinde dağıtacağımız çocuk ya da ev de fazla yok. zaten son gün okula gelen öğrencilerden, isteyenlere sütler dağıtıldı ama yine de kolilerce süt kaldı. bizim idare de, öğretmenlere "istediğiniz kadar alıp, evde çocuklarınıza verebilir ya da etrafınıza dağıtabilirsiniz." dedi. aksi takdirde, sütler depoda bozulacaktı. adana'daki olay da, büyük ihtimalle bundan ibaret. ama siz yine de bu olay üzerinden öğretmenlere saydırma niyetindeyseniz, canınız sağ olsun.

  • az düşününce cevabı bulduğum sorudur.

    albert: doğum gününü bilmiyor. fakat bernard'ın bilmediğini biliyor. bunu nasıl bilebilir. şöyleki: albert düşünür. bernard'a hangi rakamlar verilebilir.
    14-15-16-17-18-19
    kendisine mayıs dense 19 doğru gün olabilir, olursa bernard bilir deyip kesin yargıya varamaz
    haziran dense 18 denebilir.
    temmuz dense olabilir.
    ağustos dense olabilir.
    bernard: doğumgününü bilmiyor.fakat albert böyle diyince temmuz veya ağustos olduğunu anlıyor.
    bildiğine göre bildiği günün temmuz ve ağustos'ta ortak olmaması lazım. ve ikisinden birinde olması lazım.
    14-15-16-17 günlerinde olabilir. bu günlere bakalım.
    14 olsa bilemez zaten,
    15 olsa bilebilir.
    16 olsa bilebilir.
    17 olsa bilebilir.
    tekrar albert'e dönersek.
    albert chery bildikten sonra bunları düşündü.
    15-16-17 olabilir dedi. fakat albert bizim bilmediğimiz birşeyi biliyor. hangi ay olduğunu, temmuz mu ağustos mu. bunu bildiğimizde doğru sonuca ulaşmamız lazım.
    ağustos olsa albert bilemezdi. 15 ve 17 var. ağustos 15 veya ağustos 17 diyebilir, kesin bir yargıya varamaz. biliyorum dediğine göre temmuzdur.
    15-16-17 olabilir demiştik.
    16 temmuz cherly'nin doğum tarihidir.

    madalyamı verebilirsiniz.

  • 1600 yılına ait narh defterine göre istanbul'da;

    ekmek 2.3 akçe,
    koyun eti 8 akçe,
    zeytinyağı 18.5 akçe,
    pabuç 55 akçe olarak tespit edilmiş.

    bünyamin duran ve ahmet yavuz çamlı'nın "klasik dönem osmanlı toplumunun sosyo-ekonomik yapısı" kitabından öğrendiğime göre, 1500 'lerde istanbul'da bir işçi yevmiyesi ile 2 kilo et alabiliyormuş. aynı kaynağa göre 1550 'lerde istanbul'da bir duvarcı ustasının yevmiyesi 10 akçeymiş.

    islam ansiklopedisi'nin filori maddesine göre; 1587 yılında, flori diye bahsedilen venedik dukasının karşılığı 120 akçeymiş.

    bu verilerle birlikte ilk entryde bahsedilen köle fiyatlarına bakarsak, 60 florin olarak belirtilen kölenin değeri (15 yıllık enflasyonu da dikkate alırsak) yaklaşık 8000 akçeye karşılık geliyor. yani yukarıda bahsettiğimiz işçilerin 2 yıllık yevmiyesi gibi bir tutar.

    rus olan cariyenin fiyatı 16.500 akçe olarak verilmiş. eflak kökenli olanın 2 katı değerinde. o zaman da ruslar revaçtaymış anlaşılan.

    eflak olanın diğer cariyenin değeri de 250 sikke olarak verilmiş. altın sikkenin duka altınla aynı değerde olduğunu kabul edersek, bu kölenin fiyatı da 30.000 akçe gibi görünüyor.

    tarihçi değilim. konunun uzmanları daha doğrusunu bilir.

    bu hesaplamalarda bir yanlış yapmadıysak, o dönemde köle sahibi olmak her yiğidin harcı değilmiş gibi görünüyor.

    edit: @portakal gazoz 'un uyarısıyla "günlük yevmiye" ifadesini "yevmiye" olarak düzelttim. kendisine teşekkür ederim.

  • inatla fiş/fatura istenmesi gereken yerlerdir. esnaf, bu durumda bir çakallık hamlesi ile çekmeceden eski fiş arayacaktır fakat özellikle yapılan işlemin/alışverişin fişi istenmeli, zorla vergi ödettirilmelidir bunlara.

  • tam umudu kesmişken mesaj attıktan 9 saat sonra cevap vermesi ve tatlı tatlı neler yaptığımı sorması.
    hem umut verip hem vermiyor gibi olması daha da acayip.

    mutlu edit; şu an sevgiliyiz hehe

    mutsuz edit; 14. günde ayrıldık mnakoyim.

  • çaresizlik nedir bilmeyenler bu video üzerinden goygoy yapmasınlar. çaresizlik tam olarak budur!

    ne zaman bu sözü de söyleyince aklıma rahmetli dilek özçelik'in "görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda" lafı aklıma gelir. bir kez daha mekanın cennet olsun dilek!

  • yıl 2008
    baba işçi
    iki kardeşiz, birimiz bebek sayılır, diğerimiz ilkokul öğrencisi
    anne çalışmıyor,
    baba tüm birikimiyle (42.000tl) altınoluk'tan yazlık alıyor, sıfırlanıyor.
    yıl 2009
    aradan tam bir sene geçmiş,
    ötv indirim kampanyası var
    baba 0'dan kenera koyduğu 17.000tl'ye sıfır km dacia logan alıyor.

    hala o arabayı kullanarak yazın yazlığımıza gidiyoruz,
    bebek kardeşim de büyüdü, ben de.
    ikimiz de çalışıyoruz
    fakat işçi babamın iki senede yaptığının üzerine, bir ömür çalışsakta bir tuğla koyamamızın mümkün olmadığını şimdiden kabullenmişiz.
    ne yazık bize, çalışıp hiçbir şey alamayışımıza...

  • "insanlık sadece kendini telef edenlere tapmıştır."

    "kahramanlık bir idealizm değil, bireysel bir yazgıdır."

  • ilişkilerinde her zaman mutlu olacak ve karşısındaki insanı da abuk sabuk durumlara düşürmeyecek insandır.
    ilişki başlarken belli stratejilerle- ilişki sanki bir savaş mış gibi- karşısındakinin açığını ya da doğru zamanı beklemez. ne ise odur. alabileceği cevaptan korkmaz. her türlü sorumluluğu üstüne alır ve duygusu neyse açık açık koyar ortaya. baktı ki olumlu yanıt alamıyor, adam gibi vazgeçmesini de bilir. bu her türlü insan ilişkisi için geçerlidir.
    misal bir arkadaşınız var. siz onunla görüşmek istiyorsunuz ama onun vereceği cevabın olumsuz olmasından korkuyorsunuz. bu arkadaşınızla görüşmek için öyle bir durumda olmasanız bile' çok kötüyüm sana ihtiyacım var konuşmamız gerekiyor yanımda olmalısın' gibi stratejilere başvuruyorsanız kendinizi ve o insanla olan ilişkinizi sorgulamanın zamanı gelmiş demektir.
    aşk, arkadaşlık, dostluk, aile ilişkileri strateji üzerine kurulu olmamalıdır. öyle olursa hem karşı taraf hem de kişinin kendisi yıpranır..gereksizdir..rahatsız edicidir.