hesabın var mı? giriş yap

  • 2500 tl alarak sadece "sorun tespiti" yapan adamın cevabı.

    sorun çözmüyor, arabanın herhangi bir yerini yenilemiyor, arabanın daha iyi olması için hiçbir şey yapmıyor. sadece "şu şu sorunlar var..." o kadar.

    ya kardeşim 2500 tl bu iş için nasıl istersin? utanman yok mu? utanmadığı için "ama diğer firmalar 6 bin istiyor" falan demiş. diğer firmalar 60 bin istesin. sana ne? bana ne? ben sana söylüyorum kardeşim, bu saçma sapan iş için nasıl olur da 2500 tl istersin?

    yaptığın iş sorun tespit etmek. sorun çözmek bile değil. çözsen eyvallah. 2500 tl verelim, de ki "abi hortumlarda kaçak var hemen yapıyorum" tamam. ne diye 2500 tl alıyorsun? arabadaki hangi sorunu çözüyorsun?

    edit: utanmadan doktor örneği vermiş. ulan doktor sendeki arızayı görünce iğne yapıyor, ağzına ilaç sokuyor, tedavi ediyor. sen ne yapıyorsun? sorunu çözüyor musun?

    - hacı hoş geldin seni muayene ettim gripsin.
    - eee? hangi ilacı verdin?
    - 2500 tl ver başka doktora göndereyim ilacını versin.
    - sebep? sana neden 2500 tl verelim?

    edit 2: expertiz firması patronlarından çok komik mesajlar alıyorum. biri dedi ki "bizim giderimiz çok dyno lift 500 bin tl"
    adam mekanizmanın parasını 1 ayda çıkarıyor. valla iyi iş.

    biri diyor ki "ustaya çok ödüyorum çünkü hemen kaçıp kendi dükkanlarını açıyorlar rekabet artıyor benim firmam çok ünlü franchasing çok pahalı..." falan filan.

    yahu arkadaş, bu ustalar size 1 ayda 1 milyon tl kazandırmak zorunda mı? bir dyno lift, bir yazıcı, bir boya kalınlığı ölçen şey, bir tamirat takım düzeneği zaten o da göstermelik, bir de sekreter o kadar. adam çeker krediyi açar dükkanı. ne mesele ettiniz yahu?

    saatliği 5 bin tl olan ve sorun çözmeyen bir işe bu para verilmez. ben saçmalığa değiniyorum. firmalarla bir derdim yok. expertizi de kötülemiyorum. bu fiyatlandırmanın saçma sapan bir hal aldığını anlatıyorum.

  • 2. dünya savaşı yıllarında aşk yaşanılacak kadın. savaştan dönen ya da savaşa giden askerlerin tren garında öptükleri kadınlara da benzemiyor değil. bayılırım 2. dünya savaşı yıllarının koyu kırmızı rujlu, şapkalı asil kadınlarına. kalmadı artık böyle kadınlar.

  • fırsat kollayandır.

    ulan yeniköy şubesine gidip dekontu verip çıktım. başka sevgili bulmuş. pes.

  • benim evdeki zengin pici için zaten her gün dünya kedi günü (deliye her gün bayram). bu günü dışarıdaki fakir kedilerle kutlamak istiyorum. ver viskası dayı, aksın sütler, burası feline meyhanesi.

  • benim kuzenler evlenmeye başladığında ben bacak kadar çocuktum. onun için hayatımda hiç ''olm kuzenle yarıldık gülmekten'', ''yine geçen yaz kuzenle...'' gibi hikayelerim olmadı, ağzımı yaydıra yaydıra ''kanka vuar yaa kuzeen bana bir karıa yuapmışş...'' gibisinden cümleler kuramadım. benim akranım iki tane kuzenim varsa da, bir tanesi müslüm gürses konserinde üstünü başını yırtıp kendini jiletleyen bir tip. diğeri de, denizli'de yaşayan kendi halinde, eline yareni versen ''gavurmalaa geynesın e-heyyy'' diye çalar, vermezsen ''nerde acep benim yarenim gaari'' demez, öyle mazbut gocıman bir çocuktur. yani öyle kuzenle ortamlara akalım gibi bir durumum olmadı hiç.

    tabi bu evlenen kuzenlerin ilk geceden itibaren icraata geçmesi ile bizim hanede elektrik, su, telefon faturasının yanına sabit gider kalemi olarak küçük altın da eklenmeye başladı ki, artık babam ''söyle yeğenlerine kunnamasınlar artık! şerefsizim boşarım seni'' diyerek annemi tehdit etmeye başlamış hale gelmişti. e haliyle annem de yeğenlerine gidip ''az düzüşün enişteniz kızıyor bak'' diyemediği için bunlar çılgınca üremeye devam etti. misal bayramlarda bizim antre lc waikiki nin ayakkabı reyonu gibi olurdu, her aile ferdi sırtına dört tane çocuk alma ile mükellefti.

    zaman ilerleyip geneli mütaasıp bir hayat süren kuzenlerimin çocukları büyüdükçe interneti kullanmaya başladı ve sülalenin batıya bakan ender yüzlerinden birisi olarak beni pek bi sevdikleri için internet faaliyetlerine beni de ortak etmeye başladılar. her gün facebook'tan onlarca arkadaş ekleme talebi geliyor, ben liseden berru'dur, eski işyerinden nihan'dır heyecanı ile açtıkça; safinaz ablamın 2 ve 4, ömer abimin 1 ve 3 numaralı çocuklarını arkadaş listeme ekleyip kendi içimde klanımı kurmaya başlıyorum. bazen bakıyorum bizim sabinin arkadaş durumu ne diye, listesinde 35 tane arkadaşı görünüyorsa bunların 22 tanesi mutual friend yani yaşları 13 ila 18 arasında değişen diğer yeğenler.

    ulan bir bakıyorum içinde onlarca şirinlerin olduğu fotoğrafta şirin baba olmuşum. bir bakıyorum leğenin içine yerleştirilmiş bebeklerin en çirkini olmuşum. profilime giriyorum bir bakmışım jelibonlar sıraya dizilmiş, ben en öndeki mor ayıcık. düşünmüyor da eşşoleşşekler ''-bu adamın yaşındayken babamızın dört tane bebesi vardı, ne hakkımız var bu herifi bekar kaldı diye maymun etmeye?'' diye. birisi görecek de rezil olacam diye günde yirmi kere sayfamı kontrol ediyorum yeminlen.

    kaç kere tehdit ettim sıpaları yine de beni çok sevdiklerini öne sürerek ısrarla yapıyorlar. alın şimdi de fıstık yeşili civciv olmuşum mınısikiim.

  • savunanlar oldukça sırtı yere gelmeyecek restoran zinciri.

    tavuğun kilosu 50 60 tl. toptan alıyordur, ama hadi 50 diyelim. 100 gram tavuk, 5 tl. üzerine nasıl bir krema, baharat ekliyor ki 104 tl'ye satıyor? şakasınız abi.

    şurada zengin savunmayın be abicim.