ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ts v gs taraftarlarının cem yılmaz'ı boykot etmesi
-
trabzonluların sinema değil tiyatro kültürü olduğundan cem yılmaz pek etkilenmeyecektir.
2011 yılından beri türk futbolu denen tiyatroyu izliyoruz biz.
öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar
-
7 öğrenci bir eve doluşulur. sürekli "gürültü yapıyorsunuz" "eve geç geliyorsunuz" "merdivenlerde ses yapmayın" "bu kadar kişi eve doluşmayın" uyarılarıyla rahatsız eden apartman sakinleri, "gaz kaçağı var siz iyi misiniz" diye sormaz. tüm öğrenciler ölür. ertesi gün "zaten içiyorlarmış" denir.
öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar bunlardır.
demet akalın'ın evine hırsız girmesi
-
sarkisi hazirdir..
girdinde ne oldu evime...
cok umrumda mi soyle...
sen kendin hata yaptin..
duseceksin pesime..
ben aşkı senin gibi satmadım
aldigin paralar gozune dursun,
yaptigim sarkilar kafanda paralansin..
sen kaybettin..
soyle.. pisman oldun mu?
- la benim sarki daha guzel oldu amina koye...
8 ekim 2017 abd'nin vize başvurularını durdurması
eski sevgiliden geriye kalanlar
-
2 adet kol
2 adet bacak
karaciğeri sattım iyi para var
2 adet akciğer
geriye kalanlar tam bunlar. buzdolabında saklıyorum şimdilik. ''ayrılmak istiyorum ben'' demişti. ben de ayırdım. evet.
yurt dışında yaşamak
-
normalde pazartesi sabahi sendromu, cuma aksami mutlulugu olan biri degilim ama pazar gunleri uyandigimda gune mutlu baslarim hep.
karsi apartmanin tam benimki hizasindaki dairede bir teyze yasiyordu. iki yil boyunca her pazar sabahi bu bayragi asiyordu, bugun oldugu gibi:
http://i.hizliresim.com/e39avb.jpg
yurt disinda yasadigimiz icin nadiren karsilasilan boyle seyler hosuna gidiyor insanin. iki yillik komsuyuz fakat neden sadece pazar gunleri bunu yaptigini merak ediyordum. ayni apartmanda olsak belki kapisini calar, kahvesini icerdim de, durum bu sekilde olunca sadece pazar sabahlarina mutlu uyanmakla yetindim uzun zaman.
yaslica biriydi. ara ara balkona ciktiginda gorurdum. babanne minnoslugu vardir ya hani. aynisi iste. bundan bir ay kadar once teyze yine biraz rahatsizlanmis olacak ki, ayda bir eksik olmayan ambulans yeniden gelmis goturmustu fakat bu defa diger gun getirmedi. bir hafta oldu, bir ay oldu getirmedi.
bir aydir pazarlarim bayraksiz geciyordu. yokluguna alismasi zor oldu. bugun uyandigimda bir baktim ki bayrak yeniden asilmis. cok mutlu oldum. iyilesmis teyze dedim. durumu facebook sayfamda anlatinca, arkadaslarim "gitsene ziyaretine oglum yaa" dedi hep bir agizdan. cesaretimi toplayip nasil becerdiysem kendimi karsi apatmanda buldum hasta ziyareti edecegim resmen.
kapiyi bir adam acti, ogluymus. durumu basindan anlattim ayakustu, boyle boyle dedim iste en sonunda geldim. iceri buyur etti sagolsun, esi ve cocuklari da vardi ama teyzeyi goremedim salonda. herhalde icerde yatakta dinleniyordur dedim kendi kendime cunku bayrak var disarida. sonra basimdan asagi kaynar sular dokuldu "gectigimiz pazar kaybettik annemi" deyince.
"ama bayrak disarida?" dedim, "hep o asardi pazar gunleri."
anlatmaya basladi: "annem buraya kirk sene once, daha yirmi yasinda bile degilken gelmis istemeye istemeye. ondan sonra evlenmis, biz olmusuz, duzen kurulmus, is-guc derken bir daha mumkun olmamis ve geri donememis. annemler turkiye'den ciktiktiklarinda bir pazar gunuymus. icine dert olmus geri donus yapamamak ve neredeyse on yildir her pazar gunu bu bayragi asip gecmisi yad ederdi. ataturk'u, turkiye'yi hep cok sevdi. hepimize asiladi. simdi gelenek haline getirdigi bu bayrak gorevi bize gecti ve anisini yasatiyoruz. yine her pazar bizim tarafimizdan asilacak. cocuklarim da benden sonra asmaya devam edecek." dedi. bir yandan dinliyorum, diger taraftan dokunsalar aglayacagim gozlerin dolulugundan adami goremiyorum, kirpmaya korkuyorum. "hic komsum yok" diye mizmizlik ediyormus. "keske onceden gelseydin buraya ve tanissaydiniz" dedi. daha kotu oldum.
"bilseydim gelmez miydim hic?" diyebildim sadece. teyze ile tanisamamak hayatimin sonuna kadar icimde yara kalacak sanirim.
hiç ama hiçbir türk'ten çocuk yapmayı düşünmüyorum
yüzüklerin efendisi'nde efendi kimdir sorunsalı
-
one ring to rule them all, one ring to find them, one ring to bring them all, and in the darkness bind them.
yüzüklerin efendisi tabii ki tek yüzüktür, hepsine hükmedecek tek yüzük (bkz: the one ring).
tek yüzüğün efendisi evet sauron'dur. nitekim gandalf da bu durumu "there is only one lord of the ring, only one who can bend it to his will. and he does not share power." şeklinde ifade etmiştir.
ancak yüzüklerin* efendisi derken kastedilen sauron değildir. the lord of the rings trilogy, sauron üçlemesi değil tek yüzük üçlemesidir. aslında baştan sona bütün olay tek yüzüğün etrafında döner. yüzüğün bulunması, taşınması, yok edilmesi. tabii dolayısıyla süreçteki karakterler ve onların hikayeleri de olaya dahil oluyor. eyyorlamam bu kadar.
debe editi: hannon le*
8 yaş öncesi mizah anlayışı
-
koltukta mandalina soyuyorum, eşim yan koltukta, oğlan ortada dolanıyor ve bir anda beni ve annesini elleriyle göstererek;
"siz ikiniz şekerlerimsiniz" diyor.
tam keyifli bir gülümse otururken dudaklarıma ekliyor sabi,
"anne sen ve mandalina"
umarım espridir, sormaya çekindim o an. annesinin anıra anıra gülmesi de etkiledi biraz beni.
baba tipi realizm
-
-baba kolumu kaldırınca ağrıyor ne yapsam?
-e kaldırma kolunu evladım o zaman?
-evet baba haklısın.