hesabın var mı? giriş yap

  • ergenlik yıllarımdan (ki hala çıkamadığım iddia edilir) bir eylem. ne zaman diş hekimine gitsem izlediğim reklamların etkisiyle muayenenin sonunda sorardım: "peki hangi diş macununu önerirsiniz? hangisini kullanmalıyım?"

    yanıt ne olurdu dersiniz dostlarım? aha söylüyorum: "farketmez". şu ana kadar bana en çok alaka gösteren diş hekiminden aldığım yorum da şuydu: "hepsi üç aşağı beş yukarı aynı, farketmez aslında... bir açıdan fırça macundan daha önemli". fırça macundan önemliyse ver misvakla sazımı düşeyim anadolu yollarına aşık gülabi gibi.

    şu duygusuzluğa bak, hepsi aynıymış, domatesleri elleye elleye seçen kadını azarlıyor sanki pazarda. lan peki ben reklamlardaki sevgiyi göremeyeceksem ne anladım dolgudan, ne anladım yirmilik çekiminden, diş taşı temizliğinden. bunu kullanmanızı öneriyorum desene, kolgeyt desene, yumurta çıkarsana ipana testi yapsana. duygusuz.

  • türk milli takımı yerine, alman milli takımını tercih etmiştir, öyle milliyetçi bir insandır kendisi. isterse reenkarnasyon ile bu yaştan sonra kendini kürşad'a dönüştürsün, bu gerçek değişmeyecek. amatör eğlendirir yani pepito.

  • bi yunan sırf kıllık yapmak için,

    y- üniversite var mı türkiyede?

    is- var (gülerek)

    y-adı ne seninkinin?

    is- istanbul üniversitesi

    y-aa ne zaman kurulmu$ ki yenidir o? (kıllık yapıcak ya)

    is- 1453

    y- ----sessizlik---

    is- ama sen ka$ındın*

  • benim gibi kurumsal firmada çalışanlar ve devlet memurlarının tuzu kuru, maaşlarımızı çatır çatır alacağız. özel sektörde çalışıp patronun insafına kalanların ne halleri varsa görsün, sunta kemirsin denmiştir.

  • işe kabul edilebilmek için farklı bir yöntem deneyen adam. miktar konusunda sıkıntısı var ama. evet.

  • 20 mart 2021'de, yine bir gece yarısı ülkenin merkez bankası başkanını görevden alarak sadece 3 ayda ülkenin para biriminin %20 değer kaybetmesine neden olarak 83 milyonu rahatsız eden bir zübüğün gece yarısı kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı yoktur diyerek getirdiği yasaktır.

  • yaklaşık 12-18 cm uzunluğundaki ağır ve köşeli demir çiviyi yumuşak ağaca eti delip geçecek şekilde vura vura çakmadan önce, isyancının bileğinin ön yüzeyindeki çökük noktanın yeri yoklanır. ardından diğer tarafa geçip işlemi tekrarlar ve bunu yaparken kolları çok fazla çekmeyip bir miktar esneklik ve hareket imkanı bırakmaya dikkat edilir.sonra çarmıh hafifçe kaldırılır. isyancının sol ayağı sağ ayağının altında kalacak şekilde arkaya itilir ve her iki bacak açık ve ayak parmakları aşağı bakar şekilde üst üste duran iki ayak, taraklarının yüksek noktalarından geçen bir çivi ile dikey kalasa çakılırken dizlerde esneme payı bırakılır.sonra da çarmıh tam dik konuma getirilerek zemine sabitleniyordu.

    isyancı ağır ağır öne doğru eğilirken, ağırlığının büyük bölümü bileklerde çakılı olan çivilere yükleniyor ve bu da parmaklarla kola doğru yayılan bir çarmıh azabına yol açıyordu.bu işkenceden kurtulabilmek için kendini yukarı çektikçe, isyancının tüm ağırlığı ayaklarına çakılı olan çiviye biniyordu. etini ve kemiklerini parçalayan çivinin yakıcı azabını tekrar hissediyordu. kollar yoruldukça adelede giderek yayılan kasılmalar kas düğümlenmelerine yol açıyordu.bu kasılmalar, bedeni yukarı çekip soluklanma kabiliyetiniortadan kaldırıyordu. akciğerlere hava girebiliyordu ama bu hava solunamıyordu. isyancı bir an soluk alabilmek amacıyla kendini yukarı çekebilmek için savaş veriyordu.kan dolaşımındaki karbondioksit miktarı arttıkça kasılmalar kısmen hafifliyordu.sonrasında , düzensiz kasılma hareketleriyle ,isyancı soluk almak ve oksijeni içeri çekmek üzere kendini yukarı çekebiliyordu.yaşayacakları , saatlerce süren ıstırap, kasılma döngüleri ve sürekli yinelenen boğulma hissiydi.

    ardından başka bir işkence başlıyacaktı: kalp zarında ağır ağır biriken sıvının kalbe baskı yapmaya başlamasıyla göğüste hissedilen ezici ağrı. vücut sıvılarının kaybı kritik bir seviyeye ulaştığında kalp gevşek bir halde kan pompalamak için mücadele edecek,akciğerler işlevini yerine getirebilmek için müthiş bir çaba sarf edecek ve en sonunda da, isyancı ölümün ferahlatıcı serinliğini hisseder.

  • sevgili evinde gerçekleşmiş dünyanın en çaresiz mevzusu. şehrin uyuduğu saatlerde, tuvalette kitap sayfası çevirince bile sevgilinin uyandığı sessizlikte sıçmak zorunda kalan bünyenin, çaresizlikten terlikleri yere vurarak bok sesini örtbas etme çabası. adeta bir umuda yolculuk. büsbütün ayrıksı bir antoloji.