ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
iltifat edilince ya alay etme diyen şirin kız
-
tam olarak şöyle bir şeydir:
http://sketchtoy.com/51625818
(tabi mausle bu kadar anca)
edit akbayram: "mausle" ne lan. neyse kalsın barı.
izmir marşı'nı söyleyen öğrencilerin kilitlenmesi
yalnızlık
-
''yalnızlık, bir daha kırılmayacağın ve üzülmeyeceğin bir huzurdur. onu çekilmez yapan tek şey ise yenilmişlik duygusudur.'
rene descartes - düşünceler
medeniyetsizlik göstergesi küçük detaylar
-
medeniyetsiz, gelismemis tipler her ulkede vardir. danimarka'da bile vardir.
fakat medeniyetsizligin, gelismemisligin normal sayilmasi, hatta ovulmesi... iste bu gelismemis bir medeniyetin gostergesidir.
moralsizlik+yalnızlık+düşük maaş+toplu taşıma
-
standart film başlangısı.
genelde kızımız böyle bir hayat yaşarken girer kadraja ilk.
eğer böyle devam ederse sanat
peşine seri katil falan düşmüşse gerilim
aşk kapısını çalarsa romantik
olay laboratuar ortamında / uzay üssünde vs. geçiyorsa bilimkurgu
bir anda kurt adamlar, vampirler, süper kahramanlar, cadılar çıkarsa fantastik
vs..vs..vs..
en kötü ihtimalle konuşan köpekler, sincaplar falan çıkar, o zaman izlemeyin bak.
dünyadaki en yorucu şey
-
(bkz: belirsizlik)
daha yorucusunu görmedim, duymadım, bilmiyorum.
ikea'nın isveç kültürünü dayatması
-
içecekler sınırsız diye makinelere dadanan, tek yemekle 3-5 bardak içen, ketçap-mayonez sınırsız diye (ki artık değil, ikea bile pes etti) yese de yemese de her aldığı yemeğin üstüne paket paket sıkan, üzerinde "mağazadan çıkarken iade ediniz" yazdığı halde katalogları çantasına, montuna sıkıştırmaya çalışan, belirli köşelere, alışveriş esnasında not alabilinsin diye konulmuş kurşun kalem ve mezuralı kağıtları avuç avuç cebine tıkan biz türk milletine vız gelip tırıs gidecek dayatma.
zamanında stockholm'e kadar gider orayı da alırmışız bakma sen, üşenmişiz.
stada girişte yemyeşil çimlerin görüldüğü ilk an
-
dakikalarca süren turnike sırası, turnikeye yaklaştıkça içeriden gelen tezahurat seslerinin de etkisiyle iyice artan heyecan; turnikeyi geçtikten hemen sonra sıkışıklıktan kurtulmanın verdiği güvenle, beraber gelinen babayı arkada bırakıp hızlıca çıkılan merdivenler; son basamaklarda artık yerinden çıkmak üzere olan bir kalbin güm güm sesleri ve işte o asla unutulamayacak manzara...
dört koca ışık kaynağının gün ışığını aratmayacak derecede aydınlattığı yemyeşil çimler; o zamanki çocuk hal ile devasa gelen, uçsuz bucaksız insan topluluğunun içini doldurduğu tribünler; 5-10 metre öteden gelen dum dum dıdı dum vuruşlarıyla taraftarı ateşleyen davul sesleri, kolkola girmiş bir tribün insanın müthiş bir senkronla zıplamalarıyla oluşan olağanüstü manzara ve tüm bunlardan hangisine bakacağını şaşırmış, gözleri parıl parıl bir çocuk. birisi mutluluğun resmini mi istemişti?