ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ses kaydı ile ilgili abd'den alınan rapor
-
asıl kendisi montaj olan rapordur; "abd'den jet bir rapor aldığı iddia edildi. ancak raporun hangi kurumdan alındığı konusunda isim verilmedi." şu an amerika'da yeni sabah oluyor. hangi arada o stüdyoda incelemişler falan. ilginç.
cumhurbaşkanına rüşvet aldı diyen puştoğlu puşttur
tavuk dünyası
-
bu konuda bilir kişi olabilirim
istanbul'da zincir bir fast food şirketinde 10 yıl ofiste satın alma müdürlüğü yaptım
yiyecek içecek sektöründe değişmeyen tek şey kar marjidir.
üründen ürüne değişir %300 %500 arası olur genelde. tavuklu ve kaşarlı menüler en çok geçirilen üründür.
yani şöyle düşünün 10 tl ye mal edilen bir ürün
50 100 tl arası satılır.
yıllarca neden her sokakta bir büfe açıldığını anlayın artık.
şimdi ülkenin durumundan dolayı maliyet arttı.
ama işletmeler %300 %500 kardan vazgeçmiyor.
olay bundan ibaret.
almayın aldırmayın gitmeyin demekle olmaz.
kesin birileri gene gidecek
kapitalist sistem budur.
biz de bu sistemin kölesiyiz
edit: benim yazıma cevap veren kişiler olduğu için editlemek zorunda kaldım.
bana satın almacı diyerek zaten söze başlayanlar oldu. kamyonla gidip malı alan ben değilim.
ben bir ürünün belirlenmesini, kalitesini, maliyetini, satış raporlarını, ve son olarak tüketiminden sorumluydum.
şirketin büyüklüğüne göre alacağınız malzemede kiminle muhattab olacağınız belirlenir.
ben coca-cola'nin bayi müdürüyle değil
türkiye ve asya kıtasından sorumlu olan kişiyle görüşürdüm veya pınarın, sütaş' in plasiyeriyle değil genel müdürüyle anlaşma yapardim.
et ve tavuk ürünlerinin tüketimi inanılmaz fazla olduğu için ve de çok hassas ürünler olduğu için direk sahibiyle görüşürdüm. öncelikle bunu belirtmek istedim çünkü bilgi sahibi olmadan konu hakkında bilgi sahibi olanlara bok atmayın. açık konuşayım bunları yazarken bile ben utandım.
çok daha detaylı bilgi verebilirim fakat başınızı şişirmek istemiyorum.
bir yiyecek içecek işletmesinde 2 kalem maliyet hesaplanir
1.si ürünün ham maliyeti
2. si ürünün hazilanma ve sunum maliyeti
1.sini çıkartırken ürünün içine neler konulduğunu grami gramina hesaplanır.
buna ürün reçetelemek denir
yani her ürünün 1 reçetesi vardır.
100 gr tavuk
20 gr mantar
10 gr patates
20 gr makarna gibi
bu ürünleri alırken verdiğiniz fiyatı koydugunuz grama bölerek cikartirsiniz
2. maliyet "işletme maliyeti"
ama siz patatesi tavuğu alıp direkt müşteriye vermiyorsunuz
onu önce gidip alıyorsunuz "lojistik maliyet"
sonra bir dükkana koyuyorsunuz "kira maliyeti"
daha sonra onu pişiriyorsunuz " enerji maliyeti"
sonra bu ürünü biri yapıyor birileri servis ediyor
"personel maliyeti"
şimdi alt alta yazdım sakın çok maliyet diye düşünmeyin.
çünkü o dükkana 1 müşteri gelip 1 ürün satılmıyor
personel günde onlarca kişiye bakıyor.
kira hiç iş yapmasan veya 100 katı ciro yapsan aynı kalıyor ay içinde
kısaca kesiyorum
arkadaşlar iyi bir işletme öncelikle ürünün en kalitelisini alır
personeline iyi maaş verir bu yüzden müşteriye iyi davranılır. bunlar olduğu sürece biraz da matematik bilgisiyle hayatta kalırsınız.
çok ama çok daha detay var yazmayacağım
ama son olarak şunu söyleyeyim
şu anda yiyecek içecek sektöründe maliyetler arttı
fakat işletmeler pandemiden önceki dönemden daha çok para kazanıyor.
maliyet 2 arttiysa fiyatlar 10 zamlandi
edit2: o kadar çok mesaj geldi ki hepsine cevap vermeye çalıştım.
anlamadığınız çok nokta olmuş
size şunu söyleyeyim.
tavuk dünyası veya belirli bir ürünü alan zincir işletme sizin gibi fiyattan almaz
mesela pazarda 80 tl olan ürünü boyle işletmeler
30 40 tl ye alır yıllık anlaşma yapar
mesela bir keresinde kaşar firmasıyla anlaşma yaptım yıllık olarak 22 tl
siz o zaman kaşarı 55 tl den aliyordunuz.
daha fazla yazmayacağım
bir gün çok detaylı işletme maliyeti enrtysi gideceğim.
debe editi: bu bilgileri yazarken hiç bu kadar gündem olacağını tahmin etmemiştim.
burası (bkz: kutsal bilgi kaynağı) kim ne derse desin.
küçük bir bilgi kırıntısı sağlayabilmek bile insanı mutlu ediyor.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık : metrobüse koltuk değnekleriyle biniyorum
1. beni görenler yer verme kavgasına giriyorlar resmen. yürüyen sevap gibiyim şerefsizim.
brezilya'da bulunan dev anakonda
-
birkaç sığır tarafından rahatsız edilmiş. belli ki yeni beslenmiş, sessiz sakin sindirimini gerçekleştiriyor (birkaç ay falan sürer).
yemeğin üstüne bi çay koyup televizyonun karşısına geçsen, sonra biri seni kürekle dürtse hoşuna gider mi? bence bu videoda yılan haklı.
ne alacağını anlamadan bakkala giden çocuk
-
bu çocuk bir de yaratıcı(!) bir bakkal amcayla eşleşirse fantastik sonuçlar elde edilebilir.
usta: aslan, kap gel bakalım bir ufak yoğurt!
***
çırak: ufak nohut var mı?
bakkal: ufak nohut mu? leblebidir o oğlum; ufak nohut diye bir şey olmaz.
çırak: tamam. leblebi olsun.
bakkal: ama leblebimiz biraz bayat şimdi. ben sana şam fıstığı vereyim, taze taze.
***
usta: ???!!!
ev arkadaşı diyalogları
-
ev arkadaşı: abi bi saniye bekle..
avepe: noldu lan ?
ev arkadaşı: duu..du..
avepe: ...
ev arkadaşı: heh.. tamam ..gel abi sarıl bana şimdi..
avepe: ahaha ipne misin olum? hahaahahah tamam tamam sarıldım eee?
(bu sırada requiem for a dreamin müziğini açmıştır bile ev arkadaşı media playerdan )
avepe: puahahauauha abi noluyor yaaa? ahahahhaa bu ne olm?
ev arkadaşı: abi..elektrik faturası 250 yetele gelmişşş..
avepe: gulp! yapma yaa..?
ev arkadaşı: sarıl..sarıl..konuşma..
avepe: vay anuna koyim.. sarılayım hacı.. sarılayım.. kardeşim..
ev arkadaşı:sarıl..
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
tarih itibariyle dün akşam tam yatıcam baktım the green mile var show tv'de bi takıldım 4.30 da bitti film. sabah 7 de kalktım maymun gibi. dedim yatayım biraz daha 8:30'a kurdum saati. 9:30 da kalktım. lan dedim bu telefon çalmadı mı acaba. bir baktım saati kurcam diye hesap makinasını açıp 830 yazmışım. kahkahalar içinde duşa girdim tabi.
duran adam için ne dediler
-
"çalışmadığımız yerden geldi"
türk polisi
armutlu'da 1977'den beri aynı yerde duran araba
-
edit : olay dogru ve babasi armutlu' da taniniyormus. bazi gunler gordugunuz arabayi alip sahile cekiyor ve denizi saatlerce izliyormus. yakinlarina da "bir gun oglum denizden geri gelecek" diyormus.
bir yanlisi duzelteyim ama... arabayi oglunun son park ettigi yere koymuyor. adamin evi zaten oradaymis. araci yillardir elinden cikarmamis oglundan kalan bir ani diye. arabaya cok iyi bakiyormus. olay dramatik ama sosyal medyada daha da dramatik hale getiriyorlar.
20 yildir yazlikcisi oldugum armutlu' da varligini ilk defa duydugum arac. teyit etmek icin armutlu' da dogup buyumus arkadaslarima sordum. editleyecegim.
kütle çekimi varsa karpuz elmayı neden çekmiyor
-
yanlış soru. çekiyor.
bak şimdi, troll falan demeden anlatıyorum. kütle çekim kuvvetini f = g.m1.m2 / d^2 ile hesaplıyoruz. yani etkileşimde bulunan iki cismin kütlelerini evrensel çekim sabitiyle çarptıktan sonra, iki cisim arasındaki uzaklığın karesine bölüyoruz.
evrensel çekim sabitinin değeri, mks sisteminde 6.67 × 10^(-11)
google'dan ortalama ağırlıklara şöyle bir baktım. bir karpuzu uç değer sayılabilecek şekilde ortalama 7 kilo alalım ki çekim gücü en yüksek olsun. elmayı da büyük boy seçip ortalama 150 gram alalım. bu da kilogram olarak 0.15'e eşit.
şimdi formülde, pay kısmında bulunanların hepsini çarparsak yaklaşık 7 x 10^(-11) çıkar. aradaki mesafeyi de küçük alalım ki sayının tamamı en büyük olabilsin. mesela aralarında 1 cm olsun. mks sistemi gereği metreye çevirirsek 0.01 eder. karesini alırsak ve ilk bulduğumuz değere bölersek elde edeceğimiz son sayı 7 x 10^(-7) olur. yani 0.0000007 newton. karpuzun elma üzerindeki kuvveti bu kadar. elma da karpuza buna eşit ama bununla zıt yönlü bir kuvvet uyguluyor. yalnız bu esnada ikisi de yeryüzü tarafından aşağıya doğru, daha büyük bir kuvvetle çekiliyorlar. dolayısıyla elmanın, dünyanın çekim kuvvetini yenerek karpuza doğru gitmesinin imkânı yok.
evet, huzura erdin mi bunu öğrenerek sayın yazar?
edit: bir arkadaş entry'de ciddi bir hata olduğunu ve kütle çekimini bir mıknatısın kolayca yendiğini söylemiş. aslında söylediği "kütle çekim en zayıf kuvvet" gerçeği, benim söylediğimi çürütmez, destekler. elektromanyetik kuvvet, kütle çekim kuvvetinden güçlüdür ama karpuz ve elma manyetik özellik göstermez. dolayısıyla kütle çekiminden daha ağır basan bir etkileşimleri yok. muhatap oldukları ve yenmeleri gereken makro boyutlu tek temel kuvvet kütle çekimi. bu durumda bileşke kuvvete bakarız. o da yer çekimi lehine olur.
sürtünme zaten her türlü harekette hesaba katılması gereken bir şey ama başlığın konusu bu iki cismin birbirine çekim kuvveti uygulamadığı iddiası olduğuna göre daha derin hesaplar yapmaya gerek yok bence.