hesabın var mı? giriş yap

  • - gelecekte ne olmak istiyorsunuz?
    - (iki yumruk bir anda havaya kaldirilarak makamli bir sekilde) heee man

    - onumuzdeki bes yilda kendinizi nerde goruyorsunuz?
    - golgeler satosu

  • "keşke o hala hayatta olsaydı" eski sevgilimin eski sevgilisiydi o, genç yaşta ölmüş, bir kavga sırasında söylemişti bunu bana. o an evet keşke hayatta olsaydı diye düşünmüştüm, artık yaşamayan biriyle sevgide rekabet edilemiyor çünkü.

  • ulan amina koduklarim ne demek bize ne, ne demek 'bize etkisi ne olacak'.

    burada fenerbahce - asagi poturge macina binlerce entry giriliyor. gs - fb maci oldugunda sozlukte yer yerinden oynuyor her saniyesi icin 2500 ayri baslik aciliyor. sahadaki 20 kusur milyonerin ne yaptiginin, kime pas verdiginin asil sana etkisi ne olacak, onu dusunsene man kafali?

    survivor'in sana etkisi ne amina kodugum?

    valla yok boyle bir kafa abi.

  • yaklaşık 2 ay önce yüz felci geçirmiş biri olarak tedavi süreci çok önemlidir.nitekim ilk belirtileri farkettiğiniz anda hastaneye gitmeniz tedavi sürecini başarılı bir şekilde atlatmanızı sağlayacaktır.bizzat bu hastalığı geçirmiş biri olarak,yüz felci geçiren arkadaşlara faydalı olması temennisiyle bir kaç öneride bulunacağım.

    -öncelikle benim başıma gelmez demeyin.gece uyuyup sabah uyandığınızda kendinizi yüz felci geçirmiş olarak bulabilirsiniz.

    -ilk farkettiğiniz an muhtemelen yemek yerken olacaktır.özellikle sıvı yiyecekleri tüketirken dudağınızın bir tarafını toparlayamadığını farkedeceksiniz.ben dudağımın sağ tarafını kontrol edemiyordum ve ayrıca dilinizinde tat alma hassasiyeti azalabilir.benim dilim ilk günlerde paslı bir tat oluşmuştur ve hiç bir besinin tadını normal olarak alamıyordum.

    -yüz felci yüzümün sağ tarafını etkilemişti.dudağımın sağı,sağ gözüm ve sağ yanağım bundan etkilenmişti.yüzümün sağ tarafındaki sinirler adeta çalışmıyordu.bunu 2.günde farketmiştim.

    -hastaneye 3.günde gittim.hastaneye gitmeden önce internetten hastalıkla ilgili bir takım bilgiler edindim.kulakla ilgili bir sorun olabileceğinden ilk olarak kulak,burun,boğaz doktoruna muayene oldum.kulakta herhangi bir sorun çıkmayınca nöroloji doktoruna sevk etti

    -nöroloji doktoru daha ilk bakışta yüz felci dedi zaten.herhalde çok tecrübeli bir doktordu ya da uğraşmak istemediğinden herhangi bir tahlil istemedi.kan tahlili dahi yaptırmadı.sen yüz felci olmuşsun dedi ve 15 gün süreyle kullanacağım kortizon ilacı (bkz: dekort) ve b vitamini takviyesi olarak (bkz: neuvitan) verdi.bunları 15 gün kullanmamı söyledikten sonra fizik tedavi bölümüne sevk etti.

    -fizik tedavi bölümündeki doktor ilk aşamada yapmam için yüz egzersizlerini gösteren bir kağıt verdi ve bunları disiplinli bir şekilde yapıp 10 gün sonra kontrole gelmemi söyledi.sonrasında eve gidip ilk günden itibaren ilaçları kullanmaya ve egzersizleri günde 3 kez düzenli şekilde yapmaya başladım.

    -ilk 5 gün nerdeyse hiç bir etkisini göremedim ne hapların ne de egzersizlerin umutsuzluğa kapılmıştım ve korkmaya başlamıştım geçmeyecek diye.kalıcı olup geçmeyeceğini düşünmek insanı gerçekten endişelendiriyor.

    -ilk 5 günden sonra ilaçlar ve egzersizler etkisini göstermeye başlıyor.özellikle egzersizleri yaparken yüzün felçli tarafını sıcak bir havluyla ısıtıp egzersizlere öyle başlamanız olumlu sonuç verir.hatta ilaçlardan ziyade egzersizlerin çok faydalı olduğunu düşünüyorum.

    -ilaçlar 15 gün sonra bitmişti benim.ama hala felç geçmemişti.ilaçlar bittikten sonra da kesinlikle egzersizleri ihmal etmeyin.ülk 5 günden sonra egzersizler olumlu sonuç vermeye başlayınca.fizik tedavi doktorunun 10 gün sonra gel uyarısını dikkate almadım ve doktora gitmedim.egzersizlere neredeyse 1 ay düzenli ve disipli olarak devam ettim ve felç büyük ölçüde iyileşti.

    -yüz felci diye söylenince insanı çok tedirgin ediyor 'felç' kelimesinin geçmesi ama yüz felcinin %90'ı kalıcı hasar bırakmadan iyileşiyormuş arkadaşlar nöroloji doktorum söylemişti bunu bana keza kulak,burun,boğaz doktorumda aynı şeyi söylemişti.ama iyileşme süresi 15 günde,1 ayda,6 ayda,2 senede olabilirmiş.tamamen bünyeyle ve erken tanı konmasıyla alakalıymış.

    -sonuç olarak yüz felci olduğunuzu anladığınız anda mutlaka doktora gidin.yüzünüzün iyice şekil değiştirmesini beklemeyin.sonrasında tedavi olurken bunun ne kadar faydalı olduğunu anlayacaksınız ve düzelir kendi kendine diye kesinlikle beklemeyin.tat alma duyusundaki bozulma da hastalığın ilk belirtisi olabilir bunu mutlaka önemseyin.benim ilk tat alma duyum bozulmuştu en son iyileşende yine tat alma duyusu oldu.

    -hastalığın üzerinden bugun tam 2 ay geçti ve şu an tamamen düzelmiş durumdayım.yüz felcine dair hiç bir iz kalmadı.tam olarak iyileşme sürecim 2 ay kadar sürdü.eğer başınıza böyle bir hastalık gelirse kesinlikle panik yapıp karamsarlığa kapılmayın arkadaşlar.doktora ise mutlaka en kısa sürede gidin.tedavisi mümkün olan bir hastalık ve 'felç' olması kesinlikle sizi korkutmasın.

  • bir fransız, bir alman ve bir türk müzedeki "adem ile havva cennette" tablosuna bakıyorlarmış.

    alman:
    "vucutlarının kusursuzluğuna bakarsak bunlar mutlaka almandır" demiş.

    fransız:
    "hayır, havva'nın güzelliği ve adem'in yakışıklılığına bakın. bunlar olsa olsa fransızdır" deyince,

    türk karşı çıkmiş:
    "bunlar kesin türk. baksanıza, üstte yok, başta yok. yiyecek de elmadan başka birşeyleri yok ama hala kendilerini cennette sanıyorlar! "

  • - merhaba hüsam bey..
    - merabe doktor.. benim so
    - sorununuz panik atak..
    - ha.. evet.. gece
    - geceleri çarpıntı oluyo..
    - evet.. ka
    - karınız sizi aldatıyo..
    - ha
    - hasan bey'le aldatıyo..
    - ana
    - anama küfretme skerim sülaleni..
    - ib
    - babandır..

  • italya'daki marketlere bayılırdım. bildiğiniz süpermarketlerden bahsediyorum. "allaaam bunlar nasıl güzel kokuyor böyle" diye pörtleyen gözlerimle o domatesleri elime alıp kokladığımı hatırlıyorum, gören deli demiştir herhalde. "burada yemek yapmak zevk yahu, her şey taze, her şey mis gibi hazırlanıp veriliyor eline, insan burada daha bir zevkle yemek yapıyor," demiştim. görüyorum ki yalnız değilmişim. hatta "ben markette öyle güzel domates satıldığını görmedim" de demiştim vaktiyle. şimdi birileri ayar verme derdiyle "ooo arka bahçemdeki domatesi görün siz", "hıh çanakkale domatesi yememişlerin matah sandığı domates", "heaaa lezzetli olsun diye verimi düşük domates mi ekçeklerdi, tabii ki lezzeti verime kurban edicez halla halla" diye saçmalıyorlar.

    e be evladım, zaten burada övülen, italya'da alelade bir yerde bile mis gibi domates bulabilme ihtimalin! yoksa bence de benim babaannemin domatesleri mükemmel; babam da balkonunda cherry domates yetiştiriyor ve onlar da şeker gibi; ben de kendi bütçemden daha fazla para ayırıp cherry, organik ve pembe domateslerden alıp yiyorum nispeten düzgün şeyler yiyeyim diye, ama burada vurgu yapılan şey, özellikle yetiştirmene, bilmem kaç bin kilometre yol gitmene, pahalı organik ürünlere para dökmene gerek kalmadan, makul fiyata insanca beslenebilmen! bunu da alamıyorsa o kalın kafalarınız ben ne diyeyim ki?

    ben niye italya'da kerevizin mis gibi soyulup satıldığını (köküne kabuğuna boşa para ödemeyin diye) görünce "gavurun" ticaret ahlakı karşısında yine mest oluyorum da, burada çürük çarığı dolduran adama denk geliyorum? italyan köylüsü çok mu matah insan? hayır. ama işte bir etik anlayışı oturtulmuş, devletin regülasyonlarıyla, sübvansiyonlarıyla tarım düzenlenmiş; vatandaşının asgari bir beslenme düzeyini yakalamasını isteyen bir yapı var. basbayağı, o insanlar buna "layık olduklarını" düşünüyorlar ve devletleri de doğal olarak bu fikri yansıtıyor; burada ise toplum olarak buna "layık olmadığımızı" düşünüyoruz içten içe ve bizim devlet yapımız da bunun yansıması olan düzenlemelerle karşımıza çıkıyor. biz işi bireysel yöntemlerle çözmeye çalışıyoruz (arka bahçene ekmek, balkonunda yetiştirmek, daha kaliteli ürün için ederinin çok üstünde fiyat ödemeye razı olmak vs.). ha evet, bunları da yapalım tabii ama, ya bu imkanlara sahip olmayanlar? herkesin arka bahçesi mi var? herkes özel bir çiftlikten alınan domatesin kilosuna 8 lira ödeyebilir mi? "başkasından banane yeaa" mı diyeceğiz?

    benim sorduğum çok basit bir şey: elin devleti (italya, fransa ve rusya bildiğim bazı örnekler) vatandaşının makul fiyata düzgün yiyecek bulmasını önemsiyor da, benim devletim neden umursamıyor? elin devleti çiftçisini koruyor da, benim devletim nede korumuyor? fransa'da mahalle bostanlarında ilkokul bebeleri tarım yapıyor ve çiftçiye saygı duymasını öğreniyor da, istanbul'da 600 yıllık yedikule bostanları'na niye moloz dökülüyor? kuzguncuk bostanı acaba daha ne kadar ayakta kalabilecek? ben bu politikaların değişmesi için geçici bireysel çözümler dışında ne yapabilirim?

    gerçi bakın geçen gün bizzat çiftçilik yapan bir insan sorunlarını anlatmışken, bu insana bile "ya nolacağıdı" diyen mallar varken, bu entry'ye de "yazar burada evropalarda yaşadığını göstermeye çalışmış" diyecek mallar çıkacağına eminim. gösterilene değil, parmağa bakmayı marifet sayıyorsunuz.

  • senin o muhabbetini yaptığın kız ana kucağından ayrılıp allahın unuttuğu dağın başında köpek bağlasan durmayacak köy lojmanlarında kalıyor.

    senin o muhabbetini yaptığın kız sen evde kombiden çıkan sıcak havayla mayışmışken kömür taşıyıp ısınmaya çalışıyor.

    senin o muhabbetini yaptığın kız her gün soba zehirleyecek korkusuyla yaşıyor.

    senin o muhabbetini yaptığın kız sen pc başında yayılıp ekşide takılırken tipi eşliğinde kapı önünde bekleyen kurt sesini dinliyor.

    senin o muhabbetini yaptığın kız sen kıçı kırık köpek gibi gezerken köy yolunun açılmasını bekliyor.

    senin o muhabbetini yaptığın kız sen her istediğinde kombini açıp duşa girerken suyun gelip banyonun sobayla ısınmasını bekliyor.

    senin o muhabbetini yaptığın kız cahil bırakılmış bir toplumun içinde insanlara bir umut olmaya çalışıyor.

    o yüzden böyle bütün gün bilgisayar başında yayılan vasıfsızların ağzına alırken bir destur demesi lazım, e mi canım benim.

  • bizi ne bağlar acaba? aihm bağlamıyor bm bağlamıyor nato bağlamıyor o zaman biz neden buralara üyeyiz ve temsilci bulunduruyoruz?

    edit: bir yazar arkadaşın mesajını ekleyeyim
    anayasa mahkemesi de bağlamıyor hatta başkanını dolaylı tehdit de ediyoruz. süper demokratız