hesabın var mı? giriş yap

  • galatasaray'in resmi instagram hesabindan paylastigi ve #aglama hastag'i ile satisa sundugu t-shirt'tur... ozetle mancini'nin gecen hazirlik macinda 4 yildizli not kagidini tutmasi uzerine hazirlanmistir.

    ben hayatimda galatasaray'in bu kadar ezikce, bu kadar rezilce bir gsstore politikasi izledigini gormedim.

    su t-shirt'u tasarlayan, uretimine ve satisina onay veren her kimse yuzune tukureyim onun! galatasaraylilik bu degil! galatasarayli boyle sacma sapan seylerin uzerinde durmaz! hele bunu t-shirt yaptirip da giymez.

    kapak ne lan? orta okul bebesi misin sen? bunu t-shirt olarak koymak ne demek? hele bir de kosesine #aglama diye hastag koymak? belli ki iki sene once yapilan ve cevabi aninda hem de burak tarafindan son derece seviyeli bir sekilde verilen satasmaya fazlaca takilmissin. fenerbahce'nin yaptigi da, burak'in cevabi son derece orantili ve seviyeliydi. hadi uzattin, mancini geldi bir de ona yaptirdin, tamam... ama "kapak" diye t-shirt cikarmak?!

    birak etik kaygilari bir kenara, ekonomik olarak bile dusunsen kimse almaz bu kadar ezik bir t-shirt'u. maliyetine verdiginle kalirsin.

    galatasaray eleganttir. galatasaraylilik kulturu bu gibi ucuz ergen atismasinin cok otesindedir. taraftar yapar, taraftari durduramazsin, ama sen kulup olarak bu kadar bayagilasamazsin!

    bu kadar sacma sapan yonetilen bir zafer oykusu daha hatirlamiyorum. galatasaray'in su an icinde bulundugu karamsar ortamin tek ama tek sorumlusu galatasaray ilkelerinden zerre nasibini almamis yonetimidir. tez elden defolmasi dilegiyle...

    ben babamdan galatasaray'i boyle ogrenmedim.

  • eğer çocuğun alerjik bir reaksiyonu yoksa, o velinin çocuğu uzun vadede izlenmeli. 20 sene sonra toplum içerisinde nerede olacak çok merak ediyorum.

  • oha amk. oha lan oha. zamaninda ogrenci evinde gideri tikali tuvaleti seramigi komple strechleyip ayni prensiple basinci kullanarak actim. hala anlatirlar. kafama sicayim keske o kadar dusunmusken bunu da urettirip satsaymisim...

  • arkadaşlar, bildiğiniz gibi mernis projesi kapsamında geçmişe dönük yani osmanlı zamanında yaşamış olanlar dahil 120 milyon kişiye tc kimlik numarası verildi, geçmişe dönük soy kütüğü çıkartabilmek için bağlı bulunmuş olduğunuz kaymakamlığa bir dilekçe ile başvurduğunuzda 5 dk içinde belgeyi elinize veriyorlardı yani en eski dedenizden itibaren tüm sülalenizin kayıtlarını çıkartıyorlardı ama artık özel bilgilerin korunması kanunu nedeniyle böyle birşey mümkün değil ancak şimdiki uygulama duyduğum kadarıyla akraba birkaç topluluk olarak dilekçe verildiğinde alınabiliyor.

    mernis öncesi kayıtlar için, başbakanlık osmanlı arşivlerine gidiyorsunuz, merkezi istanbulda valilik binasının olduğu yerleşkede, kaydınızı yaptırıyorsunuz ve araştırmacı kimliğinizle işleme başlıyabilirsiniz, dijital ortama aktarılmış ve bilgisayar ortamında istediğiniz il ilçe köy ve mahalleyi aratarak, nıfs kayıtlarını inceleyebilirsiniz.

    bu kayıtlarda sadece nüfus bilgisi değil aramış olduğunuz kelime ile ilgili kayda geçmiş her türlü belgeyi bulabilme imkanınız var, eğer bilinen, memur, paşa, soylu vb. gibi bir aileye sahipseniz geçmişinizi incelemek daha kolay, burada soy kütüğü ve geçmiş araştırmak isterseniz 1830lu yıllardaki nüfus sayımı zamanına kadar kayıtlara ulaşabilirsiniz tabii sadece erkek nüfus kayıtlı, hatta hangi iş ile meşgul olunmuş vb. birçok bilgiye ulaşabilirsiniz, çeşitli resmi kurumların kendi bünyesinde arşiv kayıtları var, bazısı açık bazısı kapalı bir kısım arşiv artık internetten bile ulaşabiliyorsunuz.

    nüfus cüzdanında arka kısımda yazılan aile no ; bulunduğunuz köydeki aile sayısı , birey sıra no ise sülalenizdeki kişi sayınızdır yani sizden büyük akrabalarınızda daha küçük bir sayı bulunur, sizden küçük akrabalarınızda, kardeşinizde falan sayı büyüktür yani bu gittikçe sülaledeki kişi sayısı çoğalıyor demektir, aynı soy kütüğüne sahip ama farklı soyadlı aileler olabilir, mesela bizim sülalede 3 farklı kardeşe cumhuriyetin ilk yıllarında farklı soyadları verilmiş ama soy kütüğü aynı, eğer en büyük dedeniz başka bir sülaleden ayrılmışsa, ilk sülalenin kayıtlarına da bakmak lazım.

    eğer kimlikteki, birey numarası kısmındaki sayı az ise yani mesela birey numaranız 15-50 gibi düşük bir sayıda ise muhtemelen göçmen bir aileye aitsinizdir yani geçmişe ulaşılamamış demektir, mernis projesi yapılırken cumhuriyet tarihindeki sayımlar esas alınmış ama ilk sayımlarda, ölmüş olanlar, halihazırda hayatta olan birey'in beyanına göre, ana baba ve dedesi gibi ilaveler yapılmış ve cumhuriyet öncesi olarak onlara da tc kimlik numarası verilmiş ve toplam 120 milyondan fazla kişi numaralandırılmıştır.

    geçmiş araştırmalarında en kolay yöntem , yaşlı akrabalarınızın beyanları olmalıdır çünki yeni neslin unutmuş olduğu akrabalık ilişkileri olabilir yani en eski bildiğiniz dedeniz, köyünüzdeki başka bir ailenin bir evladı olabilir, bu nedenle soy kütüğü araştırmanda bu işe meraklı olan akraba ve komşularınızla birlikte hareket etmek daha kolay ve net sonuçlar verecektir ayrıca eğer tarihe not düşmek isterseniz yaşlılarınızın tüm konuşmalarını yazılı ve görsel olarak not etmenizi tavsiye ederim, kültürel aktarım, ilginç bilgiler, inanışlar vb. bunları gelecek nesillere aktarmak güzel bir şey olur.

  • takıldığım tek nokta, bu islam aşığı insanlar neden peygamberler şehri urfa gibi yerlerde yaşamayıp gavur izmir dedikleri yerlerde yaşıyorlar?

  • son birkaç yılda izlediğim en iyi, en çarpıcı film. sinema sanatına olan bakış açımda olumlu yönde değişmeler bile oldu diyebilirim. böyle bir filmin nasıl popüler olup kitleler tarafından bilinmiyor olduğunu açıkçası çok merak ettim. insan en azından şöyle 5-10 sayfa entry bekliyor.

    filmde ensest ilişkiden tanrı tanımazlığa; engellilerin sorunlarından yaşadığımız çevrenin tırtlığına kadar birçok konuyu iç içe geçmiş bir şekilde buluyoruz. komik, mide bulandırıcı, ahlaksız, terbiyesiz, seviyesiz, dengesiz, iğrenç bir film. ve işte tam da bu yüzden seveceğiniz bir film. eğer bazı tabularla alıp veremediğiniz varsa, hiç izlemeyin derim.

  • gerçek hayatta da etkisinden çıkılmıyor. geçen gün boş çekici gördüm şehir içinde. bi mutlu oldum anlatamam. kocaman böyle heybetli. man. dorse alcak muhtemelen birazdan. korna çalıp selam verecektim de kim lan bu düdük demesin diye çekindim :(

  • hayatta en çok özendiğim adamlardandır kendisi.

    bu ekole bayılıyorum. bir şekilde büyük takıma gidiyorsun 5-10 yıl 3. kaleci veya müzmin yedek olarak gençliği yaşıyorsun. sana yılda en az 500 bin euro veriliyor ve sen sadece günü belli saatlerinde spor yapıyorsun, ülke ülke geziyorsun vs. bir de "yedekliği sorun etmiyor abi helal olsun uyumlu adam" falan deniliyor.

    kariyerinde akıllı davranırsan 3-5 milyon euro parayı cebe atarak 35 yaşında yaklaşık 15 milyon lira paran oluyor.

    dert yok, tasa yok, kimsenin senden beklentisi yok. üstüne bir de iyi kötü tanınıyorsun falan. ne güzel lan.

  • kendisine saygım iyice artmış olan, büyük oyuncu.

    bu mal topluma karşı böyle bir açıklama yapmak bile büyük bir cesaret örneğidir. ustanın medeni cesaretine hayran olmamak elde değil.

  • öyle ya da böyle. kafası son derece rahat. ne istediğini biliyor. oldukça kararlı. ikinci uyarısını sadece "kaptaaaaağğn" şeklinde yapabiliyor. ziyadesiyle net. bence öyle aval aval bakacağınıza yol verin geçsin. şahsen ürktüm çünkü.

  • bir rizeli olarak çoğunuzdan bir tık daha fazla söz söyleme hakkını kendimde görerek belirtmek isterim ki beter olun.ne araziniz kalsın elinizde, ne toprağınız. o cahil özgüveniyle size laf anlatmaya çalışan bilinçli insanlara yıllardır gösterdiğiniz partizan ve agresif tavır sizin sonunuzu getirsin umarım. taşınız da toprağınız da cengiz'in köpeği olsun. olsun ki sizin kafanız yine basmazken belki çocuğunuz, torununuz akıllanır. zerre acıyorsam size namerdim. 1-2 arazi ver bunlara bak gör yarın günün ilk ışıklarıyla kendileri çalıştırırlar o iş kamyonlarının kontağını ki iş çabuk bitsin.

  • efsane filmin en akılda kalıcı sahnelerinden biri de şüphesiz forrest'ın beyaz saray önündeki kalabalığa konuşma yaptığı an.

    hippiler, vietnam savaşından gazi olarak dönen forrest'tan savaş hakkındaki hislerini açıklamasını isterler. ne de olsa savaş kötüdür. savaşta hayatı tehlikeye girmiş bir adamın söyleyeceği birkaç söz de bu anlamda etkili olacaktır.

    forrest, her zaman yaptığı gibi hislerini dolandırmadan aktaracaktır.

    sahneye çıktığında, o aheste konuşma tarzıyla aklına gelenleri söylemeye başlar.

    fakat savaş, son derece iyi ve naif bir adam olan forrest'ın dürüst sözleri için fazla karanlık ve kirlidir. bir ordu mensubu gizlice yaklaşır ve kabloları sökerek konuşmayı sabote eder.

    bağlantıyı tekrar kurmaya çalışsalar da, forrest sesinin duyulmadığının farkına varmadan konuşmasını sürdürür

    bağlantı tekrar sağlandığında ise konuşması bitmiştir. gerçekten forrest hariç kimse (izleyiciler dahil) onun ne söylediğini bilmez. film de bu gizemle sona erer.

    iyi ama ne forrest ne söylemiştir? her izleyici bunu merak etse de, bir muamma olarak kalmıştır bir defa.

    neyse ki, kritik soru yıllar sonra tom hanks'e yöneltilmiş. "ne söyledin o sahnede be tom abi?"

    o da söylemiş sağolsun. ne de olsa satırlarını ezberlemiş vaktinde. tam olarak şunları söylemiş:

    "bazen insanlar vietnam'a gittiğinde, annelerine bacakları olmadan dönerler. bazen hiç dönemezler bile. bu kötü bir şey. bu konuda söyleyeceklerim bu kadar."