hesabın var mı? giriş yap

  • yıl 2006.

    bilgisayarın evlerimizde yaygınlaşmaya başladığı dönemlerin başı. belki de biz fakirdik, bilmiyorum.

    bir gün amcamlarda oturuyoruz. almanya’dan telefon geldi. duisburg’da yaşayan dayım kaybolmuş. tipik bir türk ailesi olduğumuz için hemen fantastik kehanetlerde bulunduk. herkesin tahmin yaptığı bir anda amcam aniden salondan kalkıp bilgisayarın bulunduğu odaya gitti. yengem arkasından bağırdı; “yine mi at yarışı sonuçlarına bakmaya gidiyorsun geberesice.” bu ifadeye takılmayın. yengemin sevgisini gösterme şeklidir.

    amcam odadan çıktıktan sonra ben girdim. daha bilgisayar tam açılmadan internet explorer logosuna 398 kere tıklamamdan mütevellit bilgisayar çöktü. itiraf edeyim tırstım. bilgisayar tekrar açılsın diye allah’a dua ettim. bir daha günah işlemeyeceğime dair söz verdim. bilgisayar açılır açılmaz internete girdim. tam bir şey yazacaktım ki o komik arama geçmişini gördüm. neler mi yazmıştı?

    mehmet şahin dürsburkta kaybolmuş
    mehmet şahin nerede
    dürsburkta kaybolan türkler
    mehmet şahin’i bulmam lazım
    mehmet şahin gazinoya mı gitti

    dipnot: dayım 2012 yılında aramızdan ayrıldı. devri daim olsun.

  • bu denklem esasinda olabilecegi kadar kesin bi denklem.. sorun parametrelerin bilinmemesinde.. o zaman ne anladim bu isten deniyordur eminim.. ama amcam kendimize ya da cevremize bakarak tahmin yurutebilecegimiz kucuk problemlere bolmus bunu (bkz: divide and conquer) ki sonucta bu seti arastirmalarinda kullanilan birsey.. denklemin tek kotu yani iste belirsizlikler.. ama sonucta ne bekliyoduk ki; birinin cikip "evrende 375 dene akilli uygarlik var, hadi dagilin gidin basimdan" demesini mi?.. neyse denklemi aciklayip anlam kazandirmaya calisalim bari:

    n = r* fp ne fl fi fc l

    n : haberlesebilen uygarlik sayisi (number)

    r*: uygun yildizlarin (gunes benzeri) olusma hizi (rate of star)
    samanyolunda bu cins 10 milyar yildiz olsa 10 milyar yildan yaklasik 1 verir (toplam 200 milyar yildiz oldugundan 20ye kadar yolu var)..

    fp: o yildizlardan cevresinde gezegen olanlarin orani (fraction of planet)
    son yillarda kesfedilen gezegen sistemleri babinda 0.1'den, bu cins yildizlarin cevresinde gezegen zaten olusur seklinde 1'e kadar gidiyor..

    ne: bu gezegen sistemlerindeki yasama elverisli gezegen sayisi (number of earthlike?)
    buna 1-2 deniyor genelde.. gunes sisteminde misal bi bilinen dunya var..
    bir de sunu aciklayalim.. bu sayiyi suyla havayla iliskilendirmek denklemi cozen insanin zevkine kalmis birseydir.. bu sayi olabilecek tum olasiliklari icerir.. eger venusun +300 derecesinde, ya da marsin -50 derecesinde de yasam olusabilir diyorsaniz misal +2 ekleyin..

    fl: bu gezegenlerden uzerinde canli olusanlarinin orani (fraction of life)
    genel gorus yasamin olusma ihtimali varsa eninde sonunda olusacagi seklinde, yani oran 1..

    fi: bu canlilardan akilli olanlarinin gelisebilme orani (fraction of intelligent)
    ayni sekilde (darwin mi demis bunu?) "canli varsa eninde sonunda bu noktaya evrimlesir"den dolayi 1..

    fc: bunlardan haberlesenlerin orani (fraction that communicate)
    benzer sekilde akilli varliklarin sonucta haberlesmeye gececekleri mantigiyla 1 yada 1e yakin..

    l : haberlesebilir uygarliklarin yasam suresi (longevity)
    denklemin en sakat noktasi.. kendi uygarligimizin bile ne zaman ne olacagini bilmedigimizden biraz atmasyonla kaliyor bu.. sonucta insanoglu haberlesmeye (bu kelimeyi konusarak haberlesmekten ziyade gezegen disiyla haberlesmek manasinda kullaniyoruz burda) baslayali sadece 100 yil oldu desek yeridir.. ne olacagimizi kestirmek de guc.. 100den milyonlara kadar gidebilir..

    simdi bunlari toplayip bi tahmin yapsak; sirayla (1, 0.1, 1, 1, 1, 1, 10bin) kullansak bu bize samanyolunda 1000 uygarlik var der..
    samanyolunu yaklasik 50bin isik yili yaricapinda bir disk olarak dusunsek (3. boyutu sallayalim), bu her uygarlik icin ortalama yaklasik 1500 isik yili yaricapinda bir alana tekabul eder.. simdilik cok heveslenmemek icin bir neden ama umudu yitirmemek icin bir sebep..

  • teknolojide bir ku$ak geride kalmalari geregi, oyuna yakla$imlari farkli olan oyuncular, baba dedim ya amca dayi da olur. teknolojiden kastim bilgisayar teknolojisi degil efendim, silah teknolojisi. mesela babalar. bizim pedere red alert 2 ogrettik vaktiyle, kiz karde$imle, ogretmez olaydik. onun zamaninda roket, nuclear missile, chronosphere, iron curtain yok ya takmi$ tanka, piyadeye...
    daldim bir gece odaya, pederle karde$im red alert oynuyorlar, peder soyluyor karde$im yapiyor.

    - baba tamam bissuru tank yapmi$in. azicik da teknoloji yapsak, bak eleman nukleeri dikmi$, $imdi az sonra cakacak, ne war factory kalacak, ne power kalacak, ne barracks kalacak...
    - barracks hangisiydi?
    - bu i$te. asker yapilan.
    - haaa cadir. onemli deil ucuz o gene yapariz. ben bir kac tank daha yapayim dumduz edecem.
    - olmaz boyle hava desteksiz falan.
    - nukleer ne?
    - hani boyle bir roket iniyo, her taraf patliyo.
    - hani her taraf yemye$il oluyo. o mu? adamlar da eriyip gubre oluyo. [daha once yemi$.]
    - baba, gel tech lab yapalim. oradan da chronosphere yapariz, indirip dalariz tanklarla.
    - birak $imdi tank yapalim tank. bak bir yandan da piyade yaptiriyom bol, onlari da agacin altina sakladim. [her agacin altina 3-5 piyade dikmi$ saklaniyolar saniyor.]
    - baba yapmi$in, 20 tane tank yapmi$in.
    - 2 tumen tank yapip rommel gibi dalacam ibnenin haritasina. sen hic yanyana giden 48 tank gordun mu. toprak titrer be toprakkkk! [peder askerligi tankci yapmi$]
    - baba, bak adam az sonra cakacak nukleeri bir milyon olucaz. bak buraya cakacak. her $eyi yan yana dikmi$in. uzak dik dedik ya sana...
    - uzak dikilmez salak oglum. uzak dikersen ikmal etmek zor olur. [cagiralim eski boluk komutanini sana $ilt versin o zaman, iyi ogrenmi$sin.]
    - nuclear missile launched!
    - hah bak cektin rifkiyi. iyi geceler.
    - dur gitme. ne labratuvariydi o?

  • ilkokuldayken sirf geyik olsun diye cop kutusunun yanina seninle kalem ucu acmaya gelen arkadasin asla hayatindan cikartilmamasi gerektigi.

  • son zamanlarda sözlükte görülmeye başlanan başlık formatıdır. başına bir şeyler getirilerek giriye dönüştürülmektedir.

    sözlüğün ne kadar geri zekalı çoluk-çocukla dolduğunu bizlere bir defa daha kanıtlayan sözcük öbeğidir.

  • hiçbir şeyin sonu değil diyen arkadaşlara anlatayım. herkes için bu dediğiniz şey geçerli değil. 25 yaşında okulumu bitirdim. 26sında askere gittim. 27 yaşında iş aradım bulamadım. bulamayınca da 1 sene bütün iş durumlarını kenara atıp sadece kpss'ye odaklandım. dedim ki ben 1 sene bu sıkıntıya katlanıp gerekirse tüm kitapları tarayacağım ve çalışacağım. ortamım değişsin diye de 8 sene yaşadığım erzurum'dan kalkıp izmir'e taşındım. ekim ayında başladığım maratonda sınava kadar pek çok kitabı aldım, her yayından soru çözmeye çalıştım. temmuz ayının 5'ine geldiğimde yaklaşık 35000 soru ve 50'ye yakın deneme çözdüm. son 1 ay her gün dersaneye gidip sabah 8, akşam 5 ders çalıştım. akşam da eve gelip deneme çözmeye veya konu tekrar etmeye çalıştım. benim gibi ders çalıştığını bildiğim türkiye'nin muhtelif yerlerinde en az 10 arkadaşım var. hepimizin tarih neti 15 net civarında.

    demem o ki belki hiçbir şeyin sonu değil ama hiçbir bokun da başlangıcı değil. halbuki ben 1 senelik emeği bir şeylerin başlangıcı olsun diye vermiştim. şu an 1 sene önceye geri döndüm. ösym soru komisyonu zaman makinasını buldu, bilmem kaç bin öğrenciyi 1 sene öncesinin hayattan hiçbir beklentisi olmayan tiplerinde geri döndürdü.

    gerçekten müfredatta ve geçmiş senelerde olduğu gibi sorular olsaydı da yapamasaydım anlardım. yani "buraya çalış" dedikleri yerlerde çalışmadığım ya da gözden kaçırdığım bir yer olsaydı kimseye kızma hakkım olmazdı. şimdi kızma hakkım var ama ben kızdıkça o kurum üste çıkıyor. din, iman bilmem ama insan hakkı diye bir kavram var. onun cezası da bu dünyada çekiliyor. hayatım boyunca hiç beddua etmedim ama şimdi eğer yukarıda biri varsa ve insan hakkını önemsiyorsa umarım bunca insanın emeğini hiçe sayanların cezasını kendi çocuklarından çıkarır. yazık bunca emeğe, paraya, insana.