hesabın var mı? giriş yap

  • ilköğretim çağındaki sevgi kelebeği erkeklerin ritüeliydi bu. gocuğu alır derin bir iç çekerek hoşlanılan kızın gocuğunun üstüne veya hemen yanı başına asıverirsin. içgüdüsel bir şeydir bu, erkeklerin genlerinde var.

  • malezya’da kamu fonlarının başbakan necip rezak’ın şahsi banka hesaplarına aktarıldığı iddia edilmis. rakam 700 milyon dolar. başbakan "ülkenin demokratik yollarla seçilmiş başbakanını devirmek için siyasi bir sabotaj kampanyası” demis. olmaz ağa "montaj bunlar montaj" diyeceksin. "paralellerin işi" diyeceksin. hiç bir şey bilmiyorsan al 17-25 aralığı incele. paralel diyeceksin paralel, bu önemli. ha bir de mümkün mertebe bankalari kullanmayacaksin, evde saklayacaksin paraciklari

    edit: https://twitter.com/…tatus/1345134378498859009?s=20

  • sahte parfüm hapşırmaya yol açar, orijinal açmaz gibi şeyler doğru değil. cilde zarar konusu da doğru değil. bu sizin bünyenize bağlı alerjik bir reaksiyondur.

    mesela bende amouage jubilation böyle bir şeye neden oluyor. yine costume national markası da nedense genelde bu tarz sorunlara bünyemde neden oluyor.

    kokunun kalıcılığı da alakalı değil. hatta genelde sahte parfümler daha kalıcı olur. iki saat kalan yüzlerce orijinal parfüm vardır. zaten 6 saati geçenler tüm parfümlerin belki yarısı dahi etmez.

    aynı zamanda bir kokunun iki farklı batch’i farklı performanslara sahip olabilir. ya da üretim yılı farklıdır ve arada çeşitli nedenlerle reformüle olmuştur. bu nedenle sadece performans değil koku profili dahi değişmiş olabilir.

    işin özünde orijinal sahte arasında farkı şuradan anlayabilirsiniz:

    1) fiyatı

    sephora, boyner gibi yerler bir parfümü genelde daha pahalıya satarlar. genelde güvenilir başka yerlerden %20-30 daha ucuza bulabilirsiniz. lakin (kimsenin almadığı, satılmayan, stoklardan çıkarılmaya çalışılan bir parfümü indirimli almıyorsanız) daha yüksek oranda bir indirim varsa oradan hızla uzaklaşın.

    2) şişe ve sprey.

    bunu anlaması çok zor. kimi zaman orijinal parfümlerde dahi şişe ve kutu tasarımları az da olsa değişiyor. yine de sahte parfümler genel bir kalitesizlik hissine sahip oluyorlar.

    3) koku

    başladığı gibi biten tek boyutlu derinliğe sahip olmayan orijinal parfümler söz konusu olsa da genelde açılış, orta ve dip notaları hissedersiniz.

    tabii, herkes hissedemez. burada en kolay anlayacağınız nokta açılış notalarından orta notalara geçerken yaşanan koku değişimi.

    genelde sahte parfümler burada çuvallar ama hepsi değil!

    4) tester

    tester bir ürün alıyorsanız %99 sahte parfüm alıyorsunuzdur.

    5) satıcı

    bunun dışında demek gerekir aslında ilk başta kaynağın güvenli olması gerekir. geçen sene elime iki “moschino toy boy” geçti.

    biri orijinal diğeri ise sahteydi. eminim ki sahte olanı bu konuda fikir veren hemen hemen herkes orijinal zannederdi.

    şişesi sorunsuz, nota değişimleri beklendiği gibi, koku güzel. yani her şey olması gerektiği gibiydi. ama koku sahteydi.

    yine de bırakın forumu, parfüm forumlarında on binlerce liralık koleksiyonu olanlar dahi sahte olduğunu anlamadan aynı parfümü kullandılar.

    benim anlama nedenim ise bu kokuyu daha önce koklamış ve uzun süre kullanmış olmam sayesindeydi.

    orijinal parfüm açılışta daha yoğun baharatlı bir gül ile açılırken sahte parfümde yine aynı açılış olmasına karşın gül olması gerektiğinden biraz daha öne çıkıyordu.

    bu da sadece yirmi dakikalık bir açılışı işaret ediyor. sonrasında zaten neredeyse aynı kokuyorlar.

    bu kokuyu daha önce denememiş birisi istediği kadar tecrübeli olsun sahte olduğunu anlayamazdı.

    bu nedenle daha ilk anda nereden aldığınız da önemli.

  • sadece ülkemiz değil, dünya genelinde formula 1 e olan ilginin son 10 yılda ciddi kan kaybettiğini söylemek yanlış olmaz. bunda en büyük pay sahibi bernie ecclestone isimli ak saçlı kart zamparadan başkası değildir. bu aç gözlü, huysuz ve megolaman bunak, bir cio ya da otoriteden ziyade formula 1 i son 15 yıldır oyuncağı gibi yönetmiş, yaz boz tahtasına çevirmiştir. her sene yaşanan kural değişiklikleri, pilot ve takım kayırmalar, adeletsiz kararlar vb. hem izleyiceleri hem de takım/pilotları illallah ettirmiştir. bir diğer sebep ise schumacher, prost, senna vb. kitleleri peşinden sürükleyen pilotların gelmemesi, yetişmeleri için gerekli ortamın bulunmaması. stratejiler, takım kararları, teknolojinin ulaştığı seviye ve az evvel sövdüğüm yıldo kılıklının aldığı kararlar işin heyecanını gün be gün azaltmakta. 90 larda, ben de dahil olmak üzere, kitleler tarafından takip edilmeye başlanan organizasyonun, son 10 yılda geldiği noktayı anlayabilmek için yarış takvimlerine ve elde edilen hasılatlara bakmak yeterli. özetle, dünya genelinde formula 1 e olan ilgi azalmakta.

    türkiye'de ise, 1-2 değil, tam 7 kere yarış düzenlenmiştir. ömrü hayatında 9-10 birinciliği bulunan, dönemin ferrari pilotu felipe massa, istanbul'da düzenlenen 7 yarışın 3 ünü her nasılsa kazanmayı başarmıştır.

    inşaa edildiği dönem itibari ile istanbul park'ın dağ başında olması, motor sporlarını takip eden insan sayısının azlığı, ulaşım sorunları ve fahiş bilet fiyatları nedeniyle organizasyona olan ilgi her geçen yıl azaldı. bu kadar laf ettim, ben bile 2005 ve 2007 yıllarında olmak üzere 2 kez gidebildim. hiç gitmeyenler için şunu söylemem mümkün, takım garajlarının karşısındaki ana tribün haricinde, yaz aylarında diğer bölümlerde bulunmak işkence.