hesabın var mı? giriş yap

  • yoktur.

    mutluluk senin ipe sapa gelmez mitolojilerine inanmamla değil, kendi iç bütünlüğüm ve eylemlerimle alakalıdır.

  • birden fazla nedeni olan güçtür. öncelikle fark yönetiminde yatmaktadır.

    spor kulüplerinin yönetimleriyle, şirketlerin ya da devletlerin yönetimlerini bir tutmak anlamsızdır. çünkü spor kulüplerinin arasında türk toplumunda yıllardan beri süregelen ikili yapı mukim değildir.

    bu nedenle kutuplaştırmacı siyasetle seçim başarısı kazanabilmek mümkünken kutuplaştırmacı yönetici profiliyle sportif başarı getirmek hemen hemen imkansızdır ve mümkün olsa da sürdürülmesi imkansızdır.

    çünkü ekonomik anlamda türk futbol piyasasında hareketi geliştiren zaten siyasetteki ikiliğin bir tarafı olan türk orta sınıfıdır. türk modernitesinin gelişimi tamamen bu orta sınıfa bağlıdır ama bu başka bir tartışma konusudur.

    yine de, bu bağlamda entelektüel anlamda türk modernitesinin önemli yapı taşlarından birinin mektebi sultani olması ve galatasaray kulübünün yönetiminde bu kulübün ciddi ağırlığı olması, beraberinde siyaseten lisecilik gibi kavramlar üzerinden toplumdaki ikiliği kaşısa da başarılı olamaması, ve yönetim süreçlerinin özellikle aziz yıldırım tipi diktatoryal eğilimlerden ve demirören tipi niteliksiz sermaye birikimlerinden uzak olması galatasaray’ın daha başarılı bir tablo çizmesine zemin hazırlamıştır.

    çünkü orta sınıfın yön verdiği bir alanda yönetim anlamında demokratikleşmeyi başarmış olması karar alma mekanizmalarında daha rasyonel davranabilmesine zemin hazırlamıştır. bunu sağlam kurumsal yapısına borçlu olan bir kulüp temel anlamda yönetimsel istikrara zaten ihtiyaç duymadan futbolda ülke tarihinin en geniş başarılarının yakalanmasına yol vermiştir.

    mesela, aziz yıldırım’ın görevde olduğu 20 sene boyunca galatasaray en az 7-8 kere başkanını değiştirmesine rağmen, yani fenerbahçe’de yönetimsel istikrar(!) varken galatasaray’da olmamasına rağmen aziz yıldırım tarihe en çok galatasaray şampiyonluğu gören fenerbahçe başkanı olarak geçmeyi başarmıştır. öyle ki, galatasaray neredeyse tarihi boyunca kazandığı iki şampiyonluktan birini aziz yıldırım zamanında kazanmıştır.

    bunlara ek olarak, beşiktaş niteliksiz sermaye birikimiyle finanse edilen yapılar başarı getirse sürdürülebilirliği sağlamakta zorlanır zira bu tip sermayeler kalıcılık sağlayamaz. ayrıca tarihsel ikilik nedeniyle de, bu tarz sermaye sahiplerine orta sınıfın tepkisel duruşu ayrı bir vakıadır.

    fenerbahçe tarafındaysa, aziz yıldırım ile beraber genele yayılmış yalnızlaşma futbol kamuoyunda bir antipati de getirmiştir. bu antipati sadece şike ve/veya hakem bağlamında ele alınamaz, aynı zamanda psikolojik olarak da ayrı bir etkendir.

    mesela fenerbahçe trabzonspor şampiyonluk yarışının kızıştığı ve şikeye konu olan 2011 sezonunda aziz yıldırım ve o tarz yöneticilerin verdikleri demeçlerin yarattığı negatif algı nedeniyle bu iki takımla maça çıkan diğer takım futbolcularının psikolojik durumları da performanslarında apayrı bir farklılık yaratmıştır.

    bu da takdir edersiniz ki sportif başarı için daha çok efor sarf edilmesine yol açar. mesela bir kalecinin maçın son dakikalarındaki kornerde gol aramak için karşı kaleye gitmesi gibi durumların sorumlusu bizatihi yöneticilerdir.

    aynı durum galatasaray trabzonspor arasındaki bir şampiyonluk yarışında yaşanmış olsaydı akıllı yöneticilerin demeçleriyle bu kadar antipati çekilmemiş olurdu. bu durum futbol kamuoyunun ve futbolcuların psikolojisini bu kadar bozmazdı.

    durum böyle olunca ve ayrıca avrupa’da başarı için türkiye’de başarı da şart olunca galatasaray türkiye’de rakiplerine göre daha istikrarlı bir başarı çizmesinin sonucunu avrupa’da başarılarla taçlandırmıştır.

    türk toplumunda avrupa’ya karşı tarihten gelen bir duruşun da etkisiyle galatasaray’ın avrupa başarıları da türk orta sınıfında ve dahi orta sınıf dışında da bir sempati kazanılmasına yardımcı olmuştur.

    sonuç olarak, spor kulüplerinde de demokratik karar alma mekanizmaları ve doğru halkla ilişkiler politikaları sonucu son 30 yılda galatasaray dominasyonu gerçekleşmiştir.

    bu durumun bir benzeri 1960-1980 arası fenerbahçe başarılarında görülür. o dönemdeki birçok filmde en popüler takım fenerbahçe iken, en başarılı takım da fenerbahçe idi. öyle ki takım 1960-1980 arası 20 sezonda tam 9 şampiyonluk kazanmıştı.

    kısacası son 30 yılda galatasaray’ın birçok başarı kazanmasının nedeni aslında yönetim becerisi ve demokrasidir. başka bir şey değil.

    not: 1960-1980 arası dönemde fenerbahçe yönetiminin profilini bilecek bilgim olmadığı için yorum yapamıyorum ama vurgulamak istediğim şey nefret çekmediği dönemde fenerbahçe’nin daha çok şampiyonluk kazandığını göstermektir.

    bu arada ne işe yarayacak bilmiyorum ama ben fenerbahçeliyim.

  • o’nunla 18 ay kadar birlikte çalistik. gürün’de savci yardimcisiydi.demek ki 1981-1982 yillari imis.

    bir polis komiseri,adam öldürmege tesebbüs suçundan yargilaniyordu.sanik komiser durusmada bu savci arkadasimizi reddetti.hakim ve heyet’in reddi cmuk’a göre mümkündür.ancak savci taraf oldugundan reddedilemez.buna ragmen arkadasimiz durusmadan çekildi.ilk defa niçin bu kadar çekingen davrandigini anliyamadim.sordum açik bir cevap alamadim..

    ilçede bir sehir kulubü vardi.genelde her ilçede olur.kisin isten sonra ugruyoruz.kimi oyun oynuyor (briç,konken vs.) kimileri de seyrediyor.içerde soba yaniyor.gelen paltosunu vestiyer ve duvarlardaki askilara asiyor.bizim savci, paltoyla oturup saatlerce oyun oynuyor.bir yandan da terliyor.dedim ki ”bu kadar terliyecegine paltonu çikarip vestiyere filan versen.. “ suratima bir seyden haberin yok der gibi bakti “ yav ..asmasina asayim da ya biri cebime esrar filan koyarsa” dedi.sasirdim….bütün kis o klupte paltoyla oturup oyun oynadi.

    iskilli oldugunu herkes biliyormus meger.ara sira inceden alaya aldiklari da oluyordu.bir gün jandarma bölük komutani yüzbasi,bana ugramisti.tesadüfen savci arkadasim da geldi.yüzbasi birden konuyu degistirip “sayin savcim cezaevinde tünel kazanlar topragi nereye koyuyormus biliyor musunuz ?” sorusuna ” yoo..” deyince “saksilarda biriktiriyorlarmis…” bu laf üzerine,izin isteyip odamdaki telefondan cezaevi müdürüne “ ne kadar saksi varsa hepsini attir” emrini verdi.akabinde de cezaevine gitti.

    izne ayrilirken masasinin üzerindeki takvimin tüm yazili sahifelerini yirtar,bos sayfalari birakirdi.

    bilirsiniz uzun araçlar ,bu niteliklerini belirtmek için araçlarin arkasina sagli sollu flama koyarlar.
    bizim savci böyle bir araci arkadan görünce “kizil bayrak asmis” diye sürücüsü hakkinda (o dönemde daha kaldirilmamis olan ) tck 141-142 den sorusturma yapmisti.(komünizm propagandasi)

    ama en önemlisi simdi anlatacagim.bir , adam öldürme suçu nedeniyle x köyü yaylasinda “geceleyin kesif” yapmamiz gerekmisti.kesif günü araziyi çiplak gözle görüp gerekli tespitleri yaptiktan sonra saatinde de kesfi yapmamiz daha saglikli oluyordu.bu yüzden gündüzün,güvenlik için jandarmayi sevk edip,biz de bir binek araci ile köye hareket edecegiz ,savci yok.baktim jandarmalarin ortasinda oturuyor.”gel bu arabaya bin” dedim.”böyle iyi” dedi.üstelemedim.köy yaylasina vardik.tespitlerimizi yaptik.kesif saatine daha epey zaman var.muhtar köy odasina davet etti.köy odasinda biraz vakit geçirdik.ayran ikram ettiler.herkes içti.savci reddetti.köy odasinin kapisinda ugurluyorlar.birisi gögsünü kasiyor.olabilir insanlik hali.savci hemen irkildi; “sen niye öyle yapiyorsun,tabanca mi çikaracaksin,aç bakayim belini” müdahale ettim.adami aramaktan vazgeçti.yaylaya dogru yürürken “ben niye ayran içmedim biliyor musun ?” diye sordu.” yoo..” dedim.”ya zehir varsa “ demez mi…
    neyse,saat geldi kesfe basladik.bu arada tanik dinledim.cmuk geregince ,tanik beyanina karsi,taraflara ve vekillerine ne diyeceklerini sordum.savci uzaktan “diyecegim yok”.dedi döndüm göremedim.yerde yatan adamlar var.niye yatmislar ? anlasilmaz bir sey… savci da yatmis yere.sebebini sordum.”kesfi seyredenler bir hadise çikarir diye yere yatirdim” dedi.jandarmalar da yatanlarin üzerine silah dogrultmuslar…pes dogrusu dedim ve yine o jandarmalarin arasinda,diger kesif heyeti kendi arabamizla ilçeye döndük.

    çok yasamadi savci arkadas.oysa benden gençti.bitlis’e tayin olmus,sonra galiba amasya’ya en son
    lüleburgaz’a .yaklasik bes yil sonra öldü…yok vesveseden ölmedi.

    söylemeyi unuttum.kibrit kullanmazdi.sigaranin birini söndürmeden ötekini yakardi.akciger kanserinden öldü…

  • karen kimdir, kime denir? https://www.youtube.com/watch?v=ssxobtmtypg

    özetle, chp'li teyze gibi bir şey ama akp'nin palazlanmasıyla jeep'li türbanlı bacıya doğru evrildi.

    işin özü, kendisini ayrıcalıklı hisseden bir kadının üstüne vazife olmadığı bir meselede veya çok ufak bir konuyu abartarak abd başkanı dahil herkesi devreye sokun tribine girmesine karen'lık yapmak denir.

    abd'de karen'ların orta yaşlı olmasının sebebi kendileri ile ezmeye çalıştıkları kişi arasında genellikle o yaşta bir güç farkı oluşmasından kaynaklı, linda veya başka bir isim değil de karen denmesinin sebebi de bu zira karen artık modası geçmiş bir isim ve genelde orta yaşlı kadınların taşıdığı bir isim. yani gençler karen olamaz diye bir şey yok ama karakteristik değil.

    mesela yakın zamanda bir avm'de bir dişçilik öğrencisi suriye asıllı bir kadının diş temizliği standını basmıştı, ortalığı bir birine katmıştı ve suriyeli kıza çalışma izni soracak kadar kendisini yetkili hissetmişti. işte o bir yerli ve milli karen'dı.

  • son dakika editi: istanbul il secim kurulu tarafindan reddelimistir(bundan once ilce kurula da basvurmuslar, onlar da red etmis)

    son dakika editi2: akp secim sorumlusuna gore basvuruyu tum istanbul iciin degil buyukcekmece icin yapmislar. boyle oldugunu yazmistim zaten.

    istanbul’un buyukcekmece ilcesi icin, usulsuz secmen kaydi yapildi gerekcesiyle yapilmistir.

    https://m.haberturk.com/…?__twitter_impression=true

    edit: akp bunun varligindan 5 nisan’da mi haberdar olmus yoksa maksat secmenlerine “bakin cirpiniyoruz sizin icin” mesajini mi veriyor?

    bu arada “secim yeniden olursa fark atariz” goygoyculari sussun! secim mecim olmamali. ekrem kazandi.

  • amma abartmışsınız amk. adam fake make yememiş, acil işi çıktığı için olay mahalinden ayrılmış. bi de dalga geçiyorlar.

  • gencolar burdaki 18-25 yaş aralıgındaki kızların istekleri gözünüzü korkutmasın.bir nevi iş ilanı gibi düşünün, iş veren de işe alacağı kişideki özellikleri yazar da yazar , tabi öyle bir kişi bulma olasılığı nerdeyse imkansız olduğu için , en temel gereksinimleri karşılayan ilk kişiyi işe alır.
    bunların evlenme zamanı gelince(25-30 yaş arası) , bu kriterlerin %90 ı kayboluyor.geriye kalan kriterleri sayayım ben size:

    - ortalama - iyi bir iş
    - efendilik
    - eşini koruyup kollama(özellikle kaynanaya karşı)
    - insan ilişkileri ve uyumunun iyi olması(bilimum akraba, eş-dost ziyaretleri için)
    - tip en sonda geliyor, fiziksel engeliniz yoksa, vücudunuz çok orantısız değilse( aşırı zayıf, obez vs) veya boyunuz çok çok kısa değilse fiziksel özellikler nerdeyse yok hükmünde

    yok 1.90 boymuş , 6 packmiş, 50kilo taşşakmış bunları sallamayın yiğidolar.

  • bugün içerenköyde şimşek fırına alışveriş yapmak için girmemle başladı olaylar. ne alsam diye bakınırken yanıma yaşlıca başörtülü bir teyze geldi. önce koluma dokundu ne olduğunu anlamadan irkilmemle birlikte korkma dedi. sonra herkesin içinde bu vaziyette sokağa çıkılmaz, böyle giyinemezsin dedi. ne var halimde deyince görmüyor musun halini dedi. bana göre görülmesi gereken bir durum yoktu çünkü... ince askılı diz hizasında bir elbiseden bahsediyorum. teyze ben de sorun yok sen benden uzaklaş deyince bu sefer kendisine yandaş bulmak için çalışanlara beni gösterip dinimizde bu şekilde giyinmenin günah olduğunu, başımıza ne geliyorsa bizim gibilerden dolayı geldiğini söylemeye başladı. orada çalışanlar ki sonradan biz onay vermedik size yapılana dese bile o zaman neden haddini bildirmediniz? neden ben hakkımı savunurken size hak veriyoruz, sizinle bu şekilde konuşamaz demediniz. kimse kimseyi giydiği kıyafet ile yargılayamaz. istediğimi giyerim buna kimse karışamaz. bu ne kendiniz bilmezlik? bu ne hadsizlik? sen kendinde bu hakkı nasıl buluyorsun?