hesabın var mı? giriş yap

  • ilk ifadesinden daha dehşet vericidir.

    ilk ifadesinden anladığımız kadarıyla suphi tecavüz etmek amacıyla kızı kaçırmış, kız biber gazı sıkıp direnince öldürmüş. dna'sının bulunması korkusuyla ellerini kesmiş. ceseti yok etmek için yakınlarına haber vermiş, ortak akıl sonucu yakmaya karar vermişti.

    değişen ifadeye göreyse kaçırıldığı korkusunu yaşayan müşterisini sakinleştirmek yerine ona vurmuş, dakikalarca işkence etmiş, canlı canlı ellerini kesmiş. bir sinir harbiyle kızı darp ettiğini düşünsek bile saatlerce süren eve gidip gelmeler, telefonda görüşmeler, birilerini beklemelerin sonunda dahi içi soğumamış (olay da kaçırıldığını, kötü muameleye maruz kalacağını düşünen bir kızın savunması) cesete kötü muamele ederek onu yakmıştır.

    bu ifade gerçek ifade varsayalım. şayet adalet bu ifadeye daha az ceza verecekse ben artık bu ülkede yaşamak istemiyorum. ya da ben de derhal yola çıkıp işime gelene bu tarz işkenceler yapmayı planlıyorum. işsiz güçsüz adamım. her türlü dexter'lığa gönüllüyüm. amacım tecavüz değil, sadece böyle insanlar beni tahrik ediyor. sinirleniyorum. onları dövüp, hırıltılar çıkarırken ellerini kesip cesetlerini yakmak istiyorum. kötü bir niyetim yok.

  • efsane midir bilinmez ama hukuki dayanağı olan bir olay

    bir fizik sınavında soru kağıdı şu şekildedir.

    sorular:

    1. hede hödö nedir.
    2. hede hödö ise vs. vs sonucu nedir açıklayınız.
    3. a şehrinden b şehrine bla bla
    4. vs vs vs

    her soru 25 puan değerindedir. başarılar dilerim.

    cevaplar:

    1. hede hödö nedir.
    2. hede hödö ise vs. vs sonucu nedir açıklayınız.
    3. a şehrinden b şehrine bla bla
    4. vs vs vs

    öğrenci soruları olduğu gibi yazmıştır. 0 alır. şikayet eder. fizik sınavını edebiyat öğretmenleri inceler. öğrenci tam puan alır.

    çünkü her soru 25 puan değerindedir.

  • kendi çocuğuna masadaki diğer çocuklardan daha fazla yemek koymak. ayıptır, günahtır. teyzem çok yapardı bunu acayip üzülürdüm küçükken. annem de tam tersini yapardı bana ve kardeşime daha az koyardı çok da farklı olmazdı ama biraz bile olsun kayırma durumu olmasın, gözden kaçmasın diye öyle yapardı herhalde. o zaman sevinirdim ama çocuk aklımla annem ne kadar da düşünceli falan diye. iki lokmanın derdinde değilmişim o insaniyetin derdindeymişim.

  • herkes markasına takmış kafayı.
    bizim milletimiz şunu bir türlü anlayamadı.

    bir gıda ürünü üretiyorsan temiz olmak zorunda.
    markanın ne olduğu önemli değil.
    daha lezzetli,daha taze,daha güzel tartışılır markalar arasında,ama kıl çıkan bir gıda ürününün fiyatı veya markası tartışılamaz.

    markası ne olursa olsun içinden yabancı cisim çıkan bir yiyecek kabul edilemez.

  • bugün engelli bir öğrenci geldi yanıma. otosmasyon şifresini hatırlayamıyormuş. üniversitenin ilk günü, öğrenci işleri çok kalabalık olduğu için girememiş içeriye engelinden dolayı. "yardımcı olabilir misiniz acaba? " dedi.
    şifresini sıfırlamak için sistemde kimlik bilgilerini dolduruyorduk çocuk "anne adı" kısmında duraksadı birden. hatırlamaya çalıştı. utandı, sıkıldı, hafızasını zorladı, birkaç isim söyledi girdik sistem yanlış dedi. çocuk da açıklamak zorunda hissetti kendini. "ya" dedi "kusura bakmayın, annem bizi küçükken terk etmiş ben böyle doğduğum için. hiç konuşmuyoruz onun hakkında ben de unutuyorum böyle bazen." içim parçalandı. öyle bir sessizlik oldu ki odada sağır olacaktım neredeyse. "müsaade ederseniz babamı arayıp öğreneyim." ... "baba" dedi "annemin adı neydi?" yine aynı sessizlikten oldu birkaç saniye. ben gözlerimi kaçırıyorum sürekli dolduğu belli olmasın diye. ama gerekçesi sürekli kafamda yankılanıyordu. "ben böyle doğduğum için..." bi isim söyledi babası. ama sesindeki sitemi duymalıydınız. böyle bir isim söyler gibi değildi, içinden bir şeyler kusar gibi söyledi.
    yazdık sistem kabul etti. çocuk aynı utangaçlıkla, sıkılganlıkla gitti. hiçbir şey diyemedim öylece kalakaldım.
    bu başlıkta yazılan şeylere bakıyorum şimdi. yok tipim şöyle burnum böyle, boyum şu kadar vs.
    yapmayın suserlar bunlar sadece kabuk, içinize bakın. o engelli çocuktaki olgunluğu görmeliydiniz. bakışlarındaki sadeliği, mükemmel diksiyonunu, tavırlarındaki nezaketi, "çirkinliğindeki estetiği" görmeliydiniz.
    etmeyin, zarfa takılmayın bu kadar. mazrufa bir bakın hele ne yazıyor içinde.

  • sıkıntılı olay.

    denizaltı 1980'li yılların başında arjantin donanması tarafından almanya'ya ısmarlanan tr-1700 sınıfı 6 denizaltıdan biri. borda numarası s-42. kızkardeşi santa cruz (s-41) ise serinin ilk denizaltısı. üçüncü denizaltı santa fe (s-43) ve dördüncü denizaltı olan santiago del estero (s-44) kızağa konduktan bir süre sonra iptal edilmiş. isim verilmeyen serinin son iki denizaltıları ise (s-45 ve s-46) doğrudan iptal edilmiş. bu projenin böyle sonlanmasında muhtemelen falklands savaşı'nın da etkisi olmuş.

    denizaltının kaybolduğu suların ortalama derinliği 1200 metre. en derin yerine 2200 metre diyorlar. tr-1700'ün test edilmiş maksimum derinliği ise 300 metre. yani 300 metre altında denizaltı biraz daha dayanır ancak 1200 metre denizaltı için çok fazla ve konserve kutusu gibi ezilir.

    denizaltıcılık pis meslektir. denizaltıların batma nedenleri çeşitlidir. açık unutulan veya tam kapatılmayan gevşek bir kapak, taşıdıkları mühimmatın patlaması, dahili bir yangın sonucu elektrik sisteminin çökmesi, hatalı sualtı seyri nedeniyle sualtı engebelerine çarpma, yılların verdiği metal yorgunluğu sonucu su alma gibi nedenler denizaltıları batırabilir.

    denizaltılar batar. ilk defa yaşanan bir durum değil, denizin dibinde de bir gizem filan yok. soğuk savaş döneminde amerikalılar uss thresher ve uss scorpion isimli nükleer denizaltılarını kaybettiler. sovyetler ise k-27, k-8, k-219, k-278 komsomolets ve k-429 denizaltılarını kaybettiler.

    denizaltılar batma durumu yaşarsa gemiden otomatik veya manuel ayrılan bir imdat şamandrası olur. bu şamandra denizaltının yerini belli eder. ama çok derin sularda kaybolma olursa maalesef bu işe yaramaz. zaten çok derin sular denizaltıyı bir anda basınçla ezeceğinden ve denizaltı paramparça olacağından bu şamandra yüzeye çıkamaz bile. eğer batma olayı gerçekleşmişse deniz yüzeyinde yağ ve dizel yakıtı görülecektir. belki bir miktar enkaz ve naaşlarda görülebilir ama yağ/dizel yakıtı kümesi en net belirtidir. umarım batma olmamıştır ve denizaltı bulunabilir.

    denizaltının su yüzeyine çıkmadan 30 gün seyir olayı tüm sistemler faal olursa geçerli. yani elektriği olacak, hava temizleme ve üretme sistemi çalışacak, su arıtması çalışacak, ısıtması çalışacak filan. onun dışında elektrik kesilip dibe oturularsa zaten hava bitmeden önce o soğukta kısa bir sürede donmak işten bile değil. bir de oturdukları derinliğin test edilenden çok fazla olmaması lazım, yoksa sıkıntı olur illa su almaya başlar.

    denizaltıcılara yüzeye kaçma eğitimleri verilir ve kaçış teçhizatları (submarine escape and immersion equipment) vardır ama 1200 metre gibi ortalama derinlikte yüzeye çıkamadan boğulursunuz. birkaç yüz metrede bile çıkmazsınız, teçhizatlar işe yaramaz, ciğerleriniz basınç farkına dayanamaz. şu andaki teçhizat ile 180-200 metreden filan çıkılabiliyor. tabi denizaltı battığında gemi içinde uygun lokasyonda bulunmak ve giysiye erişebilir olmak da önemli.

    ve son bir not, şöyle başlıklarda salak salak espri kasanları gördükçe deli olmamak mümkün değil. çok komiksiniz, yarıldık! burada...! bilgi verecekseniz verin, yoksa komik değilsiniz.

    edit: bu bir konvansiyonel denizaltı ve 1980'lerin teknolojisi. bu tip bir denizaltının batması bir nükleer denizaltı kaybı gibi görülmemeli. nükleer denizaltılar hala çok gizli askeri sırlar içeriyor mesela yüzeylerindeki kaplama malzemeleri, reaktör tasarımları filan. ama taşıdıkları en önemli şeyler elbette (füze denizaltıları için ) füzeleri veya nükleer/konvansiyonel torpidoları.

    edit-2: denizalti ile son irtibat kurulan bolge san jorge korfeziymis. bu korfezin ortalama derinligi 85 metre. yerel medyada denizaltinin en son kiyidan 300 km acikta 70 metre derinlikte oldugunu bildirdigi bilgisi yazilmis. bu durumda asiri derin sularda gezinmediklerini ve eger bir kaza olmussa dibe oturmus olabileceklerini soyleyebiliriz. ama elbette gemide elektrik vs destek sistemler calismiyorsa her dakika bulunmalari acisindan cok onemli.

    edit-3: gemiyi anlatan video-1 ve son modernizasyonunu anlatan video-2

    edit-4: denizalti sualtinda batik vaziyette bulunursa ve icinde yasayanlar olursa amerikan donanmasinda bir ornegi bulunan submarine rescue diving and recompression system/ (srdrs) benzeri cihazla denizcilerin kurtarilmasi mumkun olabilir. mesela bu alet tek seferde 16 kisi alabiliyor ve 600 metre derinlikte kurtarma operasyonu icra edebiliyor.

    edit-5: ilginc bir haber gecti cnn. cumartesi gunu denizalti murettebatinin farkli donanma usleri ile 7 defa iletisime gecme denemesi yaptigini ancak basarili olamadiklarini yazmislar. kaynak.

    edit-6: işler karışık. edit-5'te söylediğim sinyallerin denizaltıdan gelmediği açıklandı. ayrıca donanma denizaltının kaybolmadan önce bataryalarında mekanik arıza kaynaklı bir sorun olduğunu ve görevi yarıda kesip geriye dönmek istediğini ancak daha sonra sorunun halledildiği ve göreve devam edecekleri bilgisini verdiğini duyurdu.

    edit-7: arama çalışamaları yeniden denzaltının ilk kaybolduğu bölgelere yoğunlaştırılıyor. bu noktada denizaltıda kaybolan askerlerin aileleri de 34 yıllık bir gemiyi neden bu göreve gönderdikleri yönünde arjantin devlet başkanına sitem etmişler. araştırmanın eski bölgelere dönmesinin nedeni ise denizaltının kaybolduğu gün olan geçen çarşamba gününde bölgede bazı kaynaklarca tespit edildiği öne sürülen bir hidro-akustik anomaliymiş. arjantinliler ise bunun bir gürültü olduğunu konu hakkında fazlaca spekülasyon yapmak istemediklerini söylemiş.

    edit-8: denizaltının kaybolduğu bölgeden geldiği söylenen patlama sesinin muhtemelen denizaltıdan kaynaklı olduğu kabul edilmiş gibi. denizaltı kaybolmadan önce şnorkelinden su aldığını ve bunun da bataryalarda bir kısa devreye yol açtığını söyleyen arjantin donanması denizaltının zarar gören bataryasını izole edip diğer bataryası ile yola devam edebileceğini söylemiş. bu arada kaybolduğu gün itibariyle yalnızca 7 günlük oksijen rezervi bulunduğu söylenen denizaltıdan artık umut kesilmiş sanırım.

    nihai edit: birkaç saat önce kurtarma amaçlı çalışmalara son verildiği açıklandı. yani donanma artık denizaltıdan ve içindekilerin canlı olmalarından umudu resmen kesti. bu noktadan sonra sadece enkaz arama çalışması yapılacak. konu denizaltı gibi "bulunmamak, tespit edilmemek" amacıyla üretilen bir makine olduğundan enkazı bulmak uzun sürebilir.

  • tren otobüste o olgunluğa erişmek yerine yakında uçakta da çemkirmeye başlarız çünkü ileri değil geri giden bir toplumuz.

  • ya ben nükleer kullanmasınlar diye nükleerle tehdit etmeyi anlamıyorum. kuzey kore boşuna paranoyak, içine kapanık, lidere bağımlı bir ülke oldu sananları da anlamıyorum. sırf abd istiyor diye bm'nin "ımı fizi dinimisi yipmis" diyerek zaten fakir bu ülkeye extra yaptırım uygulamasını da anlamıyorum. ya kimse silah kullanmasın ya da kimse başkasını silahla silah kullanmaktan vaz cayırmaya kalkmasın.

    aynı şey mi elin manyak diktatörüyle abd'nin demokraaasisinin elindeki silah demeyin, kuzey kore'nin şimdiye dek birilerine gerçekten daldığını görmedim, abd'nin de kabadayılıktan bir gün vazgeçtiğini... uluslararası politikada abd çok daha psikopat, çok daha güvenilmez, çok daha diktatör. her düşündüğümde bu sistemi, kore'ye more'ye değil, dünya'nın kendisine demokrasi gerektiğini fark ediyorum.

  • sadece 1 (yazıyla bir) gün için babanın, o genç ellerdeki kredi kartını alması ile 36 bölümlük komedi-dram türk dizisi çıkarabilecek gençlerdir.