hesabın var mı? giriş yap

  • belçika'da yasiyorum. esek gibi calisiyorum , maasimin 40% direkt gelir vergisine gidiyor. 14% gibi kdv olarak yine vergiye gidiyor. 6% sabit vergiler desek , maasimin 60% devlete gidiyor. bu adamlar 3.5 milyon euro'nun kaynagini gosteremiyorlar. benim gibi vergi versmis olsalar 2 milyon vergi veriyor olacaklardi.

    helal olsun alman polisine. iyi olmus.

  • -dünya'nın en çok çalışan ülkesiyiz. kaynak

    -buna rağmen avrupa'nın en az kazanan üçüncü ülkesiyiz. kaynak

    -ve buna rağmen oecd ülkeleri arasında en çok vergi veren altıncı ülkeyiz. kaynak

    - satın alma gücünde, 38 avrupa ülkesi arasında 32. sıradayız. kaynak

    özetle; çok çalış, az kazan, bol vergi öde ve bir şey sahibi olama.

    edit: son madde eklendi.

  • oldukça aşmış bir satranç karşılaşması gibi ilerleyen anime. kurgu ve hikaye akşı muhteşem. ilk başlarda "hoyt kira yürü be" denilebilse bile sonradan elemanın gittikçe sapıtmasıyla bakış açısında değişiklik olabiliyor. son zamanlarda izlediğim ve konusu her ne kadar böyle bir şeyin varlığı oldukça olasılık dışı da olsa en rahat anlaşılır anime. insan cidden sonunda kimin kazanacağını merak ediyor. bir iki teori geliştirilebilir gerçi izlerken ama yine de sonu oldukça sürprize açıkmış gibi durmakta şu anda.

  • nice cüneyt arkın, emel sayın, kadir inanır, tarık akan ve gülşen bubikoğlu filmlerinde farkında olmadan işlenmiş olan sendrom.

  • ailenin kötü yetiştirdiği bir çocuk, bu sefer direkt kendi ailesine zarar vermiş en azından.

    keza bıktık başkasının kızına, çocuğunu zarar veren suç makinelerinden.

    hep böyle devam edin işte.

    özelden gelen bazı mesajlar üzerine bir edit :

    arkadaşlar böyle haberler üzerine " üzüldüm, kahroldum " demek bir marifet mi ? yahu böyle bir habere benim veyahut başkalarının sevinebileceğini nasıl düşünüyorsunuz manyak mısınız siz ? verdiğimiz tepkiler yıldığımızdan, bıktığımızdan dolayı. 14 yaşında çocuk diyorsun atarlanmayı biliyor, silahın yerini, kullanmayı, aileyi tek tek öldürmeyi ve sonunda da kaçmayı biliyor ! şaka mısınız siz neyin empatisini, niçin kurmalıyım ? bu içte büyüyen öfkenin, elbet bir gün bir şekilde yansıtılacağı aşikar. ben de bunu belirtmek istedim. kim ki katil olma potansiyeli olan bir çocuk yetiştiriyorsa bu toplumda, ilk o görsün şiddeti, ilk o yesin ilk kurşunu. bıktık artık milletin sorunlu ilişkilerinden, bu ilişkilerden doğma çocuklarının topluma verdiği zararlardan bıktık !

  • hermann hesse de bu konuda şöyle demiş: "kitapların ölümsüz dünyasını kendine az buçuk yurt edinmiş biri çok geçmeden onların yalnız içeriğiyle değil, kendileriyle arasında yeni bir ilişkinin kurulduğunu görecektir. sadece okunmalarıyla yetinilmeyip kitapların satın alınmasının da gerektiği sık sık söylenir. yaşlı bir kitap dostu ve küçük sayılmayacak bir kitaplığın sahibi olan ben, kendi deneyimlerime dayanarak şunu kesinlikle belirtebilirim ki, kitap satın almak kitapçılarla yazarların karınlarını doyurmalarını sağlamakla kalmaz, salt okumak değil, kitaplara sahip olmak da tamamen kendine özgü hazlar sunar insana, kendine özgü bir ahlakı içerir. örneğin, çok kıt parasal olanaklara karşın, katalogları sürekli gözden geçirip halk için hazırlanmış en ucuz baskıları seçerek, akıllıca, yılmaksızın ve giderek artan bir beceriyle davranıp tüm güçlükleri yenerek kendine güzel, küçük bir kitaplık kurmak sevince boğar insanı, büyüleyici bir spor yerini tutar. bunun tersini düşünürsek, varlıklı aydın biri için her sevilen kitabın en güzel baskısını satın almak, seyrek ele geçen eski kitapları toplamak, sonra onları sevgi taşan güzel ciltlerle donatmak, seçkin haz kaynaklarından birini oluşturur."

  • ben sahil kentinde büyüdüm. çocukluğumda -90lar- tüm çay bahçeleri ve belediye tesislerinde bira satılırdı. babam öğretmen, tüm öğretmenevleri ve milli eğitimin işlettiği plajlarda da alkol satılırdı. emekli öğretmenlerin veda yemekleri öğretmenevinde yapılırdı ve şarkılı türkülü eğlenceler olurdu. liselilere masal gibi gelebilir ama bunlar gerçek.
    neymiş belediye alkol satarsa oy kaybedermiş, tartıştığımız şeye bak. allah belasını versin böyle ülkenin.

  • futbol takımı bu sezon şampiyonlar ligini eksi 15 averajla kapattı. 1 puanı son dakkada qral'ın attıığı gol ile anderlehe karşı buldular (isminin nasıl yazıldığına bakmaya üşendim)

    taraftarının dalga geçtiği fenerhbahçe sıfır çektiği sezonda bile eksi 9'da kalmıştı.

    ve bir arkadaş daha uyardı, o sene gruptaki diğer takımlar fransa'nın iplendiği zamanlardan lyon, o senenin finalisti bayer leverkusen ve son olarak yarı final oynayan barcelona. açıkçası bunların arasına 2014 gs'sini koysan cibili cibili şak şak şak.

    yazar arkadaşların uyarısı ile ekliyorum; lyon da o sene lig şampiyonu olmuş. şans olacak gerçekten...

  • mini şort giydi diye rahatsız edilme, laf atılma, ellenme, tecavüz edilme riski taşımadığından, ya da tecavüz edildiğinde şort giymesini tecavüzü haklı gösterecek zihniyetlerden uzakta olduğu için yurt dışına çıkınca gönül rahatlığıyla mini şortunu giyen türk kızı.