hesabın var mı? giriş yap

  • adamın teki bilgeye gider ve sorar:

    - üstad, kendi kusurlarımı nasıl bilebilirim?
    bilge sorar:
    - evli misin?

    evet der adam. bilge yanıtını alınca devam eder:
    - o zaman işin kolay demektir. karına sadece onun bir kusurunu söylemen yeter.
    o sana; senin, annenin, babanın, kardeşlerinin hatta yedi sülanenin kusurlarını sayar, topluca öğrenirsin.

  • her pata pata sesi duyduğunda kafasını kaldırıp “aligopter” geçiyor diye sevinen rahmetli dedemdir.

  • - benim numarası verilmemiş, buna rağmen çalışan, numarası olmadığı halde çalışan, ..., düşünebiliyor musunuz kardeşlerim? numarası verilmediği halde çalışan (ağlamalar)...

  • arabalar kadar araba parçaları da artıyor gençler aman arabanızı bozmayın.

    2 ay önce 150tlye aldığım ateşleme bobinleri 200tl
    10 ay önce 250tlye aldığım yaylar 330tl
    6 ay önce 600tl olan baskı balata 850tl
    tam 1 yıl 3 gün önce bosch 60 ah akü 220tl ye almışım şuan 350tl

    yılbaşında 3600e aldığım tv 5000tl.
    nisanda 4900e aldığım koltuk takımı 6000tl.

    kısacası hangi sektöre bakarsak bakalım boku yemişiz.

  • ahlakın dışsal kaynaklı mı yoksa içsel kaynaklı mı olduğunu sorgulayan ilginç bir sorudur.

    birçok örnek aslında ahlakın dışsal referanslı olduğunu gösterse de tek kalan kişinin hayvanları keyfi olarak öldürüp öldürmeyeceği gibi sorular da düşünülmelidir. demek ki tek kalsa da diğer varlıklara karşı olan tutumu da bir ahlaki durum yaratacaktır.

    tek kalsam da keyfi olarak diğer hayvanları öldürmek ya da örneğin ağaçlara zarar vermek gibi bir eylem içine girmeyeceğimi düşündüm. demek ki ahlak ben tek olsam da var olacak. hala "doğru" ve "doğru değil" kavramları var olacak.

    eğer kasıt toplumsal ahlak ise evet bu yok olacak. ama kasıt etik yani içsel referanslı ahlak ise bu var olmaya devam edecektir.

  • finlandiya'da ortalama gelirli bir kişi rahatlıkla business class uçabilecekken, cumhurbaşkanının economy class uçtuğunu gösteren olay.

    bizde ise nüfusun %95'i uçağa 1 sene önceden promosyonlu bilet alarak zor biniyor ama cumhurbaşkanının 300 milyon dolarlık, 60 metre uzunluğunda, 250 kişilik uçağı var.

    edit: adamın bileti business'mış ama arada ekonomiye geçip, gazetecilerle oturmuş. bu çok ekonomide uçmaktan çok farklı bir olay değil de yine de yazalım. önemli olan şey, cumhurbaşkanının devletin özel uçakları yerine tarifeli uçak kullanması. zira business biletler de özel jet kaldırmaktan daha pahalı değil.

  • başlık: ulan hiç unutmuyorum sırf forma alamıyorum diye

    1. atletimi forma yapmıştım o zamanlar 8 yaşında filandım mahallede maç yapacağız beni oynatmıyorlar neymiş formam yokmuş o zamanlar fakiriz tabi amk gittim atletimi çıkardım arkasına "10" bi de "hagi" yazdım. önüne de "marshall" yazdım. ne gülmüştü o. çocukları... neyse yıllar geçti hala fakirim amk bir şey değişmedi her şey aynı... bu da böyle bir anımdı.

  • türkiye'nin özünü anlatan bir tespit.

    çünkü:

    1. biz ona onu yapacak imkanları vermedik ki? hangi imkanla yapacak?

    2. kendi imkanlarıyla yapmaya kalksa bile çoktan başkalarının onu aşağı çekmiş olması gerekirdi. o aşağı çekenlerden nasıl kurtulacak?

    imkansız yani yapması.

    1992 yılında (15 yaşındayım) turbo pascal'da hem object oriented programming öğreniyorum (deneme yanılmayla, çünkü hiçbir kaynağım yok). bir yandan abimin yolladığı unixworld dergisindeki workstation'ların masaüstü grafiklerine hayran hayran bakıyorum (nextstep, open look, motif vs). o yüzden de öğrendiğim kadarıyla grafik arabirimli bir şeyler kodluyorum.

    bu grafik arabirimli araçları dim-soft'ta fatalica'nın kardeşi faruk'a gösteriyorum. sonradan öğrenmiştim ki ben gösterirken seyreden ruthcom bilgisayarın sahibi ibrahim arkamdan "yok ya o yapmamıştır" demiş. faruk adamı "yok abi yazıyor hakkaten" falan dediyse de ikna edememiş benim yaptığıma.

    bu beni hem gururlandırmış (zira yaptığım şeyin süper olduğunun en samimi itirafı olmuştu), hem de sinirlendirmişti. sadece adamın ülkede 15 yaşındaki birinin düzgün bir şeyler yapmasının imkansız olduğunu düşünmesi değil, aynı zamanda o yaştaki birinin büyük ihtimalle yalancı bir sahtekarın teki olduğuna olan bu kati ve kesin inancı da.

    bu adam özelinde de değil, tüm ülke çapında, bakanına "bizden mucit çıkmaz" dedirtecek kadar ulusal boyutta bir eziklik. çünkü kendi varlığı anca diğer herkes eşit ölçüde ezik olduğunda kayda değer anlamlı bir hal alıyor.