hesabın var mı? giriş yap

  • 60 liraya yazdığım ürüne pezeveng yazmış:

    "merhaba 30 lira diyelim el sıkışalım inşallah yarın gelir alırım"

    puşt herif sanki bende malı 30 liraya satacağım adamı dört gözle arıyordum.

    bende yazdım "sana 120 tl"

  • kırılan ayağı, biten bir kariyerin habercisi olabilir. severdim kendisini, yeteneklerini kullanmayı bilmiyor olsa da. fakat değinmek istediğim konu bu değil.

    kendisi sakatlanmadı, resmen kurban gitti. o zeminlerde top oynanırsa daha çok ayak kırılır bence. tekrar izleyen olursa dikkat etsin, aydın'ın o müdahalesinde yerde kayması lazım, fakat yerden sekiyor. yer beton gibi, çim dediğin yumuşak olur, kayar, öyle sektirmez insanı.

    kimse sakın çıkıp bana "iç anadolu, hava şartları" bıdıbıdısı yapmasın. ingiltere'nin en soğuk yerinde nasıl öyle zeminler görüyoruz? rusya'da bile nasıl sahalar var...

    bir futbolcu eksik alacaksın arkadaş. süper lig takımısın hele, bir tanesine milyon eurolar vermeyecek, o parayı zemine saklayacaksın. en iyi bakımı yapacaksın. bu işin şakası yok, insan sağlığından bahsediyoruz.

    özetle böyle lige de, sahaya da, zemine de sokayım. elazığlılar derneği seri şekilde kötülesin isterse. mersinliyim, mersin idman yurdu sahası olsa yine yazardım bunları. elazığspor yönetimine, yetkililerine lafım. alınmayın üzerinize, atmayın ters mesajlar diye söylüyorum.

    unutmadan, türkiye kupasına da sokayım, sana bir şey olmasın aydın. acil şifalar, umarım düşündüğümüz kadar kötü değildir.

  • sana ekstra ilgi gostermek istemiyorum. ilgimin fazlasindan ben bile korkuyorum cunki. pesindeki onca milletin icerisinden birisi olmak yerine, zamana birakiyorum kendimi. belki duzelirim simdi bosu bosuna yavsak muamelesi gormeyeyim diye. hem belki ilgilenmiyorsun, ya da ilgileniyorsun da bunu gormek istiyorsun. ama o zaman da o hep bunaldigin topluluk icerisinde yer alacagim bunu unutuyorsun. bekleyelim gorelim, cok da matah degilsin, cok da matah degilim, izninle simdilik seni gormezden geliyorum cunki bu yukarida soylediklerimi kendime yedirmeye calisiyorum.

  • kuzey kutup dairesinin kuzeyinde yaşayan tek kurbağadır.

    dondurucu soğuklarda hayatta kalma, çözülme ve hayata dönme gücüne sahip bir kurbağadır. hayvanlar soğuk kış koşullarında hayatta kalmak için farklı yöntemler geliştirmiştir. bazıları yaz tatili için ekvatora göç ederken bazıları da yüzeydeki dondurucu sıcaklıklardan kaçmak için yeraltında kış uykusuna yatar. ancak orman kurbağaları öylece donuyor ve yeniden sıcak havaların gelmesini bekliyor. rana sylvatica adlı orman kurbağası türü, sıfırın altında 2,5 derece sıcaklığa dayanabiliyor. bilim insanları, avuç içi büyüklüğündeki bu amfibilerin günlük donma-çözülme döngülerinden geçtiğini keşfetti. sıcaklığın düşük olduğu gecelerde donup daha sıcak gündüzlerde çözülüyorlar.
    bu antifriz özelliği, vücutlarının glikozu metabolize etme şeklinden kaynaklanıyor. normalde çok soğuk ortamlarda çoğu hayvanın hücrelerindeki su, hücrelerden dışarı çıkıp buza dönüşür. bu da hücreleri kurutur ve sonunda hayvanın ölümüne neden olur. ancak orman kurbağası öyle bir biyolojiye sahip ki donma süreci başlayınca karaciğeri aşırı hızlanıyor, depolanmış glikojeni tekrar glikoza dönüştürüyor ve glikozu susamış hücrelere pompalıyor. hücrelerdeki yüksek glikoz seviyesi, suyun buza dönüşerek kaybolmasını önlüyor ve kurbağayı buz eriyene kadar donmuş halde tutuyor. glikoz daha sonra enerji halinde metabolize ediliyor veya tekrar glikojen olarak depolanıyor.

  • bagajda sürekli olarak battaniye bulundurmak tavsiye edilir. kışın beklenmeyen bir yerde arıza veya kaza yaparsanız yardımı olur. ayrıca köpek gibi büyük hayvanlara çaptığınızda onu battaniye ile sarmak ve taşımak gerekebilir.

  • türkiye’nin en başarılı komedyeninin yeni gösterisi. ilk gününde yerinde seyretme fırsatı bulduğum için kendimi şanslı hissediyorum.

    cem yılmaz’ın sahneye 10 dakika önce çıkıp gösteri öncesi seyirciyle diyalog kurması baya keyifliydi. ilk gösteri olduğu için uzun uzun anlattı. ilk yarısında üniversite soru-cevap etkinliğinde anlattığı esprilerden vardı ve youtube’a düşen görüntüleri izlediğim için çok keyif alamadım ve biraz hayal kırıklığı yaşadım. ikinci kısımda ise oldukça gülüp eğlendim. ayrıca gösteride birkaç kez ekşi sözlük takipçisi olduğu izlenimini verdi.

    fakir katından izlediğim için bağıramadım ama “joystick hikayesi” yarım kaldı. ilerleyen günlerde gidip hikayeyi dinleyenler yeşillendirirse memnun olurum.

  • benim nedenim aşağıdaki gibidir.

    orta okuldan beri kadın ortamım olmadı. evet evet yanlış duymadınız, arkadaş olarak dahi olmadı. şimdi ise sanayide çalışıyorum akşama kadar gördüğüm kadın sayısı 2 yazı ile iki. o da yemekhanede çalışan abla, diğeri daha bir ay önce gelen mühendis hanım ki o benim kulvarın üstünde.
    öyle ahım şahım bir tipim yok 1,62 boyum var. olur da 6 milyarda bir ihtimal gönlümüzün sultanı görür bizi beğenirse ulaşması kolay olsun diye kullanıyoruz işte.
    yoksa başım bağlı olsa siksen durmam bu amk mecrasında. samimiyetsizlik,sahtelik, ikiyüzlülük, gösteriş ne arasan var bu cehennemde.

  • bir gün sapanca'dan dönmekteyiz, otobanda gidiyoruz, benim çişim gelmiş, altıma etmek üzereyim; 10 saniyede bir "baba bir yerde dur, baba bir yerde dur" diye kafasını gagalarken, babam yol kenarında durdu. fakat durduğu yer bir tepenin yamacı ve tepede evler var..

    p- baba!! durduğun yere bak evler var yukarıda, burada nasıl yaparım.

    b- oğlum nerden görecekler, taa nerde evler; zaten görecekleri kadar büyükse çıkar da görsünler...

  • sömestır tatilinde, akşam evde otururken birden telefonum çalar, ilkokul arkadaşlarım buluşmuş ve beni çağırıyorlar

    ben: ben gidiyorum, ilkokul arkadaşlarım aradı, buluşmuşlar

    babam: oğlum boşver, napacaksın küçücük çocuklarla?!