hesabın var mı? giriş yap

  • "kadınları anlamak istiyorsanız 1 saat açık havada durun. ne alaka diyorsanız, zaten anlamayacaksınız en azında beyninize oksijen gitsin."

    "ülkemizde beden eğitimine bakış şöyleydi: beden ilk ders olsun okula eşofmanla gideyim, son ders olsun eve eşofmanla döneyim."

  • koltukta mandalina soyuyorum, eşim yan koltukta, oğlan ortada dolanıyor ve bir anda beni ve annesini elleriyle göstererek;

    "siz ikiniz şekerlerimsiniz" diyor.

    tam keyifli bir gülümse otururken dudaklarıma ekliyor sabi,

    "anne sen ve mandalina"

    umarım espridir, sormaya çekindim o an. annesinin anıra anıra gülmesi de etkiledi biraz beni.

  • cihat kelimesinin karşılığını bilmeyen bir adet cahildir. muhtemelen eve gittiğinde yemek tuzsuz oldu diye kafasına iki tekme yiyip kendine gelmiştir.

    debe: ışid denen örgüte maddi manevi destek veren, sempatizanı olan, savunan herkesi allah kahır etsin. şehit olan kardeşlerimizin ailelerin yaşadıkları acıların bin beterini yaşayın. allah ülkemizi ve askerlerimizi bu video'daki gibi beyni yontulmuş sürüden korusun.

  • japonların genetik ön hazırlığa tabi tutarak yetiştirdikleri ve son derece yağlı sığırlar. japonya’da yetiştirildikleri bölgelere göre aldıkları isim değişiyor. yetiştirilmeleri döneminde gösterilen titizlik sayesinde japonlar biftek piyasasında bir numara durumundalar. wagyu sığırları günlerini masaj yaptırarak ve bira içerek geçiriyorlar. bu sayede olabildiğince yağlı ve sulu bifteklere sahip hayvanlara dönüşüyorlar. tabii ki en pahalı bifteklere de.

  • doların son zamanlarda giderek türk lirası karşısında değer kaybettiği, dürümünse günden güne değerlendiği düşünülürse sözlüğün dürümde tutulması daha mantıklı. ben olsam sözlüğü dürüme çeviririm. evet.

    yatırım tavsiyesi değildir.

  • 1930’lu yıllarda, henüz ikinci dünya savaşı başlamamışken, nazi zulmünden kaçan onlarca akademisyen, sanatçı, bilim insanı ve farklı uzmanlıklara sahip binlerce tanınmış ismin, ülkemize göçmen olarak kabul edildiği dönemde albert einstein bizzat atatürk'e şu mektubu yazmıştır.

    ekselansları,

    ose dünya birliği’nin şeref başkanı olarak, almanya’dan 40 profesör ve doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına türkiye’de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum. sözü edilen kişiler, almanya’da yürürlükte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra edememektedirler. çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler. ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi, birliğimize yapılan çok sayıda başvuru arasından seçilmişlerdir. bu bilimciler, bir yıl müddetle, hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler. bu başvuruya destek vermek maksadıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etme cüretini buluyorum.

    ekselanslarının sadık hizmetkârı olmaktan şeref duyan,”

    prof. albert einstein

  • doğu anadoluda bir il...ceza mahkemesinde bir davanın ilk duruşması. iki sanık hazır.kimlik tespiti yapılmakta...birinci sanığın künyesi tutanağa yazıldı.sıra ikinci sanıkta :
    -adın,soyadın ?
    - (cevap yok)
    -oğlum adın soyadın ne ?
    -(cevap yok üstelik zorlandığı belli,terlemekte)
    -oğlum türkçe bilmiyor musun ?
    -bilirem
    - o halde...adın ne ?
    - (yine cevap yok)
    bu arada sanık yanındakine döndü,hafif ama duyulabilecek bir sesle hızlı hızlı:
    - ula benim adım neydi ?
    yanındaki:
    -ula adın ........... idi dedi.

    insanımız böyledir işte...
    ya ilk defa mahkemeye çıkması nedeniyle heyecandan ismini unutmuştur,
    ya da ailesi bir ad koyar onunla çağrılır herkes öyle tanır ama nüfusta ismi başka yazılıdır.hatırlıyamaz o ismi..

  • istanbul büyükşehir belediye başkanı ekrem imamoğlu ibb'de bugün rapor edilen bulaşıcı hastalık kaynaklı ölüm sayısını 164 olarak açıklarken, aynı dakikalarda yalancı fahrettin'in ülke çapında ölüm sayısını 92 olarak vermesiyle ortaya çıkan sonuçtur.

    edit: her bulaşıcı hastalık covid değildir diye karşı çıkan arkadaşlar haklıymış. imamoğlu az önce ölenlerin hepsinin kara veba kaynaklı olduğunu açıkladı. covid'den 1 kişi ölür gibi olmuş ama suni teneffüs yapıp hayata döndürmüşler.

  • doğru bir tespittir.

    benim sürecim de şöyle olmuştu:

    satılık ürün: çekyat
    gerçekten tertemiz, neredeyse hiç kullanmadık.
    kendi değeri 2000 tl idi

    - ilk fiyat: 800 tl
    arayan yok
    - ikinci fiyat: 500 tl
    arayan yok
    - üçüncü fiyat: 250 tl
    arıyorlar ama gelen yok
    - dördüncü fiyat: 100 tl
    arayanlar arttı ama hala gelen yok
    - son fiyat: 1 tl
    bir öğrenci aradı, "ben almak istiyorum ama nakliyeyi siz halledebilir misiniz?" dedi.

    orada bende film koptu, apartman görevlimize sordum. oğlu evleniyormuş, bedavaya ona verdim.
    bu kadar beleşçi ve şark kurnazı bir millet olamaz.