hesabın var mı? giriş yap

  • herkesin hayatinda en az bir kere karsilastigi insan tipidir. genelde 40 yas uzeri teyzeler ve amcalardan olusan bir kitledir ayni zamanda. ben de sirf koridorda oturmamak icin bir sonraki seferi bekleyenlerden birisi olarak oldukca nefret ederim bu tiplerden ve her seferinde hicbir kriteri umursamadan yaparim uyarimi, araya muavini sokarsaniz daha da cesaretlenir bunlar, yapmayin, direkt kendiniz dalin olaya ki etrafina yandas toplayamasin. bi teyzeye demistim, pencere kenari benim yerim gecebilir miyim, diye de, ugrastirma gizim beni otur orda iste, demisti ben de bakislarimla oraya gecmek istedigimi belli etmistim de 9 saatlik yol boyunca osurmustu. bazen cok da zorlamamak lazim sanki. ne cikacagi belli olmuyor.

  • sabahleyin beraber mükellef bir sofrada mükemmel bir kahvaltı yapmış ve öpüşüp sarılarak ayrılmışsınızdır. aranızda hiçbir sorun yoktur. yarım saat sonra otobüsün hala gelmediğine dair mesaj atarsınız ve cevap gelmez. 2 gün boyunca sevgili kişisine hiçbir şekilde ulaşılamaz. cehennem azabı gibi geçen 2 günün sonunda telefonunuza "sil numaramı" diye bir mesaj gelir. işte bu kadar. 2 yıllık ilişkiniz haberiniz bile olmadan bitivermiş.

    ister sayılsın, ister sövülsün; ortada bir iletişim var. aldatmak bile bir tepki yöntemi. tamam dünyanın en adi şeyi ama dövmek bile bir tepki yöntemi. ortada gerçekten hiçbir şey yokken, hiçbir şey söylemeden çekip gitmek dünyanın en şerefsizce ayrılma yöntemidir, travma sebebidir. o günden sonra arkadaşınıza, flörtünüze, hatta anne-babanıza bile hep "habersizce gidecek" gözüyle bakar; en haklı olduğunuz olayların altında bile didik didik kendinize dair bir kusur ararsınız. (bkz: kendimden biliyorum)
    nolur, bakın rica ediyorum, ayrılacağınız kişiden ölümüne nefret ediyor olsanız bile bir vedayı çok görmeyin. kimsede kalıcı hasarlar bırakmayın.

    debe editi: bu benim debe'ye giren ilk entrym. soranlara, destek olanlara, geçmiş olsun diyenlere, benimle benzer anılarını paylaşanlara; hepinize çok teşekkür ederim.

  • burada da dile getirilen rahatsızlıklar üzerine şu metni paylaşmamızı rica etmiştir ki bu her şeye açıklık getirecektir;

    "sevgili sanal ortam dostlarım,
    uzun zamandır küçük iskender'in takipçilerinin dile getirdiği bir sıkıntıya değinmek istiyorum: internette dolaşan, çoğunuzun kopyala-yapıştır yöntemiyle çoğaltıp yaydığı kimi şiirler, mısralar, sözler kesinlikle bana ait değildir. bu kirliliğe ne yazık ki sağlam bir okur olmama yol açmakta. yoksa ürünler hakkında bilgisi olanlar bu tür yanlışlara düşmez. beni rahatsız eden bu alıntıların çoğunun düzeysiz, sanatdışı, hatta ilkelerime ters olması. yayılan bu alıntılarla karşılaşan yeni okurlar böylelikle beni de farklı tanımaktalar. tabii, kimi kaliteli ürünlerin gerçek sahipleri de bu durumdan rahatsızlar. kendi ürünlerinin altında benim imzamı görüyorlar.
    bu paylaşımların hepsini denetlemem mümkün değil; üstelik müdahale etmeye kalkışmak bile bizi bambaşka alemlere, fikirlere taşır.
    gruplardaki moderatörlerin, site-sözlük yöneticilerinin bu hassas konuda daha duyarli ve donanimli olması kim bilir başlangıç için bir çözüm olabilir.
    şairlere yönelik bu tür oluşumlarda yetkili arkadaşların denetimlerini arttırmaları, sağlıklı paylaşımı, tartışmaları sağlayacaktır. şaire ait olmayan paylaşimlar hemen silinmelidir. bu sadece benim için değil, sanırım diğer şairler için de şart.
    üzülerek söylemek zorundayım ki, benzer hataların sürdürülmesi durumunda ister istemez kendimi korumak için önlemler almak kaçınılmaz olacak.
    bu grup, site-sözlük yetkililerinin takipçilerce paylaşılanları kontrolü esnasında bana değil, kitaplara başvurmasını da özellikle rica ediyorum. tek tek hepsine zaman ayırmam olanaksız çünkü.
    bu notumu benzer gruplarda, sitelerde-sözlüklerde ekleyebilenler hepimize iyilik yapmış olur.
    son olarak, bunca şiirimi, yazımı dolaşıma sokanlara da teşekkürler. büyük dolaşım bitti. şimdi küçük dolaşım zamanı."

  • sanırsam 2000 yılıydı.
    atari salonlarının ölmeden birkaç yıl önceki hali. tüm atari salonları artık yavaş yavaş kepenk kapatırken keşfetmiştim. çok güzel günlerdi benim için.
    okulu asıp atariye kaçan ve derslerinde yine de başarılı olan bi ben vardım etrafta. komşu çocuğu da gıcık olurdu bana. kaz kafalıydı ayrı konu.

    tel muhabbetini hiç görmedim ama 10-15 tane kola tenekesini düzeltiyordum.
    sonra demir boruyla tek tek jeton büyüklüğünde kesiyordum. demir borunun ortasında kalanlar mis gibi jeton oluyordu.
    sonra kıvrımlı jetonlar geldi , sıkıntı yok onları da bir numune almak vasıtasıyla şekline getiriyordum.
    en son buz olayını keşfettim. yerler ıslanınca yakalandım.
    az dayakla kurtuldum daha da uğramadım atari salonlara.

    fakat halen daha oynarım oyunları
    http://game-oldies.com/…t-giant-attack-capcom-cps-3

    baaağzı şeylerin yerini hiçbirşey almıyor azizim.

  • doların tüm para birimlerine göre değer kazanması, doğru.
    sebebi: fed'in faiz arttırımı.

    dolarla birlikte tüm para birimlerinin tl'ye karşı değer kazanması, o da doğru.
    sebebi: türkiye'nin içler acısı hali.

  • yazarın biri bu maç hakkında tam 4 karış uzunluğunda değerlendirme yazısı yazmış. insanlar dalga geçiyor.

    acı olan şu ki; galatasaray teknik kadrosunda bu yazar arkadaş kadar rakibe çalışmış maça kafa yormuş birinin olduğunu düşünmüyorum.

  • 7 haziran 2020'de rize'de( ikizdere- sivrikaya mevkii) bir tır devrildi. 1 kişi öldü, tır 21 ton iran çayı taşıyordu. mevzuattaki boşluklardan yararlanılarak kaçak çayların( pek azı faturalı ve kayıtlı, büyük bir bölümü de kayıt dışı) yıllardır rize'ye getirildiği ve "türk çayı" olarak harmanlandığı ve paketlendiği çay üreticileri dayanışma derneği başkanı tarafından açıklandı.

    "çayın susurluk vakası" olarak ararsanız sonuçlara ulaşırsınız. sahi bu ülkede kirletilmeyen- bozulmayan ne kaldı ?