hesabın var mı? giriş yap

  • mehmet karahanlı kurtlar vadisi'nde entelektüel, öngörüsü büyük, ileri görüşlü bir adam olarak tanıtıldı. ancak dizi ilerledikçe aslında o kadar da akıllı bir adam olmadığını görüyoruz.

    bir süredir yeniden izlediğim ilk 97 bölümlük efsane seride karahanlı'nın bazı kararları gözüme çok battı.

    aldığı kararlara ve sonuçlarına bakalım.

    *ilk hatalı karar; çakır'a kumarhane izni vermek
    kumar işinde tecrübesi olmayan bir adama izin verildi. dengelerin sarsılmasına neden oldu. çakır'ın asıl alanı tetikçilikti. böylece tombalacı ve şevko'yu karşı tarafa itti. sonuç olarak her ikisi de bundan dolayı çakır'a ve laz ziya'ya düşman oldu. konseyde çatlaklar başladı.

    *2. hatalı karar; tombalıcıya silah işi için izin vermek
    buna pek izin vermek denmese de göz yummuştur. laz ziya ile aradaki uçurum daha da derinleşmiştir. denilebilir ki bu silah işini aslan bey bozdu ve amacı zaten konseyde bölünme olması idi. ama laz ziya bunu öğrenirdi. bu kadar büyük sevkiyat yılların silah tüccarından kaçmazdı.

    *3. hatalı karar; hüsrev ağa'nın profesörlerini öldürmek
    ecstasy işine girmediği için yaptığı bu yaptırım çok saçma idi. adam zaten işinde başarılı, ne diye küstürüyorsun? üstelik işi de konseyden birine yaptırıp yeni bir çatlağa yol açıyorsun.

    *4. hatalı karar; testere'yi ecstasy işine sokmak
    adamı bilmediği işe sokarak bocalamsına neden oldu. üstelik bu iş yurt dışını değil, istanbul'u hedef alıyordu. haplar testere'ni adamı halit tarafından satılıyordu. sırf bu yüzden çakır ve halit arasındaki gerginlik daha da arttı. sonunda çakır öldü.

    *5. hatalı karar çakır'ın kalemini kırmak
    kendisine yapılan suikast girişiminden sonra akıllara zarar bir karar vererek daha yeni atamış olduğu sefirin kalemini kırıyor. hem de sadece bir şüphe üzerine! ortada somut herhangi bir şey yokken. bunu da testerenin önünde yapıp adrese teslim ediyor. sonrası ise daha facia; çakır'ın vurulmasından sonra şaşırıp testere'yi hissi davranmakla suçluyor. sanki kalemi kendi kırmamış gibi...

    *6. hatalı karar testere'nin kalemini kırmak
    laz ziya ve hüsrev ağa'ya tuzak için bile olsa bu hamlesi ile testere'yi sahipsiz bırakmıştır. polat ona karşı cephe alabilmiş ve öldürebilmişti. zaten testereyi uçuruma iten tüm kararların arkasında kendisi vardı. tuncay'ı taratan çakır olmamasına rağmen testere'ye gözdağı verdirerek laz ziya ile karşı karşıya bırakmıştı.

    testere öldükten kısa bir süre sonra hüsrev de öldü ve konsey dağılma dönemine girdi. evinden dışarı adım atamaz oldu. sonlara doğru oğlunun kim olduğunu anladı ama kavuşamadan öldü. sonuç olarak hep yanlış hamleler yapıp kendisini ve konseyini bitirmiştir. onun kalemini kıranlar,(tapınakçılar) güçlü bir konseyin varlığında bu işi bu kadar rahat yapamazdı bence.

    edit: başlığın düzeltilmesini rica ederim. hatalı olmuş.
    edit2: imla

  • arkadaşla kadıköyde akşamüstü vakti bir mekanda buluşulduktan sonra taksime geçilmiş, gece uzadıkça uzamış ve kalabalık olunmuştur.

    sabaha karşı taksim taraflarında başka bir arkadaşın evinde kalınır, öğlene kadar uyunur edilir..

    ertesi günü aynı şekilde geçer, zaten taksimde herkes, akşama doğru çıkılır evden yine içilir eğlenilir dans edilir, taksimde oturan aynı arkadaşta kalınır..

    3. gece taksimde içilirken ilk gün kadıköyde buluşulan arkadaşın cep telefonuna mesaj gelir;
    "ekmeğe gerek kalmadı."
    arkadaş bi duraksar, bi dalar ve bi anda suratı renk değiştirir..

    haliyle meraklanıp sorulur "ne oluyor lan ?"
    cevap : "abi ben ekmek almaya diye çıkmıştım."

  • araba kaçakçılığından hapis yatmış, hülya avşar'la tüm türkiye'nin gözü önünde karısını aldatmış, kumarhanelerde basılmış, hiçbir işte dikiş tutturamayıp sürekli kirli işlerle adı anılan, belki paçayı kurtarırım diye önce mhp'den, olmayınca akp' den aday olmuş, o da olmayınca akp'deki kazanç kapısını görüp şansını zorlamaya devam eden örnek karakter tanju çolak'tan müthiş bir jest. tam bir vatan sevdalısı gerçekten.

  • aramaya inandım*, uydum sözlüğe; ama nasıl yazılmamış dediğim bir hayat hikayesine sahip ingiliz müzisyendir.

    kendisi kekemedir. ama bir sebebi vardır.

    yukarıda bir arkadaş bahsetmiş, dövülesi tip, hortumla ıslatılası sopayla dövülesi diye; heh işte bu herifcağız da 8-9 yaşlarındayken o kadar çok dayak yemiş ki, bir gözüne amblyopia teşhisi konmuş, göz tembelliği.

    kabadayılar öyle bir abone olmuş ki arkadaşa, o kadar çok dalga geçmişler ki adam artık sınıfta konuşamaz olmuş ve sonunda bu yediği dayaklar ve mobbing sonucunda kekemelik ve hiç konuşamamazlık durumundan muzdarip oluvermiş.

    sonra babası bu duruma dayanamayıp çözüm arayışına girmiş ve rap ile tanıştırmıştır kendisini.
    özellikle de yine kendisi gibi bütün çocukluğu boyunca kabdayılığın dibine maruz kalan, bununla savaşmak zorunda olan ve popüler olmayan şarkılarında bu hiklayelerinden devamlı olarak dem vuran birisi ile: eminem bildiğin marshall bruce mathers olan nam-ı diğer slim sahdy
    kendisi ile değil tabi ki, müzikleri ile.
    herif bu müzikleri dinleyip şarkı sözlerini ezberlerken kekelemediğini farketmiş ve kendisini müziğe vermiştir.

    sonrasında hayata karşı tutnabildiği tek dalın bu olduğunu anlayan kardeşimiz, barlarda pavyonlarda elinde gitarıyla boy gösterir olmuş ama fakirliği bir türlü yenememiştir. sokakta, parkta yatmış bir dönem homeless takılmış.

    sonra ünlü olmak hayallerine kapılıp yine eminem'in izinden gitmiştir. hikayeyi daha iyi özümsemek için bir ara okursunuz: (bkz: eminem/@chemsuk)
    böylece rotayı los angeles'e çevirmiş ve bir şekilde jamie foxx'un radarına girmiş ve tıpkı dr.dre'nin eminem'in elinden tutması gibi jamie de bu gencimizin elinden tutmuştur.

    sonrası malum.

    hani adama "başarı için ne dersin" sorduklarında demiş ya: "çalın abi, dibine kadar çalın yani canlı konser verin bir gün mutlaka keşfedilirsiniz" diye, yalan yok adamın bildiği bu. zaten çok da ifade edemiyor işte kendisini idare edin artık.

  • her pata pata sesi duyduğunda kafasını kaldırıp “aligopter” geçiyor diye sevinen rahmetli dedemdir.

  • "her ailede aileyi mahveden, iflas ettiren, kavga çıkaran, haksızlık yapan, ortalığı birbirine katan, huzur vermeyen, hak ettiğinden fazla malı üstüne alan en az bir amca veya bir dayı vardır. bizde yok diyosanız bu kişi babanızdır!"

  • bu chp kadar komedi bir parti yok. bütün belediyelerinde asgariye normalden fazla zam yaptı sırf akpye laf sokmak için.

    o belediyelerin hepsinde işçiler daha çok isteyip greve gitti. hizmet aksayınca hem oylar gitti hem de işçilere deli gibi asgari ücret verdikleriyle kaldılar.

    yemin ederim chpyi rezil et desen bu kadar olmaz.

  • benim gibi vadelide türk parası tutan başka süzme salak var mı diye bi bakmaya geldim ama yok sanırsam

  • bir konu hakkında karar almadan önce uyumayı öğütleyen ingilizce tabir

    harvard tıp fakültesi'nde psikiyatri profesörü olan dr. robert stickgold da, "sorunları uyurken çözeriz." diyor.

    aslında bunu yapmamız gerekir. beyin geceleri bağlantı bulma işini yapar, bu yüzden uyandığımızda farklı bir bakış açısına sahip oluyoruz. bu başlangıçta zor gelebilir, ancak bununla savaşmak yerine, geçmiş günü her gece gözden geçirilmesini kabul etmenin yolları vardır, böylece tüm hayatımız uykusuz bir sorgulamaya dönüşmez.

    ilk adım nasıl çalıştığını anlamaktır.

    beyin uyku sırasındaki sorunları nasıl çözer?
    uyanık olduğunuzda ve zorlu bir problemin üstesinden gelmeye çalıştığınızda, başvuracağınız yaklaşım genellikle bir parça kağıt alıp artıları ve eksileri listelemektir. ancak genellikle çok fazla öğe var ve her birinin önemini nasıl yeterince derecelendireceğinizi bilmiyorsunuz, dolayısıyla "bunun size faydası yok" diyor stickgold.

    ancak yatağa girdiğinizde beyin bir triyaj yapıyor, "günün olaylarını tarıyor ve yarım kalanları görüyor" diyor. bu, bir şeyin gerçekleşmesi sırasında veya hemen sonrasında meydana gelen duyguları, "duygusal vızıltıları" olan şeyleri seçmektir. beyin, bu hafıza "etiketlerini" olayın önemli olduğunu ve çözülmesi gereken daha çok şey olduğunu gösteren göstergeler olarak kullanır. temel olarak beyin "sanırım sana yardım edebilirim" diyor.

    bunu iki unsur sağlıyor. prefrontal korteks kapanır. beynin bu kısmı (rasyonel düşünmeyi ve dürtü kontrolünü içeren) idari karar almayı yönetir, ancak artık fikirlerin yerleştirileceği kritik bir sınır veya kategori yoktur. stickgold'un dediği gibi, "beyin, fikirleri arka planda özgürce ilişkilendirebilir ve işleyebilir."

    uykunun rem aşamasına girdiğinizde nöromodülatörler norepinefrin ve serotonin kapatılır. norepinefrin acil, somut sorunlara odaklanmayı artırır. "son teslim tarihine yaklaştığınızda birisinin 'harika fikrini' duymak istememenizin nedeni budur" diyor.

    serotonin kapatıldığında ne olduğu hakkında çok az şey biliniyor, ancak stickgold bunun beyni daha gevşek bağlantıları değerli olarak tanımlamaya yönlendirdiğini öne sürüyor. her iki nörokimyasal da uzaktayken fikir parçaları bir araya gelebilir. stickgold, "asla fark edemeyeceğiniz zayıf ama önemli çağrışımların keşfini geliştiririz" diyor.

    sonuç olarak, ertesi gün aniden bir karar ya da düşünce ile uyanırsınız. bu, mutlaka açıklayamayacağınız içgüdüsel bir karar gibi gelebilir. bu son kararınız olmayabilir ama bir şeyler değişti. stickgold, "uyuduğunuz zamankiyle aynı noktada değilsiniz" diyor ve her şeyin açıklanamayacağını ve bilimin, verdiğiniz kararın doğru olup olmadığını hesaplayamayacağını ekliyor: "bu rasyonel olmayan bir süreç."

    bir sorun üzerinde çalışmaya devam etmek işe yaramaz. uyumayı beklerken sorunları tekrar tekrar düşünen biri olabilirsiniz. beynin uykuya dalmadan önce yapmak istediği şey, bir düşünceyi görmek ve bir sonraki düşünceye geçmektir. tek bir düşünceye takılıp kalabilirsiniz, sonra derin derin düşünürsünüz; stickgold, yavaş yavaş ortaya çıkan pişmanlıkların adrenalini tetiklediğini ve bunun da bitmesinin 10 ila 15 dakika sürebileceğini söylüyor.

    meditasyon sırasında düşünceleri yargılamadan gözlemlemeye benzer şekilde, bir düşünceyi kabul etmek ve onun hareket etmesine izin vermek yardımcı olur. arada rahatlatıcı geçiş görüntüleri düşünmek ve yalnızca nefes alıp vermeye odaklanmak işe yarayacaktır. önemli olan düşüncenin salt varlığının bir sorun olmadığının farkına varmaktır.

    ancak düşünceler devam ederse sakinleştirici adımlar vardır. stickgold, merak etmeye devam etmek yerine garajın kapalı olduğundan ya da fırının kapalı olduğundan endişeleniyorsanız "kalkıp kontrol etmekte yanlış bir şey yok" diyor. hemen çözülemeyen sorunlar için yatağınızın yanında bir not defteri tutun ve yarın için bir hatırlatma yazın. belirli bir endişeyi veya fikri unutacağınızdan endişeleniyorsanız, bu onu aklınızdan çıkarır ve onu sabah göreceğinizi garanti eder.

    yardımcı olmayan şey ise gece yarısı kalkıp bir sorun üzerinde "çalışmak"tır. ertesi sabah bitkin düşersiniz ve bir karara ya da çözüme yaklaşamazsınız. cevap, başlangıçta ne kadar rahatsız edici gelse de, düşünce akışının ilerlemesine izin vermektir.

    stickgold, "endişelenme dönemine bir hediye olarak bakın" diyor. "beyin, sekiz saat boyunca bunları inanılmaz derecede verimli bir sıraya koyacak ve sorunları ele alacak şekilde ayarlıyor. bu aslında zarif bir mekanizma."

    kaynak:
    https://www.health.harvard.edu/…roblem-202105242463