hesabın var mı? giriş yap

  • ulan adam hem ülkenin mühendisinin, beyaz yakalısının ev alamadığını dile getiriyor hemde balonun olmadığını söylüyor. savunmak için kafayı çizdiler.

  • ekmekle pilicin aynı fiyat olması dehşet verici. şaşkınlık anlamında değil ciddi manada dehşet verici

  • sadece 25-30 dk. farklı zamanlarda izledim, o esnada ismail saymaz "metin külünk konusunda bir şey yapılcak mı?" diye 3 kere sordu, 2sinde diğer gazetecilerin lafını keserek "soruma yanıt alamadım" diyerek bunu yaptı.bak ben daha tamamını izlemedim ara ara toplam 30dk. izlerken yakaladım bunu.

    "sorularında ısrar etmeliydi"..yazılmış ona ithafen yazdım.
    ya ben başka bir program izledim bir kaç dakikalığına yada ekşi sözlüğü "bir şey yazmalıyım, illa birşeylerde ben yazmalıyım" güdüsüyle entry giren yazarlar basmış..

    (bkz: #123723059)

  • retweeted ebru ziyagil (@_ebruska):

    küçükken kardeşimi tahta kepçeyle döverken sırtında kepçe kırıldı sonra kardeşmle oturup anneme ne diycez diye ağladık, bu orjinal fakirlik.

  • kabataşta yarattıkları senaryo için "ya sizin çocuğunuzunu başına gelseydi" diye ajitasyon yapmaya çalışanlara özellikle hatırlatılması gerekir...

    ya sizin çocuğunuzun başına gelseydi...

    mehmet ayvalıtaş, 20 yaşında, istanbul, 2 haziran 2013, gezi parkı’na destek için otoyol kapatıldığı sırada üzerine süren aracın çarpması sonucu öldü. katilleri serbest...

    abdullah cömert, 22 yaşında, antakya, 3 haziran 2013, eylem sırasında başına aldığı darbe sonucu öldü. katilleri serbest...

    mustafa sarı, 27 yaşında, adana, 5 haziran 2o13, polis komiseriydi, eyleme müdahale ederken tedbir alınmamış bir alt geçit inşaatından geçerken düşerek hayatını kaybetti. devletin yoğun baskısı, iş kazası... katilleri hala başımızda, bizi yönetiyor...

    ethem sarısülük, 26 yaşında, ankara, 12 haziran 2013. 1 haziran’da eylem sırasında polis tarafından başından vurularak ağır yaralandı. 12 haziran’da beyin ölümü gerçekleşti. katilleri serbest...

    medeni yıldırım, 18 yaşında, lice, 28 haziran 2013. kayacık köyü’ndeki karakolun yenilenip kalekol yapılmasını protesto eden insanların üstüne askerler tarafından açılan ateşle öldürüldü. katilleri serbest...

    ali ismail korkmaz, 19 yaşında, eskişehir, 10 temmuz 2013. gösterilerin ilk günlerinde sivil giyimli saldırganlar tarafından feci şekilde dövüldü, başına aldığı darbenin etkisiyle beyin kanaması geçirirken yunus emre devlet hastanesi’nde görevli doktorlar tarafından önce polise ifade vermeye gönderildi. 20 saat geciken müdahalenin ardından 1 ay yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybetti. katilleri serbest...

    ahmet atakan, 22 yaşında, antakya. ankara’da odtü ve tuzluçayır’daki protestolara destek vermek için antakya, armutlu’da yapılan eylemde polis tarafından kafasından gaz fişeğiyle vurulup, çatıdan düşerek öldü. katilleri serbest...

    berkin elvan: evinden ekmek almaya çıktığında polis tarafından nişan alınarak atılan gaz kapsülü ile başından yaralandı. hala hastanede, hala uyuyor (263 gündür)... uyanması için hala umutla bekleniyor

    ya sizin çocuğunuzun başına gelseydi...

    maalesef edit: 269. gününde berkin elvanda direnişini bıraktı... bu gün onu uğurlayacağız... içimiz buruk, öfkeli...

  • pek muhterem kadın arkadaşlarım.
    malumunuz olduğu üzere yaz mevsimi hızla yaklaşıyor. bu cihetle pek çoğunuzun evlilik planları olduğunun, yeni bir yuva kurmak üzere haldır haldır planlar yaptığının farkındayım. sizlerle gelinlikleriniz hakkında biraz konuşmak istiyorum. tane tane yazayım ki akılda kalsın.
    • biz erkekler gelinlikten anlamayız, ben şahsen birkaç bin düğünde yer almama rağmen tek bir gelinlik hatırlamıyorum. o binlerce model arasından beğendiğiniz, yakası düz mü olsun, dantelli mi olsun diye kamuoyu araştırması yaptığınız gelinlikleri düğün başladıktan 15 dakika sonra çoktan unutmuş oluyoruz. ha bu demek değildir ki gelinlik hakkında bir fikrimiz olmayacak. devamı aşağıda:

    • evvela yabancı moda dergilerinde, internette gördüğünüz uzun boylu, solaryumla karartılmış kızların üzerlerindeki gelinlikler ekseriyetle “yabanci” tasarımcılar tarafından “yabanci” gelinler için tasarlanır. o gelinliklerin şıklığına aldanmayınız. zira yabancının düğünü bizimki gibi değildir. yabancının gelini kuğu gibi süzülür. babasının kolunda kiliseye girer, damatla 5 dakika ayakta durur, söz veriyorum, gelini öpebilirsin, buketi salla, bitti gitti... gerisi kokteylvari bir şeyler (filmlerden gördüğüm kadarıyla). peki bizim gelinler öyle mi? bizim gelin masa masa gezecek, eltiyi kaynı öpecek, halaya duracak, ankara havası oynayacak, kasap oynayacak, dolanacak da dolanacak. peki düğünde toplam 300 kalori yakacak cenifır için tasarlanan gelinliği güzide anadolu’mun güzeller güzeli gelini giyince ne olacak. düğünde yakılan 5000 kalori, öpülen 2000 akraba, takılan yarım küp altından sonra o gelinlik ne hale gelecek? hesaplayın bunları...

    • hanginizle konuşsam istisnasız “çok abartı sevmiyorum, sade bir şeyler olacak ama çok da düz değil” diyorsunuz, sonra da taşıyla danteliyle tülüyle çiçeğiyle çelenk gibi geliyorsunuz. ne çok damat gelinlik görünce 10 kasım’ı, atatürk büstünün önüne bırakılan çelenkleri hatırlıyor bir bilseniz, aklınız şaşar. biz erkekler olarak danteli, çiçeği, tülü, ve parlak taşları sadece evin salonunda görmek istiyoruz. (aslında o da tartışılır da neyse işte) bu cihetle evin salonunu üzerinize giyip gelmeniz cidden yorucu olabiliyor. kabarık, taşlı, dantelli, çiçekli bir elbise sade değildir, olamaz. rica ederim kendimizi kandırmayalım.

    • tarlatan, tarlatan tarlatan... anlamını bilmeyen erkekler için izah edeyim, gelinliğin alt tarafında yer alan, giderek genişleyen, gelinliğin –ve gelinin- kocaman görünmesini sağlayan çemberli yapıya tarlatan diyoruz. gelinlerin görkemli ve göz alıcı görünmelerini sağlayan bu yapı pek çok damatta “lan galiba bir firkateyn ile evleniyorum” hissi yaratıyor. adam sizi gelinlik ile gördüğü ilk anda, birkaç saniye sessiz kalıp gözleri dalıyorsa biliniz ki bu durum göz alıcılığınız yüzünden değil, “bu şey tanıdık geliyor ama tam çıkaramıyorum” diye düşündüğü içindir.

    • “hayatımda bir kez giyiyorum, biraz da gösterişli olsun canım, kalabalığın arasında fark edilsin” diyorsunuz. hakkınızdır, hatta benzer bir deneyimi biz erkekler de sünnet esnasında tecrübe ediyoruz. bizi de tüylü şapkalar, pelerinler ve ucu topuzlu asalar ile oyalıyorlar. fakat o salona gelen insanların hâlihazırda sizin düğününüzü izlemeye gelmiş, insanlar olduğunu, eşiniz, dostunuz, akrabanız, komşunuz olduğunu, o düğünün öznesinin gelin ile damat olduğunu rica ederim gözden kaçırmayınız. siz kot pantolon da giyseniz o düğünün başrolünde olacaksınız. bu cihetle uzaydan görünmenize gerek yok, sizi kutlayacak, sizin için mutlu olacak herkes zaten gözünüz ile seçebileceğiniz mesafede olacak.

    • son olarak mutluluklar dilerim.