hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: sınavı kazanamayanların şinto hatip okullarına kaydedilmesi)
    (bkz: okulların şinto hatip'e dönüştürülmesi)

    adama ne anlatmadınız acaba: imam hatiplere zorla öğrenci kaydını mi? bilal vasıfsızının müdürleri toplamasını mı? seçmeli diye yutturulan din derslerinin, öğretmensizlikten zorunlu tutulmasını mı? kimya dersini din dersiyle kıyaslayan eğitim mühendisinizi mi? parası olanın gevşek gevşek üniversite okuyup, olmayanın deli gibi kasmasını mı? dünya sıralamasında "okuduğunu anlamada" türkiye öğrencilerinin altmış küsür ülke arasından kırk küsürüncü olmasını mı? ne anlatmadınız acaba?

    bir de düşünsenize: adam -kulandığınız her türlü teknolojik aleti üreten ülkenin başkanı- koşullarının uygun olmadığından bahsediyor. bir düşün yani: ne demek istiyor? nasıl bir şey tahayyül ediyor ki koşul moşul diyor. az düşün ya!

  • paranızı yerel para birimine türkiye'den çevirerek giderseniz daha iyi oranlar bulabilirsiniz. ayrıca bir çok yerde dolar da geçerli ama kredi kartına güvenmeyin fazla. ayrıca oranın güneşi buralara benzemez, güneş kremi falan kesinlikle alın yanınıza.

    vize'yi havalimanında halledebiliyorsunuz. turistik bölgede bile halk yeterince ingilizce bilmiyor ama yine de gündelik kısmı kotarırsınız. öyle müzeydi kalıntıydı beklemeyin, camış gibi yatıp içip denize girmelik bir yer. balık avlamayı seviyorsanız eğer muhteşem ötesi seçenekleriniz var. ayrıca dalmak için dünyadaki en güzel 5 yerden birisidir aynı zamanda.

    wikitravel sayfasına bakmadan zaten hiç bir uzak asya ülkesine gitmeyin. buradan planınızı yapın, orada internet de sıkıntılı olabiliyor zaman zaman.

  • marilyn monroe'nin mirasının hatrı sayılır bir kısmına konan şanslı kadın.
    tanım olarak bunu uygun gördüm çünkü lee strasberg'in üçüncü eşi olması ancak hakkındaki ikinci sıradaki tanım olabilir. bir de aktrislik dönemi var ama çok parlak değil.

    marilyn monroe 1962'de 36 yaşında öldüğünde, vasiyeti üzerine 1,6 milyon dolar değerindeki mülkünün haklarının %75'i onu yetiştiren lee strasberg'e ve %25'i de psikanalisti dr. marianne kris'e geçmiş. lee strasberg 1982'de öldüğünde bu %75'lik hak da ikinci eşi olan bu hanıma geçmiş.

    monroe'nin bu mülküyle ilgili veraset meselesi, 2001'de new york'taki mahkeme veraset işinin halledildiğini ilan edene kadar neredeyse 40 yıl açık kalmış. mahkeme mülkiyetin kalan varlıklarının anna strasberg tarafından kurulan ve yönetilen marilyn monroe llc adlı şirkete devredilmesine izin vermiş.

    llc de, 2010 yılında yaklaşık 50 milyon dolar karşılığında otantik markalar grubu ve neca tarafından satın alınmış ve ardından estate of marilyn monroe, llc adını verdikleri bir şirkete dönüşmüş. şirket bugün hala hatrı sayılır bir gelir elde etmekte zira marilyn monroe'nin çeşitli ticari marka haklarını ellerinde bulunduruyorlar. marilyn monroe'nun kimliğini, imajını, ismini ve görünüşünün tasvirini kullanmak isteyen üçüncü şahıslara lisans verme hakkına sahip bir şirket. yani kadın ölmüş gitmiş ama onunla hiçbir ilgisi olmayan birileri onun üzerinden resmi olarak para kazanıyor.

    görünüşte monroe mülkünün vasiyetini oldukça iyi planlamış gibi duruyor. ancak mirasının hiç de planlamadığı bir kişiye, yani anna strasberg'e gitmesine neden olacak bir önemli hata yapıyor. vasiyetindeki aslan payını lee strasberg'e bırakıyor ama o öldüğünde ne olacağıyla ilgili hiçbir koşul belirtmiyor.

    monroe hayatında anna ile sadece bir defa karşılaşmış. lee strasberg'in ikinci eşi paula ile özellikle çok yakınmış ama anna ile hayatının hiç bir döneminde bir alakası olmamış. zaten anna strasberg lee strasberg ile marilyn öldükten beş yıl sonra evlenmiş ve bu marilyn monroe ile neredeyse hiçbir ilgisi olmayan kadın onun mirasıyla bir servet (20-30 milyon dolar) sahibi olmuş. bu talih kuşunu monroe'nin imajını kullanan reklam ve ürünler için çeşitli lisans anlaşmaları koparmak için kullanmış.

    peki monroe anna strasberg'i bir multimilyoner yapmak mı istemişti? muhtemelen hayır ve monroe vasiyetine mülkün lee strasberg'in ölümünde başka bir yere/kişiye geçeceğiyle ilgili bir hüküm koyma hakkına sahipti. ama bunu yapmamış ve bu hata sonucu milyonlarca dolarlık vasiyet neredeyse hiç tanımadığı bu kadının ondan faydalanmasını sağlamış.

    aslen venezüelalı olan anna strasberg'in daha 18 yaşındayken 66 yaşındaki lee strasberg'le evlenmesine aşk diyecek olan da yoktur sanırım?

  • ''leonardo gibi bir insanı doğanın bir daha yaratmaya gücü yok.'' sözünün söylenme sebebi olan çok yönlü deha, insanüstü varlık.

    leonardo da vinci'nin 7 temel prensibi

    1 - curiosita (merak)

    yaşama doymak bilmeyen bir merak ve devamlı öğrenme için acımasız bir arayışla bağlı olmaktır. da vinci ruhunun dinamosu, devamlı olarak öğrenme arayışında olmaktır. bunun için gerekli olan şey, hiçbir konu, hiçbir dal ayrımı yapmaksızın, çevremizdekilerin düşüneceklerinden ve söyleyeceklerinden çekinmeden, merakımızı kaybetmeden sormak, araştırmak, öğrenmektir.

    2 - dimastrazione (ispat)

    bilgiyi deneme yolu ile test etme ve hatalardan ders alma arzusunda olmaktır. öğrenmek tek başına yeterli değildir. öğrenilen her şey mutlaka denenerek test edilmeli, doğruluğuna ondan sonra karar verilmelidir. bunun için bizden önce ortaya atılmış her türlü teoriye, bize sunulmuş her türlü bilgiye başta şüpheyle yaklaşmalı, onu elimizde olan ve elde edebileceğimiz imkanlarla yeniden test etmeli ve daha önce yapılmış hataların farkına vardığımızda üstüne giderek doğru bildiğimizi ispat etmeye çalışmalıyız.

    3 - sensazione (hissetme)

    duyguların, özellikle hayati deneyimlerin bir aracı olan görüşün devamlı olarak rafine edilmesidir. insanın yeni doğmuş gibi duyularını sabit tutması başarıya giden yolda tökezlemeye yol açar. duyularımıza hitap eden her türlü dış etkeni algılama, anlama ve öğrenme çalışmaları, pratikleri yapmalıyız. müzik dinlemeli, resim çizmeli, müzeleri gezmeli, kitap okumalıyız. değişik yiyecek ve içecekleri tatmalı, çevremizdeki her şeye dokunmalı, canlı ve cansız varlıkları hissetmeli, onları tüm bedenimizle ve duyularımızla algılamaya çalışmalıyız.

    4 - sfumato (pus)

    belirsizliği, paradoksu ve kararsızlığı kucaklama arzusunda olmaktır. güçleri uyandırıp deneyimleri artırırken ve duyular geliştirilip kesinleştirilirken, mutlaka bilinmeyenlerle karşılaşılacaktır. işte insanın zihnini bu belirsizliklere karşı açık bulundurması, yaratıcı potansiyelini serbest bırakmasının en güçlü sırrıdır. başarılı olmak için belirsizlikler altında çalışmaya alışmalıyız. herhangi bir paradoksla karşılaştığımızda, sakinliğimizi koruyarak etkili ve sağlıklı bir zihne sahip olabiliriz.

    ayrıca sfumato, resimlere yumuşaklık ve canlılık kazandıran bir çizim tekniğidir. bu tekniğin kullanıldığı bir resimde, aydınlık ve karanlık alanlar arasında ton geçişlerinin yumuşar, nesneler sanki gölgede eriyorlarmış gibi bir görüntü oluşur. keskin ton ayrımları yoktur. daha titreşimli, adeta bir sis etkisindeymiş gibi, yarı bulanık bir atmosfer oluşur.

    5 - arte scienza (bilim ve sanat)

    bilim ve sanat, mantık ve hayal arasındaki dengenin geliştirilmesi ve bütün beyin ile düşünmektir. prensibin özü, kişinin beyninin tümünü kullanmasıdır. hiçbir insan tek bir yeteneği veya sadece birkaç yeteneği olan biri değildir. her insan doğuştan her türlü yeteneğe sahiptir. yaşadığı ortam, birçok farklı koşul, çevresindeki insanlar kişinin beyninde ilgili bölümlerin gelişmesine neden olur. fakat asıl olan, insanın kendisinin beyninin tümü ile düşünerek tüm yeteneklerini geliştirmesidir. bunun için günlük yaşamda yaptığımız her şeyi çok yönlü düşünmeliyiz ve her türlü ince ayrıntıya girmeliyiz. elimizdeki işi hem bilimsel hem de sanatsal olarak değerlendirip, bilim ve sanat kurallarına ve mantık kurallarına uygun olarak, ayrıca hayal gücümüzü de zorlayacak şekilde ortaya koymalıyız.

    6 - corporalita (vücudi olma)

    zerafetin, her iki eli de aynı şekilde kullanabilmenin filtresinin ve dengenin sağlanması demektir. kişinin başarılı olması için öncelikle kendisiyle barışık olması gerekir. bunu sağlayacak bir etken de insanın sağlıklı, zarif ve dengeli bir vücuda sahip olmasıdır. bunun için kişinin sahip olduğu fiziki yapısını geliştirmesi gerekir. bunu sağlamak amacıyla kişi, stresten uzak durmalı, zihnini neşeli tutmalı, dengeli bir beslenme alışkanlığına sahip olmalı, uykusunu düzenli olarak almalı, zerafetine dikkat etmeli ve sağlığını korumalıdır. kısaca tüm organlarının düzenli ve dengeli çalışmasına dikkat etmeli, organlarının kullanım kapasitelerini devamlı ve yöntemli olarak geliştirmelidir.

    7 - connessione (ilişkilendirme)

    bütün olanların ve her şeyin ilişkisini anlama ve değerlendirme, sistemli düşünme demektir. bu son prensip, önceki altı prensibin sebep ve sonuçlarını ilişkilendirmeyi, bir arada değerlendirmeyi anlatır. yaşadığımız her şeyi, birbiriyle olan ilişkisini anlamaya çalışmalı, her şeyi bir arada değerlendirmeliyiz.

  • ne uzatılan bir konudur. ateistler vegan veya vejetaryen olmadan da bu bayram hakkında olumsuz fikirlere sahip olabilirler.

    -bunun bir "kutlama şekli" oluşundan rahatsız olabilirler.

    -tanrının neden hayvan yerine bir fidan gönderip ibrahime ek demediğini sorgulayabilirler.

    -neden hayvanların uyuşturulmadan, illa canlı şekilde dakikalarca çırpınarak ölmesi gerektiğini, illa foşur foşur kan akması gerektiğini sorgulayabilirler.

    -bir toplum dayanışması yani fakirleri doyurma kampanyası şeklinde görülüyorsa toplumdaki açlar yalnızca üç beş gün mü aç kalıyorlar diye sorabilirler, bu kadar aç sefil dilenen çocuklar neden var, öğütle güzellik olmuş mu, din buna mutlak bir çözüm getirmiş mi diye sorgulayabilirler.

    ve daha yüzlerce şekilde eleştirebilirler. bunlar zaten subjektif değerlendirmelerdir. kutsal görmediği bir şeyi eleştirip sorgulayabilir herkes, nitekim de böyle yapıyorlar.

    "ateistlerin kudurması" diye açılan başlık yeterince hedef gösteren ve ayrımcı bir dil kullanmıştır zaten, "islamofobiyi benimseyenler için benim lafım" çok sağlıklı bir yaklaşım olmuyor başlığa bakınca yani. ben de din düşmanı değilim, herkes istediği şeye tapabilir, istediğinden medet umabilir, toplumu bu eksende hizaya getirmeye çalışmadığı sürece buyursun inançlarını istediği gibi yaşasın. ancak bu şekilde olmuyor hiçbir coğrafyada görüldüğü üzere.

    dahası, "ateistlik nedir bilmeyen" denmiş. ateizmin tarihi falan dense anlarım da ateizmin kendi başına bir öğretisi, ödevi, geleneği yoktur. ateizm tanrıyı reddetme biçimidir. üzerine çok bir şey bilmeyi gerektirmez. zaten yapılan her ankette ateistlerin dini ve din tarihini ortalama bir dindardan daha iyi bildikleri ortaya çıkıyor. inandığı tanrının buyruklarını başkasının yaşam anlayışına da empoze etmeye çalışmaları, baskı ve zulüm göstermeleri hiç azımsanacak örnekler de değil, dolayısıyla dindarları bilinçlendirme girişimleri daha yerinde bir hareket olur.