hesabın var mı? giriş yap

  • küçükken annem pazardan kırık yumurta alırdı daha ucuza geliyor diye. çok zor durumda olan insanları düşününce bu durumu fakirlik diye tanımlayamam belki ama zor şartlarda büyüdük. babamın fabrikada yemek yanında verilen 1 tek muzu yemeyip eve getirmesini, ablamla bana tam ortadan ikiye bölerek paylaştırmasını hiç bir zaman unutamam. yıllar geçti büyüdük üniversite okuduk(okutulduk), meslek sahibi olduk çok şükür halimiz durumumuz eskiye oranla iyi ama hayatta tattığım hiç bir şey babam tarafından ablamla ikimize paylaştırılan o muz kadar güzel gelmedi gelmeyecek. (bkz: ailenizin kıymetini bilin)

  • ne sporu takip etmesini, ne de sevinmesini biliyoruz. ramil guliyev, türkiye adına tarihimizde atletizmde 200 metre gibi bir branşta ilk altın madalyayı almış. hem de çok büyük bir iş çıkararak, bolt'un veliahtı van riekerk'i geçerek... adam yıllardır türkiye'de, fenerbahçe'nin sporcusu ve azerbaycan'ın üç yıl yarışmasına engel olduğu bir atlet.

    burada adamın türk mü azeri mi olduğu gibi ilkel bir tartışma sürüyor bir yandan. az önce azerbaycan adına küba asıllı copello adında bir atlet üç adım atlamada yarışmış, büyük britanyası, hollandası kenyalı atletlerle yarışıyor ve birileri kalkmış adamın dopingli çıkacağından filan bahsediyor.

    biraz akıl, izan.... hiç araştırmadan etmeden guliyev'in buraya nasıl geldiğini araştırmadan işkembeden sallamak!...

    bu türkiye'nin başarısı değilmiş!... neden değilmiş? burada yetişmemiş ama burada kazanıyor, yıllardır yatırım yapılmış, bu ülkeyi benimsemiş ve çıkıp ülkemiz adına yarışıyor. bundan sonra bu alana yatırım yapılmasına vesile olacak, belki başka sporculara da esin kaynağı olacak. neden hep olumsuz yanından bakar bazı insanlar? neden bu komplo kafası hiç bitmez?

    bir kez de olumlu bir taraftan bakıp bu müthiş başarıyı doyasıya yaşayın!...

  • ingilizce konuşurken, değil "interneyyşınıl" demekten çekinmek, "enternasyonal" bile diyebilirim. ağzıma o sırada ne geldiyse. allahın italyanı "internatzionaaalleeee" filan gibi bişey deyince sevimli oluyo, ben türkçe sesleriyle ingilizce konuşunca hıyar mı oluyorum. benim tek amacım en yakındaki ucuz oteli bulmaktır, varsın bana yol tarif eden kişi içinden mükemmel ingilizce telaffuzuyla "hıyara bak hotele otel dedi" diye düşünsün. düşünmüyosa da ne ala, yeter ki gönüller hoş olsun, insanlar kardeş olsun, hayat bayram olsun...

  • seçime kadar; ortamlarda otomobil üreteceğiz dersin kim bilecek.

    bu seçim petrol bulunmadı. altın, bor madenleri keşfedilmedi. onun yerine uçak ürettik, otomobil ürettik. hamdolsun yine yalanlarla dolanlarla bir kampanya yürüttük.

    debe editi: debe editi ile ilgili bir anket var. bunun için oyunuzu kullanın.
    #51859779

  • başlığı görünce;
    -sobanın aşırı ısıtmasıyla odanın kapısını açmak, akabinde balkanlardan gelip bizim hole yerleşmiş olan soğuk hava dalgasını anında hissedip kapıyı 10 saniye sonra kapatmak.
    - yemeklerin sobanın üstünde pişirilmesiyle odanın yemek kokması.
    - her daim sıcak su olduğundan sürekli çay içmek.
    - sobaya odun almak için dışarıya çıkmak ve çıkarken üşenildiği için üste birşey alınmadığından kıçın donması.
    - sobanın fırınına bütün patates atmak ve bu patatesleri pekmeze sürerek yemek.
    - yeni gelen misafirleri hemen sobanın yanına bir minder atıp oraya oturtmak
    - sürekli sobanın altında uyuklayan miskin kediyi rahatsız etmek.
    - saba tüttüğü zaman odanın içerisinin dumanla dolması,dumanın gitmesi için kapıyı açmak fakat içeriye soğuk geldiği için kapıyı kapatıp dumanla bereber oturmak ardından gözlerin yanmasıyla tekrar kapıyı açmak.
    - küçük olduğunuz için sizin sobalı odada yatmanıza izin verilmesi ve sabah sobayı yakmaya gelen babanın gürültüsüyle uyanmak.
    gibi çocukluğuna dair güzel anılar aklına gelen çocuktur.