hesabın var mı? giriş yap

  • askerliğini izmir'de yapmış biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki göstermelik bir hadise değildir.
    çarşı izinlerim sırasında otobüse bindiğimde yerinden kalkan amcalar gördüm ben izmir'de
    manavın önünden geçerken meyve ikram edenler gördüm
    içtiğimiz çayın parasını almayan insanlar gördüm

    izmirin insanı askerini sever.
    izmirin insanı sıcakkanlıdır.
    vicdanlıdır.

  • windows uygulamaları:

    (bkz: one quick)mağaza sayfası
    linux'tan aşina olanlar vardır, ekran köşelerine eylemler atamanızı sağlıyor. ilk başta çince bir sayfa gelecek olsa da hemen üst kısımda görünen language kısmından ingilizceye çevirmek mümkün.
    (bkz: quick look) mağaza sayfası
    windows gezgini'nde bir dosyayı açmadan önce boşluk tuşuna basarak önizlemenize yardımcı bir eklenti.
    (bkz: power plan switcher) mağaza sayfası
    güç seçeneklerini, görev çubuğuna açtığı program simgesiyle üzerinden ayarlamanızı ve profiller arasında değişim yapmanızı sağlıyor.
    (bkz: pin files) mağaza sayfası
    başlat menünüze dosya, ağ sayfası gibi bir ton şey sabitlemenize yarıyor.
    (bkz: newsxpresso) mağaza sayfası
    güzel bir rss uygulaması. hazır bağlantıları ve başlıklarıyla birlikte youtube kanalı ekleyebilmeniz de ince düşünülmüş. ancak bilgisayarımı sıfırladıktan sonra verilerime ulaşamamıştım.
    (bkz: xpo music) mağaza sayfası
    resmi spotify uygulamasından daha hafif, daha bol seçeneği olan spotify uygulaması.
    (bkz: poe) mağaza sayfası
    yazarken hiçbir şeyin dikkatinizi dağıtmaması için tam ekran siyah, beyaz ya da gri renkte kuzgun "antetli" sayfa açan ve .txt kaydetmesiyle artı puan alan bir uygulama.

    arama uygulamaları:

    (bkz: panterbars) mağaza sayfası
    tarayıcıda, uygulamada metin seçtiğinizde küçük bir çubuk açıp istediğiniz ağ sayfasında arama yapmanızı sağlayan çok hoş bir uygulama. vikipedi, netflix, reddit vb. birçok site var. olmayanlar için eklenti indirebiliyor ya da bağlantı ekleyebiliyorsunuz
    (bkz: one search) mağaza sayfası
    birden çok arama motorunda tek sorguyla arama yapabilmenizi sağlıyor.

    e kitap - pdf:

    (bkz: bookviser) mağaza sayfası
    epub dosyalarını kitap sayfalarında açan e-kitap okuyucu.
    (bkz: xodo pdf) mağaza sayfası
    pdf sayfalarını siyah renge ya da sepyaya döndürerek okumanıza imkan veren, ayrıca ücretsiz haliyle pdf dosyası içerisinde değişiklikler yaptırabiliyor.

    sözlükler:

    (bkz: tureng sözlük) mağaza sayfası
    gönlünümüzde ayrı yeri olan tureng'imizin, eskilerden izler taşıyan uygulaması.
    (bkz: sidebar dictionary) mağaza sayfası
    (bkz: sesli sözlük)mağaza sayfası

  • kardeşim! köye göçelim derken kast ettiğimiz yerler; merkezden uzaktaki ufak ilçeleri kast ediyoruz. sen kalkmışsın gerçekten köye gitmişsin, bir de rutubet var diyorsun :)

    yani mesela şile'yi köy kabul edip oraya göçüyoruz. sen mevzuyu çok yanlış anlamışsın.

    not: beykoz'a göç eden arkadaşım var :)

  • asıl merak ettiğim, anlayamadığım; bu zihniyete sahip bir kişi cumhuriyetle ilgili nasıl bir kompozisyon yazmıştır ki o kompozisyon ödüle layık görülsün.

  • yoktur yedek olmakla alakasi.

    cok yakin arkadasina dostuna, "35'e kadar aski bulamazsak mantik evliligi yapak" demektir.

    zaten 35'inde durum budur, ask yerine hayatini gecirecegin insani ararsin. 20'lerde boyle olmaz, askla cosarsin degisirsin uyum saglarsin biz olursun. 35ten sonra zordur bize donusmek. imkansiz degildir, zordur.

    30 yas icin bi arkadasla vardi oyle bi sozumuz. ben evlendim o kaldi.

  • adam torbayi 3 milyar yil sallamayi unuttugu icin bilimsel olarak dikkate alinmayacak bir deneydir.

  • bir de oyundaki scoutuma hastayim.. adami oyuncu bulsun diye yolluyoz "$ili'nin ba$kenti santiago'dur" diye rapor veriyo.. lan verdigimiz butceyi kariyla kizla yiyip sonra bizle ta$ak mi geciyo nedir..

  • bir diğer adı somerton'daki adamın gizemi.

    1 aralık 1948'de sabat 6.30'da avustralya, adelaide'nin somerton sahilinde bir ceset bulunuyor.
    40-45 yaşlarındaki ingiliz görünümlü bir adam. önceki gün / gece oldukça sıcak olmasına rağmen, üzerinde kalın giysiler var. bütün elbiselerinin etiketleri eksik (yok), ve şapkası yok (bu 1948'de takım giyinen herkesin şapka takması dolayısıyla ilginç bir detay). kimliği yok ve diş izlerinin kayıdı yok. ciğerleri tıkanmış, kalbi tıkanmış, dalağı normalden üç kat büyük. otopsi sonucunda zehirlenerek öldüğüne kanaat getiriliyor, ancak zehrin ne olduğu bilinmiyor.

    14 ocak 1949'da (45 gün kadar sonra) adelaide istasyonunda bir kahverengi çanta bulunuyor, bu çanta 30 kasım sabah 11 civarlarında kayıt edilmiş. çantada kırmızı ekoseli ceket (cüppe), terlik , iç çamaşırı vb günlük eşyanın yanısıra tornavida, fırça, ufaltılmış bıçak, makaslar var.çantada ayrıca barbour marka ipliğe ait bir kart var bu iplik cesedin ceplerindeki dikişlerde kullanılan ipliğin aynısı. ve yine çantadaki elbiselerin çoğunda etiket yok, ancak polis bir kravatta "t. keane", çamaşır çantasında "keane" ve bir atlette "kean" ismini ve bazı kuru temizlemeci kayıtlarını (rakamlar) buluyor. polis elbiselerin etiketlerini söken kişinin keane etiketlerini kasıtlı olarak bıraktığını, ölü adamın adının keane olmadığını bildiğine kanaat getiriyor.

    t. keane isminde kayıp biri olduğuna dair bir bilgi bulunamıyor, kuru temizlemeci kayıtları hiçbir yer ile uyuşmuyor. zaten çantadaki bazı dikiş türlerinin sadece amerika'da kullanılmasından dolayı adamın amerika'dan geldiğini düşünüyorlar. tüm bunların sonrasında polisin oluşturabildiği senaryo : bu adamın gece aşırı melbourne - sydney - port augusta üçlüsünden birinden tren ile geldiği, şehir hamamında (city baths olarak geçiyor böyle çevirdim) yıkanıp traş olduğu, henley sahili istikametine 10.50'ye bilet aldığı, bir nedenden dolayı o treni kaçırdığı, glenelg otobüsüne binmeden önce çantasını tren istasyonuna bıraktığı.

    otopsiyi yapan doktorlardan biri cesedin ayakkabılarının bütün gün glenelg'de dolanan birine göre fazlasıyla temiz olduğunu söylüyor, bu da cesedin öldükten sonra sahile getirildiği düşüncesini destekliyor, zira zehirlenmenin iki ana işaretine (kusma ve kasılma) cesette rastlanamamıştı.

    olay ile ilgili en ilginç kısım ; otopsi sırasında giyside gizli bir cep bulunuyor, bu cepte, üzerinde "taman shud" yazılı bir kağıt bulunuyor. bu deyiş "bitti" "tamamlandı" anlamına gelen, omar khayyam isimli the rubaiyat isimli şiir kitabının son sayfasında kullanılan bir cümle. polis bu kitabın bütün kopyalarını aramaya başlıyor, kağıdın fotoğrafı gazetelerde yayınlanıyor.
    ve arabasını 30 kasım'da glenelg'de kapıları kilitsiz halde parketmiş bir adam, bu kitabın ilk baskılarından birini arabasının arka koltuğunda bulduğunu polise bildiriyor. gazetde gördüğü fotoğraf / haber üzerine geldiğini söylüyor. adamın kitabındaki son sayfada "taman shud" kelimeleri eksik, mikroskopik araştırmalar kağıdın bu kitaptan yırtıldığını doğruluyor. kitabın arkasında (kalemle yazılmış) büyük harflerle şöyle yazıyor : (fotoğraf daha iyi)

    mrgoababd (ilk harfin tam olarak m ya da w olup olmadığı anlaşılamamış)
    mliaoi (üstü çizili ve son harfin i ya da l olup olmadığı anlaşılamamış)
    mtbimpanetp
    mliaboaiaqc
    ittmtsamstgab

    kitabın arkasında ayrıca bir telefon numarası bulunuyor. bu numara cesedin bulunduğu sahile yürüme mesafesinde yaşayan bir hemşireye ait. hemşire 2. dünya savaşı sırasında sydney'de çalışırken bu kitaplardan birine sahip olduğunu, alfred boxall isimli avustralya'lı bir teğmene verdiğini söylüyor. kısa bir süre sonra alfred bulunuyor, elinde the rubaiyat kitabı ve "taman shud" kısmı yırtılmamış olarak. kitabın ön taraında hemşirenin el yazısıyla bir şeyler yazıyor (kadının elindeki bu kitap ise numarasının diğer kitapta ne işi var değil mi?)

    velhasıl, olay halen çözülememiş. kabaca özetlemeye çalıştım, bütün detaylarını wikipedia'da (ingilizce) okuyabilirsiniz.