ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
17 mart 2017 insan kopyalanmasının yasaklanması
-
ama yasaklanınca bunları merdiven altı işletmeler yapar.
doğumdan hemen sonra zorunlu dna testi
-
benim kafamı kurcalayan soru;
bu öneriye, kim, neden, karşı çıkar?
tanım; bir yazarın önerisidir.
arap nüfusu %5 olan bir yere ayn el-arab demek
-
suriye sınırları içinde olup adı ayn-el arab olan şehre ayn-el arab demektir. bir ülkedeki yönetim boşluğundan faydalanıp, o şehri ele geçirip, adını değiştiriyoruz demekten çok daha insalcıl ve makuldur.
herkese kardeşim deyip sürekli nargile içen genç
-
- annesi "valide"; babası "peder"dir.
- peder "inşaat" işindedir.
- herkese "kardeşim" dese de arkadaşları ve garsonlar "bilağder"dir.
- nargilesi "elmalı"dır.
- "marlboro light" içer.
- "araba anahtarı" cebine sığmaz, masada durur.
- gardırobunda annesi tarafından jilet gibi ütülenmiş "beyaz gömlek" olmazsa olmaz.
- etrafındaki bütün kadınların adı "yavru"dur. yavruları almak farzdır.
- ævieytor "güneş gözlüğü" saç modelinin tamamlayıcısıdır.
- "kafa tokuşturmayı" sever.
- "mekan sahibi"ni tanır ve mekanın sahibinin kendisini çok sevdiğini düşünür.
- "geçen gün yine" çok içmiştir. (o kadar "çok" içmesine rağmen hala ağzına içmeyi öğrenememiştir.)
- bir işiniz düşerse kesinlikle "halleder".
- genel olarak hayatında "sıkıntı yok"tur.
yazarların futbolda beğenmediği kurallar
-
deplasmanda 1 gol atmanın, başka bir ifadeyle kendi evinde gol yememiş olmanın avantaj sayılması. yani diyorsun ki, 40bin kişi kendi seyircinin önünde açık oynama, seyir zevki verme, taraftarın senin gol yemenden korksun. kendi seyircisini kanser et, kapan. saçmalık.
bold pilot
-
o güzel atlar o guzel gökyüzünün yeşil cayirlarında kosturuyor şimdi.
atın eşşeğine jokeyin picine kaldik
bir insanla anlaşabileceğinin işaretini veren şey
-
arkadaş çevresi geniş sayılabilecek bir insanım; uzakta, yakında, ara sıra görüştüklerim, sadece yürüyüş yaptıklarım, sadece sanal alemden tanıdıklarım gibi sınıflandırabilirim hatta. yalnız dost diyebileceğim insan sayısı ikiyi geçmez.
dost diyebileceğim insanlarda hissettiğim şey öncelikle samimiyet ve şaka kaldırıyor olmaları. hemen küsmek yerine senin ayakkabılarını giyip dünyaya senin gözünden bakabilmeleri. bir de eğlencenin dibine vuracaksam mesela onlarla olmasını isterim çünkü onlarlayken gerçekten eğlendiğimi hissediyorum.
ara sıra yürüdüğüm bir arkadaşım var mesela, onunla aynı müzikleri bile dinlemiyoruz ki aynı konserden zevk alalım. evet müzik seçimleri de önemli oluyor. bir arkadaşım var arabasına bindiğimde hiç bilmediğim türkçe arabesk pop tarzı müzikler dinletir mesela, söyleyemem de kapat şu lanet olasıca müziği diye.* yalnız dostun olsa söylersin; bu ne ya diye.
sonuç olarak nezaket sahibi, politik ve dini görüşü rahatsız etmeyen, konuşup bir şeyler yapabildiğiniz insanlarla görüşüyorsunuz sık olmasa da ama dostların yeri farklı. bir de iyi anlaşabilecek insanın tartışma kültürünün olması gerekiyor yoksa her konuşma yüksek sesle sonlanabilir.
edit: son cümle eklendi.
nihal yalçın'ın tamer karadağlı taklidi
-
yani kendisinin saçmaladığını düşünen biri olarak belki iyi taklit yapmıştır da gülerim diye düşünerek izledim. onu da becerememiş.
bu teyze altın portakal alıyorsa memlekette cidden oyuncu kalmamış demektir. eh güzellik yarışmasından çıkanın malkoçoğlu gibi setlere daldığı ülkede bu nihat bilmemne gibi tipler de en iyi oyuncu oluyor işte.
depresyondan çıkma yöntemleri
-
birinci sınıf öğretmeni olmak. hem çok meşgul oluyorsunuz depresyona zaman kalmıyor, hem de aynı şeyleri 743 kez tekrardan algılarınız yavaşlıyor, depresyondaysanız da anlamıyorsunuz. ben mesela geçenlerde girdim sanıyorum, tam anlamadım ama. etraflıca düşüneyim bunu dedim eve gidince, meşgul insanım şu an. ama evimizin karşısındaki binayı yıkmışlardı, bir sabah beton döktüler. temelinde binanın kocaman bir boşluk vardı, siz deyin boşluk kadar içinizdeki , ben diyeyim yalnızlık kadar. bir miktar ağlamış olabilirim. az ama. bir annenin yavrusuna yapabileceği haksızlık kadar. beton dökmek bu aralar acıklıdır, bilemezsiniz. bazı sabahların beton döküp ayaklarına, denize atmak geliyor içimden. olmasalar. yıkılıyor, yapılıyor evler yeniden. ben bir tek tuğla koyamıyorum. kamyonlarcaydı tuğlalarım. bunlar oyalıyor nihayetinde işte, iş-güç. düşünmüyorum hiç. ama depresyonda değilimdir, sanmıyorum.
kendi kendimin doktoruyum yemin ederim. keşke tetikçisi olsaydım kendimin, parası neyse verip; hayata karşı kendimi tetiklerdim.
irem derici'nin üniversitelilere attığı tweet
-
tek yaptıkları iş törene gelme karşılığında bir takım sanatçılara ödül verme törenleri düzenlemek olan gerizekalı üniversite kulüplerine az bile söylediği tweet'tir. bilim üretin, bir araştırma yapın kim ne yapsın zottirik üniversitesi düttürük kulübü yılın en iyi tv spor programı,haber programı, pop sanatçısı ödülünüzü?bir de bunlar tarkan, sezen aksu vb. gibi ağır toplara vermez bu ödülleri çünkü gelmeyecekleri bellidir dolayısıyla bu aralar böyle bir ödül almak aslında sıradan olmayı kabullenmeye eşdeğer.
millet ittifakı'nın erzurum'da tokadı yemesi
-
o tokat dediğin şey milletin iradesine yapılan bir saldırıdır.
(bkz: engelle)
(bkz: başlıkları engelle)
edit: sanırım başlık sahibi yazarla aynı fikirde olan ve mesaj gönderen bir çaylağı da görsel olarak ekliyorum ve takdiri size bırakıyorum sayın yazarlar.
görsel
öğrenciyken yaşanmış unutulmaz garibanlık anısı
-
not: debe olmus herkese teşekkür ederim.
o kadar güzel yorumlar geldi ki anlatamam.
uydudan yerini abiyi buldum. telefon da var. sizler de o insanları görmek isterseniz buyurun link
çanakkale'deyiz.
geçici işlerle falan para kazanıyoruz ev arkadaşımla. paramız bitmiş dolap bomboş ve günlerden cumartesi. aileler haftasonu nedeniyle para gönderemez kaldi ki hafta arası olsa da çok gönderebilecek durumda değiller . evde sise de az su kalmış ekmek olsa da yesek modundayiz. tüm çantalar cepler karıştırılıyor 1 ekmek parası olan 45 kurusu bulmak için. 15 kuruş çıktı...
116 nin oradaki malazgirtli abinin simge ekmek fırınına gidip borçla ekmek isteyelim dedim yapacak bisi yok.
utana sıkıla fırıncıya "abi 15 kuruşu simdi versek pazartesi kalani tamamlasak olur mu dedik"
yüzümüze baktı "ne diyorsunuz kızlar siz" dedi.
dediğimize diyecegimize pişman olduk ama laf ağızdan çıkmıştı bi kere.
firinca abimiz güzel yüreğiyle bir poşete 2 ekmek, 2 simit birkaç pohca koydu. yarın pazar kahvaltısı için de erkenden gelin dedi. oyle paranız yokken utanmak sıkılmak yok gelin birlikte soframızda yer içeriz. paranız olunca ödersiniz demişti.
simdi o abiyi düşünerek yazıyorum ve ağlıyorum.
keşke gidebilsem yine içimde kaldı.
ha bir de biz okuldayken komşumuz seyhan abla kaynanasindan gizlice evden cay , peynir falan koyar bir poşete, kapımıza asardi.
her birine minnetimi iletiyorum, unutmadım yaptıklarınızı her daim sizleri anıyorum ve yolumuzdan devam etmeye çalışıyorum.