hesabın var mı? giriş yap

  • hali hazırda kedi sahibi olanların (sahiplik olayı biraz göreceli gerçi), ''bir kedi var, eve almak istiyorum ama...'' diyen kişilere vereceği tavsiyelerdir.

    - öncelikle o kediyi sokakta bırakmayın, hemen alın. çetrefilli bir iş ama dünyanın en zor şeyi değil.

    - kediler genelde, kendisi için aldığınız pahalı minderlerde/evlerde yatmayı tercih etmezler. kedinin huyunu suyunu öğrenene kadar, gereksiz masraflara girmeyin.

    - kediyi eve geldiği ilk gün, içinde kendinizin de olacağı küçük bir odaya koyun. tuvaletini ilk yaptığında (eğer kum yerine halı üzerini tercih ettiyse) bir gazeteyi çişe bastırın (dikkat ettiyseniz kedinin kafasını bastırmıyoruz) ve ters çevirin. bir dahaki çiş zamanında o gazetenin üzerine yapacaktır. kuma alışması için gazetenin üzerindeki çişi kuma dökün. bir dahaki sefere çişini kuma yapacağına emin olabilirsiniz. sonrasında leğenin içine girip yapmaya başlayacaktır. ilk zamanlarda leğeni gerekirse odanın tam ortasına koyun, hayvan iyice alışana kadar orda dursun. yine de kum harici bir yere tuvaletini yapmaya kalkışırsa, çömelip çişini yapmakta olan kediyi işini bitirmesini beklemeden elinize alın ve kumun üzerine bırakın. çişin yapıldığı yeri mümkünse çamaşır suyuyla temizlemeyin, çünkü kokusu kedi için cezbedicidir.

    - kum alırken ince taneli olanlarindan almaya dikkat edin. (mesela akkum) ayrıca, kum paketinin üzerinde bir ay kullanılabileceğine dair bir ibare göreceksiniz ama ne yazık ki bir ay dayanmadığını kedi büyüdükçe fark edeceksiniz. maksimum üç haftada değiştirmenizi öneririm. ayrıca kumdaki kakaları her gün bir kürek yardımıyla almalısınız. yoksa kokudan, kedi ve sizin hastalanmanıza kadar olan geniş bir yelpazedeki aksilikler kaçınılmazdır.

    - petshoplarda satılan leğen-kürek ikilisine dünya para vermektense, mahallenizdeki bir milyoncudan maksimum beş liraya temin edebilirsiniz.

    - ev yemeği verebilirsiniz ama bu kedinin ihtiyacı olan vitamin, mineral vs tam karşılayamacağı için mutlaka mama desteği de vermelisiniz. veya sürekli olarak kedi için yemek yapabilirsiniz. içinde tuz, soğan, sarımsak, salça olmadan. et/tavuk/balık, pirinç, sebze karışımı şeklinde. ek vitamin mineral gerekip gerekmediğini veteriner hekiminize danışmalısınız. uygun diyeti önerecektir.

    - mama alacaksanız ve ucuz markaları tercih etmek durumundaysanız, tavuklu olanlarından kaçının. zira o mamaların içerisinde tavuğun kısımları(gaga, ibik, deri, tırnak vs) vardır ama eti yoktur.

    - bazı sitelerden ve çevredeki petshoplardan kampanyaları takip edin. mümkünse kumu topluca, mamayı da 15 kiloluk olanlardan almaya çalışın ki totalde sonuçta tüketilecek şeylere ekstradan para vermiş olmayın.

    - aşılarını düzenli yaptırmanız önemlidir. hem sizin, hem kedinizin sağlığı için. hastalık taşımayan bir kedi, size hastalık bulaştıramaz unutmayın.

    - yıkamayın yıkamayın yıkamayın! kedi yıkanmaz. çok gerekli olan bir durum olursa da; (bkz: #21871673)

    - kediden istemediğiniz yerde uyumamasını, istemediğiniz yere çıkmamasını, terliklerinizi getirmesini vs beklemek hayalperestlik olur. eğitim için dürmüş olduğunuz gazeteyi hemen elinizden bırakın.

    - pişmemiş et ürünleri, çok fazla süt ürünü ve patlıcan yemesine izin vermeyin.

    - pencereler açıkken bir gözünüzü kediye dikkat etmesi için görevlendirin. düşerse çok üzücü tablolar yaşanıyor.

    - daha fazla kediye bakmak için maddiyatınız ya da eviniz veya psikolojiniz müsait değilse ve kısırlaştırılmasını istiyorsanız; (önceden farklı düşünüyordum ama okuduklarımla fikrim değişti) ilk çiftleşme döneminden hemen önce kısırlaştırmak en doğrusudur. dişiler için bir kere doğum yapsın, sonra kısırlaştıralım demek duygusal fakat çok gerekli bir düşünce değil. annelik hisleri yok mu, var. ama bizdekinden birazcık farklı. sekiz ay sonra kendi yavrusuyla çiftleşebiliyor mesela.

    - suyunu her gün tazelemeye özen göstermelisiniz. mamasının yanında bol miktarda su mutlaka olmalı. özellikle hayvan ishal olduğunda, kesinlikle suyunu ortadan kaldırmamalısınız. fazla sıvı kaybettiği için, normale göre daha fazla suya ihtiyacı olacak çünkü.

    -kedi ilgi isteyeceği zamanları genelde iki ayağınızın bir pabuçta olduğu anlara denk getirecektir. alışmaya çalışın...

  • organizasyon müthiş
    birebir fıkradakinin telefon versiyonu olmuş.

    temel yaralanmış, cam silerken elini kesmiş, demiş ki bir aile hekimine gideyim. kapıyı açmış içeri girmiş, önüne iki kapı çıkmış, birisinde ‘hastalıklar’yazıyor, diğerinde de ‘yaralanmalar’. ‘yaralanmalar’ kapısını açmış girmiş içeriye, bakmış orada da iki kapı, üzerinde ‘kanamalı’, ‘kanamasız’. demiş ben kanamalıya gideyim, parmağımda yara var diye. kanamalı kapıyı açmış içeriye girmiş, yine önüne iki kapı çıkmış, ‘hayati önemi olan’ ‘hayati önemi olmayan’. ‘hayati önemi olmayan’ kapıyı açmış, kendisini sokakta bulmuş. akşam temel eve gelmiş fadime sormuş: ‘nasıl, iyi baktılar mı?’ ‘vallahi hiç bakmadılar ama organizasyon müthişti’ demiş.

  • kimse aktroll vs muhabbeti yapmasın.
    hanımefendi çocuğun nereli olduğunu sorarken ne bekliyordu? muhtemelen doğulu olmasını ümit edip buradan aşağılamaya girişecekti.
    baktı oradan ekmek çıkmamış eğitimini soruyor, burada da yine bir üstünlük kurma çabası var muhtemelen fakat yine istediğini elde edemiyor.
    o çocuğun hangi partili olduğunun hiç bir önemi yok ama, efendiliğiyle, terbiyesiyle gereken cevabı vermiş.
    bırakın artık insanları hor görmeyi, bırakın elitist tavırlarını, önce insan olun sonra seçmen olun!

  • 24 temmuz 2020 cuma günü tekrar ibadete açılacak olan ayasofya'da ilk namaz cuma namazı olarak kılınacak ve namazı diyanet işleri başkanı ali erbaş kıldıracak.

    buraya kadar her şey normal; (müze-cami dönüşüm tartışmasına girmiyorum mevzu başka burada)

    namaza katılacak 500 kişilik cemaate davetiye yollanmış. buyrun davetiye
    (yoğun tepki üzerine özışık bu twitini silmek zorunda kaldı)

    1. 18 yıllık akp döneminde vip müslümanlık (very imanlı person) diye bir müessese kurdunuz da bizim mi haberimiz yok?

    2. davetiye gönderilenler kimler? neye göre seçildi? işte ayasofya davetiyesi

    3. haydi namaza, haydi felaha diye günde beş vakit tekrarlanan ezan namaza çağrı/davet değil midir? allah'ın dinine yeni yorum getirdiniz de bizim mi haberimiz yok?

    4. davetiye gönderilmeyenler namaza iştirak edemeyecek mi? bu namaza katılmak isteyen onlarca inançlı/mümin insanın vebalini diyanet işleri başkanlığı üzerine almış mıdır?

    5. cami içerisinde saflar protokol derecesine göre mi belirlenecek? davetiye alanlar yada vip müslümanlar hangi bölümde namaz kılacak?

    6. vip davetiye alabilmek için müslümanlar hangi hatrı sayılır kişileri devreye sokmalıdır? diyanette çalışan akraba falan yeterli olmakta mıdır? yoksa bakanlık, cumhurbaşkanlığı seviyesinde mi adam sokmak gerek araya?

    7. vip müslümanlık kapsamında başka hangi icraatlarınız var? önümüzdeki günlerde gerçekleşecek olan kurban bayramında da vip listesi oluşturacak mısınız? kurban kesecekler-kurban kesemeyecekler diye?

    8. vip davetiye uygulaması ile olayın tüm maneviyatını silip süpürdüğünüzün farkında mısınız?

    9. türkiye'de ehl-i islam başka adam kalmadı da gazetecilere davetiye gönderiyorsunuz? başka kimler var davetiye listesinde buna benzer?

    10. davetiye gönderirken bir iman ölçer mi kullanıyorsunuz? yoksa sadakat/biat ölçer yeterli mi?

    özetle: ayasofya içinde namaz kılabilmek için gerekli şartlar nelerdir?

    not: bana böyle bir davetiye gelse utancımdan yerin dibine girerdim o ayrı.

    dipçe-1.: davetiye caminin açılı töreni için, namaz için davetiyeye gerek yok diyenler buyurun

    dipçe-2: davettiye tören için namaz için davetiye yok diyen çomarlar, bu soytarıların boynunda ne yazıyor?

    dipçe-3: yavuz bahadıroğlu kim amk

    dipçe-4: diyanet işlerinin davetiye arkasına yazdığı ayet (tevbe 9/18)

    keşke davetiye arkasına tevbe 107-108 ayetini yazsaydınız

  • dicle üniversitesinde bu arkadaşlarla okumak zorunda kalan aklı başında kardeşlerime sabır diliyorum.

    ayrıca bi üniversite nasıl koskoca cem yılmaz'ı getirerek şöhretini daha da düşürür bunu görmüş olduk. enteresan gerçekten...

  • anlamadığınız nokta şu: ümit hoca tam bir devlet adamı basireti gösterdi.

    bir kere mansur yavaş'ı zafer partisinin adayı olarak göstermedi. zaten mansur bey ile görüşmemiş.

    milli mesele olarak gördüğü 2023 seçimlerini, partisinin üstünde bir aday ile kazanılabileceğini söylemiştir.

    açıkçası diyor ki; heeey 6'lı masa! bırak egonu, halkı dinle! mansur'u aday göster, ben de destekleyeceğim.

    aksi durumda yol haritasını da açıkladı hoca. eğer 6'lı masadan mansur yavaş dışında bir aday çıkarsa, biz mansur beye teklifte bulunuruz, eğer kabul etmezse biz kendi adayımızı çıkarırız.

    ümit hoca çok büyük iş yaptı. anlamadan dinlemeden ahkam kesmeyin.

  • dün bi yerlerde rastladığım mükemmel ötesi şarkı.

    haydi gel lenin'le ol
    orurup kolhozlardan
    bakalım kollektif çiftliğimize
    oradaki partililer
    fişlenip birer birer
    gün gelir suçlanır troçkizmle.

  • en güzelini tutunamayanlarda oğuz atay anlatmıştır.

    yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.

  • köpeğimiz asla tut getir oyununu öğrenemedi. attığımız şeyi yakalıyor ama bize getirmiyor. tam tersine alıp kaçıyor bizim onu kovalamamızı istiyor. "getir!" diyorsun getirmiyor. "gel!" diyorsun attığın topu bırakıp geliyor. biz de "herhalde aptal biraz ondan" diye düşünüyorduk.

    aptal olduğunu düşünmemizin bir diğer sebebi de topunu sürekli tv sehpasının altına kaçırması. sürekli salonda tv sehpasının orada oynuyor ve illa ki bir noktada top sehpanın altına kaçıyor. sonra başlıyor ağlamaya. biz de mecburen her seferinde işimizi bırakıp gidip topu çıkarıp ona geri veriyoruz. ama üzülüyoruz tabi bir yandan "ne kadar aptal köpeğimiz var şunun sehpa altına kaçacağını öğrenemedi" diye.

    bugün fark ettim ki köpek bizle tut getir oynuyo lan. o topu atıyo biz getiriyoruz. bunu da bir tek top sehpa altına kaçtığında yaptığımızdan bilerek hep orada oynuyor. biraz oynar gibi yapıp topu ittiriveriyo sehpa altına. sonra iki üç ağlama sonrası biz getiriyoruz. resmen bizim ona öğretemediğimiz şeyi o bize öğretti. sadece tut getir de öğretmedi bir şey nasıl öğretilir konusunda iyi de bir ders verdi şerefsiz köpek.

    şimdi kendimi baya aptal hissediyorum. adi köpek.