hesabın var mı? giriş yap

  • fenerbahçe ile oynanacak süper kupa maçının centilmence geçmesi temennisini "şunun bilinmesini isterim ki, yıllar sonra birer delikanlı, birer genç kız olacak miniklerin 'soma için oynanan finali hatırlıyor musun ne kadar güzel bir gece olmuştu' demesi beni tüm zaferlerden daha çok mutlu edecektir." diyerek dile getirmiş güzel insan.

    şu kirlenmiş türk spor camiasına ne kadar örnek olur bilinmez ama umuyorum ki güzel bir iz bırakacaktır bu topraklarda.

    edit: bırakamadı.

  • kahvede para vermeden kaçanlardan sıkılmış beethoven'ın ölümsüz pozu. para vermeden kaçanların arkadaşlarına çayları gömerek bu sorundan kurtulmasıyla kahvecilik tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.

  • yıl 2011. kardeşimle alışverişe çıktık, bir alışveriş merkezindeyiz.

    - abiii. bu döner kapılar ne işe yarıyor??

    + güvenlik amaçlı. mesela avmye bir hırsız girdi ve koşar adımlarla dışarı çıkmaya çalışıyor. hırsız döner kapının tam ortasındayken; güvenlik görevlisi kapıyı durdurup, hırsızı hapsediyor ve polisi arıyor. *

    - vaaay süpermiş..

    bilmiyorum demeyi kendime yediremedim, salladım gitti..
    " babalar herkesi döver, abiler herşeyi bilir altın kuralı.. "

    yıl 2016.
    çalıştığım otele yeni bir eleman başladı geçen hafta. kendini beğenmiş, ukala bir tip..
    herşeyin en iyisini ve en doğrusunu bildiğini sanıyor..

    - müdürüm bu döner kapının kumandası nerde?

    +şalterden kapanıyor o. teknik servis bakıyor. seninle alakalı değil.

    - nasıl yani? diyelim ki acil bir durum oldu ve otele hırsız girdi. ben teknik servisi arayana kadar ohoooo. adam kaçar gider..

    +ne??

    - bu döner kapıların ne işe yaradığını biliyor musunuz müdürüm?

    + enerji tasarrufu. kapı her açıldığında içerisinin soğumaması için, içerideki havanın korunması için.

    - ne alaka? kapıyla tasarruf mu olur? güvenlik için o kapılar. dışarı kaçmaya çalışan birini ortada hapsedip, polis gelene kadar kaçmasını engellemek için.

    + namık kemal lisesinde mi okudun sen?
    -evet.

    + onur'u tanıyor musun?
    - kıvırcık olan mı?

    ne güzel söylemiş mark twain..
    "gerçek ayakkabılarını giyene kadar, yalan dünyayı 3 kere dolaşır."

  • samimilik ve dobralık bu ise kalsın dediğim kız.

    eminim yüzlerce meriç şu an reklamını yaptığı instagram hesabından beraber dans edelim mi diyerek yürüyordur.

  • maazallah dan brown'a birşey olur da adam ölür kalırsa gelecek nesilleri yeni dan brown eserlerinden mahrum bırakmamak üzere yazılmıs rehberdir.

    kahramanımız <buraya isim girin, karizmatik olmali> 40 yaslarinda bekar, karizmatik ve zeki bir bilimadamidir.

    <üniversite adı girin, mümkünse ivy league olsun> üniversitesinde < kriptografi/ antropoloji/ oşinografi/ antik çağ felsefesi / teoloji...veyaz benzer birşey seçin> öğretim üyesi olan kahramanımız bir gün eski <dostu/ mentoru/ öğretmeni>'den bir telefon alır ve yardıma koşar.

    telefon eden kişi 70 yaşlarına yakındır ve bir <gizli tarikat üyesi/ mason/ cia başkanı/ devlette çok gizli araştırma yapan bir kurumun başkanı> olup mutlaka bilimle uğraşan orta yaşlarda <kızı/ kardeşi/ dişi olmak kaydıyla yeğeni> mevcuttur.

    kahramanımız yardım isteyen kişiye ulaştığında ise çok geçtir. arkadaşı ismi <buraya artık bol kesme işaretli bir isim uydurun. kulağa tuhaf ve arkaik gelen herhangi bir harf öbeği de olur, elf isim jenaratörü bile kullanabilirsiniz> tarafindan kaçırılmıştır.

    kötü adam, kendine acaip ritüeller ve muhtelif işkenceler < kırbaçlama/ zincirle duvara asma/ beş gün aç gezme/ testislerini burma/ çüküne ağırlık asma...hayal gücünüzü zorlayın işte!> çektirerek arınmakla kafayı bozmuş ve dünyayı ele geçirmek isteyen bir delidir. mutlaka çok güçlü ve çok akıllıdır. başta normal ve acınacak biri iken bir olay sonucu kafayı çizmiş ve mutlaka acaip bir dini inanç sahibi olmuştur. kafayı sıyırdığı konu ile ilgili bütün dünya literatürünü <sümerce kaynaklar da dahil> iki yılda filan okumuş ve bitirmiş olması önemli, atlamayın!

    yaklaşık 3. bölüme doğru, kahramanımız bir <müze/ kütüphane/ tapınak/ gizli laboratuvar> içinde kaçırılan arkadaşına ait bir <el/ göz/ kulak/ veya herhangi bir başka organ> bulur.

    bu organın bulunduğu yerde <kanla/ idrarla/ dövme ile/ ya da egzantirik herhangi bir şekilde> yazılmış ve kahramanımızın çözmesi için bırakılmış bir mesaj vardır.

    kahramanımız bu mesaja bakar. önce birşey anlamaz; sonra bölüm ilerledikçe konuyla ilgili kendisinden çok daha az eğitimi olan kadın kahraman sayesinde "birden" şifreyi çözer.

    şifre bir tane olursa yetmez, her çözülenden sonra yeni bir şifre çıkmalı. üstelik arada çözülmüş sanılan şifrelerin aslında çözülmediği de anlatılmalı yer yer.

    ha bir de şifreler çözülürken mutlaka işin içine en az bir sanat eseri girer.

    kahramanımız eserin yaraticisi olan <da vinci/ mikelanj/ dürer/ blake/ rodin/ newton....vs vs> 'ın şifreleri hazırlayan gizli örgütle bağlantısı olan bir şahsiyet olduğunu fark eder. herkesin gözü önündeki bu sanat eserinin aslında acaip derin sembolik anlamlar taşıdığı fark edilir kitabın ortasına doğru. eser 17. yy 'dan eski olursa süper ama aslında ne kadar eski o kadar iyi.

    olayı elbette <cia, fransiz gizli servisi, vatikan... artik ne bulursanız> de araştırmaktadır. araştırmanın başındaki kişi mutlaka kahramanımızın aleyhindedir. hatta ilk 10 bölümde şüpheyi iyice üzerine çekmeli, suç ortağı imiş gibi davranmalı.

    kahramanımız ve hanım arkadaşı hem baş kötü karakterden hem de araştırma ekibi başından kaçar.

    bu arada kahramanımız mutlaka <yüksek/ havasız/ derin/ soğuk vs vs > bir yerde mahsur kalır. unutmayın ne kadar fobi o kadar iyi....

    bundan sonrasını sallayın artık...bir iki taksi/ metro/ kovalamacası, bolca new-age zırvası eklediniz mi tamam.

    bastırırsanız telif isterim ona göre!

  • her hafta birilerine ''izlemeyin kardeşim'' diyen murat bardakçı da bu lafı duydu*

    m. bardakçı: nurhan hoca minyatür anlatmasın, konuğun sözünü kesme, konu dışına çıkmayın, erhan bir sus konuşayım, işimin gücümün arasında sizi izliyorum.

    e. afyoncu: izleme kardeşim, otur kitabını yaz.

  • bu konu hakkindaki dusuncelerim su sekilde:

    - oncelikle bu konuyu detayli arastirdigimi soyleyeyim. siz olmeden "beni dondurun" demeniz yasal olarak mumkun degil. yani bu islem ancak siz oldukten sonra yapilabiliyor. legally dead oluyorsunuz bu durumda. mirasiniz paylasiliyor. hatta bu sirketlerin odemesini hayat sigortaniz yapabiliyor beneficiary olarak sirketi gosterirseniz. siz aylik bir uyelik ucreti oduyorsunuz ve sirketin istedigi tutarda hayat sigortasi yaptiriyorsunuz. oldukten sonrasi icin 2 dondurma paketleri var biri beyin dodnruma digeri ful dondurma. beyinden de beni uretebilirler diyenler daha ucuz olan bu paketi secebiliyorlar. ful icin 200k$ sadece beyin icin 80k$'lik hayat sigortasi yaptirmaniz gerekiyor.
    - bir gun sadece tek bir kromozomunuzdan sizi tekrar olusturabileceklerine inaniyorum. teorik olarak mumkun. tabii bu bir gun 50 yil sonra mi olur 5.000 yil sonra mi bilemiyorum.
    - bir gun olumsuzlugun de kesfedilecegine inaniyorum. tibbi metodlar ile curumem engellenebilir.
    - ustteki 2 madde nedeniyle olayin teknik yaniyla ilgili bir problemim yok.
    - asil sorun bu sureci kim yonetecegi konusunda. simdi alcor diye bir sirket cikmis. sirket dedigimiz sey 500 yil sonrasi icin pek guvenilir bir sey degil. default risk diye bir sey var bir sirket hissesini alirken, 1-2 aylik zamanlar icin bile bu riski dusunuyorsun. koskoca lehman gitti, alcor mu gitmeyecek? belirsiz bir zaman diliminden bahsediyoruz ne belli 50 yil sonra "battik biz kardesim bu donmus tipleri daha fazla preserve edemeyecegiz" diyerek dukkani kapatmayacaklari. yasal olarak da olusun sonucta. kaldi ki ben bu sirkete kredi veriyor olsam "highly risky" olarak nitelendiririm. benden toplam 200 bin $ para aldi ve bu hizmeti belki de sonsuza kadar sunmak durumunda. e bunun nitrojeni var, elektrigi var :) bu is bekledikleri kadar yakin olmassa ne olacak?
    - hadi daha gencim 30-40 yil filan olmem bir aksilik olmassa. kilo verir, sigara birakir bir de saglikli beslenirsem 50 yil olur belki de. bu surecte bu isler gelisir, devlet garantisi filan olursa, bir de triple a rating'li vs bir devlet garanti veriyorsa belki bu sirketin batma riski goz ardi edilebilir.
    - fakat ayri bir problem hakkinizi savunacak kimse olmamasi. yani resmen olusunuz. atiyorum sirket "ulan 3000 kisi donmus bekliyor, dunyanin masrafi biz bunlardan bazilarini gomelim veya revive process'i basarisiz oldu diyip sallayalim" derse ya da garantor vs olan devlet bir gun cryonics sirketlerine "200 yildan once dondurulmus bu arkadaslari canlandirmaniza gerek yok. zaten nufus problem, bir de bunlar sosyal sorun olacak dil bilmez, yol bilmez" derse oturup sizin adiniza dava acacak, isinizi takip edecek kimse olmayacaktir ortada. kim tarih oncesinden kalma biri icin ugrasir ki? hadi 50-100 yil icinde bu revive teknolojisi gelisse torun torba kucuk bir ihtimal ugrasabilir ama acikcasi hepimiz biliyoruz ki michael jackson vb. degilseniz bundan 200 yil sonra mezarinizin yerini bilen kimse kalmayacak. donmus sizle niye ugrassin herhangi biri?
    - bir de olayin öldüğün an müdahele edilme gereksinimi var. oleceginizi anlayinca arayin gelip bekleyelim diyorlar. yok artik.
    - simdi best case'te 300 yil sonra revive teknolojisi bulundu diyelim, ustune sirket de duruyor, siz de hala donuksunuz. sirket de delikanli cikti, sizi canlandirdi. burada da cok ciddi baska bir problem ortaya cikiyor. simdi 300 yil oncesinden birini sokaga bir salmayi deneyin bakalim :) bu 300 degil belki de 500 olur. bir de teknoloji exponential olarak gelisiyor. son 100 yilda yapilan kesiflerin toplam finansal degeri, son 1000 yildakilerden daha fazladir herhade. bu demektir ki 300 yil sonra resmen hayvan gibisiniz belki milletin evde besledigi maymunlar filan sizden daha zeki vs. yani hadi arkadas yok, aile yok, coluk cocuk yok, anne yok, baba yok, 5 kurus para yok, bir meslek yok is yok guc yok kismini gectim. tekrar baslariz diyebilir cogu kisi. fakat tekrar baslama ihtimaliniz de yok. belki ilk revive edilenlerden olursaniz anilarinizi anlatir ilgi cekersiniz de bu is madem basariyla tuttu sizin gibi cok olacaktir. resmen multeci olursunuz valla. bir de hafizanizi tamamen kaybetmis olarak da geri gelebilirsiniz ki bu en kotusu. resmen bok gibi bir yeni hayata merhaba diyorsunuz.

    acikcasi ilk 2 maddede soyledigim notlardan dolayi kendimi oldukca sanssiz hissediyordum. sonucta olumsuzlugun bulunacagi nesilleri bir kac yuzyilla kacirdigimizi dusunuyorum sadece. bu dusuncem nedeniyle bu olay ilgimi cekmisti. ama biraz alcor'da faq filan okuduktan sonra teorik olarak ok fakat pratikte kesinlikle infeasible gordum bu sureci.

    belki 500 milyon $'im olsa," ne olacak oldugum zaman mezara gömeceklerine dondursunlar hele bir bakalım" diyerekten istedikleri parayi gomerdim buraya. 5 milyon $ da para verip bunu beni canladirana kadar finansal degerini koruyacak sekilde (amerikan hazine bonosu filan alsinlar 50 yillik, maturity'si geldikce yine alsinlar) degerlendirin o zaman alacagim derdim (kesin vardir boyle yan servisleri). ama su an oldukca mantiksiz gorunuyor. zaten faq'larini okudugumda "ruh bedenden ayrilmiyor mu?" "yok ayrilmaz o oldukten 15 dakika filan sonra ayriliyor biz hemen donduruyoruz" seklinde inanilmaz mantiksiz seyler gordum. en ufak bir guven vermediler.

    bu haliyle acikcasi bu islem ve bunu yapan alcor sirketi hakkinda tek bir yorumum olabilir: umut tacirleri