hesabın var mı? giriş yap

  • bu başlığa cevap geçtiğimiz yüzyıl yaşamış alman bir fizikçiden gelsin o zaman,

    'dostoyevski bana tüm bilim adamlarından daha çok şey vermiştir'-albert einstein

  • devletin resmi istatistik kurumu olan, asgari ücretli artışının, maaşlı çalışanların zamlarının referans alındığı, memur maaşlarının enflasyon farkını belirleyen; enflasyon verisi toplayıp hesaplayıp paylaşan fakat son yıllarda bu hesabıyla kimseyi inandıramayan tüik'in kendi verileriyle kasım 2021 enflasyonunun nasıl %31.31 olduğunu birlikte inceleyeceğiz.

    kaynağımız tamamen tüik'in kendi sayfası olacak: https://data.tuik.gov.tr/…-endeksi-kasim-2021-37389

    1. buna göre 2021 kasım ayında bir önceki kasım ayına göre artış %21,31, enflasyon verisi olarak açıklanan bu, biz de aynı hesabı yapacağız.

    2. aynı sayfanın sağ tarafında "madde sepeti ve ortalama madde fiyatları (türkiye)" var, excel haliyle indiriyoruz.

    3. yine aynı sayfanın sağ tarafında "tüketici fiyat endeksi ana grup ve madde ağırlıkları (türkiye)" var, onu da excel haliyle indiriyoruz.

    biraz bilgi; tüik'in sepeti 415 kalemden oluşuyor ve yıllardır esprilere konu olduğu gibi pinpon topu, soba bacası, deve eti yok. kaldı ki buna gerek de yok zira sihir aslında gözümüzün önünde oluyor, en basitinden en fazla ağırlığı olan 2 kalemden %5,47 ağırlıklı "kira", çok değişken skalaya sahip olduğu için pek itiraz edilemiyor, kasım 2021 için belirlenen kira bedeli 1261 tl ve 12 ayda yalnızca %13,3 artmış. en ağır ikinci kalem ise %4,56 ağırlıklı "sigaralar", bunun da kasım 2021 fiyatı 16,63 tl ve yıllık artış oranı yalnızca %2.2. dolayısıyla toplam ağırlığı %10 olan 2 kalemin enflasyona katkısı %0,82 olunca, geri kalan %90'dan düzgün veri sağlanamıyor. şöyle düşünün 50 milyon seçmen olan ülkede 5 milyon kişiyle anket yapacaksınız, ilk bakışta en tutarlı sonuca sahip anket gibi gözükebilir fakat seçeceğiniz 5 milyonu bir partinin binasından seçerseniz ne kadar doğru veriye ulaşabilirsiniz?

    devam edelim, biz tüik'in fiyatları ve tüik'in belirlediği ağırlığı kullanarak kasım 2021 enflasyonu hesaplayacaktık. fiyatları bir sayfaya, ağırlıkları diğer sayfaya alıp, biraz vlookup bilgisi, biraz if sorgusu ile formüle ediyoruz. bazı kalemler yazlık ürün olduğu için kasım verisi yok, örneğin karpuz, üzüm, kavun, taze fasulye, şeftali, çilek, kiraz, kayısı, erkek tişört, kadın tişört, çocuk tişört; bunlar için paylaşılan son veriyi (bazılarını ekimden, bazılarını eylülden, çilek hazirandan) alacağız ve bunların 12 ay önceki fiyatlarıyla karşılaştıracağız. sanırım bu ürünler kasım ayında olmadığı için tüik fiyatlarını 0 olarak kabul ediyor fakat sepette ağırlıkları da olduğu için enflasyonun daha düşük gözükmesine sebep oluyor. bu kalemlerin toplam ağırlığı %1,5, doğru hesapta +0,4 eklenmesi gerekirken -1,5 eklenirse 1,9 puanlık fark buradan geliyor demektir. 2 ürünün de (kadın sweatshirt ve turşu) geçen seneki verisi yok, bu yüzden 2021 ocak ayıyla kıyaslayıp enflasyon hesabına dahil ettim.

    bütün bunların neticesinde 415 kalemli tüik sepetinin ağırlıkları dikkate alınarak hesaplandığında tüik'e göre 21,31 çıkan kasım 2021 enflasyonu aslında %31,31 çıkıyor: görsel

    burada esas soru, herkesin hesaplayabileceği bu veriler bu zamana kadar nasıl gözden kaçtı, neden kimse doğrusunu hesaplayıp paylaşmadı. belki ben bir şeyi gözden kaçırıyorumdur, belki de tüik çalışanları 31,31 olması gereken sayıyı yanlışlıkla 21,31 olarak paylaşmıştır.

    ps: teyit için 2 sayfanın da ekran görüntülerini paylaşıyorum, siz de kendiniz doğrulayabilirsiniz:
    fiyat
    hesap

    tldr; tüik'in aldığı fiyatlar ve ağırlıklı ortalama hesabına göre %31,31 çıkması gereken enflasyon %21,31 olarak paylaşılıyor. 10 puanlık kayıp aralık ayında asgari ücretli zammına da, yeni yılda çalışan, memur maaşlarına da bu oranda yansıyacak. yani herkesin maaşında alması gerekip alamadığı %10 olacak.

  • kronolojik olarak inebahti deniz savasi ile navarin olayinin arasinda kalan, 6 temmuz 1770 gunu tum osmanli donanmasi'nin rus donanmasi tarafindan yakilmasi ile sonuclanan denizcilik tarihimizin kara sayfalarindan biridir. 60 gemiden olu$an donanmamizdan 50 tanesini ve yakla$ik 10,000 levendimizi kaybettik. bu olaydan 3 yil sonra donemin kaptan-i deryasi cezayirli gazi hasan paşa istanbul'da yeni bir donanma in$a etmi$tir.

    murat bardakci'ya gore olay $oyle gercekle$mi$tir*:

    1768 yılında osmanlı tahtında üçüncü mustafa oturuyordu ve rusya ile ilişkiler gergin bir hal almıştı. rus çariçesi ikinci katerina’nın ordularının himayemiz altında bulunan polonya'yı işgale kalkması üzerine 8 ekim günü rusya’ya savaş ilán ettik ama hiçbir hazırlık yapmadığımız için, orduyu ancak altı ay sonra harekete geçirebildik. savaşın iki yılında ne türkiye, ne de rusya, önemli bir başarı kazanamadı.

    çarpışmalar devam ederken, rusya, mora'da yaşayan rumlar’ı ayaklandırmak maksadıyla ingiltere’nin de desteğiyle akdeniz’e oldukça kuvvetli bir donanma gönderdi. bu arada karadan gelen ve çariçe katerina'nın sevgilisi olan kont theodore orlov ile kardeşi general kont aleksi de askerleriyle beraber donanmaya katıldılar.

    rumlar, mora'ya asker çıkartan ruslar'ın kışkırtmasıyla isyan edip türkler'e karşı bir katliama giriştiler. ayaklanma, osmanlı kara ve deniz birlikleri tarafından bastırıldı, rus askerleri ise gemilerine binerek yeniden akdeniz'e açıldılar.

    üç filodan oluşan rus donanması ile kaptan-ı derya hüsameddin paşa'nın kumandasındaki türk gemileri çok geçmeden karşı karşıya geldiler ama gemilerimiz geri çekilmek zorunda kaldı. ikinci karşılaşmada, daha sonraları kaptan-ı deryalık ve sadrazamlık yapacak olan cezayirli gazi hasan paşa'nın kalyonuyla rus amirali spiridof’un gemisi çarpışıp yanmaya başladı ve her iki taraf, yangının kendilerine de sıçramaması için tekrar geri çekildi. türk donanması ise tarihi bir hata yaptı, manevra imkánı bulunmayan çeşme limanı’na girip demirlemek gafletinde bulundu.

    o sırada çeşme'nin açıklarında beklemekte olan rus gemileri, türk tarafının sıkışmış bir halde bulunduğunu farkedince limanın girişini kapattılar ve 1770'in 6 temmuz gecesi türk donanmasının üzerine iki adet 'brulot', yani yaklaştıkları anda patlayıp her tarafı yangın yerine çevirecek olan ateş gemileri gönderdiler. bazı kaptanlarımız yeniden gaflete düşerek ateş gemilerini teslim olmak isteyen ruslar'la dolu kayıklar zannedip bunları istanbul'da yapacakları zafer resmigeçidinde kullanma hayaline dalınca, olan oldu: ateş gemileri bir anda patladı, alevler tedbirsiz davranan türk gemilerini sardı, koskoca donanma bir kaç sat içerisinde yokoldu ve kurtulmayı başaran tek gemimiz de ruslar'ın eline geçti.

  • dinleyeni, seveni, sayanı gözümde otomatik olarak kalitesizleşen kişi. adına aşk dedikleri ve büyük çoğunlukla salt aşk ile zerre alakası olmayan taklit ve kopya ilişkileri hayatının merkezine koyan zavallılarca girdiği o ağır abla tripleri karizmatik bulunur. "ah ulan biz neler çektik be" temalı leş arabesk kültürün on yıllardır genelde erkeklere hitap etmesi ulaşılmamış kitleler doğurdu, bu durum da aynı kültürün pop soslu lacivertini günümüzde doğurdu. benzerleri hep vardı ancak imaj olarak bu en güncellenmişi ve genele hitap edeni. sürekli bir dert hali, 1.çoğul şahıs ekli kopya sözler. "'rakı candır'cı kadın modeli" de bunu dinleyen kitle işte. erkekler de geri kalır mı tabii modern arabeskten, hemen nasipleniyorlar.

    özet tanım: türkiye'ye yakışan kalitedeki pop yıldızı.

  • "çaykur rizespor’u tebrik ediyorum sanırım bu galibiyet onlara şl’ye direkt katılım hakkı sağlıyordu."

    evet böyle bir entry var yukarıda. ağlamanın her türlüsünü gördüm ama bu çok başka bir kafa. şampiyonlar ligi iddiası olmayan takımların maç kazanmak için uğraşmaması mı gerekiyor? ki şu an oynanan maçta adamlar gol atmaya çabalamıyor bile. resmen galatasaray defansı 3 asist yaptı. taraftarlık güzel ama şuursuzluk çok rezil bir hareket.

  • (bkz: yusuf güney kim amk)

    ak troller dışında kimsenin ayar olarak görmeyeceği hede. yusuf güney dediğiniz papates, akp'li belediyelerden birkaç konser alabilir miyim diye kendisini ilçe başkanına çevirmiş, kimsenin umurunda olmayan birisi.

  • halbuki nasıl da yanlış biliniyor. eskiden istenmeye gelen kız, damat adayını beğenmezse kahveyi tuzlu, beğenirse şekerli yaparmış. tuzlu kahve içen damat adayı da öküz değilse mesajı alır, bu işten vazgeçermiş. ama popüler kültür her şey gibi bunun da b.kunu çıkartmış.

  • ayakta değil havada yolcu alınıyor havada. saat 17.30'da metrobüse binerseniz ayakları yere basmayan kısa boylu dayıları fark edersiniz. bence havada yolcu alınması yasaklanmalı.

  • milletin iliklerine sinmiş 'bişey olmaz abi'ciliğin sonucu gerçekleşmiş cinayet. tepeden tırnağa yani emekçisinden ceosuna bu anlayış sinmişken iktidar sahipleri bu anlayışı daha da körüklemekte, kaderle fıtratla yeni cinayetlere zemin hazırlamaktadırlar.

    işçiden örnek vereyim, adama diyorsun ki kafana baret tak, cevap olarak elindeki küreği alıp kafana geçirebiliyor adam. ya da motorlu testereyle taş düzelten adama koruyucu eldivenini tak diyince küfreder gibi bakıyor adam. niye? çünkü 'bişey olmaz abi' anlayışında. bunlar sırf gıcıklık olsun diye uydurulmuş, baret kafasını sıksın, eldiven elini terletsin diye konulmuş iş güvenliği maddeleri değil mi? hakikaten de birşey olmuyor ama. üç gün olmuyor bir ay olmuyor iki sene olmuyor. adam yıllarca niye kafasını baretle sıksın. ama 3 sene sonra kafası yarılınca ya da parmağı kopunca önce seni suçluyor sonra allah'ın takdiri diyor.

    mimardan örnek vereyim: adam cemaat yurdu yapan cemaatçi bir mimar, denetim yaparken diyorsun ki adama kardeş sen yangın yönetmeliğine göre planlamamışsın burayı ona göre tekrar çiz. adam sana küfreder gibi bakıyor yine. yok ne gerek varmış ekstra külfet geliyormuş vs vs. sanki yine gıcıklığına dedik. sonra adama 'yangın çıkarsa ve bir öğrenci ölürse burada savcının göz altına alacağı ilk kişi sensin' diyince haa deme ya diyip hemen düzeltiyor planı. evet based on a true story bunlar.

    siyasetçisinden örnek vereyim: pamukova tren kazasını hatırlarsınız. işte o kazadan bi üç beş ay önce itü'den bilirkişiler ilgili yerde etüd yapmışlar ve oradaki eski hattın üzerine hızlandırılmış tren konulması durumunda trenin raydan çıkacağını, çünkü kurba, yani dönüş yarıçaplarının hızlandırılmış treni kaldıramayacağını belirtmişler ve bunu kazadan önce bir toplantıda ulaştırma bakanına sunmuşlardır. sonra? sonrasını biliyorsunuz iki tane makinisti attılar içeri.

    tepeden tırnağa sorumsuzluk karakterimiz olmuşken başta belirttiğim gibi bu konuda halkı dönüştürmeye çalışmak bir yana daha da sorumsuzluğu, yandaşlığı, adam kayırmayı teşvik eden siyasi irade birinci derecede sorumludur.