hesabın var mı? giriş yap

  • link; >>>>

    bu insanları bu raddeye getirecek kadar yormanın manası nedir ya? sonrası beyin göçü… tabii ki göçecek abicim. avrupaya gider günde 20-30 neyse hasta bakar, akşam kendine, ailesi, ayırabileceği vakti kalır.

    burda hekimlerimizin haklı olduğunu düşünen bir birey olarak; her defasında “yol yaptık, hastane yaptık” diye pr yapan iktidar ve yardakçılarının harladığı cehalet ateşi yüzünden tüm parlak beyinlerimizi bir bir kaybediyoruz. az imkanı olan kaçıp gidiyor.

    ortadoğunun pisliğinden uzaklaşacağımıza git gide b*kunun dibine doğru batıyoruz. farkında değiller gırtlağımıza dayandıklarında çok geç olacak.

    “ kaçıp gitmek çözüm mü ?” diye soruyorum kendi kendime. bir insanın 50 yıl her şeyden tat alarak yaşadığını düşündüğüm zaman “evet, çözüm” diyorum. ama memleketimi düşündüğüm zaman “kendinden taviz vermeyen insanlar için, kendinden taviz vermek ve verdiğin tavizlerin suistimal edildiğini görmeye ne kadar dayanabilir bir insan?” diye düşündüğümde son noktaysa floodu yazan hekim arkadaşın geldiği noktadır herhalde.

    bu doğrultuda şu an için elimden gelen; insana, doğaya saygılı bir birey olmak ve çevremdeki insanları bu şekilde etkilemek…. toplumumuz adına hekimlerimizden özür diliyor, insanüstü çabalarınız içinse teşekkür ediyorum…

    alt edit: keşke her memur hekimlerimiz kadar liyakat sahibi olsaydı. belki o zaman daha yaşanır bir ülke olurduk.

    edit1: abi ne iğrenç insanlar yaşıyor bu ülkede yahu. alt entrylerde mühendis, doktoru kıskanıyor resmen. bazı kişilerde sağlık çalışanına şiddeti mesleğin zorluğu olarak görüyorlar inanamıyorum.

    edit1: (#134749714) kesinlikle bu vari bir önem alınıp hekimlerimiz yetkilendirilmeli.

  • sci-fi janrının sadece fiction kısmı ile değil science kısmı ile de ciddi biçimde ilgilenmiş olan, ve şahsımı da en çok bu kısmı ile çeken, uzay draması, aşk ilişkileri vb gibi klişelere çok girmeyerek, girse de bunları çoğunlukla geyik amaçlı yaparak ayrıca izleyiciyi mesut eyleyen stargate markasına flagship dizidir. zira bir nevi bildungsroman gibi, dünyanın ve insanların aşama aşama ilerleyişine ve adeta evrenin sırlarının nazlı bir çiçek gibi ağır ağır açılmasına tanık olur izleyici ve bu ilerlemenin bir parçası olarak bulur kendini.

    izleyiciyi en baştan kurulu bir düzenin ortasına bırakmaz, ve teknolojilerin, uzay gemilerinin, bilumum alet edevatın nasıl çalıştığı konusunda en ufak ipucunun, bilginin verilmediği bilim kurguların aksine bizlere detaylar verir, elbette bunların "gerçek" olmasına gerek yok ama en azından gerçek olan ve henüz (aksi veya kendisi) kanıtlanmamış teoriler üzerine kuruludur çoğu. ammavelakin gerçek hayatta da insanoğlunun bilim kurgularda ortaya atılan şeyleri yapmasını engelleyen en büyük etken enerjidir, yani aslında uzay yolcuğu mümkün olabilir ama o kadar büyük ve sürekli bir enerji kaynağımız yok sadece, stargate kurgusu da bunu mümkün kılıyor. izleyici de bunları dizideki karakterler ile beraber öğrenir. eminim ki prometheus ilk kez havalandığında benim gibi binlerce insan müthiş bir haz almıştır.

    aynı zamanda farklı çeşitli öğeleri de bir arada barındırır, teknolojiden tutun da mistisizme kadar. über teknolojik uzay gemileri, yani insanların inşa ettiği bol düğmeli ve askeri görünümlü aygıtlar, kocaman boş odalar ve son derece "sezgisel" kontrollerin bulunduğu goa'uld gemileri, ancient'ların nirvanaya ulaşma saplantısı vs vs. buna ilaveten de hem farklı dizilerden oyuncuların yer alması ile ve hem de daha öncesine ait bilim kurgu eserlerine yapılan göndermeler ile türün hayranlarına fazladan bir tatmin sunar. ama her zaman için odak ve vurgu aksiyonda ve gerçektedir, mistik olayların altında yatan daima bilimdir, alteran'lar dışında elbette.

    elbette ki aksiyon ve felaket filmleri ile dolup taşan bünyeler için tatmin edici olmayacaktır, veyahut da son dönemin dizi modası olan daimi cliffhanger'lar ve en başta izleyiciye sunulan "gizemler" (ki bunlara aslen plot-hole denir) ve çözülmesi için sezonlarca kendini izlettiren dizilerin aksine devamlı değildir, yani ekranda bizim tanık olduğumuz 45 dakikadır ancak arkaplanda da gelişmeler olur, biz olayları daha ziyade ana karakterlerin gözünden görürüz. gerçek zamanlı olarak ilerlemez, iki bölüm arasında bazen bir iki saat bazen de bir iki ay olur. küçük bir olayı büyüte büyüte abartarak vakit doldurmaktansa genelde akıcı bir şekilde mümkün olduğu kadar çok hareketi sunmaya çabalar. mesela popüler bir başka dizinin tüm anatemasını (4 sezon artı spin-off) oluşturan bir konsept (insan eliyle yaratılan robot ırkının saldırması) stargate sg1'da hikaye olay örgülerinden (story arc) sadece birisidir ve 10 bölüm kadar yer tutar.

    kısaca özetlemek gerekirse, bilim kurgu nasıl olmalıdır konusunda gerçek bir kılavuzdur. en azından bir bilim kurguda baskın olması gereken elementin drama ve mistisizm değil de bilim olması gerektiğine inananlar için.

  • tahmin edilebileceği gibi, "alevilik hz. ali'yi sevmekseee..." ön şartına bağlanmış iddia.

    alevilik hz. ali'yi sevmek değildir. kimseyi sevmek değildir. öyle düşünmek veya şöyle inanmak da değildir. bunların hepsidir, her biridir, hiç biridir. alevilik bir kimliktir. alevi olmayan herhangi bir kimsenin "ben de aleviyim" demesi de alevilerin... umurunda... evet umurunda değildir. "x y ise ben de aleviyim"e içkin aşağılamayı, tenezzül tavrını en iyi aleviler hisseder. rte'nin bu lafına alevilerin tav olmasını bekleyen sünni, geri zekâlıdır.

    (bkz: sen gelme ulan ayı)