hesabın var mı? giriş yap

  • bir türkiye gerçeği.

    saat 19:00'dan sonra;

    - herkes evine kapanır,
    - sokaklarda araba park edebilecek yer bulunmaz (herkes evde çünkü)
    - toplu taşıma araçları; caddeler, sokaklar bomboş olur,
    - insanlar tv'nin karşısına geçip program izler,
    - yetişkin çocuklar odasına geçip nette takılır,
    - kimi müzik dinler,
    - kimi yalnızlıktan dem vurur,
    - kimi işini düşünür,
    - kimi sevgilisini..

    aslında herkes asosyaldir.
    sosyal olmak; pazar günü avm'ye gitmektir.

  • ukrayna'nin isgali konusu uzerine daha isgal'den once, donetsk ve luhanks bolgelerinin ozgurlugunun taninmasi aksiyonu ardindan, (bkz: nato/#134187974) yazisinin uzerine bir yazi olarak dusunulmelidir bu yazi.

    26 aralik 1986'da pripyat'daki chernobyl atom santralinin, asil adiyla vladimir lenin nuclear power plant, sovyet rusya'sinin akil almaz adamsedeciligi ve liyakatsizligi yuzunden patlamisti. civardaki toprak geri dondurulemez sekilde zehirlendi ve hatta turkiye de bu patlama sonucu cok buyuk acilar yasadi. benzer aymazlik, donemin bakanlari tarafindan "biraz radyasyon sagliga faydalidir" gibi soylemleriyle, canli yayinlarda cay icildi. bugun de zaporizhzhia nuclear power station, dunyanin en buyuk 10 atom santralinden biri oldugu soyleniyor, benzer tehdit ile karsi karsiya. bu konuda putin'e guvenmek imkansiz. ozellikle putin demek gerekiyor, cunku bu kuduruk hayvan, rus ordusunun ozgur karar vermesini engelliyor. rus ordusunun durduk yere bir atom santraline zarar verecegini, kasitli sekilde patlatacagini dusuemiyorum fakat konu putin olunca her sey mumkun.

    rusya tarafindan donetsk ve luhansk bolgelerini ukrayna'dan bagimsiz, ozgur ulkeler olarak taninmasi ardindan genel olarak kamuoyunda abd ve avrupa'nin yani bati'nin, ve nato'nun konu uzerinde cok pasif kaldigi dusuncesi hasil olmustu. bunun uzerine bir gun sonra, bati'dan inanilmaz yaptirimlar gelmeye basladi. bunlarin fitilini atesleyen de ingiltere oldu. atlantik'in oteki tarafindanda birkac saat sonra cok benzer yaptirim kararlari gelmisti. daha sonra bu yaptirimlar avrupa'nin aksiyonlariyla devam etti. bir noktadan sonra ise is dostoyevski'yi mufredattan cikarmaya, rus ogrencileri universitelerden kovmaya kadar vardi. avrupa'nin ikiyuzlu siyaseti ve hicbir zaman yakayi kurtaramadigi -belki de hicbir zaman kurtulmak icin cabalamadigi- irkciligi yuzunu gosterdi. savas basladiginda avrupa'dan "sarisin, mavi gozlu insanlar oluyorlar" soylemleri yukseldi. bir delirmislik hali yukselmeye basladi ve akla gelmeyecek sacmaliklar avrupa siyaseti tarafindan tedavule alindi.

    putin'in demonize edilecegi asikar olmasina karsin, zaten putin'in telaffuz ettigi uzere, dislanan rusya ve rus halki, bu yaptirimlarla daha da dislaniyor olmasina sebep oldu. bu da tabii ki putin'in soylemlerini dogrular bir siyasi ortam yaratmis oldu. her ne kadar aldigi karar hem askeri stratejik olarak hem de siyasi olarak yanlis olsa da onulmaz putin savunuculari tarafindan desteklerini surdurebilecekleri bir bahane olusmus oldu yaptirimlarin bu akildan uzak sekilde tedavule alinanlari yuzunden. yani dostoyevski'nin yasaklanmasi veya rus ogrencilerin universitelerden atilmasi, rus ve avrupa arasindaki oldugu iddia edilen rupture, derin yarigi, acikligi, eger yoktuysa olusturur, vardiysa da daha da derinlestirir ve sonuc olarak putin'in aksiyonlarini, seytancil aksiyonlarini, delirmis bir insan aksiyonlarina olarak donusturulebilirligini mumkun kilar. yani sunu demek istiyorum, putin'in bu aksiyonlarinin daha onceden rasyonel zeminde, koktenci savunular disinda, hicbir akilci turden aciklamasi mumkun degilken, avrupa'nin bu tur gulunc ve yersiz yaptirimlari sayesinde, gerek olundugunda kategori degisikligine olanak tanimis oluyor. sonucta putin "bakin haksiz miyim?" dedigi zaman, bu dostoyesvki yasagi gibi sacmaliklar ardindan, dunya'da kendisine kitle toplayabilir hale geliyor. ki bunun had safhasini, daha bu dostoyevski yasaklanmasi olaylari olmadan once dahi ulkemizdeki putin savunucularinin soylemleriyle gorebiliyorduk.

    bati, putin'in daima bahsi yukselten bir karakter oldugunu cok iyi bildigi icin, putin'in bir seviye ileri gitmesi icin ne gerekliyse onu yapiyor. burada elde veri olmadan konusmak cok riskli, cunku mesnetsiz tahmine donuyor is. fakat bu atom santralinin askeri ates altina alinmasi ve santralde yangin cikmasi, bu yangina mudahelenin engellenmesi veya gecikmesi ciddi sorunlara yol acabilir. burada asil sorun da topraktir. toprak radyoaktivite ile zehirlendigi zaman insan icin artik kullanilmaz hale geliyor. orada radyoaktivitesi yuksek bitkiler kendi hayatlarina devam edebiliyor fakat o yuksek radyoaktivite insan icin olumcul oluyor. bugun ukrayna'nin da dunya'nin tahil ambari oldugunu artik hepimiz ogrendik. toprak zehirlenmesi sonucu bugday uretiminin kalici olarak dusmesi, anlik olarak gida emtiasi fiyatlarinda dalgalanmaya degil, bir daha dusmemek uzere cok ciddi bir artisa sebep olabilir. bu da bastan ayagi butun her seyin tekrardan ciddi bir fiyat enflasyonuna maruz kalmasina sebep olabilir. buradaki savas artik sadece bolge insanini etkileyen sicak bir savas olmaktan cikmistir. buadaki savas butun dunya'yi ilgilendiren, kuresel problemlere kapi aralayan bir savasa donusmek uzere.

    "bugday fiyati artarsa, olsun olsun ekmek fiyati 2-3 katina cikar e ne olur ki?" diye dusunenler olabilir. bu boyle olmuyor ne yazik ki. ornek olarak vermek gerekirse, hayvan yemi icin kullanilan bir misir turu var, bu misir ile yem hazirlanip, kumes hayvanlari ve sigirlarin yemleri uretiliyor. bugun bugday fiyatlari eger iki katina cikarsa bu misir ureticilerinden bazilari bugday uretimine gecebilir ref. bu da et ve tavuk fiyatlarinin daha da artmasina sebep olabilir. zaten bugun dunya'da kirmizi et uretiminin yavas yavas azaltilmasi planlanan bir durum. buna uygun bir senaryo ortaya cikiyor. diger bir taraftan da cin'in en buyuk tarim emtiasi ithal eden ulke oldugunu unutmamak gerekiyor. cin beslenmek icin ithalat yapmak zorunda. ref2, ref3.

    cin'in en cok ithal ettigi gidalarda et ve bugday ust siralarda yer aliyor. yukaridaki senaryoda oldugu gibi cift tarafli vuran bu olay, bugday fiyatlarinin artip, misir ureticilerinin bugday uretmeye baslamasi, bugdayin fiyatinin ancak daha da yukselmesini engelleyecektir. buna mukabil misir uretiminde de bir dusus olacak ve misir fiyatlarinda da bir artis soz konusu olacaktir. bu da et fiyatlarini yukseltecektir, emtia piyasalarinda cattle olarak gecen bir urun. kisacasi butun tarim ve yeme icme emtilarinda bir artisin tetiklenecek bir donem baslayacaktir. bu da zaten enflasyon ile kavrulan dunyayi daha da sikistiracaktir. bu noktadan sonrasi komplo teorisyenlerinin isi, cip takacaklarcilar buradan sonrasini alip istedikleri yere goturebilirler.

    simdi rusya bu nukleer santral olayi ile bir kart daha oynadi. bunun hemen ardindan abd'nin iran nukleer anlasmasini nihayetlendirecegini dusunmek yersiz olmaz. rusya petrolunun dunya sirkulasyonundan cekilip bunun baska bir tedarikciyle ikamesinin saglanmasi gerekiyordu ve tam da bu noktada iran petrolu devreye giriyor. bu sekilde artan petrol fiyatlari da bir nebze dususe gececek ve rusya'nin petrol satisi yaptigi pazarlarin azalmasi bir yana stabildigi petrolun de fiyatinin daha da dusuk hale gelmesi ile rus ekonomisi daha da kistirilacaktir.

    acikcasi ukrayna-rusya savasi resmen finansal piyasalara ayar cekme alani haline geldi diyebiliriz. cin'in 2022 icin kendi icine donuk uretim yapacagi politikasindan sonra, dunya'da zaten pandemiler sonrasi artan celik fiyatlari biraz daha artmisti. bunun uzerine bir de bu atom santrali ile ayni bolgede bulunan buyuk bir celik fabrikasi da risk icine girmis oluyor. bu celik fabrikasi, konu ile ilgilenenlerin bilecegi hrc yani hot rolled coil denen mamul butun celik piyasasinin fiyatini belirler. bu fabrikanin da belli bir sure calisamaz olmasi, bugun turkiye icin buyuk avantaj olusturmaktadir fakat pahali celik, ekonomilerin buyumesini engelleyen de bir faktordur, celik cok pahali olursa bazi yatirimlar yavaslatilabilir ya da bir sure bekletilebilir, eger ileride fiyat dususleri ongoruluyorsa. eger fiyat dususu ongorulmuyorsa da bir hesap yapilir ya hizlica proje bitirilir ya da tamamen durdurulur. bu ekonomileri cok daha dengesizlestirir. yani bir anda hizlanip sonra aniden yavaslayan bir otombilin icindeymis gibi bir hareket olarak dusunulebilir bu durum.

    eger kabaca, dunyada bugday ve celik fiyatlari yukselirse, a'dan z'ye her seyin fiyati yukselecektir. cunku celigin kullanilmadigi ve bugdayin da tuketilmedigi yer yok. bu ikisini uretmek icin de sirasiyla komur ve petrole ihtiyac var. komurun fiyati da petrol ile belirleniyor. petrol fiyatlari arttikca ekonomiler yavaslamaya baslar. rus petrolunun cevrimden cikarilmasi ile petrol fiyatlari 119 dolara cikmisti gectigimiz gun ve iran nukleer anlasmasinin hatirlanmasi ile de 116 dolara geriledi. bu dusus cok cuzi bir dusus tabii ki. eger burada da bir dusus gerceklesmezse, bir tur da petrol fiyatinin artisi yuzunden, ozellikle tarim urunlerinde fiyat artislari olacaktir. cunku tarim dizel makinalar ile yapiliyor. traktor, bicerdover vs bunlarin hepsi dizel makinalar. elektrikli ile calisanlari da vardir illaki fakat su an dominant olan dizel motorlar hala. komur fiaytlari da celik fiyatlarini etkiliyor benzer sekilde.

    goruldugu uzere, bu zaporijya nukleer santraline yapilan saldiri ile gercekte bir patlama olmasa bile o aslinda atilmamis atom bombasi finans piyasalarina coktan atildi bile, yayilan radyasyonu ilerleyen gunlerde, enflasyon olarak gorecegiz. bugun ukrayna'da olanlari biraz da finansal perspektiften baktiginizda donen tiyatral tantanayi da gormek mumkun oluyor. bu demek degil ki bu savasin hic gercek taraflari yok var, fakat uzadikca bu is finansal manipulasyon mecrasina donusmekte. avrupa'nin sacma aksiyonlarinin da uzun vadede ciddi sosyolojik etkilerinin olacagi asikar fakat bu baska bir oturumun konusu.

  • bütün eski yeşilçam oyuncuları gibi ışık takıntısı olan bir isimdi. televizyon stüdyolarında ısrarla tam karşısından yüzüne özel ışık yapılmasını isterdi. ışık ekibi de reji grubu da kırmaz idare ederdi. çünkü sempatisini ve saflığını bütün çalışanlarla paylaşmasını bilirdi. oğlu gurur eğer ki stüdyoda kendisini izliyorsa "ay oğlum, ayakta kalma, otur bir yere, çek bir sandalye evladım..." diye üzerine titrerdi. basına yansıyan ana-oğul sevgisi sonuna kadar gerçektir. her yeni gün, sanki oğlu o gün askerden gelmiş de hasret gideriyorlarmış gibi birbirlerine muhabbet duyarlardı. efendiliğine bizzat tanık olduğum oğlu gurur'un başta olmak üzere hepimizin başı sağolsun. iyi bilirdik...

  • foyamızı ortaya çıkartan bu saptama bir ingiliz olarak beni çok üzmüştür.

    sen o kadar uğraş, yeni mezhep kur, tam türkleri bölmeyi başarıyorken son derece prestijli bir üniversitede bilim yapan bir profesör gelip bütün çabalarını yerle yeksan etsin. olacak iş mi bu yahu?

    tası tarağı topladım, buckingham'a, anamın evine dönüyorum.

  • 100 etmez. ama araplar ve ruslar piyasayı böyle yoğurdu. e real madridin de gücü var. istedikten sonra alır. aldıktan sonra da 2 ay içinde çıkartır parasını. benim paramla 60 mio eder. he cebinde kaç para var diye sorarsan, 6.5 liram var. ama yarın maaşlar yatıyor akıllı olun lan. adam olun.

  • oncelikle ,

    (bkz: #48557197)

    ekleme : daha fazla fotograf ekleyebilmek adina bir facebook sayfasi actim. takip etmek isteyenler icin buyrun link asagida.
    zaman zaman orda da yazacagim.

    facebook

    ekleme : bir baska röportaj daha ekliyorum.

    onedio röportaj

    ekleme : ikinci bir röportaji ekliyorum. ılgilenenler bakabilir

    gaia dergi röportaj

    ekleme : bir sosyal medya gezi dergisi ile yaptigimiz soyleyisi de ekliyorum.

    https://gezimanya.com/…ve-onu-da-kendim-kazaniyorum

    ekleme : basligin altinda guncel yazilari yazmaya devam ediyorum ve edecegim. takip etmek isterseniz bakabilirsiniz.

    ekleme : fotograflarin bir kismi baslik altina eklenmistir. ikinci sayfada zenci susam nickli arkadasin entrysinde.

    ayrica sozlukten "kendihalindebiradam" nickli arkadas bir sonraki duragim olan buenos aireste benim icin 2 gece hostel rezervasyonu yapip odemesini yapti. gercekten ne diyecegimi bilemedim tekrar cok tesekkur ederim kendisine.

    pesin not : yazim hatalari klavye kaynaklidir, fazla internet ve bilgisayar bulma sansim olmuyor, zamanim olursa tek tek duzeltecegim.

    yaklasik 6 aydir yasadigim hayat, tum yasam harcamalari, ulasim, saglik vs akliniza gelebilecek her sey dahil aylik harcadigim para 140 dolar ve o 140 dolari da kendim kazaniyorum, soyleki;

    bir kac ay bir hostelde calistim gonullu olarak gunde 4 saat karsiligi yemek ve ucretsiz konaklama, bundan zaten bahsetmistim onceki yazilarimda. insan bu kadar turistin gelip gittigi bir ortamda ister istemez para kazaniyor. bira firmasinin bedava dagittigi sorf tahtalarini aldim yaklasik 4 tane ve sorf yaparken kullanilan wet suit diye tabir edilen kiyafeti satin aldim 3 tane ikinci el toplam maliyeti 500 tl oldu bana ve hostelde gelenlere kiralamaya basladim, sorf tahtasinin saati 20 tl ve sorf tahtasinin saati 20 tl, gunde ortalama 4 veya 5 er saat kiralama imkanim oldu, bir sure sonra ikinci el bisiklet satin alip yine gunluk 20 tl den kiralamaya basladim ve bir kac ay rahatca yasayacak para kazanmis oldum. ayrica sorf yapmayi da ogrendim ve keyifle devam ediyorum.

    harcamalarimi en dusuk seviyede tutmak icin mumkun mertebe buyuk sehirlere gitmiyorum, ulasimi otostop ile yapiyor, yemek icin kendim karsilimam gerekiyorsa bol bol pirinc tuketiyorum, konaklamayi ise bahsettigim gibi insanlara yardim karsiligi evlerinde, hostellerinde konalarak karsiliyorum. tabii ki her zaman her sey yolunda gitmiyor bu gibi durumlar icin ise cadir ve uyku tulumum var. su ana kadar hic para vererek hostelde kalmadim.

    bundan yaklasik bir kac ay once yazi ve fotograflarin yayinlanmasi karsiliginda dusuk bir ucret talebi ile belli basli gezi dergi ve internet siteleri ile iletisime gectim fakat kimi basta heycanli ve ilgili gorunse de sonucta ya maillere cevap vermediler yada odeme yapamayacaklarindan bahsettiler. radikal gazetesinin gezi eki editoru ise roportaj yapabilecegimizi ve bu roportaj sayesinde finansor veya yardim bulabilecegimi soyledi fakat kararlastirdigimiz gun ve saatte malesef herhangi bir geri donus alamadim. ben de alternatif yollar arayisina girdim ve bu sekilde ilerliyorum.

    ayrica dunyanin dort bir yanindaki insanlara kart postal gonderiyorum. ortalama 10 veya 15 tl gonderiyolar karsiliginda ise nerede isem ordan bir kart postal gonderiyorum adreslerine, bu sekilde cok olmasa da gunu gecistirecek kadar para kazanabiliyorum.

    seker kamisi topluyorum yol kenarlarindan ve suyunu sikarak satmaya calisiyorm; bardagi tl olarak yaklasik 3 lira maliyeti ise tamamen fiziksel guc ve 20 tl ye aldigim sikma makinasi.

    hindistan cevizi suyu satmayi da dusundum sahilde ama cok fazla yer kapliyor,agir ve kesmesi ugrastirici oldugu icin vazgectim.

    iyi de neden bunlardan bahsediyorsun derseniz sebebi olur da dunyayi dolasmak isteyip cesaret edemeyen veya maddi sikintilari dusunen insanlara cesaret vermesi.

    su anda hala brezilya uruguay sinirina yakin bir bolgedeyim, pazartesi gunu uruguaya gecmeyi planliyorum. kendi elleriyle topraktan insa ettikleri kerpic evlerden ekolojik hostel yapip isleten bir ciftin yaninda olacagim bir sure. bulundugum ortama gore sekillenecek neler yapilabilecegi.

    bu bolgede olup gorusmek, iletisime gecmek isteyen kisiler varsa memnun olurum oturup sohbet etmekten.

    yazinin biraz daginik oldugunun farkindayim fakat kisitli zaman ve emanet bilgisayar ile anca bu kadar oldu, bahsettigim gibi daha rahat bir zaman bulursam duzenleyecegim ve her firsatta yaptiklarimi buraya ekleyecegim.

    not : internet erisimim cok kisitli, mesajlara gec cevap verirsem affola.

    ekleme : supheye dusen arkadaslar olmus sanirim, ilk firsatta bir kac fotograf ekleyecegim hatta dileyen olursa mail adresini yazabilir, bir kac fotografi mail atabilirim onumuzdeki gunlerde.
    artibir nick li aradasa bir kac fotograf gonderdim. zaman bulunca buraya ekleyecek.

    ugurlar olsun.

  • geçenlerde sevdiğim bir aile dostumuzun yanına gittim. beni bulunca da arkadaşının hukuki bir konuda yardıma ihtiyacı olduğunu söyleyip beni arkadaşına kitledi*

    abinin yanına gittim. altmışlı yaşlarda bir abi, söze eşini kaybettiğini söyleyerek başladı. o kadar rahat ve kanıksamış bir şekilde söyledi ki kendi kendime eşi öleli en az 2 sene olmuştur diye düşündüm. eşimden geriye miras kaldı, bu işi nasıl çözeriz? dedi. hemen aklımdan beynimde yerleşik olan insanların ne kadar maddiyatçı olduğuna dair fikir dizisi geçti (klasik hikaye işte ölenler ölür kalanlar mal kavgası yapar). sonra konuştukça hikaye biraz daha açıldı. abinin ve rahmetlinin çocukları olmamış. rahmetli eşin üzerine de sadece bir araba varmış. veraset ilamı almışlar tam 42 kişi rahmetlinin mirasçısıymış. abimiz de bu mirasçıların paylarını ödeyip arabayı almak istiyormuş. aklımdan arabanın değeri epey yüksek galiba başka türlü 42 kişiyle uğraşılmaz düşüncesi geçti. konuştukça arabanın da pek para etmediğini öğrendim. en sonunda "hocam yanlış anlamayın ama ben sizin yerinizde olsam bu kadar uğraşmazdım. 42 kişiden vekalet toplamak imkansız gibi bir şey. bana 50.000 lira verseler bu işle uğraşmam, zahmetine değmez ayrıca sonuç da garanti değil" dedim. kendisi sonuna kadar bu şekilde uğraşacağını belirtti. benim sunduğum alternatifleri de dinlemedi.

    sonra muhabbet biraz ilerledi. eşinin 18 yıl boyunca kanserle mücadele ettiğini, tedavisi için kolaylık olur umuduyla 3 yıl önce bu arabayı aldıklarını ve arabaya 36 bin lira verdiklerini ama eski araba olduğu için çok arıza yaptığını bir araba parası da tamir için verdiklerini, eşinin kanserle mücadelesini, cesaretini anlattı. öldüğü günü en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordu ve hikayenin sonu yaklaştıkça gözleri dolmaya ve sesi titremeye başladı.

    eşi ölünce dünyasının başına yıkıldığını, eşinin her şeyi olduğunu, eşi olmadan ne kadar eksik ve aciz kaldığını anlattı. en sonunda da "bu miras işiyle de beni biraz meşgul etsin diye uğraşıyorum, derdimden uzaklaşmak için" dedi ve insanların birbiriyle yalnızca menfaat temelli ilişkiler kuran duygusuz yaratıklar olduğuna dair ön yargım uzun bir aradan sonra yıkıldı. bu kadar ön yargılı olduğum için kendime de epey kızdım.

  • oğlum ben senin babanım. eve gelirken bir rakı birde karpuz al. merak etme parasını vereceğim ama karpuzu beğenmezsem parasını vermem ona göre seçerek al. geç kalma.

  • türkçesi "kendini gerçekleştiren kehanet" olan, inandığımız şeyin farkında olarak ya da olmayarak davranışlarımıza yansıdığı, bu yansımanın da çevremizdekiler tarafından yine farkında olarak ya da olmayarak algılandığı ve onların da davranışlarını bizim beklentilerimiz doğrultusunda şekillendirdiğini öngören sosyal psikoloji teorisidir.

    başka türlü söyleyeyim, eşinizin sizi aldatacağını düşünüyorsunuz ve bir süre sonra gerçekten aldattığında "başından beri biliyordum zaten" diyorsunuz. işte bu teori diyor ki, "bakın şekerler, gelin böyle beklentiler içine girmeyin, zira siz farkında olmasanız da bu inanç sizin davranışlarınızı belirli yönde şekillendiriyor ve etkiliyor, sizin davranışlarınız da karşınızdaki insan tarafından bilinçaltı ya da üstü algılanıyor ve ya eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürüyor, ya da negatif düşünceniz o kişiyi de beklentiniz doğrultusunda negatif davranmaya itiyor". sonra vay secret hayatımı değiştirdi, elli yıla yakındır var bu teori, hangi secret demiyor tabii akademik çevre. kıçımın secret'i.

  • bir gün boğaz kıyısından arabayla geçerken gözün bir yalı dairesine ilişmesinin ardından "kimbilir ne biçim insanlar oturuyor burda milletin dedesinden neler kalmış keşke ben de böyle bir evde yaşasam" diye iç geçirdikten bir ay sonra alakasız bir semtte emlakçıya gidilir, kiralık ev sorulur. emlakçı "ya bir yer var bu gün geldi ben de daha görmedim, ama hem yalı diyorlar hem üç kuruş para söylüyorlar hiç gidip bakmayalım kesin yıkılmak üzeredir böyle yerler" der. gwtw "yok yok bakalım " diye ısrar eder. arabaya binerler, boğaz kıyısında bir ay kadar önce iç geçirilen yalının önünde dururlar. emlakçı evi görünce dumur olur, gwtw de dumur olur, evin içine atlar, ev sahipleri çok yaşlı ama varlıklı ve para pulda gözü olmayan, sadece üst katlarında oturacak güvenebilecekleri sevecekleri birini arayan tonton insanlardır. gwtw evi tutmuş vaziyette kapıdan çıkar. sonra bir miras davasına dek yuvarlak camlarından huzurla boğazı seyrettiği evinde oturur, camın önünden eve bakıp geçen insanlara el sallar. bence doğaüstüydü, hem ev, hem olay. milli piyango, size de çıkabilir.

  • kendisine gülümseyen, iyi davranan kadına hemen yürümeye çalışması, kendine iyi davranan erkeği ise ezmeye çalışması. bomboş olduğunun en büyük kanıtıdır bana göre.