hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye büyük millet meclisi'ni açık açık tehdit ediyor. eğer meclis gerekli yasaları çıkartmazsa her şeyi yapabilirlermiş.

    işte esnafın gerçeği bu. milli irade diyenlerin özleri bu. demokrasiden anladıkları bu.

    #uberedokunma

  • bir arkadaşın başından geçen ilginç bir olay. aynen aktarıyorum :

    bizim arkadaş ağır bir ameliyat geçirmiştir. yattığı odada annesi ve babası endişe dolu gözlerle oğullarının sağ salim uyanmasını bekliyorlardır. tam narkozun etkisinden çıkacacağı anda doktor (artık oksijen mi, argon mu, metan mı bilmiyorum) bir gaz tüpünün vanasını açmıştır ve oda bembeyaz bir gazla dolmaya başlamıştır. tam bu esnada da anne kişilik, oğlu bu gazdan etkilenmesin diye yatağının düğmesine basmıştır ve yatak yavaş yavaş yükselmeye başlamıştır. işte o anda bizim eleman uyanıyor ve karşısındaki tablo çok acaip geliyor ona :

    ağlamaklı* gözlerle izleyen bir anne ve de bir baba, endişeli bir doktor suratı, sağdan soldan odayı sarmış bembeyaz bir bulut kütlesi* ve de vücudu sürekli yükseliyor.
    narkozdan çıkmış 3 gramlık beyniyle o anda yıldırım kararı vermiş bizim eleman ve öldüğüne, ruhunun da göğe yükseldiğine kanaat getirmiş. ölmenin verdiği hafif kırgınlık ve kızgınlıktan olacak ki, şunlar dökülüvermiş ağzından :

    "ben senin ananı skim emi doktor gibi beceriksiz ipne öldürdün lan benii...!! muhammed* bekle olm yanına geliyorumm...!!!"

  • 200 250 bin arasında 50000 lira var, onla da clio4 veya polo falan alınıyor. onu kastediyosunuz di mi lan? yoksa 250000 liraya arabayı değil. öyle olsun lütfen

    2023 editi : basligin ilk hali "200-250 bin lira arasinda alinabilecek en iyi araba" idi.

  • black panther ile kazandığı en iyi film müziği* oscar ödülüne oppenheimer ile ikinci kez kavuşan severek dinlediğim isveçli besteci. görsel

    ludwig göransson, çağdaş film müziği dünyasının parlayan yıldızlarından biri ve 40 yaşına gelmeden 2. akademi ödülünü aldı. eşsiz müzikal yeteneği ve yenilikçi yaklaşımıyla göransson, her projesinde kendini tekrar etmeden o filme özgü müzikler besteliyor. black panther filminden çıktıktan sonra müzikleri ne güzelmiş kim bestelemiş acaba diye kendime sorduğumu hatırlıyorum. bu filmdeki müzikleri, ona ilk oscar'ını kazandırdı. daha sonra the mandalorian ile şahane müzikler dinletmeye devam etti.

    göransson'ın müzikal tarzı; afrika müziği, hip-hop, elektronik ve geleneksel film müziği öğelerini harmanlayarak bir araya getirmesinden oluşuyor.

    hans zimmer & christopher nolan işbirliği sinemaya dair en sevdiğim şeylerden biri o yüzden tenet'te ludwig göransson'u görmek ilk başta şaşırtmıştı ama çok iyi iş çıkarmıştı.

    gelelim ödül aldığı oppenheimer'a; bestelediği can you hear the music abartısız söylüyorum dinlediğim en güzel soundtracklerden biri. bir fizikçinin zihnindeki merakı, endişeyi, tutkuyu ve korkuyu çok çok iyi yansıtıyor.

    ludwig de bu müziğin yapılış sürecini şöyle anlatıyor:

    --- spoiler ---

    oppenheimer; nolan'la benim ikinci filmim, daha önce tenet çektik. arada birlikte müzik dinleriz ve filmler hakkında konuşuruz ama üzerinde çalıştığı projenin ne olduğunu bilmiyordum. daha sonra beni aradı ve senaryoyu bitirdikten sonra gelip yeni filminin senaryosunu okumak isteyip istemediğimi sordu ve dedi ki; “müziğin nasıl olmasını istediğimi sana anlatacak pek fazla şeyim yok ama bir fikrim var ve o da oppenheimer'ı canlandırmak için kemanı kullanmak”ben de bunun harika bir fikir olduğunu düşündüm. çünkü eşim serena başarılı bir kemancı ve hemen kayıt yapmaya başlayabilecektik.

    chris, performansa bağlı olarak kemanın en etkileyici enstrüman olduğunu söyledi. onu hem romantik bir şeye hem de korkunç bir şeye dönüştürebiliyorsunuz ve bu duygular arasında gerçekten hızlı bir şekilde geçiş yapabiliyorsunuz dolayısıyla bu, senaryoyla ve oppenheimer'ın doğasıyla ayrıca onun karmaşık karakteriyle çok bağdaşıyordu.

    senaryoyu okuduktan sonra yaptığım ilk iş serena ile kayda başlamaktı ve kemanı manipüle edip farklı bir şeymiş gibi ses çıkarmaya çalıştığımız demolar kaydettik.

    uyumadan geçirdiğimiz günler ve gecelerin üzerine bir parça çıkarttık ama bu müzik parçasının en zorlu kısmı, bunu gerçek müzisyenlerle nasıl canlı olarak kaydedebileceğimizdi çünkü buna bakıyorum ve müziğin büyüme şekli ve tempo değişiklikleri çok düzensiz, bunu tek bir müzisyenle yapabilir ve kulağa hoş gelmesini sağlayabilirsiniz, ancak aynı tempo değişikliklerini yapmak için dört ila altı yaylı çalgıcının bunu birlikte çalması gerekiyor.

    tüm orkestra bunu nasıl yapabileceğimizi anlamaya çalışırken bunu pek çok farklı şekilde kaydederken ve bunu los angeles'ta dünyanın en iyi müzisyenlerinden bazılarıyla kaydediyoruz. ilk düşüncem bunu yedi barda kaydetmemiz oldu. tek seferde kaydedip daha bilgisayar üzerinden kesip birleştirmeyi denedik, yaptık ve kulağa hoş geldi ama bir bilgisayar tarafından yapıldığını, canlı olmadığını ilk dinleyişte anlayabiliyorsunuz. daha sonra nota yazımını ve tempoyu iki katına çıkararak yolunu bulduk.

    devamı youtube'da link

    --- spoiler ---

    can you hear the music; oppenheimer'ın öğrenci olarak geçirdiği zamanı temsil ediyor. öğrenmenin getirdiği heyecanı, neşeyi, zorluğu gösterirken filmin diğer önemli parçalarına da ilham kaynağı oluyor.

    işte bu can you hear the music'i duyduğumuz filmin ilk kısmında oppenheimer'ın asıl amacının bilimin insanlara nasıl yardımcı olabileceğiyle ilgili olduğunu görüyoruz. müzik de ilerleme, umut ve parlak bir gelecek fikri canlandırıyor aklımızda.

    ancak filmin ikinci yarısında oppenheimer'ın icadının nasıl dünyanın tamamen yok olmasına yol açabileceğini gösterirken müzik farklı bir hale bürünüyor, hızlanıyor ve rahatsız edici hale geliyor. filmin sonunda çalan destroyer of the worlds bu parçanın tam tersi.

    bu iki müzik kulağa benzer gelse de zıt duygular hissettiriyor. bence ludwig, hans zimmer'in interstellar'da yaptığı gibi aynı melodiyi farklı duyguları temsil etmek için kullanarak mükemmel bir iş çıkarmış. film müziklerinin çok daha derin anlamlara sahip olmasını seviyorum.

    toparlayacak olursam harikasın ludwig! umarım uzun yıllar bize böyle güzel müzikler dinletmeye devam edersin.

    filmin müziklerine üzerine daha detaylı inceleme (bkz: can you hear the music/@niye zahmet ettiniz)

  • demokrasi istiyoruz yazan bir pankart yapıp ilinizin meydanına çıkın. pankart 100 tl tutar.

    en az 1 ay gözaltında tutulursunuz.
    yemek verirler heralde.

    10 kişi yapsanız da 2 kişi alıyolar gözaltına. yada 2 güne salıyolar diğerlerini.
    2 kişi yaparsanız ikiniz için garanti.

  • pek hoş degil galiba. bi hocamız var, şöyle demişti bi derste:

    - hiçbir mühendis bi başka mühendisle arkadaş, sevgili, eş olmamalı. hepiniz aynı boksunuz.

    ve bu 5 yıllık üniversite hayatımın bana öğrettiği en anlamli bilgi oldu.

    8 yil sonra gelen edit: tabii ki bu anlamli bilgiyi dikkate almadim ve tam bir muhendisle evlendim. hayat cok guzel.

  • ülkenin büyük sinemacısı, sinema oyuncusu. kendisi sinema eleştimeni atilla dorsay'a şöyle diyor:

    "sen zaten benim adımı hala bilmiyorsan, baba sen zaten bırak sinema köşesi yazmayı..."

    bu adam 3 tane recep ivedik filmi çekti diye türk sineması'nın duayeni sanıyor kendini. atilla dorsay senin adını bilse ne olur, bilmese ne olur?

    abicim bu egonun kaynağı nedir, nedir bu özgüven? çektiğin filmler alt tarafı recep ivedik be... atilla dorsay emek sineması'nın yıkılmasını protesto ederken bu adam o'na laf sokmanın derdinde.

    bazen kendini bile aşıyorsun şahan.